O halde, 1950 yılında yürürlüğe giren 5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu uyarınca; bir uyuşmazlığın iş mahkemelerinde görülebilmesi için, işçi sayılan kişilerle işveren arasında iş sözleşmesinden doğan veya İş Kanununa dayanan her türlü hak iddialarından doğan hukukî uyuşmazlığın bulunması gerekir. Rekabet etmeme borcu ise işçinin öteki borçları gibi her iş sözleşmesi için söz konusu olan borçlardan değildir. İş sözleşmesinin devamı süresince işçinin işverenle rekabet etmemesi sadakat borcu içinde yer alan bir yükümlülüktür. Buna karşılık, taraflar iş ilişkisi devam ederken sözleşmenin bitiminden sonra işçinin rekabet etmeyeceğine ilişkin bir hükmün iş sözleşmesine konulmasını veya bu konuda ayrı bir sözleşme (rekabet yasağı sözleşmesi) yapılmasını kararlaştırabilirler....
Mahkemece tüm dosya kapsamına göre; davanın iş sözleşmesinden kaynaklandığı gerekçesiyle davanın görev yönünden reddine karar verilmiştir. Kararı davalı vekili temyiz etmiştir. Dava Türk Borçlar Kanunu’nun 444 ve devamı maddelerinde düzenlenen rekabet yasağı sözleşmesinden kaynaklanan tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece iş mahkemelerinin görevli olduğundan bahisle görevsizlik kararı verilmiştir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesi uyarınca rekabet yasağına ilişkin uyuşmazlıklar mutlak ticari davadır....
Somut olayda, rekabet sözleşmesinde rekabet yasağı süresinin 1 yıl ve rekabet mahalli olarak---- davalının davacı iş yerinden ayrıldıktan sonra 1 yıl dolmadan davacının faaliyet gösterdiği alanda---- başka bir işletmede işe girmesi karşısında, rekabet yasağının aynı il sınırları içinde geçerli olduğunun --- sınırın aynı il ile sınırlandırılması neticesinde, TBK'nın 445/2. maddesindeki hüküm ve koşullar bakımından rekabet yasağı hükmünün geçerli olduğu ve davalı tarafından rekabet yasağının ihlal edildiği sonucuna varılmıştır.---.sayılı ilamı). Davalı ... , davacı şirkette---arasında çalıştığı, --- tarihli sözleşmeyi akdettiği, davacı şirkette ---- ------- işe başladığı, dava dışı ------- satış yetkilisi olarak çalıştığı dosya kapsamında alınan bilirkişi raporları ve gelen belgelerden anlaşılmıştır....
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 22.09.2008 tarih ve 9–517–566 sayılı kararında da vurgulandığı üzere Borçlar Kanununun 348. maddesinde düzenlenen rekabet yasağı asli yükümlülük doğuran bir sözleşme değildir, iş akdine bağlı olarak fer’i nitelikte bir yükümlülük doğurmaktadır. İş ilişkilerinden doğan rekabet yasağının düzenlenmesinin dayanağı iş ilişkisidir. İş sözleşmesi devam ederken işçinin sadakat borcu gereği zaten rekabet yasağı bulunduğundan bu konuda ayrı bir anlaşmanın varlığına gerek yoktur. Rekabet yasağının ihlali halinde işveren, iş sözleşmesine aykırı davranıştan ötürü sözleşmeyi haklı nedenle feshedebileceği gibi, varsa zararının tazminini de isteyebilecektir. Uyuşmazlığın kaynağı iş sözleşmesi olduğundan Borçlar kanununun 348 ve devamı maddelerine dayalı olarak iş Kanunu kapsamında işçi ve işveren sayılan kişiler arasında yapılan rekabet yasağı sözleşmesinin ihlali nedeniyle açılan cezai şartın tahsiline ilişkin davalarda iş mahkemeleri görevlidir....
Davalı 27/02/2024 tarihli cevap dilekçesinde, davacı tarafça dosyaya sunulmuş olan 17.11.2017 tarihli iş ve rekabet yasağı sözleşmesinden de anlaşılacak olduğu üzere iş sözleşmesi ve rekabet yasağı sözleşmesinde TACİR DEĞİL işçi taraf konumunda olduğunu, halihazırda da ne esnaf odasına ne de ticaret odasına kaydı bulunduğunu, bu nedenle 17.11.2017 tarihli rekabet yasağı sözleşmesindeki yetki anlaşması hükmü kanunda aranan her iki tarafın tacir olması şartı sağlanamadığından kesin hükümsüz olup yukarıda esas numarası yazılı bu davanın HMK 6. ve 10. maddeleri uyarınca yetkili mahkeme olan mernis yerleşim yerim olan ......
in her iki şirkette de aynı mahiyette tasarım uzmanı olarak çalıştığı, davalının, davacı şirketteki çalışma pozisyonu bakımından davacı firmanın menfaatini ihlal edecek ticari sırlarına vakıf olan bir pozisyonda dava dışı şirkette çalıştığı, davacı ile davalı arasındaki rekabet yasağı sözleşmesinin Borçlar Kanunu Md.444 vd. hükümlerinde yer alan sınırlar dahilinde olduğu ve davalının rekabet yasağı sözleşmesini ihal ettiği anlaşılmakla davanın kabulüne karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur....
