Kamulaştırmasız el atma nedeniyle açılan tazminat davaları, taşınmaz mülkiyetinin bedeli karşılığında kamuya aktarılması yoluyla mülkiyete yapılan fiili müdahaleyi sonlandırmayı hedeflemesiyle, sadece idarenin işlem ve eylemlerinden doğan zararın tazminini sağlayan, mülkiyete ilişkin herhangi bir sonuç doğurmayan idari yargıda açılan tam yargı davalarından farklılaşmaktadır. Mülkiyetin bedele çevrilmesi ise, idari eylem ve işlem nedeniyle doğan bir zarar niteliğinde olmadığından idari yargıda görülen tazminat davasının konusuna girmez. El atmanın önlenmesi davası ile, mülkiyet hakkına yapılan fiili müdahalenin giderilmesi amaçlanmakta iken kamulaştırmama işlemine karşı açılan iptal davasında ise tam tersine idarenin kamulaştırma bedelini ödemek suretiyle taşınmaz mülkiyetini üzerine alması sağlanmaya çalışılmaktadır....
Kamulaştırmasız el atma nedeniyle açılan tazminat davaları, taşınmaz mülkiyetinin bedeli karşılığında kamuya aktarılması yoluyla mülkiyete yapılan fiili müdahaleyi sonlandırmayı hedeflemesiyle, sadece idarenin işlem ve eylemlerinden doğan zararın tazminini sağlayan, mülkiyete ilişkin herhangi bir sonuç doğurmayan idari yargıda açılan tam yargı davalarından farklılaşmaktadır. Mülkiyetin bedele çevrilmesi ise, idari eylem ve işlem nedeniyle doğan bir zarar niteliğinde olmadığından idari yargıda görülen tazminat davasının konusuna girmez. El atmanın önlenmesi davası ile, mülkiyet hakkına yapılan fiili müdahalenin giderilmesi amaçlanmakta iken kamulaştırmama işlemine karşı açılan iptal davasında ise tam tersine idarenin kamulaştırma bedelini ödemek suretiyle taşınmaz mülkiyetini üzerine alması sağlanmaya çalışılmaktadır....
Ordu Komutanlığı 2 Nolu Sıkıyönetim Askeri Mahkemesinin 1981/654 Esas 1991/13 Karar sayılı ilamı ile 01.11.1991 tarihinde beraatine karar verildiği, kararın temyiz edilmediği, verilen beraat kararlarının verildiği tarihten itibaren üç ay içinde kesinleştirilememesi nedeniyle söz konusu beraat kararları 466 sayılı Kanun uyarınca açılacak tazminat davaları yönünden 01.02.1992 tarihinde kesinleştirilmiş sayıldığından bu üç aylık sürenin geçmesinden sonra gerçekleşen 29.03.2016 tarihli cezai anlamdaki kesinleştirmenin 466 sayılı Kanun uyarınca açılacak tazminat davaları yönünden hüküm ifade etmeyeceği, temyiz konusu davanın ise beraat hükümlerinin kesinleştirilmiş sayıldığı 01.02.1992 tarihinden itibaren on yıllık süre geçtikten sonra 12.08.2015 tarihinde açılması karşısında, beraat hükümlerinin anılan dava yönünden kesinleştirilmiş sayıldığı tarihten itibaren on yıl içinde açılmayan tazminat davasının süresinde açılmaması nedeniyle reddine karar verilmesinde isabetsizlik görülmemiştir....
Kamulaştırmasız el atma nedeniyle açılan tazminat davaları, taşınmaz mülkiyetinin bedeli karşılığında kamuya aktarılması yoluyla mülkiyete yapılan fiili müdahaleyi sonlandırmayı hedeflemesiyle, sadece idarenin işlem ve eylemlerinden doğan zararın tazminini sağlayan, mülkiyete ilişkin herhangi bir sonuç doğurmayan idari yargıda açılan tam yargı davalarından farklılaşmaktadır. Mülkiyetin bedele çevrilmesi ise, idari eylem ve işlem nedeniyle doğan bir zarar niteliğinde olmadığından idari yargıda görülen tazminat davasının konusuna girmez. El atmanın önlenmesi davası ile, mülkiyet hakkına yapılan fiili müdahalenin giderilmesi amaçlanmakta iken kamulaştırmama işlemine karşı açılan iptal davasında ise tam tersine idarenin kamulaştırma bedelini ödemek suretiyle taşınmaz mülkiyetini üzerine alması sağlanmaya çalışılmaktadır....
Her ne kadar, gerek davalı idarenin savunmalarında gerekse mahkeme kararlarının gerekçelerinde olay ile ilgili tazminatın ödeneceği kişileri, tazminat miktarını ve ödeme biçimini belirleme yetkisinin münhasıran Türkiye Cumhuriyeti Hükümetine ait olduğu, idarenin bu yöndeki işlemlerine karşı menfaati ihlal edilenler tarafından açılacak iptal davaları ile kişilik hakları ihlal edilenler tarafından açılacak tam yargı davalarının 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 2. maddesi gereğince idari yargıda görülmesi gerektiği belirtilmiş ise de, olayda yaralananlar ve/veya kötü muameleye maruz kalanlar için anılan anlaşmada bu yönde herhangi bir düzenleme bulunmadığı açıktır. e-Herhangi bir kanunda, tereddütsüz bir şekilde idari tasarruflara karşı zorunlu bir idari başvuru yolu (İYUK m. 10, m.11) öngörülmüş değilse, ilgililerin idareye veya yargı yoluna başvuru konusunda seçimlik hakka sahip olduğu kabul edilmelidir....
