Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

in sonradan caydığını beyan ettiğinden, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu hükümleri uyarınca, taşınır mallarda bağışlama (hibe) nin yazılı bir şarta bağlı olmaması ve fiil ehliyeti olan herkesin bağışlama yapabilmesi karşısında, suç konusu zeytinler üzerinde, mirasçı sıfatıyla paydaş olarak malik olan...'in oğlu olan sanığa geçerli olarak kabul edilmesi gereken bağışı (hibesi) dolayısıyla, suçun paydaş olarak malik olunan taşınır mal üzerinde işlendiğini kabul etmek gerektiği kanaatine varılmıştır....

    Sanık tarafından işlendiği sübuta eren bu fiilin, müşterek olarak malik olunan taşınır mal (paydaş olarak mülkiyete konu zeytinler) üzerinde işlenip işlenmediğinin ayrıca irdelenmesi gerekir. Sanığın babasının hayatta olması münasebetiyle, suç konusu zeytinin önceki sahibi olan ve suç tarihinden iki yıl kadar önce ölen dedesi ...'in mirasçısı olmadığından, suç konusu taşınır mal üzerinde müşterek malik olarak kabul edilmesi mümkün değildir....

      "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ : İtirazın iptali Uyuşmazlık, taşınır mal satımından kaynaklanan alacağın tahsili amacıyla başlatılan icra takibine itirazın iptali istemine ilişkindir. Karar Sulh Hukuk Mahkemesince verilmiştir. Bu durumda temyiz incelemesi dairemizin görevi dışında bulunduğundan dosyanın görevli Yargıtay 3. Hukuk Dairesine gönderilmesine, 06.01.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

        "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi Uyuşmazlık, faturaya dayalı taşınır mal satımından kaynaklanan alacağın tahsili amacıyla başlatılan icra takibine itirazın iptali davasıdır. Karar Sulh Hukuk Mahkemesince verilmiştir. Bu durumda temyiz incelemesi dairemizin görevi dışında bulunduğundan dosyanın görevli Yargıtay 3. Hukuk Dairesine gönderilmesine, 22.4.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

          "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Tazminat Uyuşmazlık, taşınır mal satım sözleşmesine aykırılık nedeniyle tazminat istemine ilişkindir. Taraflar arasında kira ilişkisi bulunmamaktadır Bu durumda temyiz incelemesi dairemizin görevi dışında bulunduğundan dosyanın görevli Yargıtay 13. Hukuk Dairesi Başkanlığına GÖNDERİLMESİNE, 29/11/2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

            Davalılara ait taşınır ve taşınmaz mal varlıklarına ihtiyati haciz konulmasına ..." şeklinde hüküm kurulmuştur. Davalılar 13/07/2021 tarihli duruşmadaki beyanlarında; "Dava dilekçesinde talep edilen SGK primleri davacı ile imzalanan kat karşılığı inşaat sözleşmesinden kaynaklanmıştır. Sözleşme gereğince bu primleri yüklenici firma olan davacı asil ödemekle yükümlüdür. Benim bu primlerle ilgili herhangi bir borcum yoktur. İhtiyati haczin kaldırılmasını talep ederiz" şeklinde beyanda bulunmuşlardır. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI ÖZETİ: İlk derece mahkemesince 13/07/2021 tarihli duruşmada; "... 30/04/2021 tarihli "davalılara ait taşınır ve taşınmaz mal varlıklarına ihtiyati haciz konulmasına dair ara karardan dönülmesine, 30/04/2021 tarihli ihtiyati haciz kararının kaldırılmasına ..." karar verilmiştir. İlk derece mahkemesince verilen karara karşı ihtiyati haciz talep eden/davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur....

            Yukarıda açıklanan hükümler uyarınca; ihtiyati haciz talep eden alacaklının borçlunun taşınır ve taşınmaz mallarını tek tek bildirme yükümlülüğü yoktur. Kaldı ki alacaklıdan borçlunun tüm mal varlığını ve mal varlığının değerini bilmesi de beklenemez. İhtiyati haciz talebi üzerine mahkeme, İKK'nın 257. maddesindeki şartlar mevcutsa borçlunun tüm mal varlığı üzerine ancak alacak miktarı ile sınırlı olarak ihtiyati haciz konulmasına karar verecek, borçlunun mal varlığının ve alacak miktarının karşılayacak kısmının tespitini ise kararı infaz etmekle görevli icra Müdürlüğü yapacaktır. O halde ilk derece mahkemesince dosyadaki mevcut delil durumuna göre muaccel olan ve rehinle temin edilemeyen 335.740,00 TL alacağa yeter miktarda davalının taşınır ve taşınmaz malları ile alacakları ve diğer hakları üzerine ihtiyati haciz konulmasına ve alacağın %15'i oranında davacıdan teminat alınmasına karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde talebin reddi doğru olmamıştır....

            Davalılara ait taşınır ve taşınmaz mal varlıklarına ihtiyati haciz konulmasına ..." şeklinde hüküm kurulmuştur. Davalı vekili 13/07/2021 tarihli duruşmadaki beyanında; "Dava dilekçesinde talep edilen SGK primleri davacı ile imzalanan kat karşılığı inşaat sözleşmesinden kaynaklanmıştır. Sözleşme gereğince bu primleri yüklenici firma olan davacı asil ödemekle yükümlüdür. Benim bu primlerle ilgili herhangi bir borcum yoktur. İhtiyati haczin kaldırılmasını talep ederiz" şeklinde beyanda bulunmuştur. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI ÖZETİ: İlk derece mahkemesince 13/07/2021 tarihli duruşmada; "... 30/04/2021 tarihli "davalılara ait taşınır ve taşınmaz mal varlıklarına ihtiyati haciz konulmasına" dair ara karardan dönülmesine, 30/04/2021 tarihli ihtiyati haciz kararının kaldırılmasına ..." karar verilmiştir. İlk derece mahkemesince verilen karara karşı davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur....

            Mahkemece, taşınır mal niteliğindeki traktörün satış bedelinden 27,70TL maktu harcın taraflardan mirasçılık belgesindeki payları oranında alınmasına karar verilmesi gerekirken, maktu harç yerine % o11,38 oranında harca hükmedilmesi, satış için icra müdürünün görevlendirilmesi gerekli ve yeterli iken, icra müdürünün ismen gösterilmesi ve dava konusunun taşınır mal olduğu gözetildiğinde vekalet ücreti, yargılama gideri ve harcın “tapu kaydındaki payları” oranında alınmasına karar verilmesi de doğru görülmemiş ise de, belirtilen hususlar kararın bozulmasını ve yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden HUMK'nın 438/7. maddesi gereğince hüküm sonucunun aşağıdaki şekilde düzeltilerek onanmasına karar vermek gerekmiştir....

              Mahkemece, ortaklığın 'umuma açık' satış suretiyle giderilmesine karar verilmesi gerekirken, satış yönteminin 'umuma açık' olduğunun belirtilmemesi, taşınır mal niteliğindeki traktörün satış bedelinden 27,70TL maktu harcın tarafların kabulleri dahilinde eşit oranda alınmasına karar verilmesi gerekirken, maktu harç yerine % 011,38 oranında harca hükmedilmesi ile satış için yazı işleri müdürünün görevlendirilmesi ibaresi gerekli ve yeterli iken, yazı işleri müdürünün ismen gösterilmesi doğru görülmemiş ise de, belirtilen hususlar kararın bozulmasını ve yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden HUMK'nın 438/7. maddesi gereğince hüküm sonucunun aşağıdaki şekilde düzeltilerek onanmasına karar vermek gerekmiştir....

                UYAP Entegrasyonu