Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

TÜKETİCİNİN KORUNMASI HAKKINDA KANUN [ Madde 1 ] 4077 S. TÜKETİCİNİN KORUNMASI HAKKINDA KANUN [ Madde 2 ] 4077 S. TÜKETİCİNİN KORUNMASI HAKKINDA KANUN [ Madde 23 ] 4077 S. TÜKETİCİNİN KORUNMASI HAKKINDA KANUN [ Madde 3 ] "İçtihat Metni" Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü. KARAR Davacı, müteahhit olan davalılardan daire satın aldığını, zemin kattaki dairenin tapusu verildiği halde, bodrum kattaki dükkanın ortak alana dahil olduğunun anlaşıldığını, ayrıca dairenin bulunduğu apartmanın ortak alanlarında eksikler bulunduğunu öne sürerek, tapusu verilmeyen dükkan için 18.000 YTL alanlardaki eksiklikler için 2.000 YTL.nin tahsiline karar verilmesini istemiştir. Davalılar, davanın reddini savunmuşlardır....

    Asliye Hukuk (Tüketici Mahkemesi sıfatıyla) Mahkemesince ise, hukuk yargılamasının temel ilkelerinden olan tasarruf ilkesi ve taleple bağlılık ilkesi gözetildiğinde davacı tarafın talepleri içerisinde yer almayan, usulüne uygun olarak "tapu iptal ve tescil talebi" içerir bir dava açılmadığı, ayrıca TKHK'nın tüketici mahkemelerine ilişkin 73/5. maddesindeki düzenlemede, tüketici davalarının tüketicinin yerleşim yerinin bulunduğu yerdeki tüketici mahkemesinde açılabileceğinin belirtildiği, tüketicinin yerleşim yerinin "... olduğu, cevap dilekçesi ile yetki itirazında bulunulmadığı gerekçesiyle yetkisizlik kararı verilmiştir. 6100 sayılı HMK'nın 6/1. maddesi uyarınca, davalının, davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesi genel yetkili mahkemedir. 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanununun 73. maddesinin beşinci fıkrasında yer alan düzenlemeye göre tüketici davaları, tüketicinin yerleşim yerinin bulunduğu yerdeki tüketici mahkemesinde de açılabilir. 6502 sayılı Tüketicinin...

      Tüketici Mahkemesince ise 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun geçici 1/1.maddesinde yer alan “Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce açılmış olan davalar, açıldıkları mahkemelerde görülmeye devam eder” hükmü karşısında davanın açılış tarihi itibariyle, taraflar arasındaki hukuki ilişkinin 4822 sayılı Kanun ile değişik 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun kapsamında değerlendirilmesine olanak bulunmadığı gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiştir. Dava tarihinde yürürlükte bulunan 4822 sayılı Kanunla değişik 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun Amaç başlıklı 1. maddesinde kanunun amacı açıklandıktan sonra kapsam başlıklı 2. maddesinde “Bu kanun, birinci maddesinde belirtilen amaçlarla mal ve hizmet piyasalarında tüketicinin taraflardan birini oluşturduğu her türlü tüketici işlemini kapsar” hükmüne yer verilmiştir....

        Dosya kapsamından, taraflar arasında adi yazılı şekilde devre mülk satış sözleşmesinin düzenlendiği anlaşılmaktadır. 4077 Sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Yasa’da değişiklik yapan 4822 Sayılı Yasa’nın 3/c maddesinde “konut ve tatil amaçlı taşınmaz malların” da tüketicinin korunması hakkındaki yasa kapsamına alındığı anlaşılmakta olup, aynı Yasanın 23. maddesine göre de bu Yasanın uygulanması ile ilgili olarak çıkacak her türlü uyuşmazlıkların Tüketici Mahkemesinde görüleceği hüküm altına alınmıştır. Devre mülk hakkı kat mülkiyeti kanununda düzenlenen taşınmazın müşterek mülkiyet payına bağlı bir haktır....

          Asliye Hukuk Mahkemesi'nce, davanın 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun kapsamında kaldığı belirtilerek görevsizlik kararı verilmiştir. Tüketici Mahkemesi ise, çocuklarının yapmış olduğu resimleri görmek amacıyla okula gelen veli ile öğretim kurumu arasında " Tüketici İşlemi " sayılabilecek herhangi bir işlem, hizmet alımı ya da sözleşme ilişkisi bulunmadığı gerekçesiyle görevsizlik yönünde hüküm kurmuştur. 4077 Sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 23. maddesine göre bu kanunun uygulanması ile ilgili her türlü ihtilafa tüketici mahkemelerinde bakılacağı öngörülmüştür. Somut olayda davanın, davacı çocuklarının öğrencisi olduğu ve küçük kızınında resmi bulunan ... A.Ş.e ait ......

