Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Sigortalı Lehine Yorum İlkesi ve Sosyal Güvenlik Hakkı: İş ve Sosyal Güvenlik Hukukunun temel ilkelerinden birisi de, işçi-sigortalı lehine yorum ilkesidir. İş hukukunun temel prensipleri arasında yer alan işçinin korunması ilkesinin bir sonucu olan işçi lehine yorum ilkesi, sosyal güvenlik hukukunda kendini sigortalı lehine yorum şeklinde göstermektedir. Sosyal güvenlik hukukunda genel amaç, bu haktan olabildiğince fazla kesimin yararlanabilmesi yani kapsamının genişletilmesidir. Diğer bir ifadeyle bu hukukun uygulanmasında esas alınacak temel ilkelerden birisi de şartlar elverdiği ölçüde sigortalı lehine yorum yapılmasıdır. Sosyal devlet; bireylere belirli bir sosyal güvenlik hakkı ve asgari gelir düzeyi öngören, sağlık ve refah hizmetlerinden serbestçe yararlanma ve belirli bir yaşa kadar eğitim olanağı sunan, bir takım sosyal riskleri önleyici tedbirler alan devlet anlayışıdır....

    Kamu hukuku alanına giren sosyal güvenlik hukukunun hizmet akdiyle çalışanlar yönünden başlıca kaynağını oluşturan 506 sayılı Yasa Sosyal Sigortalar Kurumu’na yükümlülükler getiren bir sosyal güvenlik sözleşmesi veya topluluk sigortası bulunmadığı takdirde kural olarak Türk Milli sınırları içerisinde ve Türkiye’de tescilli işyerleri ve işverenler ile yasa kapsamındaki işçiler için uygulanabilir. Başka bir anlatımla, 506 sayılı Yasa'nın uygulama alanı devletin hükümranlık sahası ile sınırlı olup, ülke sınırları dışında uygulanamaz. 506 sayılı Yasa'nın ülke dışında meydana gelen sigorta olaylarında uygulanabilmesi Sosyal Sigortalar Kurumu’na yükümlülükler getiren sosyal güvenlik sözleşmesi veya kısa vadeli sigorta kollarını da kapsayan topluluk sigortaları bulunması halinde mümkün olabilir. Somut olayda, davacının davalı işverenin yurtdışında ...'...

      ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 10/09/2020 NUMARASI : 2020/164 E., 2020/257 K., DAVA KONUSU : Tespit (Sosyal Güvenlik Hukuku KARAR : İDDİANIN ÖZETİ Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacının davalı T3 nezdinden T.C. kimlik numarasında işçi olarak çalıştığını, bu süreçte müvekkilinin T3nda aylık olarak almış olduğu ücret bordrosunda alacak kalem ve girdileri, bordroya eksik olarak yazıldığını ve SGK’ya eksik olarak bildirildiğini, Belediye Bütçesinde, Maliye ve Muhasebe çıktılannda müvekkiline ödenen alacak kalemleri ve rakamlar bordroya tam nitelik ve nicelikte yansıtılmadığını, müvekkilinin ücret bordroları ile belediyenin maliye-muhasebe çıktıları , müvekkilinin şahsi sicil dosyası, SGK sicil dosyası ile karşılaştırıldığında T3’nın müvekkilin mali ve sosyal hak ve alacaklarını eksik ve düşük bedelde bildirdiğinin ortaya çıkacağını, davalı Belediye Başkanlığı’nın maliye-muhasebe kayıtları ile netice de müvekkilin hak etiği Toplu İş Sözleşmesi, iş Yasası ve Bodrosuna...

      Nedeni çok açık olup, bu konuda yetişmiş ihtisas mahkemelerinin yorumu ve ilgili sosyal güvenlik yasalarının doğru yorumlanabilme yetisi öne çıkmaktadır.Bir eylemin haksız fiil olması sosyal güvenlik açısından çok önemli değildir.Ceza hukukunda ücretlerin çifte bordro ile bildirilmesi, prim kaybına sebebiyet verilmesi, hizmetlerin hiç bildirilmemesi farklı kimlikle işe girilmesi esasen ceza hukukunda evrakta sahtecilik ve yalan beyanda bulunma suçlarını oluşturulabileceğine rağmen, sosyal güvenlik hukukunu bu yönüyle etkilemez. Esasen bu hukuki ilişkileri hepsi birer haksız fiildir ve İş Mahkemelerinde davalarının görülmesine engel teşkil etmemektedir. Sosyal devlet anlayışında sosyal güvenlik hakkından vazgeçilemez. Ancak fiili çalışma olgusuna önem verilir. Aynı gerekçe ile yukarda sayılan eylemlerin haksız fiil olması nedeniyle yüksek daire çoğunluk görüşüne göre bu konulu davaların genel mahkemelerde görülmesi gerekecektir....

        Çoğunluk görüşüne aşağıda açıklanan gerekçeler ve özellikle sosyal güvenlik hakkının vazgeçilmez hak ve kamu düzeninden olması, resen araştırma ilkesinin geçerli olması, bordronun 4857 sayılı İş Kanunu, 6098 sayılı TBK ve 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu hükümleri ile 6100 sayılı HMK hükümlerine göre senet niteliğinin bulunmaması karşısında katılınmamıştır. 3. Sosyal Güvenlik Hakkının niteliği: Anayasa’nın 60. Maddesi uyarınca “Herkes, sosyal güvenlik hakkına sahiptir. Devlet, bu güvenliği sağlayacak gerekli tedbirleri alır ve teşkilatı kurar”. Belirtmek gerekir ki; Sosyal devlet olmanın bir gereği ve sonucu, sosyal güvenlik hakkının tüm bireylere sağlanması ve güvence altına alınmasıdır. Sosyal güvenlik hakkı vazgeçilmez bir anayasal haktır ve kamu düzenindendir. Hizmet tespiti, prime esas kazancın tespiti ve buna bağlı olarak yaşlılık aylığı, bir sosyal güvenlik hakkıdır....

