WhatsApp Hukuki Asistan

Yeni

Son Karar yapay zeka destekli hukuk asistanınız artık WhatsApp üzerinden cebinizde. Aşağıdaki hizmetlerden dilediğinizi seçerek WhatsApp asistanınıza soru sorarak hemen kullanmaya başlayabilirsiniz.

Hukuki Destek Alma
Hukuki sorularınız için anında uzman desteği alın
Yargıtay ve BAM Kararı Arama
Emsal kararlar ve içtihatlar için arama yapın
Dava Dilekçesi Hazırlama
Yapay zeka ile hızlı ve profesyonel dilekçeler oluşturun
Sözleşme Hazırlama
Özelleştirilmiş sözleşme şablonları oluşturun
Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Hukuk Dairesi         2017/458 E.  ,  2020/6932 K."İçtihat Metni" 14. Hukuk Dairesi MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 28/07/2015 gününde verilen dilekçe ile İcra ve İflas Kanununun 121. maddesine dayalı ortaklığın giderilmesi talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 29/03/2016 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı ...Ş. vekilli tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: _ K A R A R _ Yapılan yargılamaya, toplanan delillere ve dosya içeriğine göre, mahkeme kararı ve dayandığı gerekçeler usul ve yasaya uygun bulunduğundan yerinde olmayan temyiz itirazlarının reddiyle hükmün ONANMASINA, davacı kurum harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına, 05/11/2020 tarihinde oy birliği ile karar verildi....

    TMK' nun 683. maddesinde; ''Bir şeye malik olan kimse, hukuk düzeninin sınırları içinde, o şey üzerinde dilediği gibi kullanma, yararlanma ve tasarrufta bulunma yetkisine sahiptir. Malik, malını haksız olarak elinde bulunduran kimseye karşı istihkak davası açabileceği gibi, her türlü haksız elatmanın önlenmesini de dava edebilir'' şeklinde hüküm altına alınmıştır. Öncelikle belirtilmelidir ki mülkiyet, toplum yararı ile sınırlı, sahibine gerek yetki ve gerekse ödevler yükleyen kamu ve özel hukuk karakterli, kendine özgü bir haktır. 1982 Anayasası, mülkiyet hakkını 1961 Anayasası’na göre daha da güçlendirerek, temel hak ve ödevler kısmına almıştır. 1982 Anayasasının 35. maddesinde; “herkes mülkiyet ve miras hakkına sahiptir. Bu haklar ancak kamu yararı amacıyla kanunla sınırlandırılabilir. Mülkiyet hakkının kullanılması toplum yararına aykırı olamaz" düzenlemesine yer verilmiştir. Görüldüğü üzere, mülkiyet hakkı ancak kamu yararı ve kamu düzeni amacı ile sınırlandırılabilecektir....

    Mülkiyet hakkı anayasa ve yasalarla gerekse Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve ek protokolleri ile kabul edilmiş temel haklardandır. Eşyaya bağlı ayni haklardan olan mülkiyet hakkı herkese karşı ileri sürülebileceği gibi hakka yönelik bir müdahale durumunda ne zaman gerçekleştiğine bakılmaksızın, ileri sürüldüğü andaki hak sahibi tarafından her zaman koruma istenebilir. 4721 sayılı TMK' nun 683. maddesinde malikin hukuk düzeninin sınırları içerisinde o şey üzerinde dilediği gibi kullanma, tasarrufta bulunma, yararlanma yetkilerine sahip olduğu, malını haksız olarak elinde bulunduran kişiye karşı her türlü el atmanın önlenmesi davası açabileceği ön görülmüştür. Tapu kaydı iptal edilinceye kadar kayıt malikinin hak sahibi olduğu tartışmasızdır. TMK' nun 693. maddesi gereğince; " Paydaşlardan her biri, diğerlerinin hakları ile bağdaştığı ölçüde paylı maldan yararlanabilir ve onu kullanabilir. Uyuşmazlık halinde yararlanma ve kullanma şeklini hakim belirler....

    "İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 12. maddesine dayanan baraj için yapılan kamulaştırma sonucu çevrenin sosyal, ekonomik ve yerleşme düzeninin bozulması nedeniyle, taşınmazdan ekonomik ve sosyal yönden yararlanma olanağı kalmadığı iddiasına dayanan taşınmaz bedelinin tahsili için açılan ilk davada saklı tutulan bölümün tahsili davasından dolayı yapılan yargılama sonunda: Davanın kısmen kabulüne dair verilen yukarıda gün ve sayıları yazılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi davalı idare vekilince verilen dilekçe ile istenilmiş olmakla dosyadaki belgeler okunup uyuşmazlık anlaşıldıktan sonra gereği görüşülüp düşünüldü: -K A R A R- 4650 sayılı Kanunla değişik 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun 14/3. maddesi uyarınca kamulaştırma davalarında paydaşlar arasında zorunlu dava arkadaşlığı yoktur....

