Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

İİK'nun 106/1. maddesine göre taşınırların haczinden itibaren bir yıl içinde satış istenmesi gerekmekte olup, aksi halde İİK’nun 110/1. maddesine göre haciz düşer. İİK'nun 116/3. maddesine göre ikinci satışta da alacaklının çıkmaması durumunda satış talebinin düşeceği öngörülmüştür. Buna göre satış talebinin düşmesinden itibaren alacaklının, satış talebinde bulunduğu tarih itibariyle satış istemek için öngörülen süreden geriye kalan sürede tekrar satış istemesi gerekir....

    tebliğinden itibaren yasal 1 yıllık süre içerisinde satış talebinde bulunulmadığı, 23/10/2018 tarihinde satış talebinde bulunulmuş ise de bu tarih itibariyle henüz icra emri tebliğ edilmediğinden geçerli bir satış talebinden söz edilemeyeceği, geçerli bir satış talebi olmadan 11/04/2019 tarihinde satış avansı olarak para yatırılmasının İİK 150/e maddesi kapsamında süresinde satış istenildiği anlamına gelmediği, icra müdürlüğünce usulüne uygun olarak belirlenmiş bir satış avansı ve satış kararı da bulunmadığı görülmekle istinaf talebinin esastan reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur....

    Sulh Hukuk Mahkemesi Satış Memurluğu'nun 2019/8 satış sayılı dosyasında 08.12.2020 tarihinde verilen 07.12.2020 günü saat:14:00'de satış dosyasına konu taşınmazlarla ilgili yapılan ihalelerin iptaline dair kararın iptaline, davanın kabulüne, şeklinde karar verildiği görülmüştür....

    Şu hale göre, satış vaadi şerhi tarihinden sonra, satış talep tarihi itibariyle 5 yıldan fazla zaman geçtiğine ve satış vaadi lehtarı olan 3. kişi şirketin, şerh tarihinden itibaren 5 yıl içinde mahkemede tescil davası açtığına ve lehine tescil kararı verildiğine yönelik bir belge ve delil de olmadığına göre, artık bu hakkın, 3. kişilere karşı ileri sürülmesi imkanı yasal olarak ortadan kalkmıştır. Dolayısı ile taşınmaz mülkiyetinin, satış vaadi lehtarı olan 3. kişi şirket tarafından iktisabı da sözkonusu olmadığından, satış talep tarihinde takip borçlusu adına kayıtlı taşınmaz hakkında satış kararı verilmesine ve bu yönde talimat yazılmasına bir engel bulunmadığı açıktır....

      İcra müdürünce verilen süre içinde belirtilen satış avansı depo edilmez ise, anılan hüküm gereği haciz kalkar. Kanunda icra müdürünün ne kadarlık bir sürede satış avansı olarak yatırılması gereken miktarı belirleyeceği hususu yazılı değildir. Bu nedenle icra müdürlüğünce satış avansı ile ilgili bir süre verilmemiş ve alacaklı .satış talebinden sonra satış avansı yatırmış ise, satış talep tarihi olarak satış avansının yatırıldığı tarihin kabulü zorunludur. İcra takibinin amacı borcun tahsildir. Yakalama işlemi satış isteme süresini kesmeyeceğinden, İİK'nun 106 ve 110 maddeleri uyarınca haczin düşmemesi için alacaklının yasal sürede satış talep etmesi ve satış avansını yatırması zorunludur. Aksinin kabulü halinde, aracın yakalanamaması ve fiili haczin yapılaması durumunda, alacaklının kusuru olmaksızın haczin düşmesi ve alacağın tahsilinin gecikmesi sonucu ortaya çıkacaktır ki bu durum icra takibinin amacı ile bağdaşmaz....

        Somut olayda alacaklı tarafından 17.11.2011 tarihinde satış istenilmiş, satış avansı Yönetmeliğin 61’inci maddesinde belirlendiği şekilde yatırılmış olup, satış talebi üzerine icra müdürünün kıymet takdirine itiraza ilişkin kararının kesinleşmediği, satışın bu nedenle yapılamayacağından bahisle satış talebini reddetmiştir. Az yukarıda belirtildiği üzere icra müdürü satış talebini reddetmiş olsa bile İİK'nın 106’ıncı maddesi uyarınca iki yıl içinde (17.11.2011 tarihinde) satış talebinde bulunan, 59’uncu maddesi uyarınca satış masrafını yatıran alacaklının, kanuni gerekleri yerine getirmiş olması nedeniyle haczinin ayakta ve satış talebinin geçerli olduğunun kabulü gerekir. Hâl böyle olunca, az yukarıda sözü edilen İçtihadı Birleştirme Kararı da dikkate alındığında yerel mahkemenin; icra memurunun satış talebinin reddine ilişkin kararının haczi düşürmeyeceği, dolayısıyla satış isteminin süresinde yapıldığı gerekçesiyle verdiği direnme kararı yerindedir....

