Mahkemece davacının velayetin nezi ve değiştirilmesi taleplerinin feragat nedeniyle reddine, çocuk ile baba arasında kişisel ilişki kurulmasına karar verilmiş ise de; tarafların boşanmalarına ilişkin ilamda velayet düzenlemesi yapılmadığı, çocuğun evlilik içinde doğduğu (TMK m. 285/1) anlaşılmaktadır. Velayet kamu düzenine ilişkindir. Velayet durumu askıda bırakılamayacağı için öncelikle velayet düzenlemesinin yapılması ve sonucu uyarınca kişisel ilişki konusunda karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir. SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda gösterilen sebeple BOZULMASINA, bozma sebebine göre temyize konu diğer yönlerin şimdilik incelenmesine yer olmadığına, temyiz peşin harcının istek halinde yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi. 26.02.2015 (Prş.)...
, olmadığı takdirde davalının velayet hakkını sınırlayacak şekilde hüküm kurulmamasını, kişisel ilişki esnasında uzman bulundurulmasını talep etmiştir....
Kişisel ilişki düzenlenirken taraflar aynı şehir, ayrı şehir ayrımı yapılmasını özellikle talep etmemişler ise, günümüz ulaşım kolaylıkları dikkate alındığında şehir ayrımı yapılmasına gerek bulunmamaktadır. Ayrıca düzenleme bu şekilde kaldığı takdirde de baba ile ortak çocuk arasında düzenlenen kişisel ilişkinin ortak çocuğun yaşı da gözetildiğinde yatılı kalma süresi yönünden fazla olduğu anlaşılmaktadır. Kişisel ilişki düzenlemesinde esas olan çocuğun üstün yararıdır. Çocukla ana baba arasında düzenli kişisel ilişki kurulması ve bu ilişkinin sürdürülmesi çocuk için bir hak olduğu gibi, ana ve baba için de bir haktır. Kişisel ilişki tesisinden beklenen amaç çocukla ebeveynleri arasında aile bağlarını geliştirmek ve bu suretle çocuğun sağlıklı gelişimini sağlamaktır. Bu sebeple kişisel ilişki analık ve babalık duygusunu tatmin edecek nitelikte olmalıdır....
İstinaf Sebepleri Davacılar vekili, hükmün usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek, yatılı olarak kişisel ilişki kurulması için istinaf kanun yoluna başvurduğunu belirterek kişisel ilişkinin süresi yönünden kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. C. Gerekçe ve Sonuç Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davacılardan ...'nin vefat ettiğinin anlaşıldığı ve küçüklerin ulaştıkları yaş itibari ile davalının velâyet görevini aksatmayacak şekilde davacı ... ile yaşı küçükler arasında yatılı olacak şekilde kişisel ilişki kurulmasına karar verilmesinin gerektiği belirtilerek istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesinin ilgili bentlerinin kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurmak suretiyle davacılardan ...'...
Açıklanan sebeple davacının velâyete yönelik temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekmiştir. 2- Davacının kişisel ilişkiye yönelik temyiz dilekçesinin incelenmesine gelince; Davacı ... ile torunları 03/07/2019 doğumlu ... ve 02/02/2018 doğumlu ... ... arasında ilk derece mahkemesince " her ayın 3. hafta sonu Cumartesi günü saat 10.00-17.00 arasında bir uzman nezareti ile görüştürülmek suretiyle kişisel ilişki kurulmasına" şeklinde kurulan kişisel ilişki, ... ve torunları arasındaki sevginin ve iletişimin kurulmasına yeterli olmadığı gibi, uzman nezareti ile kişisel ilişki, torunlar ile ... arasındaki bağların güçlendirilmesine, kişisel ilişkinin amacına uygun düşmemektedir. Davacı ... ile torunları arasında düzenlenecek kişisel ilişkinin, davacı açısından torun sevgisinin tadılması ve özlem giderilmesi, küçükler açısından da bir ... ortamında büyümesi ve gelişmesini sağlayacağı gibi hısımlık bağlarının da kuvvetlenmesini sağlayacaktır....
Çocukla ana baba arasında düzenli kişisel ilişki kurulması ve bu ilişkinin sürdürülmesi çocuk için bir hak olduğu gibi, ana ve baba için de bir haktır. Kişisel ilişki tesisinden beklenen amaç çocukla ebeveynleri arasında aile bağlarını geliştirmek ve bu suretle çocuğun sağlıklı gelişimini sağlamaktır. Kişisel ilişki analık ve babalık duygusunu tatmin edecek nitelikte olmalıdır. Kişisel ilişkiye dair ilamlar maddi anlamda kesin hüküm teşkil etmediğinden koşulların değişmesi halinde yeniden düzenlenmesi her zaman istenebilir. Kişisel ilişki düzenlenirken çocuğun yüksek yararı, yaşı, anne ve babalık duygusunun tatmini ve infaz edilebilir nitelikte olması hususları birlikte değerlendirilerek çocuğun kişisel gelişimine en uygun düzenleme tercih edilmelidir....
