Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Mahkememize açılan davanın takibin kesinleşmesinden sonra oluşan zamanaşımı nedeniyle İİK'nın 71/son maddesinin göndermesi ile aynı kanunun 33/a maddesi uyarınca icranın geri bırakılması davası olduğu anlaşılmıştır. İİK'nun 71. Maddesine göre takibin kesinleşmesinden sonraki aşamada zamanaşımı itirazı süreye bağlı değildir. (Hukuk Genel Kurulu'nun 04.11.1988 tarih ve 1998/12- 763 esas 1998/797 karar sayılı içtihadı). Borçlu, takibin kesinleşmesinden sonraki dönemde borcun zamanaşımına uğradığını bildirerek icranın geri bırakılmasına karar verilmesini isteyebilir. Borçlu bu iddiasını ispat için bir belge göstermek zorunda değildir. Çünkü, takibe ilişkin son işlem tarihi, icra dosyasında bellidir. Bu tarih ile, borçlunun icranın geri bırakılmasını istediği tarih arasında borcun tabi bulunduğu zamanaşımı süresi geçmiş ise, borçlu zamanaşımı iddiasını ispat etmiş sayılır....

Maddesine göre; "İcra emrinin tebliği üzerine borçlu yedi gün içinde dilekçe ile icra tetkik merciine başvurarak borcun zamanaşımına uğradığı veya imhal veya itfa edildiği itirazında bulunabilir. " hükmünün düzenlendiği, somut olayda usulsüz tebliğ şikayetinin süresinde olmadığı nazara alındığında, takibin kesinleşmesinden önceki zamanaşımı itirazının 7 günlük süresinde yapılmadığı, takibin kesinleşmesinden sonraki zamanaşımı itirazı incelendiğinde ise; İİK.nun 39. maddesine göre; ilama müstenit takibin, son muamele üzerinden on sene geçmekle zamanaşımına uğrayacağının belirtildiği, takip dosyasının incelenmesinde alacaklı vekilince davacı borçlular takibin yönünden değişik tarihlerde takibin devamını sağlayacak taleplerde bulunulduğu, bu şekilde zamanaşımının kesildiği, takibin kesinleşmesinden sonra 10 yıllık zamanaşımı süresinin dolmadığı anlaşıldığından; davacılar vekilinin zamanaşımı şikayetinin reddine karar verilmiştir.." şeklinde açıklanan gerekçeleriyle, "Davanın reddine" karar...

kesinleşmesinden sonraki dönemde ise takibin kesinleşme tarihinden itibaren henüz 3 yıl geçmediğinden reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik yoktur....

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE : İncelenen icra dosyası fotokopisi ve tüm dosya kapsamına göre; davalı vekili tarafından davacı aleyhine 08/01/2009 tarihinde 15/08/2007 vade tarihli bono alacağından bahisle ihtiyati haciz kararına dayanılarak kambiyo senedine özgü takip başlatıldığı, 11/06/2009 tarihinde ödeme emrinin davacıya tebliğ edildiği, davalı vekilinin 06/09/2011 tarihinde satış talebinde bulunduğu, bu tarihten sonra takip dayanağı bononun tabi olduğu 3 yıllık zamanaşımı süresi içerisinde davalı tarafça zamanaşımını kesen herhangi bir işlem yapılmadığı, İİK 71/2.maddenin yollamasıyla İİK 33/a maddesi kapsamında icra dosyasının takibin kesinleşmesinden sonraki devrede zamanaşımına uğradığı, bu nedenle ilk derece mahkemesi kararının yasaya uygun olduğu anlaşılmakla istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1- b-1 maddesi uyarınca esastan reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur....

İcra Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki bonoya dayalı kambiyo takibinde takibin kesinleşmesinden sonraki zamanaşımı itirazı üzerine yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir. Kararın borçlu tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir. Bölge Adliye Mahkemesi kararı borçlu tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi ... tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü: I....

