Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Tüm dosya kapsamı bir bütün olarak değerlendirildiğinde; ...İtirazın iptali davasının görülebilmesi için ortada geçerli bir ilamsız icra takibinin bulunması, bu takibe borçlu tarafından yasal itiraz süresi dahilinde ve usulünce itiraz edilmesi ve davanın yasal süresi dahilinde açılması zorunludur. İlamsız icra takiplerinde borçlunun borca itirazı İİK'nın 62. ve devamındaki maddelerde düzenlenmiştir. İtirazın yazılı yapılması halinde, bu hususta sınırlayıcı yasal bir düzenleme olmadığından, belirli sözcüklerin kullanılması zorunlu değildir. Borçlunun; “borçlu değilim”, “borcum yoktur”, “alacaklının takibe yetkisi yoktur”, “senet sahtedir”, “itiraz ediyorum”, “borçtan sorumlu değilim” ve sair şekilde itiraz istemini dile getiren, itiraz iradesini ortaya koyan sözcüklerin kullanılması yeterlidir. Bu konuda, kullanılan sözcüklerin sözlük anlamına bakılmayıp, onu kullanan kişinin gerçek maksat ve isteği göz önünde tutulmalıdır....

Dava, kira alacağının tahsili istemi ile yapılan takibe vaki itirazın kaldırılması ve tahliye istemine ilişkindir. Davacı vekili, müvekkilinin 01.03.2004 tarihli bir yıl süreli kira sözleşmesi ile davaya konu kiralananı ... ve ...'e kiraladığını, kira parasının aylık 9000,00 TL olduğunu, ...'in 23.02.2005 tarihinde vefat ettiğini, mirasçılarının, ..., ..., ..., ... ve ... olduğunu, davalıların 2009 Kasım ayı kira bakiyesi 4000 TL ve 2009 yılı Aralık, 2010 yılı Ocak ve Şubat ayı kira paralarını ödememesi nedeni ile 31.000,00 TL asıl alacak üzerinden, ... 11. İcra Dairesinin 2010/5734 E. sayılı dosyası ile davalılar hakkında alacağın tahsili ve tahliye istemli takip başlattıklarını, davalılardan ..., ... ve ...'nın takibe kiracı olmadıklarında bahisle itiraz ettiklerini, diğer davalılar ... ve ...'nın ise takibe itiraz etmediklerini, 30 gün içersinde de, takibe konu kira alacağını ödemediklerini belirterek, davalılar ... ve ...'in tahliyelerine, davalılar ..., ... ve ...'...

    -KARAR- Davacı vekili, taraflar arasındaki ticari ilişki nedeni ile müvekkilinin davalı şirkete akaryakıt sattığını, ancak davalının borcunu ödememesi üzerine girişilen takibe davalının haksız olarak itiraz ettiğini belirterek itirazın iptali ile % 40 tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, takibe dayanak olan veresiye fişlerinde tek imza bulunduğu, oysaki müvekkili şirketin çift imza ile temsil edildiğini öne sürerek davanın reddi gerektiğini savunmuştur. Mahkemece yapılan yargılama sonunda dava konusu icra takip dosyasında, davalı borçlu adına takibe itiraz eden davalı vekiline verilen vekaletnamenin, borçlu şirket adına dava dışı ... tarafından verildiği, oysaki bu kişinin, davalı şirketi temsil ve ilzama yetkili olmadığı, bu nedenle de vekaletnamenin usulsüz bulunması nedeni ile ödeme emrine yapılan itirazın da geçersiz olduğu gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş, hüküm davalı vekilince temyiz edilmiştir....

      Davalı borçlu vekili 10.08.2015 tarihli itiraz dilekçesinde, müvekkilinin alacaklıya herhangi bir borcu bulunmadığını, aralarında ticari ilişki olmadığını, yapılmış sözleşmelerin de feshedildiğini, bu nedenle takibe, borca, faiz oranına ve işlemiş faize itiraz ettiğini bildirmiştir. Ödeme emrine davalı borçlu tarafından itiraz edilmesi üzerine, davacı alacaklı icra mahkemesine başvurarak itirazın kaldırılması isteminde bulunmuştur. Mahkemece, takibe konu alacağın dayanağı olan kira sözleşmesinin İİK’nun 68/1 maddesinde sayılan belgelerden olmadığı, bu sebeple alacaklı davacının alacağını İİK’nun 68/1 maddesinde sayılan belge ile ispat edemediği, takibe konu alacağın genel mahkemelerde yargılamayı gerektirdiği gerekçesiyle davacının davasının reddine karar verilmiş, karar davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava, kira alacağının tahsili için başlatılan takibe itirazın kaldırılması istemine ilişkindir....

        Dosya incelendi, gereği görüşüldü: Davacı, davalının işyerinde çalışırken ödenmeyen işçilik alacakları talepli İcra Müdürlüğünün 2014/482 Esas sayılı dosyalarında işçi alacakları istemli icra takibi açıldığını, süresi içinde takibe itiraz edilememesi nedeniyle icra tehdidi altında tahsil edilen 11.870,50 TL miktarınca borçlu bulunmadığının tespiti ile haksız yere tahsil edilen paranın geri alınmasına karar verilmesini talep etmiştir. Davalı, davanın reddini istemiştir. Mahkemece, söz konusu icra takibinin itiraz edilmeksizin kesinleştiği, bu durumun borcu kabul anlamına geldiği, ilaveten süresi içinde takibe itiraz ederek takibi durdurma olanağı varken bu yolu kullanmayıp istirdat davası açmanın icra tehdidi altında ödeme anlamına gelmediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Borçlu, aslında borçlu olmadığı veya borçlu olmadığına inandığı bir borcu ödememek için, alacaklının takip yapmasını veya dava açmasını bekleyebilir....

