Buna göre, bankalarca kart hamili aleyhine açılan alacak ve itirazın iptali davaları yürürlükten kalkan 1086 sayılı HUMK’nın görev ve yetkiye ilişkin hükümlerine ve dava konusunun değerine göre genel mahkemelerde görülmekteyken 28.05.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 3. maddesi, tüketici işleminin kapsamını esaslı biçimde değiştirmiş; aynı Kanunun 83/2. maddesinde ise "Taraflardan birini tüketicinin oluşturduğu işlemler ile diğer kanunlarda düzenleme yapılması bu işlemin tüketici işlemi sayılmasını ve bu kanunun görev ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanmasını engellemez." diyerek kanunun uygulama alanını daha da genişletmiştir. 6502 sayılı Kanunun 3. maddesinde “Tüketici işlemi; eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekalet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dahil olmak üzere kurulan her türlü sözleşme ve işlemi ifade eder.” şeklinde yeniden tanımlanmıştır....
"İçtihat Metni" Davacı ... ile davalı... aralarındaki tüketicinin hakem heyeti kararına itirazı-sözleşmenin iptali-alacak davasına dair ...i Mahkemesinden verilen 25/06/2015 günlü ve 2014/173 E. -2015/649 K. sayılı hükmün onanması hakkında dairece verilen 17/10/2016 günlü ve 2015/15452 E. - 2016/11614 K. sayılı ilama karşı davalı vekili tarafından kararın düzeltilmesi istenilmiştir. Düzeltme isteğinin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Y A R G I T A Y K A R A R I Düzeltilmesi istenilen Yargıtay ilamında benimsenen mahkeme kararındaki gerekçelere göre düzeltme dileğinde ileri sürülen sebepler HUMK.nun 440.nci maddesindeki yazılı hallerden hiç birisine uymadığından vaki düzeltme isteğinin REDDİNE, 01.06.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Taraflar arasındaki sözleşmenin şekil ve doğurduğu esaslar yönünden eser sözleşmesinin bulunduğu anlaşıldığından 4077 sayılı Kanunun 23.maddesi uygulanamaz. Bu durumda mahkemece işin esasına girilerek sonucuna göre hüküm tesisi gerekirken, görev yönünden dava dilekçesinin reddi usul ve yasaya uygun görülmemiş, hükmün bozulması gerekmiştir. Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 24.01.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
"İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Davacılar vekili tarafından, davalılar aleyhine 22.10.2001 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali ve diğer yedi davacı adına ayrı ayrı tescil istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davacı ... ve ...'ın açtığı davanın H.U....nun 409.maddesi uyarınca açılmamış sayılmasına diğer davacıların açtığı davaların dava açma hakkı saklı kalmak kaydı ile ispat edilemediğinden reddine, dair verilen 2.6.2005 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacılar ... vekilleri tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R Davacılar vekili 22.10.2002 tarihli dilekçesi ile davacılardan yüklenici ......
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Dava konusu alacağın ancak yargılama aşamasında alınacak bilirkişi raporu ile tespit edilebileceğinden bilirkişi raporu alınmadan yerel mahkeme tarafından karar verilmesinin doğru olmadığını, icra inkar tazminatının, borçlunun gerçekten borçlu olduğu bir alacak için takibin bir an önce sonuçlandırılmasına engel olunmasının, icra daireleri ve mahkemeler üzerinde gereksiz meşguliyetin yaratılmasının bir yaptırımı olduğunu, Yargıtay içtihatlarına göre icra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için takibe konu alacak likit bir alacak olmalısı gerektiğini, likit alacak, miktarı belirli veya belirlenebilir olan, tespiti için mahkeme kararına ihtiyaç olmayan alacak olarak tanımlanabileceğini, dolayısıyla icra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için takip konusu alacağın belirli, sabit, borçlu tarafından bilinen veya bilinmesi mümkün olan bir alacak olması gerektiğini, dava konusu alacak likit olmayıp yargılamayı gerektirdiğinden ve yargılama süresince...
Buna göre, bankalarca kart hamili aleyhine açılan alacak ve itirazın iptali davaları yürürlükten kalkan 1086 sayılı HUMK’nın görev ve yetkiye ilişkin hükümlerine ve dava konusunun değerine göre genel mahkemelerde görülmekteyken 28.05.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 3. maddesi tüketici işleminin kapsamını esaslı biçimde değiştirmiş, aynı Kanunun 83/2. maddesinde ki "Taraflardan birini tüketicinin oluşturduğu işlemler ile ilgili diğer kanunlarda düzenleme olması, bu işlemin tüketici işlemi sayılmasını ve bu Kanunun görev ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanmasını engellemez." düzenlemesi ile kanunun uygulama alanı daha da genişlemiştir. 6502 sayılı Kanunun 3. maddesinde "Tüketici işlemi: Mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta...
