WhatsApp Hukuki Asistan

Yeni

Son Karar yapay zeka destekli hukuk asistanınız artık WhatsApp üzerinden cebinizde. Aşağıdaki hizmetlerden dilediğinizi seçerek WhatsApp asistanınıza soru sorarak hemen kullanmaya başlayabilirsiniz.

Hukuki Destek Alma
Hukuki sorularınız için anında uzman desteği alın
Yargıtay ve BAM Kararı Arama
Emsal kararlar ve içtihatlar için arama yapın
Dava Dilekçesi Hazırlama
Yapay zeka ile hızlı ve profesyonel dilekçeler oluşturun
Sözleşme Hazırlama
Özelleştirilmiş sözleşme şablonları oluşturun
Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Türk Medeni Kanununun 182/II hükmüne göre “Velâyetin kendisine verilmeyen eşin çocuk ile kişisel ilişkisinin düzenlenmesinde, çocuğun özellikle sağlık, eğitim ve ahlâk bakımından yararları esas tutulur.”. Türk Medeni Kanununun 325. maddesinde yer alan “Olağanüstü hâller mevcutsa, çocuğun menfaatine uygun düştüğü ölçüde çocuk ile kişisel ilişki kurulmasını isteme hakkı diğer kişilere, özellikle hısımlarına da tanınabilir” hükmü ile üçüncü kişilerin kişisel ilişki hakkı düzenlenmiştir. Yukarıda açıklanan maddeler ile çocuk haklarına ilişkin uluslararası antlaşmalar dikkate alındığında, kişisel ilişki hakkının kurulması için üç şart gereklidir. Buna göre ;ana babanın velâyeti altında bulunmayan veya kendisine bırakılmayan bir çocuk olması çocuğun yararının bulunması ve son olarak da çocuğun görüşünün alınmasıdır....

Kişisel ilişkiye dair kararın kesinleşmesinden sonra davalının, boşanma kararında yer alan kişisel ilişki hakkını amacına aykırı olarak kullandığına, çocukların eğitimine ve yetiştirilmesine engel olduğuna, kişisel ilişki sebebiyle çocukların huzurunun tehlikeye girdiğine ve çocuklarıyla ilgilenmediğine ilişkin bir delil bulunmadığı gibi, tanınan kişisel ilişkinin sınırlandırılmasını gerektiren başkaca önemli bir sebep ve olgu da ileri sürülmemiştir. Mahkeme de, böyle kabul etmiştir. Uzman raporunda da mevcut kişisel ilişkinin korunması gerektiği ifade edilmiştir. Bu durumda davanın reddi gerekirken, yetersiz gerekçe ile boşanma kararındaki kişisel ilişkinin kaldırılıp, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru bulunmamıştır....

    Türk Medeni Kanununun 4. maddesindeki hakkaniyet ilkesi ile Türk Borçlar Kanununun 50. ve devamı maddeleri hükmü nazara alınarak, daha uygun miktarda maddi tazminat (TMK m. 174/1) takdiri gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması bozmayı gerektirmiştir. 3-Mahkemece, velayeti davacı anneye verilen ortak çocuk ile baba arasında "aynı şehirde ikamet etmeleri hali" ve "farklı şehirde ikamet etmeleri hali" için ayrı ayrı kişisel ilişki düzenlenmiştir. Taraflar mevcut duruma göre aynı şehirlerde yaşıyor olmakla birlikte, günümüzdeki ulaşım olanaklarındaki kolaylık gözetildiğinde, kişisel ilişkiye dair düzenleme yapılırken, taraflar bu hususun dikkate alınmasını açıkça talep etmemişlerse, "ayrı şehir, aynı şehir ayrımına" gidilmesinin de önemi bulunmamaktadır. Kişisel ilişki ana-babalık duygularını tatmine elverişli ve de çocukların da ana-baba sevgi ve şefkatini tatmasına yeterli olmalıdır....

      "İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ :Çocukla Kişisel İlişki Kurulması Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm, davalı tarafından yatılı kişisel ilişki kurulması yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir. 2-Hüküm açık ve infazda tereddüte yer vermeyecek şekilde olmalıdır.(HMK md. 297). Kişisel ilişki gün ve sürelerinin hükümde açıkça gösterilmesi gerekir. Davacı ile torunu küçük Irmak arasında her ayın kaçıncı Cumartesi günü kişisel ilişki kurulacağı, Temmuz ayında ve sömestr tatilinde kurulan kişisel ilişkilerin başlangıç ve bitiş saatlerinin gösterilmemesi doğru olmamıştır....

