İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davalının icra takibine itirazı yasal süreler içerisinde gerçekleşmediğinden takibin devamı gerektiğini, İİK 62. Maddesine göre ödeme emrine itiraz süresinin ödeme emri tebliğ tarihi itibarı ile başlayacağını, İİK'nun emredici hükümleri çerçevesinde itiraz hakkı henüz doğmadan yapılan itirazın hukuki sonuç doğurmayacağını söyleyerek kararın kaldırılmasını ve şikayetin kabulünü istemiştir....
Borca itiraz hakkında uygulanması gereken İİK'nun 169/a-5 maddesi uyarınca ise; “İtirazın kabulü kararı ile takip durur.” Mahkemece, borçlunun, borca itirazı kabul edildiğine göre, İİK'nun 169/a-5. maddesi uyarınca takibin durdurulmasına karar verilmesi gerekirken, takibin iptaline hükmedilmesi isabetsiz olup, hükmün bu nedenle bozulması gerekir ise de, anılan yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını zorunlu kılmadığından, kararın düzeltilerek onanması gerekmiştir. SONUÇ : Alacaklının temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile ......
Borçlu süresinde verdiği 11.11.2010 tarihli dilekçesinde yetki itirazı yanında “Borca itirazımız” şeklinde başlık açmak suretiyle takip konusu alacağa istinaden ... 2. İcra Müdürlüğü'nün 2010/6024 Esas sayılı dosyası ile icra takibine geçildiğinden takibin mükerrer olduğunu belirtip borç miktarına ve takibe itiraz ediyorum dedikten sonra sonuç kısmında da borca itirazlarının kabulünü ve takibin iptalini istemiştir. Mahkemenin kabulünün aksine icra takiplerinin mükerrerliği (derdestliği) itirazı bir usul itirazı değil borca itirazdır. Buna göre itiraz dilekçesinde mükerrerlik itirazında bulunan borçlunun borcun tamamına itiraz etmiş olduğunun kabulü gerekeceği gibi açıkça takibin iptalinin istenmiş olmasıda bu değerlendirmeyi doğrulamaktadır....
İcra takibine konu protokolün borçlusu, takip borçlularının murisi olup, takip muteriz borçlular hakkında mirasçı sıfatı ile yapılmaktadır. Borçlular ise mirası reddettiklerinden murisin borcundan sorumlu olmadıklarını ileri sürerek takibin iptalini istemişlerdir. Bir diğer ifade ile borçlu olmadıklarını ileri sürmektedirler. Hukuk Genel Kurulu’nun, 19.11.2014 tarih ve 2013/12-2240 esas 2014/929 karar sayılı kararında, borçluların mirası reddettikleri nedeniyle borçlu olmadıklarına yönelik iddialarının borca itiraz olup, ödeme emri tebliği üzerine yasal sürede yapılması gerektiği kabul edilmiştir. Dairemizce, anılan karar doğrultusunda içtihat değişikliğine gidilerek, Hukuk Genel Kurulu’nca kabul edilen ilke benimsenmiştir. “İmzaya itiraz dışındaki diğer bütün itirazlara borca itiraz denir. Mesela ödeme, …sıfat itirazı gibi…....
Sayılı dosya üzerinden icra takibine geçilmiş olduğunu, davalı borçlunun itirazı üzerine icra müdürlüğünün 10.01.2020 tarihli kararı ile takibin borca itiraz nedeniyle durdurulduğunu, yapılan itirazın geçersiz olduğunu, takibin durdurulmasına ilişkin kararın iptal edilmesi gerektiğini ileri sürerek icra takibinin durdurulmasına ilişkin işlemin iptaline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; takibin usulsüz tebligat yapılmak suretiyle kesinleştirildiğini, müvekkilinin şikayet konusu icra dosyasından haricen haberdar olduğunu, davacı şirketin tek başına oluşturduğu hukuka aykırı yönetim planı ile yönetici olarak atanan ve yine davacı şirket ile birlikte hareket eden İstmarina Toplu Yapı Sitesi Geçici Yönetimi tarafından daha önce İstanbul Anadolu 17. İcra Müdürlüğü'nün 2019/17726 E....
İcra takibine konu kredinin borçlusu, takip borçlularının murisi olup, takip muteriz borçlular hakkında mirasçı sıfatı ile yapılmaktadır. Borçlular ise mirası reddettiklerinden murisin borcundan sorumlu olmadıklarını ileri sürerek takibin iptalini ve hacizlerin kaldırılmasını istemişlerdir. Bir diğer ifade ile borçlu olmadıklarını ileri sürmektedirler. Hukuk Genel Kurulu’nun, 19.11.2014 tarih ve 2013/12-2240 esas 2014/929 karar sayılı kararında, borçluların mirası reddettikleri nedeniyle borçlu olmadıklarına yönelik iddialarının borca itiraz olup, ödeme emri tebliği üzerine yasal sürede yapılması gerektiği kabul edilmiştir. Dairemizce, anılan karar doğrultusunda içtihat değişikliğine gidilerek, Hukuk Genel Kurulu’nca kabul edilen ilke benimsenmiştir. “İmzaya itiraz dışındaki diğer bütün itirazlara borca itiraz denir. Mesela ödeme, …sıfat itirazı gibi…....
