Davalı vekili, davacının sözleşmede belirlenen peşinatı geç ödediğini, öte yandan hem ihraç kayıtlı satış ile ilgili gümrük çıkış beyannamelerini düzenlememesi hem de kur farkından doğan borcunu ödememesi nedeniyle temerrüde düştüğünü, sözleşmenin taraflarca yürümeyeceğinin anlaşılması üzerine alacak ve borçların sıfırlandığını, davacının alacağının bulunmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir. Mahkemece toplanan deliller ve alınan bilirkişi raporları doğrultusunda, yanlar arasında akdedilen sözleşmenin davalı tarafından feshedildiği, davalı yanca sözleşmenin haklı nedenle feshedildiği ispat edilememiş ise de, davacının sözleşmenin feshi nedeniyle zarara uğradığını ispat edemediği, kur farkından doğan bir alacağının belirlenemediği gerekçeleriyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir....
"İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki sözleşmenin fesih kararının iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü. K A R A R Davacı, eczacı olduğunu, davalı kurum ile yaptığı sözleşmenin davalı kurumca haksız olarak feshedildiğini, oysaki feshe dayanak olan hususların gerçek dışı olduğunu ileri sürerek, sözleşmenin feshine ilişkin kararın iptalini istemiştir. Davalı, 11.5.2006 tarihinde davacının eczanesinde yapılan denetimde çok sayıda küpürü kesik ilaçlar ve küpürler bulunduğu için sözleşmenin 5/d maddesi uyarınca haklı olarak feshedildiğini savunarak davanın reddini dilemiştir. Mahkemece, davanın kabulüne, feshin iptaline muarazaanın bu şekilde giderilmesine karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir....
Mahkemece, iddia, savunma, toplanan delillere göre sözleşme kapsamına göre sözleşmenin kendiliğinden fesih olma durumunun oluşmadığı, davalı yanca sözleşmenin feshi nedeniyle talep edebileceği toplam tazminatın 12.300 TL olduğu, ancak davacının da sözleşmenin feshinde kusurlu bulunduğu (BK’nun 44.maddesi), bu nedenle talep edilebilecek tazminattan takdiren 1/3 oranında indirim yapıldığı, davacı isteminin sözleşmenin ihlal edildiği ilk gün için 12.300 TL olması ve sözleşmenin ihlal edildiği her gün için bu tazminatın yeniden doğduğu iddia edildiğinden taleple bağlılık ilkesi gereği davacının talep edebileceği toplam tazminatın 8.200 TL olduğu, dava tarihine kadar geçen süre nedeniyle günlük tazminatın 118.84 TL olduğu taleple bağlılık ilkesi gereği (1) günlük tazminat olarak bu miktarın kabulü gerektiği gerekçesiyle 118.84 TL’nin davalıdan tahsiline, tedbir isteminin reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir....
Sözleşmenin yukarıda anılan maddesine göre bu tarihten itibaren 60 günün sonunda taraflar arasındaki sözleşmenin feshedildiğinin, dolayısıyle yüklenicinin bu tarihe kadar olan dönem için iş bedeline hak kazandığının kabulü gerekir. Yıllık iş bedeli çekişme konusu olmadığından, sözleşmenin feshedildiği tarihe kadar davacı yüklenicinin hak kazandığı bedel hesap edilerek bu miktarın hüküm altına alınması gerekirken, sözleşmenin dönem sonundan önce 4/II.maddesine göre feshedildiği gözden kaçırılarak bir yıllık iş bedeline hükmedilmiş olması doğru olmamış kararın bozulması gerekmiştir. Mahkemece yapılacak iş, sözleşmenin feshedildiği tarihe kadar olan dönem için hesaplanacak iş bedeline hükmetmek, iş bedeli yapılan yargılama sonunda belirlendiğinden icra inkâr tazminatı talebinin reddinden ibarettir....
Taraflar arasında düzenlenen sözleşmenin 4. maddesinde “yapılan protokolde ödeme tarihinden itibaren 15 günlük gecikmeler 2010/5501-12065 protokolün gecikme nedeni sayılmayacaktır. 15 günü geçen gecikme halinde protokol geçersiz sayılacaktır.” Şeklinde düzenleme yapılmış 6. maddesinde ise “Taksan …A.Ş. tarafından 2 taksitin üst üste ödenmemesi halinde Taksan ….A.Ş. 250.000 YTL kayıtsız şartsız cezai şart ödemeyi taahhüt eder.”hükmüne yer verilmiştir.Bir sözleşmenin uygulanmasında ve bazı hükümleri ve maddeleri arasında uyuşmazlık çıkması halinde ,bu uyuşmazlığa konu hükümlerin o sözleşmenin bütünü içinde ve sözleşmenin yapılış amacına göre yorumlanması gerekir....
