Asliye Hukuk Mahkemesinin 2013/216 Esas, 2013/156 Karar sayılı dosyasında görülen cebri tescil davasında, satış vaadi sözleşmesi borçlusu davalı ...'ın açılan davayı kabul etmesinin, ... ile ...'ün dava konusu olan gayrimenkul satış vaadi sözleşmesinden kaynaklanan davacının tescil talebini sonuçsuz bırakmaya yönelik danışıklı bir işlem olduğu kuşkuya yer bırakmayacak şekilde bellidir. O halde, gayrimenkul satış vaadi sözleşmesine dayalı olarak dava konusu taşınmazda son kayıt maliki dahili davalı ... adına kayıtlı hissenin iptali ile davacı adına tesciline karar verilmesi gerekirken hukuki olmayan gerekçe ile ... yönünden davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, hükmün bozulması gerekmiştir....
"İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 07.06.2001 gününde verilen dilekçe ile satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptali, tescil istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; mahkemenin yetkisizliğine dair verilen 30.01.2002 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R Dava, satış vaadi sözleşmesinden kaynaklanan tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir. Mahkemece, yetkisizlik nedeniyle davanın reddine karar verilmiş, hükmü davacı temyiz etmiştir. Davacı, ... ... Mahallesi, ... ... Sokakta bulunan 43 parsel sayılı taşınmazın satış vaadi sözleşmesi ile davalılar tarafından satışının vaad edildiğini belirterek tapu iptali ve tescil istemi ile ... 4.Asliye Hukuk Mahkemesinde dava açmıştır. Mahkemece, ......
Mahkemece, dosya kapsamına göre, 02.06.1971 tarihli satış vaadi sözleşmesiyle hissesini satmayı vaad eden davacıların murisi müteveffa ...’in, dava konusu taşınmazların kayıt maliki olan müteveffa... mirasçısı olduğu, elbirliği ortaklığına konu taşınmazın ortaklarından birisinin, miras payını ortaklık dışı bir kimseye satmayı vaat etmesi halinde, sözleşmenin bir taahhüt muamelesi olarak kalacağı, elbirliği ortaklığı çözülünceye kadar sözleşmenin ifa olanağının bulunmadığı, bu itibarla, davacıların tapu iptal ve tescil isteminin yerinde olmadığı, vekilinin talebi üzerine dosyası işlemden kaldırılan davacılardan ...’un davasının ise yasal süresi içerisinde yenilenmediğinden açılmamış sayıldığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Kararı, davacılar ..., ..., ... ve ... vekilleri temyiz etmiştir. Dava taşınmaz satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptal ve tescil istemine ilişkindir....
Mahkemece, davacıların ilk kademedeki tapu iptali ve tescil istemi kabul edilmiştir. Hükmü, taraflar temyiz etmiştir. 1-Dosya kapsamındaki bilgi ve belgelerden, 138 sayılı parselin davalıların murisi ... tarafından 01.09.1998 tarihli satış vaadi sözleşmesiyle davacıların murisine satışının vaat edildiği, satış vaadi borçlusu Zöhre’nin sözleşmeye rağmen taşınmazı 07.11.2008 tarihinde kızı olan davalı ... ...’e tapuda sattığı, bu kişinin de 12.10.2009 tarihinde taşınmazı satış yoluyla davalı ...’ya temlik ettiği anlaşılmaktadır. Taşınmaz köy yerinde olup, tarla niteliğindedir. Dinlenen tanık sözlerinden de satış vaadine konu taşınmazın davacıların murisine teslim edildiği ve onun tarafından kullanıldığı görülmektedir. Taşınmaz mal satış vaadi sözleşmesinden doğan davalar için özel bir zamanaşımı süresi öngörülmediğinden Borçlar Kanununun 125. maddesi hükmü gereğince on yıllık zamanaşımı süresi uygulanır ve bu süre sözleşmenin ifa olanağının doğması ile işlemeye başlar....
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ TARİHİ : 18/03/2021 NUMARASI : 2020/498 Esas-2021/336 Karar DAVANIN KONUSU: Tüzel Kişi Tacirler Arasında Gayrimenkul Satış Vaadi Sözleşmesinden Kaynaklanan Tapu İptali Ve Tescil, Olmadığı Taktirde Tazminat KARAR TARİHİ: 27/05/2021 6100 sayılı HMK'nın 352/1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan ön inceleme sonunda; GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :Dava tüzel kişi tacirler arasında gayrimenkul satış vaadi sözleşmesinden kaynaklanan tapu iptali ve tescil, olmadığı taktirde tazminat istemine ilişkindir. Davanın tarafları yani davacı ile davalılar tüzel kişi tacir olup dava Asliye Ticaret Mahkemesinde görülüp karar bağlanmıştır. Davacısı farklı şirket, davalıları aynı şirketlerin olduğu benzer nitelikte gayrimenkul satış vaadi sözleşmesinden kaynaklanan tapu iptali ve tescil, olmadığı taktirde tazminat davaların istinaf incelemesi İstanbul BAM 43.Hukuk Dairesince yapılmış ve karara bağlanmıştır....