          a vekalet verdiği, davacılar dışındaki iştirak maliklerin dava dışı ...ediğini, vekil...ın vekaletnameleri kötüye kullanarak muvazaalı şekilde satış vaadi sözleşmeleri düzenlediği gerekçesiyle satış vaadi sözleşmelerinin iptaline karar verilmiş ise de satış vaadi sözleşmelerinin muvazaalı yapıldığı kanıtlanamamış soyut değerlendirmelerle sözleşmenin iptaline karar verilmesi doğru görülmemiştir. Birleştirilen davadaki satış vaadi sözleşmelerine dayalı tapu iptali ve tescil talebine gelince, davaya konu taşınmaz asıl davanın davacıları ..., ..., dava dışı ..., ...., ..., ... ve H....in'in murisi... adına kayıtlıdır. Murisin satış vaadinde bulunmayan mirasçıları da mevcut olduğundan taşınmazdaki elbirliği mülkiyeti paylı mülkiyete çevrilmeden sözleşmelerin ifa kabiliyeti yoktur. Bu nedenle de birleştirilen davanın davacısının satış vaadi sözleşmelerine dayalı tapu iptali ve tescil davasının reddine karar verilmesi gerekir....

            Kaldı ki satış işlemlerinin tamamının bir bütün olduğu satış talebi sonrası yatırılan herhangi bir avansın açıklamaya gerek kalmaksızın satış avansı olduğu, icra satış işlemlerinin bir bütün halinde icra müdürlüğü işlemi olduğu ve yukarıda açıklanan tarihlerle de bu hususun sabit olduğu görülmektedir. Talimat dosyasına kıymet takdiri avansı ve satış avansının birlikte yatırılabileceği ve yatırılan avansın hepsinin kıymet takdirinde kullanılmasının sorumluluğunun alacaklıya yüklenemeyeceği gibi, eksik masraf avansının İcra Müdürlüğünce her zaman tamamlatılmasının mümkün olduğunu. Takip tarihinde yürürlükte bulunan ve uygulanması gereken İİK'nun 150/e maddesi gereğince; icra emri tebliğ tarihlerine göre alacaklı vekili 2 yıllık satış isteme süresi dolmadan süresinde satış avansını talimat İcra Müdürlüğü'ne yatırmıştır. Alacaklı tarafından satış avansı yatırılmak suretiyle ve önceki satış talebi de nazara alındığında aynı zamanda satış talep ettiğinin kabulü gerekir....

            DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: İstanbul İli Üsküdar İlçesi Çengelköy Mahallesi 888 Ada 2 Parsel sayılı taşınmazın 02/05/2020 tarihli satış kararı ile taşınmazın 1. satış günü 16/04/2020, ikinci satış günü 22/05/2020 olmak üzere satışına karar verildiği, satış günlerinin pandemi dönemine denk gelmesi sebebiyle satışın gerçekleştirilemediği, 26/06/2020 tarihinde gönderilen satış talimat üzerine 03/07/2020 tarihli satış kararı ile taşınmazın 1. Satış günü 03/09/2020, ikinci satış günü 03/11/2020 olmak üzere satışına karar verildiği satış ilanı hazırlandığı 07/07/2020 tarihinde 03/07/2020 tarihinde hazırlanan satışta 2 satış arası uzun olması (2 ay) sebebiyle tekrar yeni satış hazırlandığını ,taşınmazın 1. Satış günü 03/09/2020, ikinci satış günü 05/10/2020 olmak üzere yeniden satış ilanı hazırlandığı ve taşınmazın 1.satış günü olan 03.09.2020 tarihinde ihalesinin gerçekleştiği anlaşılmıştır....

            Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, şikayetçinin takip dosyasında 07.12.2009 tarihinde haciz konulduğu, alacaklının iki yıllık satış isteme süresi içerisinde satış avansı yatırarak satış talebinde bulunmadığı, şikayetçi vekilinin 05.12.2011 tarihinde satış talep ettiği ancak icra müdürlüğünün bu talebi kıymet takdiri yapılmadığından reddettiği, alacaklı vekili tarafından icra müdürünün satış işleminin reddine ilişkin kararına karşı şikayet yoluna başvurulmadığı bu nedenle geçerli bir satış talebinden söz edilemeyeceği, iki yıllık satış isteme süresi içinde geçerli bir satış talebi bulunmadığından haczin düştüğü gerekçesiyle şikayetin reddine karar verilmiştir. Kararı, şikayetçi vekili temyiz etmiştir....

              UYAP Entegrasyonu