Davalı vekili, taraflar arasında 13/12/2013 tarihinde dava/takip konusu sözleşmenin yapıldığını ancak organizasyonun yapılmadığını, bunun üzerine 23/06/2014 tarihinde bir araya gelerek yeni bir sözleşme yapıldığını, bu sözleşmenin etkinlik tarihinin 20-25 Ekim 2015 olduğunu, sözleşme bedelinin 106.200 Euro (KDV dahil) olduğunu, peşinatın önceki sözleşmenin peşinatı olarak ödenen 31.860 Euronun 30.000 Euroluk kısmı cezai şart olarak bakiye 1.860 Euro'nun ise sözleşmenin peşinatı olarak kabul edildiğini, ayrıca peşinat olarak 25.000 Euro ödendiğini, davacıların ilk sözleşmenin devamı niteliğindeki ikinci sözleşmeyi gizleyerek dürüstlük kuralına aykırı davrandığını, taraflar arasında 23/06/2014 tarihinde imzalanan sözleşme gereğince 20-25 Ekim 2015 tarihlerinde yapılması planlanan organizasyon sözleşmeye uygun olarak etkinlikten bir yıldan daha uzun süre önce ........14 Ekim 2014 tarih ve 17923 yevmiye numaralı ihbarnamesi ile muhataba bildirilerek feshedildiğini, ikinci sözleşmenin tazminat...
Davalı vekili, davalı ile davacı arasında bayilik sözleşmesi bulunduğunu, sözleşmenin 17.maddesi uyarınca 01/01/2013 tarihi ile 31/12/2013 arasında geçerli olduğunu ve bitime 15 gün öncesine kadar sözleşmenin uzatıldığına ya da yenilendiğine dair bir anlaşma yapılmadıkça sözleşmenin kendiliğinden sona erdiğini, sözleşme süresince davacının sözleşmeye aykırı davranışlarının olduğunu, bu hususun 20/08/2013 tarihli ihtarname ile davacıya bildirildiğini, sözleşmenin süresi bittiği için sona erdiğini, sözleşmenin feshedilmediğini, davacının zarara uğradığı iddialarının dayanaksız olduğunu bildirerek davanın reddini istemiştir....
Davalı vekili, sözleşmenin 36. maddesi uyarınca müvekkiline tek taraflı fesih hakkı tanındığını, sözleşmenin 29. maddesinin uygulanmasının mümkün olmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir....
İcra Müdürlüğü'nün 2013/12553 sayılı dosyasında davalının haksız itirazının iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir Davalı vekili, taraflar arasında imzalanmış sözleşme karşılığında müvekkiline hiçbir hizmet verilmediğini, fiili olarak da hiç uygulanmadığını, 31.01.2010 tarihinde... ile bu yönde sözleşme akdedildiğini, sözleşmenin 5.2. maddesinde tek taraflı fesihlerde yazılı ihbarnamenin tebliği ile sözleşmenin sona ereceğinin kararlaştırıldığını, sözleşmenin 20.02.2010 tarihinde feshedildiğini savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir. Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göe, taraflar arasındaki sözleşmenin 3.2 maddesinde; "İş sahibi ...'nin yazılı izni alınmadan sözleşme kapsamına giren bir işi başkasına yaptıramaz. Aksi halde ...'...
Davalı vekili, zamanaşımı itirazında bulunarak sözleşmenin davacının sözleşmeye aykırı eylemleri nedeniyle haklı olarak feshedildiğini bildirerek davanın reddini istemiştir. Mahkemece toplanan delillere göre, davacı tarafça davalıya sözleşmenin devamı içerisinde verilen çeklerin karşılıksız çıktığı, sözleşmenin 13/a maddesinde çeklerin karşılıksız çıkması halinde davalı şirket tarafından sözleşmenin derhal feshedilebileceği hüküm altına alınmış olmakla, davalı tarafından sözleşmenin bu hükmüne dayanılarak haklı nedene dayalı olarak sözleşmenin feshedildiği anlaşılmakla davacının, sözleşmenin haksız feshedildiği iddiasına dayalı olarak davalıdan talepte bulunamayacağı gerekçeleriyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir....