Somut olayda, borçlu, sair itirazları yanında işletilen faizin hatalı ve fahiş olduğunu ve kambiyo vasfı şikayetini ileri sürdüğü halde, mahkemenin bu yöndeki itiraz ve şikayeti değerlendirmediği görülmektedir. O halde, mahkemece, ödeme emrinin usulsüz tebliğ edildiğine ilişkin şikayet kabul edildiğine göre, borçlunun süresinde yapmış olduğu kambiyo vasfı şikayeti ve faize itirazı konusunda inceleme yapılarak bir karar verilmesi gerekirken, bu konuda olumlu veya olumsuz bir karar verilmemesi isabetsizdir. SONUÇ : Borçlunun temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK'nun 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 10/03/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlular tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü : Sair temyiz itirazları yerinde değil ise de; Kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla takipte borçlu tebligat usulsüzlüğü şikayeti, faize-borca itiraz ve ayrıca tahrifat iddiasıyla icra mahkemesine başvurmuş olup, mahkemece tebligat usulsüzlüğü şikayeti kabul edilerek faize ve borca itirazı incelenmiş, tahrifat olmadığı da belirtilerek istemin reddine karar verilmiştir. Bonoların keşide tarihi 10.10.2013 olup, borçlu iki ayrı bonoda vadelerin 30.03.2012 iken 30.03.2014 olarak; 30.02.2012 iken 30.04.2014 olarak değiştirildiğini ileri sürererek tahrifat iddiasında bulumuştur....
Uyuşmazlık, 46.000,00-TL. asıl alacağın tahsili amacıyla başlatılan kambiyo takibinde usulsüz tebliğ şikayeti ile birlikte borca itiraz ve kambiyo şikayeti nedeniyle takibin iptali talebine ilişkindir. Somut olayda, Bölge Adliye Mahkemesinin karar tarihine göre uyuşmazlık konusu değerin, yukarıda belirtilen kesinlik sınırını geçmediği anlaşıldığından, anılan Bölge Adliye Mahkemesi kararının temyiz kabiliyeti yoktur. 5311 sayılı Kanunla değişik İİK.nin 364/1-2. maddeleri ve 6100 sayılı HMK'nin 366. maddesinin göndermesi ile uygulanması gereken aynı Kanunun 352. maddesi uyarınca temyiz başvuru talebinin (REDDİNE), 06/05/2020 gününde oy birliğiyle karar verildi....
İflas yolu ile takipte, itiraz ve şikayeti düzenleyen İİK'nun 172. maddesi uyarınca, ödeme emrine itiraz veya şikayet etmek isteyen borçlu, ödeme emrinin tebliğinden itibaren beş gün içinde her türlü itiraz veya şikayetini sebepleri ile birlikte diğer tarafa tebliğ edilecek nüshadan bir fazla dilekçe ile icra dairesine bildirmeye mecburdur.Bu durumda, takibin şekline göre uygulanması gerekli olan İİK'nun 172. maddesi uyarınca, borçlunun tebligat usulsüzlüğü şikayetini ödeme emrinin tebliğinden itibaren 5 günlük süre içerisinde icra dairesine bildirmesi gerekmekle icra mahkemesine yapılan başvuru fuzuli bir işlem olup hukuki sonuç doğurmaz.O halde mahkemece, şikayetin açıklanan nedenle reddi gerekirken, işin esasının incelenerek reddi doğru değil ise de, sonuçta istem reddedildiğinden sonucu doğru mahkeme kararının onanması gerekmiştir.SONUÇ: Borçlunun temyiz itirazlarının reddi ile sonucu doğru mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK.'...
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü : Borçlu icra mahkemesine başvurusunda, takibin mükerrer olduğu şikayetinin yanında, takip dayanağı ilamın eda hükmü içermediğinden ilamlı takip konusu yapılamayacağı ve takip konusu alacak hakkında takip alacaklısı lehine verilmiş bir hüküm bulunmadığından alacaklı sıfatı olmadığı gerekçeleriyle icra emrinin iptalini talep etmiş, mahkemece sadece mükerrer takip şikayeti yönünden inceleme yapılarak istemin reddine karar verilmiştir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 297/2. maddesi uyarınca hakim taleplerin her biri hakkında olumlu-olumsuz bir karar vermek zorundadır....