      Davacı vekili, müvekkilinin 155 parsel sayılı taşınmazında diğer hissedar olan davalının kullandığı taşınmazının sınırda bulunan ağaçların dal ve gövdelerinin müvekkilinin ekmiş olduğu ürününe bilirkişilerce tespit edilen miktarda zarar verdiğini Kozan Sulh Hukuk Mahkemesinin 2015/6 D.iş sayılı dosyasında yapılan tespit doğrultusunda belirtilen ve müvekkilinin ürününe zarar veren ağaçların da kal’ine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, davanın reddini savunmuştur. Mahkemece davanın kabulüne, ağaçların kaline karar verilmiştir. Hükmü davalı vekili temyiz etmiştir. TMK m. 683 deki "Bir şeye malik olan kimse, hukuk düzeninin sınırları içinde, o şey üzerinde dilediği gibi kullanma, yararlanma ve tasarrufta bulunma yetkisine sahiptir....

        Aynı Kanunun 31. maddesinde ise; kullanma izni verilmeyen veya alınamayan yapılara elektrik, su ve kanalizasyon hizmetlerinin verilmeyeceği hükme bağlanmıştır. 3194 sayılı Kanunun geçici 16/3. fıkrasında ise, yapı kullanma izin belgesi alınan yapıya kullanma yetkisi verildiği gibi bu yapılara elektrik, su ve doğalgaz bağlanacağı belirtilmiştir. 3-İşyeri açma ve çalışma ruhsatı verilebilmesi için yapı kullanma izin belgesinin ilgili idareye sunulması gerekmektedir....

          Aynı Kanun'un 31. maddesinde ise; kullanma izni verilmeyen veya alınamayan yapılara elektrik, su ve kanalizasyon hizmetlerinin verilmeyeceği hükme bağlanmıştır. 3194 sayılı Kanunun geçici 16/3. fıkrasında ise, yapı kullanma izin belgesi alınan yapıya kullanma yetkisi verildiği gibi bu yapılara elektrik, su ve doğalgaz bağlanacağı belirtilmiştir. 4-İşyeri açma ve çalışma ruhsatı verilebilmesi için yapı kullanma izin belgesinin ilgili idareye sunulması gerekmektedir....

            "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 22.02.2007 gününde verilen dilekçe ile elatmanın önlenmesi ve ecrimisil istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; ecrimisil istemi hakkında karar vermeye yer olmadığına, elatmanın önlenmesi isteminin kabulüne dair verilen 21.07.2008 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: _K A R A R_ Davacı, 2341 parsel sayılı taşınmazda davalı ve dava dışı diğer paydaşlar ile birlikte malik olduklarını, davalının sınır duvarını söktüğünü, payına elattığını ileri sürerek, elatmanın önlenmesi ve ecrimisil istemiş,son oturumda ecrimisil istemini atiye bırakmıştır. Davalı, davanın reddini savunmuştur....

              atılı suçtan beraati yerine yazılı şekilde mahkumiyetine karar verilmesi, b-Sanığın tekerrüre esas alınan hükümlülüğünün 5237 sayılı TCK'nın 142/1-f. maddesinde düzenlenen su hakkında hırsızlık suçuna ilişkin olduğu, söz konusu ilamla ilgili olarak 05.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6352 sayılı Yasanın 83. maddesi ile karşılıksız yararlanma suçu kapsamında yeniden suç olarak düzenlenmesi, 84. maddesinde karşılıksız yararlanma suçu yönünden etkin pişmanlık hükümlerinin yeniden düzenlenmesi ve geçici 2/2. maddesinde de kesinleşen hükümler yönünden zararın yasada belirlenen koşul ve sürede karşılanması durumunda verilen cezanın tüm sonuçlarıyla ortadan kalkacağının belirlenmesi karşısında bu suça ilişkin sanık hakkında tekerrür hükümlerinin uygulanamayacağının gözetilmemesi, Bozmayı gerektirmiş, sanık ...'...

                Taşkın kullanma belirlendiği takdirde elatmanın tamamen ortadan kaldırması veya tahammül sınırları içerisine çekilebilmesi için ne gibi önlemlerin alınması gerektiği bilirkişiler aracılığı ile tespit edilerek, tarafların yarar ve çıkar dengeleri gözetilerek bunların en uygununa karar verilmelidir. Mahkemece kurulacak hükümde, zararlı davranışın giderim şeklinin ve taraf yükümlülüklerinin açıkça gösterilmesi zorunludur. Komşuluk hukukundan kaynaklanan tazminat davalarında öncelikle davacının uğramış olduğu zararın miktarının bilirkişi aracılığı ile tespit edilmesi, tazminatın bu zarara göre tayin ve takdir edilmesi gerekir. Hemen belirtmek gerekir ki, tazminat miktarı hiçbir zaman zararı aşamaz. Ancak, davacının zararın artmasında kusuru varsa, tazminat miktarı 6098 sayılı Borçlar Kanununun 52. maddesine göre indirilmeli veya tamamen ortadan kaldırılmalıdır....

                  UYAP Entegrasyonu