          Uygun bulunduğu ve istenilir olduğu takdirde, insan hakları ve yasal güvencelere tam saygı gösterilmesi koşulu ile bu tür çocuklar için adli kovuşturma olmaksızın önlemlerin alınması." dördüncü fıkrasında ise; "Koruma tedbiri, yönlendirme ve gözetim kararları, danışmanlık, şartlı salıverme, bakım için yerleştirme, eğitim ve meslek öğretme programları ve diğer kurumsal bakım seçenekleri gibi çeşitli düzenlemelerin uygulanmasında, çocuklara durumları ve suçları ile orantılı ve kendi esenliklerine olacak biçimde muamele edilmesi sağlanacaktır." düzenlemesine yer verilmiştir. Türk Ceza Hukuku mevzuatı incelendiğinde de gerek maddi ceza hukuku, gerek yargılama hukuku gerekse infaz hukuku bakımından çocuklar için yetişkinlerden farklı müesseseler getirildiği görülmektedir. Uyuşmazlığın sağlıklı bir şekilde çözümlenebilmesi için “Sosyal inceleme, sosyal inceleme raporu” ve TCK'nın 31. maddesinde düzenlenen “Yaş küçüklüğü” ile “Çocuk” kavramlarının açıklanması gerekmektedir....

            SONUÇ: Davacı Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile yukarıda açıklanan nedenlerle direnme kararının ONANMASINA, karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere 05.11.2019 tarihinde oy birliği ile kesin olarak karar verildi....

              İş Mahkemeleri, 5521 sayılı Kanun ile kurulmuş istisnai nitelikte, esas olarak iş ve sosyal güvenlik hukuku uygulamasından kaynaklanan bireysel ve toplu hak uyuşmazlıklarını çözen özel mahkemeler olup, bu kapsamda Sosyal Güvenlik Kurumu'nun prim ve diğer alacaklarının hesaplanması, sigortalı olma hakkının kazanılması ya da kaybedilmesi, gelir/aylık bağlanması, işçilik alacaklarının belirlenmesi gibi kendi içinde bütünlük ve uzmanlık gerektiren konular görev alanına girmektedir. 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun 106. maddesi ile mülga 1479 sayılı Kanunun 70. maddesinde ve 506 sayılı Kanunun 134. maddesinde, bu Kanunların uygulamasından doğan uyuşmazlıkların yetkili iş mahkemelerinde görüleceği, 5510 sayılı Kanun’un 101. maddesinde de, aksine hüküm bulunmayan hallerde, 5510 sayılı Kanun hükümlerinin uygulanmasıyla ilgili ortaya çıkan uyuşmazlıkların iş mahkemelerinde görüleceği düzenlenmiştir....

                Mahkemece; " ....İstinaf Mahkemesi kararı sonrasında kararda belirtilen hususlar doğrultusunda davacıya iş göremezlik oranının tespitiyle ilgili kuruma başvuruda bulunması için kesin süre verilmiş, davacı tarafından yapılan başvuru sonrasında kurum tarafından talep işleme alınmış, davacının iş göremezlik oranıyla ilgili Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı Ankara Kocatepe Sağlık ve Sosyal Güvenlik Merkez Müdürlüğü tarafından rapor hazırlandığı görülmüştür. Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı Ankara Kocatepe Sağlık ve Sosyal Güvenlik Merkez Müdürlüğünün 22.12.2020 tarih ve sayılı raporunda davacının iş göremezlik oranının %0 olduğu tespitine yer verildiği görüldü. Söz konusu karara davacı tarafın itirazları sonrasında mahkememiz dosyasının davacının iş göremezlik oranıyla ilgili inceleme yapılması için Yüksek Sağlık Kuruluna tevdii edildiği görülmüştür....

                İŞ MAHKEMESİ TARİHİ : 22/10/2020 NUMARASI : 2016/272 ESAS, 2020/480 KARAR DAVA KONUSU : Tespit (Sosyal Güvenlik Hukuku İle İlgili Tespit Davaları) KARAR : Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiştir. İlk derece mahkemesince kararın taraflara tebliği edildiği Feri 'i müdahil SGK vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulduğu anlaşılmıştır. Davalı Aknur Metal...San.Tic. Ltd.Şti.nin Ticaret Müdürlüğünce bildirilen Cammi Mah. İnönü Bulvarı No: 2 Atakum/Samsun adresine doğrudan TK 35. Maddesine göre tebliğ edildiği görülmüştür. Davalı şirketin öncelikle ticaret sicil kaydındaki adresine normal tebligat yapılması, tebligatın iade gelmesi, tebligatın yapılamaması, iade zarfında yeni bir adres tesbit edilememesi durumunda, Ticaret Sicil Memurluğundan gelen ticari sicil adresine TK.35 maddesi gereğince tebligat yapılması gerekmektedir....

                UYAP Entegrasyonu