Borçlunun şikayeti takipte istenen faiz ve oranının fahiş talep edildiğine ilişkindir. Borçlunun bu şikayeti ilama aykırılık nedenine dayalı olduğundan HGK.nun 21.06.2000 tarih ve 2000/12-102 sayılı kararında da belirtildiği üzere süreye tabi değildir. Bu durumda, Mahkemece takibin henüz sonlanmadığı ve takip dayanağı ipotek resmi senedinde, "taşınmazın 40.000.00 TL bedelle bila faiz ve fekki bildirilinceye kadar süreyle ipotek tesis edildiği" nazara alınarak, takipten öncesi için ihtarla borçluya verilen sürenin dolmasıyla temmerrüdün oluştuğu (borcun istenebilir hale geldiği) ve bu tarihten itibaren 3095 sayılı Yasa'nın 1. maddesine göre yasal faiz istenebileceği, yine aynı şekilde takip tarihinden sonrası için de, değişen oranlarda yasal faizin talep edilebileceği dikkate alınarak, borçlunun faize yönelik itirazının esasının incelenmesi gerekirken yazılı şekilde şikayetin reddine karar verilmesi isibatesizdir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü : Alacaklı tarafından ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla ilamlı icra takibine başlandığı, örnek 6 numaralı icra emrinin tebliği üzerine borçlunun icra mahkemesine yaptığı başvuruda, icra dairesinin yetkisine itirazının yanında, takibin mükerrer olduğunu ve ipoteğin teminat ipoteği olması nedeniyle ödeme emri gönderilmesi gerektiğini ve ipoteğin limitinin aşıldığını ileri sürerek ödeme emrinin ve takibin iptalini istediği, mahkemece, şikayetin reddine karar verildiği anlaşılmıştır....
Yukarıda açıkladığım öğretideki görüşe ve yerleşik Yargıtay İçtihatları uyarınca takibe konu ilamın kesinleşmeden icraya konulamayacağına yönelik şikayeti kamu düzenine ilişkin olup ilama aykırılık kapsamında süreye tabi olmadığı yukarıda belirtilen gerekçe ile takibin iptaline karar verilmesi görüşünde olduğumdan Çoğunluğun şikayetin süre aşımı nedeniyle reddi görüşüne katılamıyorum. ......
Anılan madde uyarınca; borçlu, takibin kesinleşmesinden sonraki devrede borcun ve fer’ilerinin itfa edildiğini yahut alacaklının kendisine bir mühlet verdiğini noterden tasdikli veya imzası ikrar edilmiş bir belge ile ispat ederse, takibin iptal veya talikini “her zaman” icra mahkemesinden isteyebilir. Bu istemin kabul edilebilmesi için, itfa şikayetinin İİK'nun 71/1. maddesinde açıklanan nitelikte bir belge ile veya alacaklının kabul beyanıyla kanıtlanması zorunludur. Borçlunun İİK.nun 71/1. maddesine dayanan itfa şikayeti, belli bir süre koşuluna bağlı olmayıp her zaman ileri sürülebilir. Somut olayda borçlunun, takibin kesinleşmesinden sonraki devrede ödemeye ilişkin birtakım belgeler sunduğu görülmüştür....
O halde mahkemece, muaccel olmayan senetler yönünden İİK.nun 170a/2.maddesine göre takibin iptaline karar verilmesi doğru ise de, anılan maddede öngörülmediğinden bu senetler nedeni ile alacaklının %20 oranında tazminat ile sorumlu tutulması doğru olmadığı gibi, bedeli ödenen 15.2.2008 vade tarihli senet için borca itirazın kabul edilmesi nedeni ile İİK.nun 169/a-5.maddesi gereğince takibin durmasına karar verilmesi gerekirken anılan seneti de kapsar biçimde takibin iptaline karar verilmesi isabetsizdir. SONUÇ : Alacaklının temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İ.İ.K. 366 ve H.U.M.K.’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), 16.01.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi....