yatırılan 47.000,00 TL ile 190.000,00 TL'lik banka teminat mektubuna tedbir konularak irad kaydedilmesinin engellenmesini ve sözleşmenin fesih kararı üzerine tedbir konulmasını istemiştir....
a ait olan 15 numaralı daireyi yine danışıklı bir şekilde beş yıllığına kiraya verdiğini, tespit yaptırıldıktan sonra bir kısım dairelerin balkon korkulukları, pimapen pencere ve kapılarının söküldüğünü ileri sürerek, sözleşmenin ileriye etkili feshi ile yüklenicinin edimine göre devri gereken bağımsız bölümün tespiti, müdahalenin men'i, ... için 5.000,00 TL, ... için 2.000,00 TL kira bedelinin ve fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla sözleşmenin feshi nedeniyle 2.000,00 TL müspet zarar ve ayıplı işler bedelinin tahsilini talep ve dava etmiş, ıslah yoluyla talebini 658.648,75 TL'ye artırmıştır. Asli müdahil vekili, sözleşmenin süresinde bitirilmediğini, müvekkilinin sözleşmenin iptali ile doğrudan ilgisi bulunduğunu ileri sürerek, sözleşmenin iptalini talep etmiştir....
Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, sözleşme hükümlerine göre nihai uygulamanın ...... ve ilçe belediyesinin kararları ve tasdikli plan esas kabul edilerek ve uygulamanın buna göre yapılacağının belirlendiği, bu şekilde sözleşmenin taliki şarta bağlandığı, taliki şartın gerçekleşmeyeceğinin ..... Belediyesi yazısından anlaşıldığı bu haliyle sözleşmenin feshinde davacının haklı olduğu plan tadillerinin mücbir sebep kabul edilmesi gerektiği ve idarenin işlemlerinin uzaması sebebi ile yükleniciye kusur izafe edilemeyeceği, sözleşmenin ifa edilmesinde objektif imkansızlığın bulunduğu davalı tarafın bu objektif imkansızlığın oluşmasında bir kusurunun olmadığı, sözleşmenin 7. maddesinde mücbir sebep halinde davalıdan tazminat talep edilemeyeceği yazılı olduğu gerekçesiyle sözleşmenin feshi talebinin kabulüne tazminat talebinin reddine karar verilmiştir. Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir....
Mahkemece, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; taraflar arasında yapılan sözleşme ve ek protokol kapsamında davacının davalıya ödemesi gereken ücretlerin ödemesini aksattığı, sözleşmenin 16. maddesine göre mali acz içerisinde bulunulması halinde davalıya fesih hakkı tanındığı, yine sözleşmenin 17/a maddesinde yükümlülüğün yerine getirilmemesi halinde herhangi bir protesto çekmeye gerek kalmaksızın sözleşmenin feshedileceğinin hüküm altına alındığı, fakat davalı tarafından sözleşmenin 17/c maddesine göre feshedildiği, bu durumda sözleşmenin süreye uyulmadan fesih edildiğinin kabulü gerektiği, ancak davacının ticari defterlerini sunmadığı ve zararını ispat edemediği ayrıca teminat mektubunun iadesi ile ilgili sözleşmenin 10.2 maddesindeki şartların oluşmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir....
Mahkemece, davanın kabulüne, 31/01/2013 tarihli sözleşmenin davalı kurum tarafından 18/12/2013 tarih, 95524544 sayılı yazı ile fesih edilmesine ilişkin işlemin iptaline karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir. 1-Davacı eldeki dava ile davalı Kurum tarafından tıbbi cihaz ihtiyacı olan hastaların, personelleri aracılığıyla davacının merkezine yönlendirildiği iddiası ile sözleşmenin feshine ilişkin işlemin iptalini istemiş; davalı davanın reddini dilemiştir. Mahkemece, taraflar arasında düzenlenen sözleşme içeriğine göre yönlendirme yapılması durumunda sözleşmenin feshedileceğine ilişkin herhangi bir hükmün bulunmadığı, ayrıca sözleşmenin feshine konu edilen tanık Meliha Selin Erdoğan’ın uyku merkezinde tedavi olmadığının anlaşıldığı gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiştir....