    "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu ve alacaklı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü : 1-Alacaklının temyiz itirazlarının incelenmesinde ; Tarafların iddia ve savunmalarına, dosya içeriğindeki bilgi ve belgelere ve kararın gerekçesine göre alacaklının temyiz itirazlarının (REDDİNE); 2-Borçlunun temyiz itirazlarına gelince; Borçlu, takibin kesinleşmesinden sonra takibe konu dört adet çek ile bononun zamanaşımına uğradığını ileri sürerek icranın geri bırakılmasını talep etmiş, mahkemece, takibin kesinleşmesinden sonraki dönemde 22.10.2007 tarihinde alacağın temliki işlemi yapıldığı, 10.3.2010 tarihinde ise takibin yenilendiği, bu tarihler arasında altı...

      Borçlunun icra mahkemesine başvurusu bu hali ile İİK.nun 71.maddesine dayalı takibin kesinleşmesinden sonraki döneme ilişkin itfa itirazı olup, süreye tâbi değildir. Buna göre takip alacaklısı hakkında yapılan bir başka takip dosyasından borçluya gönderilen haciz ihbarı nedeniyle, borçlu tarafından o dosyaya yapılan ödemelerin, İİK.nun 71. maddesi kapsamında yapılan ödemeler olduğunun kabulü gerekir. Öte yandan, HMK.nun 323/ğ. maddesinde avukatlık ücreti, yargılama giderleri arasında sayılmıştır. Aynı Yasanın 330. maddesinde de yargılama gideri olarak hükmolunan avukatlık ücretinin, ancak yargılamanın tarafları arasında geçerli olacağı belirtilmiştir. Ayrıca, 1136 sayılı Avukatlık Yasası'nın 164/son maddesinde; “Dava sonunda, kararla tarifeye dayanılarak karşı tarafa yüklenecek vekâlet ücreti avukata aittir” hükmüne yer verilmiştir....

        Alacaklının şikayet dilekçesi içeriği ile icra müdürlüğünce aynı takip dosyası borcu için 11.12.2012 tarihinde yapılan dosya hesabında % 108 faiz oranının uygulanmış olması ve takip talebi ile ödeme emrinin takibin kesinleşmesinden sonraki dönemde uygulanacak faiz oranına ilişkin kısmındaki "% 1 08" ifadesinde yer alan 1 ile 08 rakamları arasındaki boşluk ve siliklik nedeniyle, takipte talep edilen faiz oranı hususunda açıklık olmadığı anlaşılmıştır. O halde mahkemece, takip talebi ve ödeme emrinde yazılı "% 1 08" faiz oranı üzerinde tahrifat olup olmadığı araştırılarak oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir....

          O halde, mahkemece, yukarıda değinilen açıklamalar doğrultusunda, gerekirse bilirkişiden ek rapor alınmak suretiyle, takipten önceki döneme ait olan ve itiraz edilmeksizin kesinleşen 279,62 TL işlemiş faiz alacağı sabit kalmak üzere, takibin kesinleşmesinden sonraki döneme ilişkin olarak, değişen oranlarda avans faizi üzerinden Yargıtay denetimine imkan verecek şekilde hesaplama yapılarak, oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, anılan hususlar dikkate alınmaksızın düzenlenen bilirkişi raporuna itibar edilerek hüküm tesisi isabetsizdir. SONUÇ : Alacaklının temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK'nun 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 11.01.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi....

            Maddesinde “Borçlu, takibin kesinleşmesinden sonraki devrede borcun ve ferilerinin itfa edildiğini yahut alacaklının kendisine bir mühlet verdiğini noterden tasdikli veya imzası ikrar edilmiş bir belge ile ispat ederse, takibin iptal veya talikini her zaman icra mahkemesinden istiyebilir.” Şeklinde hüküm bulunduğu, Şikayetçinin talebinin takibin kesinleşmesinden sonra ki dönemde itfa ya da imhal iddiası niteliğinde olduğu ve her zaman ileri sürülebileceği, her ne kadar dayanılan belgede bulunan imza Davalı-Alacaklı Tarafından inkar edilmemiş ise de; belgenin itfa yada imhal unsurlarını taşımadığı, şarta bağlı edimler ve yükümlülükler içerdiği ve bu şarta bağlı yükümlülüklerin dar yetkili İcra Mahkemesinde dikkate alınamayacağı, dolayısıyla Davacı-Borçlunun itfa-imhal iddiasının ispat edilemediği kanaatine varılmakla şikayetin reddine " dair karar verilmiştir....

            UYAP Entegrasyonu