Dava, ayıp nedeni ile sözleşmeden dönme ve bedel iadesi istemine ilişkindir. Davacı davalı şirketten satın aldığı bilgisayardaki ayıp nedeni ile sözleşmeden dönme ve bedel iadesi talebinde bulunmuş, davalı vekili ise ayıp iddialarının doğru olmadığını belirterek davanın reddini istemiştir. İlk derece mahkemesince taraf delilleri toplanmış ve davaya konu bilgisayar üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmış, bilirkişi raporundaki ayıba ilişkin tespitler doğrultusunda davanın kısmen kabulü ile alım satıma konu olan bilgisayarın bedelinin davalıdan tahsiline, söz konusu bilgisayarın da davalıya iadesine karar verilmiştir. 6502 sayılı Yasa'nın 11. Maddesine göre; "......
Davacı iş sahibi ruhsat alma yükümlülüğünü yerine getirmemiş ve tek taraflı irade beyanıyla sözleşmeyi feshetmiştir. Bu durumda sözleşmenin 8. maddesine göre davacı iş sahibinin dönme cezası ödeme yükümlülüğü bulunmaktadır. Sözleşmenin feshinde davalı yüklenici şirketin bir kusuru bulunmadığına göre, davalı yüklenici şirket sözleşmenin 8. maddesinde belirtilen dönme cezasını mahsup etmekte haklıdır. Sözleşmenin 8. maddesinde inşaat başlamadan önce sözleşmeden dönen iş sahibinin %10 oranında ceza ödemesi kararlaştırılmıştır. Aynı maddede inşaatın başlamasından sonra dönme halinde oran %30'a çıkarılmıştır. Bu olayda ruhsat alınmadan ve inşaat başlamadan önce davacı iş sahibi sözleşmeden döndüğüne göre %10 oranında dönme cezasıyla sorumludur....
Mahkemece, yapılan yargılama ve benimsenen bilirkişi raporuna göre, davacının davalı şirketten satın aldığı makinede ayıbın tespit edildiği, davacının icra takibi başlatmasında ve dava açmasında haklı olduğu ve hukuki yararı bulunduğu, davalının cevap dilekçesinde ayrıca ve açıkça davacının süresinde ayıp ihbarında bulunmadığına dair itirazının olmadığı, bu nedenle davacının sözleşmeden dönme hakkını kullanarak bedel iadesi talep edebileceği, ancak ihtarname tebliğ edilemediğinden davacının işlemiş faiz talep edemeyeceği gerekçesiyle davacının yedinde bulunan makine ve aksamının davalıya verilmesi kaydıyla davanın kısmen kabulü ile davalının itirazının 11.800,00 TL asıl alacak üzerinden iptali ile takibin bu miktar üzerinden devamına, likit olan alacağın %20’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir....
Hal böyle olunca mahkemece, davacının seçimlik haklarından bedel iadesini içeren sözleşmeden dönme hakkını kullanmasının TMK'nın 2. ve TBK'nın 227/3. maddeleri uyarınca hakkaniyete ve taraflar arasındaki hak ve menfaatler dengesine aykırı olacağından, araçtaki ayıp nedeniyle seçimlik hakkından bedel indirim uygulanmasının uygun olacağı değerlendirilerek sonucuna göre hüküm tesisi gerekirken, yazılı şekilde bedel iadesine karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenle kararın temyiz eden davalı yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, HUMK’nun 440/I maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 21/05/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Dava konusu bilgisayarın ayıplı olduğu ve davacı tüketicinin 4077 Sayılı Yasanın 4. maddesi gereği bedel iadesini içeren sözleşmeden dönme hakkını kullandığı ayıplı bilgisayarın halen davacı yedinde olduğu dosya içeriği ile sabit olup, mahkemeninde kabulü bu yöndedir. Davacı sözleşmeden dönme hakkını kullanarak bedel iadesini istediğine göre kendi yedinde olan bilgisayarı da davalıya iade ile yükümlüdür. Bilgisayarı iade etmedikçe bedelin istirdadınıda isteyemez. Davacı bu kararın infazını icra müdürlüğünden talep ettiğinde bilgisayarıda satıcıya iade etmedikçe kararı bedelin istirdarına ilişkin kısmının infazı mümkün değildir. Hal böyle olunca davacı alacağına dava tarihinden itibaren faiz yürütülmesi mümkün değildir. Faizin başlangıcının bilgisayarın iadesi tarihi olması gerektiğinden kararın faiz başlangıcı ile ilgili kısmının bilgisayarın iade tarihi olması gerektiğinden çoğunluğun onama kararına katılmıyorum....