Dava ve icra takibine dayanak 22 Kasım 2010 tarihli danışmanlık ücret sözleşmesinin 5. maddesi uyarınca danışmana ödenecek ücret iade alınan katma değer vergisinin %4'ü olarak belirlenmiş, sözleşmenin 8. maddesinde ise “Bu sözleşme vergi mahkemesinde görülen davanın karar kesinleşmesinden önce tahsil edildiğinde hüküm ifade edecektir. Yani bu sözleşme davadan önce tahsilat için yapılmıştır. Mahkeme kararından sonra mahkeme kararına göre tahsilatta bu sözleşmenin hükmü olmayacaktır” düzenlemesi mevcuttur. Sözleşmenin 8. maddesinde; sözleşmenin, vergi mahkemesinde görülen davanın kesinleşmesinden önce hüküm ifade edeceği, ancak her halde sözleşmenin davadan önce tahsilat için yapıldığı, mahkeme kararından sonra, mahkeme kararına göre tahsilatta bu sözleşmenin hükmü olmayacağı açıkça düzenlenmiştir. Dosya kapsamından KDV iadesinin mahkeme kararı gereği tahsil edildiği anlaşılmaktadır....
Davacı ile davalı arasında 1.11.2005 tarihinde imzalanan sözleşmenin 3 yıl süreli olduğu, aylık 750 TL. Ücret ödeneceğinin kararlaştırıldığı ve davalının 20.7.2006 tarihli yazı ile sözleşmenin feshedildiğinin bildirildiği anlaşılmaktadır. Mahkemece, sözleşmenin feshedildiği 2006 temmuz ayından sözleşmenin sona ereceği 1.11.2008 tarihine kadar olan bakiye 28 aylık ücrete karar verilmiştir. Ancak ücret alacağının belirlenirken B.K 325 maddesinin de gözardı edilmemesi gerekir. Yanlar arasında düzenlenen sözleşmenin, 2013/5882- 2013/16098 süresi dolmadan davalı tarafından feshedildiği açıktır....
Mahkemece toplanan delillere göre; davacının talebinin 18.09.2010 tarihli sözleşmenin 15/b maddesine dayandığı, sözleşmenin 14. maddesinde davacının feshi ile ilgili düzenleme yapıldığı, 15. maddesinin a ve b bendinin 14. madde ile bağlantılı olduğu, davacının dayandığı 15/b maddesinin sözleşmenin 14. maddesi uyarınca davacının sözleşmeyi feshi halinde istenebilecek taleplere ilişkin olduğu sözleşmenin 15/b maddesindeki zarar ve satış kârı talebinin koşullarının gerçekleşmediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Taraflar arasındaki uyuşmazlık davalı bayi tarafından bayilik sözleşmesinin fesh edilmesi nedeniyle davacının kâr kaybı isteyip isteyemeyeceği noktasında toplanmaktadır....
Her ne kadar takip dayanağı sözleşmenin 4. maddesinde bu sözleşmenin 18/06/2014 tarihli sözleşmenin ayrılmaz bir parçası olduğu belirtilmişse de anılan maddede bu sözleşmenin bağımsız bir sözleşme olarak kullanılabileceği hüküm altına alınmış ve takip dayanağı sözleşmenin 3. maddesinde LMSA yani davacının Londra ve İstanbul Mahkemelerine başvurma hakkının kısıtlanmadığı hükmüne yer verilmiştir. 15/09/2014 tarihli borç ödeme sözleşmesinde tahkim şartı yer almamaktadır. Mahkemece, takip dayanağı sözleşme yerine takibe konu edilmeyen 18/06/2014 tarihli sözleşmeye göre hüküm kurulması doğru görülmemiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün davacı yararına BOZULMASINA, bozma nedenine göre davalı vekilinin tüm, davacı vekili diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin harcın istek halinde iadesine, 21/11/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Davalı, davacı tarafın iddialarının hukuki dayanağı olmadığını, kurumun uyguladığı fesih işleminin sözleşmenin 6.3.2 maddesine uygun olduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini dilemiştir. Mahkemece,raporların haklı nedenle eczanede bulunduğu gerekçesi ile davanın kabulü ile davalı kurumun sözleşmenin 3 ay süre ile feshine ilişkin kararının İPTALİNE karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir. 1)Taraflar arasındaki sözleşmenin 6.3.2. hükmü ile davalı kurum mensuplarına ilişkin eczanede onun üzerinde ... karnesi veya ... raporu (aslı ve fotokobi) bulunduğunun tespiti halinde sözleşmenin fesh edileceği ve 3 ay süreyle sözleşme yapılmayacağı hüküm altına alınmış olup bu hüküm sözleşmenin taraflarını bağlar....