Kaynağını Borçlar Kanununun 22. maddesinden alan taşınmaz satış vaadi sözleşmeleri, Borçlar Kanununun 213. maddesi ile Türk Medeni Kanununun 706. ve Noterlik Kanununun 89. maddesi hükümleri uyarınca noter önünde re’sen düzenlenmesi gereken, bir başka anlatımla geçerliliği resmi şekil şartına bağlı kılınan, tam iki tarafa borç yükleyen ve kişisel hak sağlayan sözleşme türüdür. Vaat alacaklısı, taşınmaz satış vaadi sözleşmesi ile mülkiyet devir borcu yüklenen satıcıdan edim yerine getirilmediğinde Türk Medeni Kanununun 716. maddesi uyarınca açacağı tapu iptali ve tescil davasında borcun hükmen yerine getirilmesini isteyebilir. Taşınmaz mal satış vaadi sözleşmesinden doğan davalar için özel bir zamanaşımı süresi öngörülmediğinden Borçlar Kanununun 125. maddesi hükmü gereğince on yıllık zamanaşımı süresi uygulanır ve bu süre sözleşmenin ifa olanağının doğması ile işlemeye başlar....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 05.03.2008 gününde verilen dilekçe ile taşınmaz satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 13.05.2010 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne, duruşma isteminin pul yokluğundan reddine karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R Dava, 23.05.1983 tarihli satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir. Davalı, zamanaşımı def’inde bulunmuş, satış vaadi sözleşmesinden vaat borçlusunun vekili olarak hareket eden kişinin vekalet görevini kötüye kullandığını belirterek davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, dava kabul edilmiştir....
Noterliği’nde düzenledikleri satış vaadi sözleşmesi uyarınca Remide’ye murisi M.S...’dan intikal eden taşınmazlardaki payın satışının vaat edildiğini, taşınmazların kadastro çalışması ile davalı hale gelip bir bölüm davaların sonuçlandığını, bedelini ödediği taşınmazların tapu kayıtlarının devredilmediğini ileri sürerek, taşınmazların paylarının adına tescilini istemiştir. Davalılar, zamanaşımı süresinin geçtiğini, muris iradesini yansıtmayan satış vaadi sözleşmesinin hile ile yapıldığından geçersiz olduğunu belirterek davanın reddini savunmuşlardır. Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir. Hükmü, davalılar vekili temyiz etmiştir. 1-Yapılan yargılamaya, toplanan deliller ve tüm dosya içeriğine göre davalılar vekilinin aşağıdaki bendin dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiş, reddi gerekmiştir. 2-Dava, satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir....
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ, HUKUKİ SEBEPLER ve GEREKÇE: Taraflar arasındaki dava, Gayrimenkul Satış Vaadi Sözleşmesine Dayalı Tapu İptali ve Tescil istemine ilişkindir. Kaynağını Türk Borçlar Kanununun 29. maddesinden alan taşınmaz satış vaadi sözleşmeleri, Türk Borçlar Kanununun 237. maddesi ile Türk Medeni Kanununun 706. ve Noterlik Kanununun 89. maddesi hükümleri uyarınca noter önünde re’sen düzenlenmesi gereken, bir başka anlatımla geçerliliği resmi şekil şartına bağlı kılınan, tam iki tarafa borç yükleyen ve kişisel hak sağlayan sözleşme türüdür. Vaat alacaklısı, taşınmaz satış vaadi sözleşmesi ile mülkiyet devir borcu yüklenen satıcıdan edim yerine getirilmediğinde Türk Medeni Kanununun 716. maddesi uyarınca açacağı tapu iptali ve tescil davasında borcun hükmen yerine getirilmesini isteyebilir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :SULH HUKUK MAHKEMESİ DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL KANUN YOLU : TEMYİZ Dava, gayrimenkul satış vaadi sözleşmesinden kaynaklanan tapu iptali ve tescil isteğine ilişkin bulunduğundan, temyiz inceleme görevi Yargıtay Büyük Genel Kurulunun 12.05.2011 tarih ve 1 sayılı kararı gereğince Yargıtay 14. Hukuk Dairesine ait bulunmaktadır. Bu nedenlerle dosyanın Yargıtay Yüksek 14. Hukuk Dairesi Başkanlığına GÖNDERİLMESİNE, 19.12.2011 gününde oybirliğiyle karar verildi....