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve HUKUKİ SEBEPLER : Tarafların fiilen ayrı yaşadıkları, çocuğun annesi ile birlikte kaldığı, davacının işbu davayı açarak kişisel ilişkinin belirgin ve düzenli olmasını istemekte hukuki menfaatinin olduğu, bu nedenle çocuk ile babası arasında kişisel ilişki tesis edilmesinde hata olmadığı, ancak İlk Derece Mahkemesi tarafından çocuk 2 yaşına gelene kadar ve 2 yaşından sonrası için aşamalı kişisel ilişki tesis edilmiş ise de, değişen koşullara göre müşterek çocuğun yaşı ve eğitim durumu gözetilerek kişisel ilişkinin yeniden düzenlenmesinin her zaman istenebileceği, gelecek yıllardaki koşullar önceden bilinemeyeceği için bu şekilde yaşa bağlı olarak kademeli kişisel ilişki kurulması hatalı olduğu gibi her hafta pazar günü olacak şekilde kişisel ilişki tesisinin de annenin velayet hakkına engel olacağı, ancak gün içinde 3 saat kişisel ilişki tesisinde bir isabetsizlik olmadığı anlaşılmakla davalının istinaf talebinin kısmen kabulü ile HMK 353/1- b-2 maddesi gereğince...
Hükmü temyiz eden davacı anne; kişisel ilişki kurulması sırasında amcasının ortak çocuğa cinsel istismarda bulunması sebebiyle, bu kişi hakkında Gebze 2.Ağır Ceza Mahkemesinin 2018/250 esas sayılı dosyasında kamu davası açıldığını ve amcanın bu sebeple tutuklu olduğunu ileri sürmüştür. Kişisel ilişki düzenlenirken göz önünde tutulması gereken temel ilke, çocuğun "Üstün yararı "dır. Çocuğun üstün yararı belirlenirken bedensel, zihinsel, ruhsal, ahlaki ve toplumsal gelişiminin sağlanması amacının gözetilmesi gereklidir....
Bu yönler gözetilmeden hüküm tesisi doğru bulunmamıştır. 3-Mahkemece velayeti davalı-davacı anneye verilen ortak çocuklar ile davacı-davalı baba arasında "aynı şehirde oturmaları hali" ve "farklı şehirde oturmaları hali" için ayrı ayrı kişisel ilişki düzenlenmiştir. Taraflar mevcut duruma göre aynı şehirlerde yaşıyor olmakla birlikte, günümüzdeki ulaşım olanaklarındaki kolaylık gözetildiğinde, kişisel ilişkiye dair düzenleme yapılırken, taraflar bu hususun dikkate alınmasını açıkça talep etmemişlerse, "ayrı şehir, aynı şehir ayrımına" gidilmesinin de önemi bulunmamaktadır. Ayrıca mahkemece her ayın l. ve 3. haftası Cuma günü saat 17.00 ile Pazar günü saat 17.00 saatleri arasında kurulan kişisel ilişki, okul çağında bulunan çocukların eğitim durumunu engelleyici niteliktedir. Kişisel ilişki ana-babalık duygularını tatmine elverişli ve de çocukların da ana-baba sevgi ve şefkatini tatmasına yeterli olmalıdır....
Taraflar mevcut duruma göre ayrı şehirlerde yaşıyor olmakla birlikte, günümüzdeki ulaşım olanaklarındaki kolaylık gözetildiğinde, kişisel ilişkiye dair düzenleme yapılırken, taraflar bu hususun dikkate alınmasını açıkça talep etmemişlerse, "ayrı şehir, aynı şehir ayırıma" gidilmesinin de önemi bulunmamaktadır. Bu bakımdan, aynı şehir-ayrı şehir ayırımına gidilmeksizin babalık duygularını tatmine elverişli, çocuğun da baba sevgisi ve şefkatini tatmasına yeterli, daha uygun süreyle kişisel ilişki tesisi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru bulunmamıştır. Ne var ki, bu husus yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, hükmün bu bölümünün düzeltilerek onanmasına karar vermek gerekmiştir ( HUMK md 438/7)....