        Çocukla ana-baba arasında düzenli kişisel ilişki kurulması ve bu ilişkinin sürdürülmesi çocuk için bir hak olduğu gibi, ana ve baba için de bir haktır. Kişisel ilişki tesisinden beklenen amaç çocukla ebeveynleri arasında aile bağlarını geliştirmek ve bu suretle çocuğun sağlıklı gelişimini sağlamaktadır. Bu sebeple, kişisel ilişki analık ve babalık duygusunu tatmin edecek nitelikte olmalıdır. Ancak, kişisel ilişki düzenlemesinde esas olan çocuğun üstün yararıdır. Bu tür kişisel ilişki çocuğun yüksek yararları gerektirdiği taktirde veya ana veya babanın bu haklarını amacına aykırı kullanmaları halinde kısıtlanabilir veya engellenebilir. Somut olayda; her ne kadar davacı tarafça rapora itiraz ve istinaf dilekçesinde davalı babanın şiddet eğiliminde olduğu, çocuğun yanında da bu eylemini gösterdiği, bu durumun kişisel ilişki süresi yönünden dikkate alınmadığı belirtilmiş ise de; buna ilişkin delil olarak ibraz edilen İzmir 2....

        Dosya kapsamı ve alınan uzman görüşü raporları değerlendirildiğinde; hem küçüklerin üstün yararı hem de annenin velayet hakkı yönünden, baba ile küçükler arasındaki mevcut kişisel ilişkinin sınırlandırılması doğru ise de; yaz tatilinde baba ile küçükler arasında 15 gün kişisel ilişki kurulması yeterli görülmemiştir. Ancak bu husus yeniden yargılamayı gerektirmediğinden, hükmün bu bölümünün düzeltilerek onanması gerekmiştir (HMK m. 370/2)....

          Dosya kapsamı ve alınan uzman görüşü raporları değerlendirildiğinde; hem küçüklerin üstün yararı hem de annenin velayet hakkı yönünden, baba ile küçükler arasındaki mevcut kişisel ilişkinin sınırlandırılması doğru ise de; yaz tatilinde baba ile küçükler arasında 15 gün kişisel ilişki kurulması yeterli görülmemiştir. Ancak bu husus yeniden yargılamayı gerektirmediğinden, hükmün bu bölümünün düzeltilerek onanması gerekmiştir (HMK m. 370/2)....

            DAVA TÜRÜ : Velayetin Kaldırılması Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı ve kayyım tarafından; velayetin kaldırılması ve kişisel ilişki süresi yönünden, davalı tarafından ise; kişisel ilişki tesisine karar verilmesi yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Dosyadaki yazılara, bozmaya uygun işlem ve araştırma yapılmış olmasına, delillerin takdirinde bir yanlışlık bulunmamasına göre davacı ve kayyım ...'ın temyiz itirazları yersizdir. 2- Davalının temyiz itirazlarının incelenmesine gelince; Dava, velayetin kaldırılmasına ilişkin olup, davacı tarafından harcı yatırılarak usulüne uygun olarak açılmış torunla kişisel ilişki kurulması davası bulunmamaktadır. Hakim, mevcut olmayan bir dava hakkında kendiliğinden hüküm kuramaz (HMK m. 24/1)....

              "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Boşanma Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı kadın tarafından kişisel ilişki yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Mahkemece 2012 doğumlu ortak çocuk ...'un velayeti davacı anneye verilmiş, davalı baba ile de kişisel ilişki tesis edilmiştir. Davacı kadın, davalı erkeğin uyuşturucu kullandığını, tedaviye yanaşmadığını bu nedenle çocuk ile davalı baba arasında kurulan kişisel ilişki süresinin azaltılmasını ya da polis eşliğinde çocukla babanın görüşmesini talep etmiştir. Mahkemece sosyal inceleme raporu alınmaksızın kişisel ilişki konusunda karar verilmiştir....

                "İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi DAVA TÜRÜ :Boşanma Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm kusur, tedbir nafakası, kişisel ilişki ve vekalet ücreti yönünden temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü. 1-Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre davalı kocanın aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir. 2-Mahkemece ayrıca her hafta Cumartesi günü kişisel ilişki kurulması velayet verilen babayı eve bağımlı tutacağı gibi, velayet görevini yerine getirmesini de engeller niteliktedir. Müşterek çocuklarla davacı anne arasında yazılı şekilde kişisel ilişki kurulması usul ve yasaya aykırıdır. Ancak bu husus yeniden yargılama gerektirmediğinden hükmün düzeltilerek onanması gerekmiştir (HUMK.md.438/7)....

                  UYAP Entegrasyonu