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; taraflar arasındaki sözleşmenin ön sipariş formu olduğunu, Yargıtay kararlarına göre satımı kararlaştırılan araç trafiğe tescilli olmadığından satımına dair sözleşmenin resmi şekilde yapılmasının beklenemeyeceğini, trafiğe kayıtlı olmayan araca ilişkin yapılan sözleşmenin taşınır devrini içerdiğinden şekil şartına tabi olmadığını, davalının, satışın iptali nedeniyle bir çok operasyonel zarara katlanmak zorunda kaldığını, bağlanma parasının iade edilemeyeceğini beyanla istinaf talebinde bulunmuştur. Dava dosyası kapsamı, toplanan deliller, yerel mahkeme gerekçesi ve özellikle taraflar arasında imzalanan sipariş teyit formunun ön sözleşme olması nedeniyle resmi şekilde yapılması gerekmediği ve fakat ön sözleşmenin 2 nci maddesinde "iş bu sipariş teyit formunun imzalanmasını takiben her türlü zarar, ziyan ve tazminat hakları satıcı lehine saklı kalmak kaydı şartı ile 7 (yedi) iş günü içerisinde siparişten vazgeçebilir....
Tüketici Mahkemesince, "Davanın, uyuşmazlık konusu kredi kartı üyelik sözleşmesini yapan banka tarafından açıldığı" gerekçesiyle; Asliye Hukuk Mahkemesi tarafından ise; "uyuşmazlığın, tüketici işleminden kaynaklandığı" gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiş, kararlar, temyiz edilmeksizin kesinleşmiştir. 01/03/2006 tarihinde yürürlüğe giren 5464 sayılı Banka Kartları ve Kredi Kartları Kanununun 44. maddesinde yer alan; "Kart çıkaran kuruluşlar tarafından, kart hamilleri aleyhine açılacak davalarda 1086 sayılı HUMK’nın görev ve yetkiye ilişkin hükümleri uygulanır.” hükmü nedeniyle bankalarca kart hamili aleyhine açılan alacak ve itirazın iptali davaları, yürürlükten kalkan 1086 sayılı HUMK’nın görev ve yetkiye ilişkin hükümlerine ve dava konusunun değerine göre genel mahkemelerde görülmekteyken; 28.05.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 3. maddesi tüketici işleminin kapsamını esaslı biçimde değiştirmiş; 83/2. maddesinde "Taraflardan birini...
Tüketici mahkemesince, "Davanın, uyuşmazlık konusu kredi kartı üyelik sözleşmesini yapan banka tarafından açıldığı" gerekçesiyle; ticaret mahkemesi tarafından ise, "Uyuşmazlığın, tüketici işleminden kaynaklandığı" gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiş, kararlar temyiz edilmeksizin kesinleşmiştir. 01/03/2006 tarihinde yürürlüğe giren 5464 sayılı Banka Kartları ve Kredi Kartları Kanununun 44. maddesinde yer alan; "Kart çıkaran kuruluşlar tarafından, kart hamilleri aleyhine açılacak davalarda 1086 sayılı HUMK’nın görev ve yetkiye ilişkin hükümleri uygulanır.” hükmü nedeniyle bankalarca kart hamili aleyhine açılan alacak ve itirazın iptali davaları, yürürlükten kalkan 1086 sayılı HUMK’nın görev ve yetkiye ilişkin hükümlerine ve dava konusunun değerine göre genel mahkemelerde görülmekteyken; 28.05.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 3. maddesi tüketici işleminin kapsamını esaslı biçimde değiştirmiş; 83/2. maddesinde "Taraflardan birini tüketicinin...
Tüketici mahkemesince, "Davanın, uyuşmazlık konusu kredi kartı üyelik sözleşmesini yapan banka tarafından açıldığı" gerekçesiyle; ticaret mahkemesi tarafından ise; "Uyuşmazlığın, tüketici işleminden kaynaklandığı" gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiş, kararlar, temyiz edilmeksizin kesinleşmiştir. 01/03/2006 tarihinde yürürlüğe giren 5464 sayılı Banka Kartları ve Kredi Kartları Kanununun 44. maddesinde yer alan; "Kart çıkaran kuruluşlar tarafından, kart hamilleri aleyhine açılacak davalarda 1086 sayılı HUMK’nın görev ve yetkiye ilişkin hükümleri uygulanır.” hükmü nedeniyle bankalarca kart hamili aleyhine açılan alacak ve itirazın iptali davaları, yürürlükten kalkan 1086 sayılı HUMK’nın görev ve yetkiye ilişkin hükümlerine ve dava konusunun değerine göre genel mahkemelerde görülmekteyken; 28.05.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 3. maddesi, tüketici işleminin kapsamını esaslı biçimde değiştirmiş; 83/2. maddesinde "Taraflardan birini...