İddianın ve savunmanın ileri sürülüş biçimi ve yukarıda yapılan açıklamalar birlikte değerlendirildiğinde; taraflar arasında geçerli bir rekabet yasağı sözleşmesinin bulunup bulunmadığı, davalının iş akdini haklı nedenle feshedip feshetmediği buna bağlı olarak rekabet yasağının sona erip ermediği, rekabet yasağı nedeniyle cezai şarta ilişkin alacağın doğup doğmadığı hususlarını değerlendirmekle görevli mahkeme iş mahkemesi olduğundan davanın görev dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir....
nin menfaatlerini ihlal etmediği, Rekabet Yasağı Sözleşmesi Yönünden Yapılan Değerlendirmede; Rekabet yasağı sözleşmesinin geçerli olabilmesi için işverenin korunmaya değer bir menfaatinin bulunması gerektiği, somut olayda davalı gerçek kişi, kendisinin ticari bir sırra vakıf olmadığını belirttiği, davalının ticari sırlara vakıf bir çalışan olup olmadığı yönündeki nihai takdirin Mahkemede olduğu, Mahkemece davalının ticari sırlara vakıf olmadığı sonucuna varıldığı durumda rekabet yasağı sözleşmesinin bu itibarla geçersiz olacağı, Sayın Mahkemenin aksi kanaatte olması durumunda ise rekabet yasağı sözleşmesinin geçerli olduğu sonucuna varılacağı ve bu halde rekabet yasağı sözleşmesinin sınırları itibariyle değerlendirme yapılması gerekeceği, Geçerli rekabet yasağı sözleşmesine somut olayda 6098 sayılı TBK hükümlerinin uygulanması gerektiği, öğretideki işler ve Yargıtay kararları uyarınca rekabet yasağı sözleşmelerinde öngörülen tek taraflı cezai şartın geçerli olduğu, somut olaydaki rekabet...
SAVUNMA : Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı şirketin ile davalı müvekkili -------- arasında işçi-işveren ilişki devam etmekte iken imza altına alındığı iddia edilen rekabet yasağı sözleşmesine istinaden açılan davanın iş mahkemelerinde görülmesi gerektiğini, davacı tarafından dava dosyasına sunulan bir rekabet yasağı sözleşmesi bulunmadığıdan itiraz hakkının saklı olduğunu, ayrıca iddia edilen rekabet yasağı sözleşmesi kanunen uyulması gereken şekilde yapılmadıkça herhangi geçerliliği bulunmadığını, zira davacı şirket tarafından müvekkilinin özgür iradesini sakatlayacak bir şekilde psikolojik baskı uygulayarak imzalattığını, müvekkilinin çalışma hayatını kısıtlayıcı bir biçimde anayasal hakkını ihlal edecek boyutta yasak konulamayacağını, rekabet yasağı sözleşmesine konu ticari sırlara, üretim sırlarına ulaşma imkanına sahip olabilmesi gerektiğini, sözleşmenin tarafı işçi bu imkanlarının bulunmadığı bir pozisyonda çalışıyor ise rekabet yasağı sözleşmesi geçersiz sayıldığını...
ikame ettiğini, taraflar arasındaki iş sözleşmesi haklı nedenle sonlandırılmadığından bir an için rekabet yasağı sözleşmesinin geçerli olduğu varsayımında dahi iş veren tarafından iş ilişkisinin sonlandırıldığı hallerde rekabet yasağının sona ereceğini, kabul anlamına gelmemek kaydıyla, bir an için sözleşmenin geçerli olduğunu kabul edilse dahi söz konusu rekabet yasağının ve cezai şartın hakkaniyet gereği sınırlandırılması gerekmekte olduğunu, rekabet yasağı işin gereğine uygun olarak sınırlandırıldığında müvekkilin halihazırda çalışmakta olduğu iş, rekabet yasağı kapsamı dışında kalacağını, yukarıda arz ve izah olunan nedenlerle, fazlaya dair her türlü talep ve dava haklarının saklı kalması nedeniyle, taraflar arasındaki rekabet yasağı sözleşmesinin geçersiz olmasından mütevellit davacı tarafından mesnetsiz olarak açılan davanın reddini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa tahmiline karar verilmesini talep ile cevap verdiği görüldü....