            , tedarikçinin Yönetmeliğe uygun şekilde tüketiciyi bilgilendirmek suretiyle borcunu, tüketicinin elektrik enerjisi tüketim bedelini ödememesi ihtimaline karşı alınan güvence bedelinden mahsup edeceği; güvence bedeli borcu karşılarsa tedarik şirketinin gecikme zamları da dâhil zaten alacağını tahsil etmiş olacağı, güvence bedeli alacağı karşılamaya yetmezse tüketicinin tedarik şirketinin bildiriminden itibaren 15 gün içinde kalan borcu ödemesi gerektiği, kalan borcun bu süre içinde ödenmemesi hâlinde tedarik şirketinin satış sözleşmesini feshedebileceği, hem güvence bedelinin borcu karşıladığı hem de karşılamadığı durumda elektriğin bağlanması için tüketicinin tüm borcu ödemiş olmasının yeterli olmadığı, aynı zamanda mahsup edilen güvence bedelini tedarik şirketine ödemesi gerektiği, söz konusu güvence bedelini ödemediği sürece tüketicinin elektriği kesik kalacağından tüketicinin yeni borç yaratma riski bulunmayacağı; Bu itibarla, dava konusu Yönetmelik düzenlemelerinde hukuka aykırılık...

              Sulh Hukuk Mahkemesi tarafından ise, davacı şirket ile davalı gerçek kişi arasında imzalanan sözleşmenin .... korusundan faydalanma hakkı ve hizmet sözleşmesi olduğu ve kira sözleşmesi olmadığı, bu sözleşmeden faydalanacak kişinin gerçek kişi olduğu, Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanunun 3/1 c. maddesine göre tüketicinin tanımı yapılmış olup 3/1-c maddesinde tüketici "bir mal veya hizmeti ticari veya mesleki olmayan amaçlarla edinen, kullanan veya yararlanan gerçek ya da tüzel kişiyi ifade eder"....

                İş yeri dışında kurulan sözleşmelerde tüketici, 4077 sayılı TKHK’da yedi gün olarak öngörülen geri alma hakkını, 6502 sayılı Kanunda yapılan düzenlemeyle on dört gün içinde kullanabilecektir. 1-Somut olayda, uyuşmazlığın çözümü sözleşme tarihi itibariyle 6502 sayılı yasa uygulamasına tabi olup, 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun ve ilgili yönetmelik uyarınca sözleşmede tüketicinin el yazısı, ad, soyad, imza ve tarihin el yazısı ile yazılması gerektiği, satıcının, sözleşmenin bir nüshasının elden aldım ve on dört gün içerisinde satıştan vazgeçme hakkımın olduğu konusunda bilgilendirildim ibaresinin tüketicinin kendi el yazısı ile yazılması gerektiği, cayma hakkını kullandığına dair bildirimin cayma süresi dolmadan, yazılı olarak veya kalıcı veri saklayıcısıyla satıcı veya sağlayıcıya yöneltilmesine ilişkin bildirime sözleşmede yer verilmesi gerekli olduğu düzenlemesine yer verilmiş olup, yine 6502 sayılı tüketicinin korunması hakkında kanunun 47. maddesinde; Tüketicinin...

                  İş yeri dışında kurulan sözleşmelerde tüketici, 4077 sayılı TKHK’da yedi gün olarak öngörülen geri alma hakkını, 6502 sayılı Kanunda yapılan düzenlemeyle on dört gün içinde kullanabilecektir. 1-Somut olayda, uyuşmazlığın çözümü sözleşme tarihi itibariyle 6502 sayılı yasa uygulamasına tabi olup, 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun ve ilgili yönetmelik uyarınca sözleşmede tüketicinin el yazısı, ad, soyad, imza ve tarihin el yazısı ile yazılması gerektiği, satıcının, sözleşmenin bir nüshasının elden aldım ve on dört gün içerisinde satıştan vazgeçme hakkımın olduğu konusunda bilgilendirildim ibaresinin tüketicinin kendi el yazısı ile yazılması gerektiği, cayma hakkını kullandığına dair bildirimin cayma süresi dolmadan, yazılı olarak veya kalıcı veri saklayıcısıyla satıcı veya sağlayıcıya yöneltilmesine ilişkin bildirime sözleşmede yer verilmesi gerekli olduğu düzenlemesine yer verilmiş olup, yine 6502 sayılı tüketicinin korunması hakkında kanunun 47. maddesinde; Tüketicinin...

                    Temyiz aşamasında 14.3.2003 tarihli Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren "Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunda Değişiklik Yap sına Dair 4822 sayılı Kanun"un geçici 1. maddesinde; "Bu Kanunun yayımından önce borçlunun temerrüdü nedeniyle ödenmeyerek icra takibi aşamasına gelen veya icra takibine konu edilen kredi kartı borçlarının, temerrüt tarihindeki ana paraya, yıllık yüzde elliyi geçmemek üzere gecikme faizi uygulanmak suretiyle on iki eşit taksitte ödeneceği, kredi karşı borçları nedeniyle gerçekleştirilen her türlü takibin, yukarıda yer alan hükme göre ilk taksidin ödenmesiyle duracağı ve son taksidin ödenmesiyle birlikte tüm sonuçları; ortadan kalkacağı, bu madde hükümlerinin, tüketicinin kredi verene, Kanunun yayımı tarihinden itibaren otuz gün içinde yazılı müracaat etmesi halinde uygulanacağı" öngörülmüştür....

                      UYAP Entegrasyonu