Somut olaya gelince; borçluya ödeme emrinin 21/05/2013 tarihinde tebliğ edilmiş olup borçlu vekilinin itiraz dilekçesini 28/05/2013 tarihinde sunmuş olmasına rağmen icra müdürlüğünce itiraz dilekçesinin takip dosyası arasına alınmaması nedeniyle itiraz vaki olmamış gibi işlem yapılarak borçluya bakiye borç muhtırası tebliğ edildiği karar tarihinden sonra 30/09/2013 tarihinde icra müdürlüğünce de takibin durdurulmasına karar verildiği anlaşılmıştır. Bu durumda mahkemece, yukarıda anılan yasa hükümleri göz önünde bulundurularak borçlunun yasal süresi içerisinde borca itirazı üzerine takibin niteliğine göre takibin durdurulmasına karar verilmesi gerekirken şikayetin reddine ilişkin hüküm tesisi isabetsizdir....
Davacı, davalının kaçak elektrik kullandığından bahisle aleyhine genel haciz yoluyla icra takibine girişmiştir. Davalının borca itiraz ettiği ve bu nedenle takibin durduğu gerekçesiyle itirazın iptali isteminde bulunmuştur. İcra İflâs Yasası'nın 62/1. maddesi uyarınca "borçlu ödeme emrinin tebliğinden itibaren 7 gün içinde icra dairesine itirazını bildirmeye mecburdur" Aynı Yasanın 66/1. maddesine göre "müddeti içinde yapılan itiraz takibi durdurur, itiraz müddetinde değilse alacaklının talebi üzerine icra müdürü takip muamelelerine alacağın tamamı için devam eder" Somut olayda davalı (borçlu)'ya ödeme emri 01.07.2003 tarihinde tebliğ edilmiş, borçlu itiraz süresi 08.07.2003 günü dolduğu halde 09.07.2003 tarihinde borca itiraz etmiştir. O halde icra takibine davalının itirazı süresinde değildir. Bu haliyle davacı alacaklı icra dairesinden takip muamelelerine devam edilmesini İcra İflâs Kanunu 66. maddesi gereğince isteyebilir....
İcra Müdürlüğü'nün 2017/7189 E sayılı dosyası ile icra takibine başladığını, ancak icra dosyasına yapmı olduğu yetkiye, borca ve takibe itiraz sebebi ile takibin durduğunu, davalı borçlu aleyhine ödenmeyen toplam alacağın 5.580,38 TL olduğunu, toplam alacağın takip tarihinden itibaren %28,08 temerrüt faiz oranı üzerinden işleyecek temerrüt faizi ile tahsilinin talep edildiğini, bu miktar üzerinde takibe geçildiğini, öncelikle borçlunun yasaya ve usule uygun olmayan yetki itirazının reddi gerektiğini, davalı borçlunun borca ve takibe yapmış olduğu itirazlarının da hukuki mesnetten yoksun ve tamamen kötü niyetli ve takibin sürüncemede bırakılmasına sebebiyet vermek kasdıyla yapılmış itirazlar olduğunu belirterek, davalı borçlunun yasaya ve usule uygun olmayan yetki itirazının reddi ile takibin açıldığı yer icra müdürlüğünün yetkili olduğuna, haksız ve de yasal dayanaktan yoksun bulunan borca ve takibi de yapılan tüm itirazlarının iptali ile takibin devamına, kötü niyetli olarak itirazda...
İcra Müdürlüğü'nün 2009/17555 esas sayılı takip dosyasında takibe itirazının iptaline, takibin 22.467,30 TL üzerinden devamına, asıl alacağa takip tarihinden itibaren % 19 oranını aşmamak üzere değişen oranlarda yasal faiz uygulanmasına, davalı aleyhine % 40 oranında inkar tazminatına karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Haciz yoluyla ilamsız icra takibinde ödeme emrini alan borçlu icra dairesinin yetkisine, takip konusu borca ve takip dayanağı belgedeki imzaya itiraz edebilir. İtiraz dilekçesinde yetkiye, borca ve imzaya itirazını açıkça belirtmesi gerekir. Somut olayda borçlu 22/10/2009 tarihli itiraz dilekçesinin konu bölümünde yetkiye ve takibe itiraz şeklinde itirazda bulunduğunu bildirmiş ise de açıklama bölümünde takip yapılan İzmir İcra Müdürlüğü'nün değil Karşıyaka İcra Müdürlüğü'nün yetkili olduğunu belirterek bu sebeple icra takibine ve yetkiye itiraz etttiğini bildirmiştir....