Hukuk Dairelerinin görevi ise "6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 1521. maddesinden kaynaklanan (Ticaret şirketlerinde, ortakların veya pay sahiplerinin şirketle veya birbirleriyle şirket ortaklığından veya pay sahipliğinden kaynaklanan davalarda veya şirketin yönetim kurulu üyeleri, yöneticileri, müdürleri, tasfiye memurları ya da denetçilerine karşı açılacak davalar) davalar ile taşıma (kara, hava, deniz ve uluslararası sözleşmeler dâhil) ve sigorta hukukundan kaynaklanan alacak davaları yanında İİK'nın 67. maddesine dayalı itirazın iptali ve İİK'nın 72. maddesinden kaynaklanan borçlu olmadığının tespiti davaları sonucu verilen hüküm ve kararlar,"dır. Dolayısıyla istinaf konusu yapılan ilk derece mahkemesi kararının incelenmesinde Dairemiz görevli değildir. Açıklanan nedenlerle, Dairemizin iş bölümü yönünden görevsizliğine, dosyanın görevli ve iş bölümü bakımından yetkili İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. 13.14. ve 43. Hukuk Dairelerine gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir....
Kamulaştırmasız el atma nedeniyle adli yargıda açılan tazminat davaları, taşınmaz mülkiyetinin bedeli karşılığında kamuya aktarılması yoluyla mülkiyete yapılan fiili müdahaleyi sonlandırmayı hedeflemesiyle, sadece idarenin işlem ve eylemlerinden doğan zararın tazminini sağlayan, mülkiyete ilişkin herhangi bir sonuç doğurmayan idari yargıda açılan tam yargı davalarından farklılaşmaktadır. Mülkiyetin bedele çevrilmesi ise, idari eylem ve işlem nedeniyle doğan bir zarar niteliğinde olmadığından idari yargıda görülen tazminat davasının konusuna girmez. El atmanın önlenmesi davası ile, mülkiyet hakkına yapılan fiili müdahalenin giderilmesi amaçlanmakta iken kamulaştırmama işlemine karşı açılan iptal davasında ise tam tersine idarenin kamulaştırma bedelini ödemek suretiyle taşınmaz mülkiyetini üzerine alması sağlanmaya çalışılmaktadır....
Kamulaştırmasız el atma nedeniyle açılan tazminat davaları, taşınmaz mülkiyetinin bedeli karşılığında kamuya aktarılması yoluyla mülkiyete yapılan fiili müdahaleyi sonlandırmayı hedeflemesiyle, sadece idarenin işlem ve eylemlerinden doğan zararın tazminini sağlayan, mülkiyete ilişkin herhangi bir sonuç doğurmayan idari yargıda açılan tam yargı davalarından farklılaşmaktadır. Mülkiyetin bedele çevrilmesi ise, idari eylem ve işlem nedeniyle doğan bir zarar niteliğinde olmadığından idari yargıda görülen tazminat davasının konusuna girmez. El atmanın önlenmesi davası ile, mülkiyet hakkına yapılan fiili müdahalenin giderilmesi amaçlanmakta iken kamulaştırmama işlemine karşı açılan iptal davasında ise tam tersine idarenin kamulaştırma bedelini ödemek suretiyle taşınmaz mülkiyetini üzerine alması sağlanmaya çalışılmaktadır....
Kamulaştırmasız el atma nedeniyle açılan tazminat davaları, taşınmaz mülkiyetinin bedeli karşılığında kamuya aktarılması yoluyla mülkiyete yapılan fiili müdahaleyi sonlandırmayı hedeflemesiyle, sadece idarenin işlem ve eylemlerinden doğan zararın tazminini sağlayan, mülkiyete ilişkin herhangi bir sonuç doğurmayan idari yargıda açılan tam yargı davalarından farklılaşmaktadır. Mülkiyetin bedele çevrilmesi ise, idari eylem ve işlem nedeniyle doğan bir zarar niteliğinde olmadığından idari yargıda görülen tazminat davasının konusuna girmez. El atmanın önlenmesi davası ile, mülkiyet hakkına yapılan fiili müdahalenin giderilmesi amaçlanmakta iken kamulaştırmama işlemine karşı açılan iptal davasında ise tam tersine idarenin kamulaştırma bedelini ödemek suretiyle taşınmaz mülkiyetini üzerine alması sağlanmaya çalışılmaktadır....
Kamulaştırmasız el atma nedeniyle açılan tazminat davaları, taşınmaz mülkiyetinin bedeli karşılığında kamuya aktarılması yoluyla mülkiyete yapılan fiili müdahaleyi sonlandırmayı hedeflemesiyle, sadece idarenin işlem ve eylemlerinden doğan zararın tazminini sağlayan, mülkiyete ilişkin herhangi bir sonuç doğurmayan idari yargıda açılan tam yargı davalarından farklılaşmaktadır. Mülkiyetin bedele çevrilmesi ise, idari eylem ve işlem nedeniyle doğan bir zarar niteliğinde olmadığından idari yargıda görülen tazminat davasının konusuna girmez. El atmanın önlenmesi davası ile, mülkiyet hakkına yapılan fiili müdahalenin giderilmesi amaçlanmakta iken kamulaştırmama işlemine karşı açılan iptal davasında ise tam tersine idarenin kamulaştırma bedelini ödemek suretiyle taşınmaz mülkiyetini üzerine alması sağlanmaya çalışılmaktadır....