Her iki düzenlemede esas olarak kullanılan seçimlik hakkın ortaya çıkaracağı sonucun karşı taraf için orantısızlık yaratması ve durumun bunu haklı göstermemesi gibi özünde Türk Hukuk sisteminin temelini oluşturan hakkaniyet ilkesine dayanmakta olup; somut olayın yapısı ve bu ilkenin uygulanırlığı noktasında takdir hakkını da hakime yüklemiştir. Bu açıklamalar ışığında somut olayda, hükme esas alınan bilirkişi incelemesinde, araçtaki ayıbın 2.800,00.-TL değer kaybına yol açacağı bildirilmiştir. Hal böyle olunca mahkemece, davacının seçimlik haklarından bedel iadesini içeren sözleşmeden dönme hakkını kullanmasının TMK'nın 2. ve TBK'nın 227/3. maddeleri uyarınca hakkaniyete ve taraflar arasındaki hak ve menfaatler dengesine aykırı olacağından, araçtaki ayıp nedeniyle seçimlik hakkından bedel indirim uygulanmasının uygun olacağı değerlendirilerek sonucuna göre hüküm tesisi gerekirken, yazılı şekilde bedel iadesine karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir....
A.Ş vekili süresinde vermiş olduğu cevap dilekçesinde mahkemenin yetkisine itirazda bulunduğu görülmekle ve yetki itirazının haklı olduğu kanaatine varılmakla, adı geçen davalı yönünden dava dosyasının eldeki davadan tefrik edilerek mahkememizin ayrı bir esasına kaydedilmesine karar verilmiştir. DELİLLER VE DEĞERLENDİRİLMESİ: Dosya içerisine; servis kayıtları, ihtarname örneği teslim alma fişleri ve fatura sunulmuş, dosya üzerinden bilirkişi incelemesi yaptırılarak ayrıntılı rapor aldırılmıştır. Dava; ticari satım akdi uyarınca satılan malın ayıplı olduğu gerekçesiyle sözleşmeden dönme ve ödenen bedelin iadesine ilişkin dava niteliğindedir. Davaya konu edilen ... marka ... davalı ... A.Ş tarafından davacıya 7.999,00.-TL bedelle satılıp teslim edildiği, bedelin tamamen ödendiği hususları ihtilafsız olup uyuşmazlık; satılan ürünün ayıplı olup olmadığı, ayıbın niteliği, sözleşmeden dönme ve bedel iadesi talebinde davacının haklı olup olmadığı hususlarına ilişkindir....
Somut olayda; davalı tarafından davacıya satılan aracın km'sinin düşürüldüğü ve ayıplı olduğu alınan bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamından sabit olup, satıcının ayıbın varlığını bilmese bile alıcıya karşı sorumlu olduğu, ayıbın niteliği gereği davacının sözleşmeden dönme ve bedel iadesi talep etme hakkını kullanmasında hakkaniyete aykırı bir durum bulunmadığı ve mahkemece verilen kararda bir isabetsizlik bulunmadığı anlaşıldığından; davalı vekilinin yerinde bulunmayan bütün istinaf itirazlarının HMK'nun 353/1.b-1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur....
HUKUK DAİRESİ Taraflar arasındaki uyuşmazlık, ayıp nedeniyle sözleşmeden dönme ve bedel iadesi talebinden kaynaklanmaktadır. Kararın temyiz incelemesi görevi Yargıtay Yüksek 3. Hukuk Dairesine ait olup, 6723 sayılı Danıştay Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun'un 21/2 maddesi ile değişik 2797 sayılı Kanun'un 60/3 maddesi gereğince dosyanın anılan Yüksek Daireye gönderilmesi gerekmektedir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle dosyanın görevli Yargıtay Yüksek 3. Hukuk Dairesi Başkanlığı'na GÖNDERİLMESİNE, 03.06.2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: HMK 353 maddesine göre inceleme yapıldığından duruşma açılmamıştır. Dava, ayıplı ürün teslimi nedeniyle sözleşmeden dönme ve bedel iadesi taleplerine ilişkindir....