          - K A R A R - Davacı vekili, müvekkili bankanın, temlik cirosu ile devraldığı 30.10.2013 ve 31.10.2013 keşide tarihli toplam 350.000,00 TL bedelli iki adet çekin karşılıksız kalan 347.910,00 TL'lik kısmı için davalı hakkında kambiyo senetlerine özgü iflas yoluyla icra takibi yaptığını, davalı vekilinin yasal 5 günlük süre içerisinde takip konusu çeklerin davacıya teminat olarak verildiği ve kambiyo senedi vasfı taşımadığı iddiasıyla takibe itiraz ettiğini ileri sürerek, davalının ... İcra Müdürlüğü'nün 2013/5035 E. sayılı takibine yapmış olduğu itiraz ve şikayetin kaldırılarak, davalı şirketin iflasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, takibe konu çeklerin teminat olduğunu ve kambiyo vasfı olmadığını bu nedenle takibe karşı itiraz ve şikayetin haklı olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir....

            İcra Müdürlüğü'nün 2013/110 sayılı icra dosyası kapsamından, ödeme emrinin davalıya 08.10.2013 tarihinde tebliğ edildiği, davalının da 21.10.2013 tarihinde takibe itiraz ettiği anlaşılmaktadır. Öte yandan, 2004 sayılı İİK'nın 62. maddesi gereğince davalıya tanınan yedi günlük itiraz süresinin son gününün 15.10.2013 tarihi olduğu ve bu tarihin Kurban Bayramının 1. gününe rastladığı, 6100 sayılı HMK'nın 93. maddesi gereğince sürenin son gününün tatil gününe rastlaması durumunda sürenin, takip eden ilk iş günü çalışma saati sonunda biteceği açıktır. Hâl böyle olunca, itiraz süresinin son günü, 21.10.2013 tarihine denk gelmektedir....

              Anılan yasal düzenleme uyarınca, itiraz süresi ödeme emrinin tebliği ile başlar. Ödeme emri tebliğ edilmeden borçlunun itiraz hakkı doğmaz. Dairemizce yapılan değerlendirmelere göre; alacaklı tarafından başlatılan genel haciz yolu ilamsız icra takibinde borçlu adına çıkarılan örnek 7 numaralı ödeme emrinin iade edildiği, borçlunun 26/12/2018 tarihinde icra müdürlüğüne başvurarak itiraz dilekçesi verdiği görülmekle, borçluya ödeme emri tebliğ edilmediğine göre itiraz hakkı da doğmayacağından, icra müdürlüğüne yaptığı itiraz sonuç doğurmaz....

              İcra emrine bu şekilde itiraz edilmiş olması, icra takibini kendiliğinden durdurmaz. İlamlı takibe ancak yasada belirtilen nedenlerle itiraz edilebilir. İlamlı takipte temel ilkeler mevcuttur. Bir ilamın ilamlı takibe konu edilebilmesi için açık, net, likit, eda hükmü içermesi gerekir. İlama konu hükümde borçlunun kim olduğu, takipte muhatabın kim olduğu konusunda hiçbir kuşku olmamalıdır. İlam hükmünün kime yada kimlere yönelik olduğu konusunda duraksamamak gerekir. Somut olayda borçlu, İİK'nun 33. maddesi kapsamında icra emrinin tebliğinden önceki ve sonraki dönemde borcun itfa edilmiş olduğu iddiasıyla icra emrine itiraz ederek, icra mahkemesinden icranın geri bırakılmasını istemiştir. Bu nedenle borçlu vekilinin ödeme nedeni ile icra takibinin iptali talebini inceleme görevi İİK. 33. maddesi gereğince İcra Mahkemesine aittir....

                A.Ş'ye ödeme emrinin 29.07.2020 tarihinde tebliğ edildiğini, borçlu şirketin vekili vasıtasıyla süresi içinde 05.08.2020 tarihinde takibe itiraz ettiğini ve takibin borçlu şirket açısından durduğunu, anılan 05.08.2020 tarihli itiraz dilekçesinde Çelik Turizm İnş. A.Ş. vekilinin diğer dosya borçlusu T3 adına da takibe itiraz ettiğini, bu borçluya ödeme emri tebliğ edilmeden yapılan itirazın sonuç doğurmayacağını, ödeme emrinin borçlu T3'e 13.08.2020'de tebliğ edildiğini, ödeme emrinin tebliğinden sonra bu borçlunun icra dosyasına yaptığı bir itirazın bulunmadığını, bu sebeple borçlu T3 yönünden haciz talebinde bulunulduğunu, ancak icra müdürlüğünce 03.09.2020 tarihinde "dosya borcunun tamamına ödeme emrinin tebliğinden önce itiraz etmiş olduğundan takibin durdurulmasına, bu nedenle alacaklı vekilinin haciz taleplerinin reddine" şeklinde karar verildiğini, kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu ileri sürerek icra müdürlüğü kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir....

                UYAP Entegrasyonu