Ayda dört gün, dini bayramların ikinci ve üçüncü günleri ve yaz tatillerinde onbeş gün süreyle kişisel ilişki fazladır. Daha uygun sürelerle kişisel ilişki kurulması, bundan beklenen amacı tesis eder ve çocuğun menfaatine uygun düşer. Bu sebeple hükmün bozulması gerektiğini düşünüyorum....
Hukuk Dairesi DAVA TÜRÜ : Torunla Kişisel İlişki Kurulması Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davalı anne tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Davacılar dede ve hala ile 2010 doğumlu... arasında kişisel ilişki kurulması istemli açılan davada bölge adliye mahkemesince davacılar ile küçük arasında "Her ayın l. ve 3. haftası cumartesi saat 12:00 ila saat 17:00 arasında anne nezaretinde, olmak üzere kişisel ilişki tesisine," karar verilmiş olup davacılar ile küçük ... 'ın görüşmesi esnasında annenin hazır bulundurulması şeklinde davacı tarafa külfet yükleyecek ve görüşmenin bir başkasının nezareti altında gerçekleşmesini sağlayacak şekilde, aynı zamanda bu hakkın kullanılmasına engel olacak tarzda ve infaza elverişli de olmayan kişisel ilişki düzenlemesi usul ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirmiştir....
DAVA TÜRÜ : Kişisel İlişki-Velayet Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı tarafından; velayet hakkının anneden kaldırılması kararı yönünden, davalı tarafından ise; davacının davalarının kabulü ile velayet hakkının babadan kaldırılması, baba ile çocuk arasında kişisel ilişki tesis edilmemesi ve ana ile çocuk arasında tesis edilen kişisel ilişki yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, davacının tüm, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir. 2-Davalı baba ile çocuk arasında kişisel ilişki kurulmasının, çocuğun sağlığını, ahlaki ve bedensel gelişimini tehlikeye düşüreceğine ilişkin bir delil de bulunmadığına göre, müşterek çocuk ile davalı baba arasında uygun sürelerle kişisel ilişki kurulması...
Hukuk Dairesi Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı tarafından temyiz edilmekle,HMK 369. maddesi kişisel ilişki kurulmasına ilişkin davaların temyizinin duruşmalı inceleneceğine dair hüküm olmadığı gibi, acele işlerden olduğundan duruşma talebinin reddine karar verilip, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Davacı, kişisel ilişki kurulması istenilen 27.10.2009 doğumlu ... ve 04.04.2005 doğumlu ...’ın babaannesidir. Davacının oğlu ve küçüklerin babası 19.08.2017 tarihinde vefat etmiştir. Olağanüstü hallerin varlığı halinde, çocuğun babaannesinin de çocukla kişisel ilişki kurulmasını isteme hakkı mevcuttur (TMK m. 325). Davacının oğlu olan baba vefat ettiğine göre, olağanüstü halin mevcut olduğunun kabul edilmesi gerekir. Davacının, torununu görmek ve onunla uygun kişisel ilişki kurmak, torun sevgisini tatmak ve çocuğa da bu sevgiyi vermek hakkıdır....
Bu bakımdan, aynı şehir-ayrı şehir ayrımına gidilmeksizin ve küçüğün eğitim durumu ve üstün yararı dikkate alınarak daha uygun süreli kişisel ilişki tesisi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru bulunmamıştır. 2-Mahkemece velayetleri babaya bırakılan ortak çocuklar ile baba arasında kişisel ilişki kurulmuş fakat sosyal inceleme raporu alınmamıştır. Kişisel ilişki düzenlenirken göz önünde tutulması gereken temel ilke, çocuğun "üstün yararı" dır. (Birleşmiş Milletler Çocuk Haklarına Dair Sözleşme m.3; Çocuk Haklarının Kullanılmasına ilişkin Avrupa Sözleşmesi m.l; TMK. m.330/1. 343/1. 346/1; Çocuk Koruma Kanunu m. 4/b) Çocuğun üstün yararı belirlenirken bedensel, zihinsel, ruhsal, ahlaki ve toplumsal gelişiminin sağlanması amacının gözetilmesi gereklidir. Kişisel ilişki tesis edilirken ana ve babanın eylemleri, ahlaki değer yargıları, sosyal konumlan, çocuğun üstün yararını etkilediği ölçüde göz önünde tutulur....
gerekçesi ile; "Davacının torunu 11/05/2003 doğumlu Dilara Adıgüzel ile kişisel ilişki kurulması davasının, çocuk Dilaranın yargılama sırasında 18 yaşını doldurmuş olması sebebiyle konusuz kalan davanın esası hakkında KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA, Davacının torunu Mert Efe Adıgüzel ile kişisel kurulması davasının REDDİNE,"karar verilmiştir. İSTİNAFA BAŞVURAN TARAF VE İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı; hükmün tamamı yönünden istinaf yasa yoluna başvurmuştur....
Taraflarca, Dairemizin düzeltilerek onama ilamında düzenlenen kişisel ilişki yönünden karar düzeltme talebinde bulunulmuştur. Üçüncü kişilerin, koşulları gerçekleştiği takdirde çocukla kişisel ilişki kurma hakkı mevcut ise de; kişisel ilişki süresinin ana ve babaya tanınan genişlikte olması beklenemez. Ancak; anneanne, dede, büyükanne ve büyük babalarla torun arasındaki kişisel ilişki, torunun bunlarla "aile bağlarını" güçlendirmek ve geliştirmek, onların da torun sevgilerini tatmaya elverişli olacak yeterlilikte olmalıdır. Bu nedenle, mahkemece kurulan kişisel ilişki süresinin yeterli olmadığından bahisle hükmün kişisel ilişki süresi yönününden Dairemizin 20.02.2016 tarihli ilamı ile kişisel ilişki süresinin düzeltilmesine karar verilmesi doğru ise de; Dairemizin belirtilen düzeltilerek onama ilamında davacı 16.11.2007 doğumlu küçük arasında kurulan kişisel ilişki süresinin uzun olduğu anlaşılmaktadır....
Bu tüir kişisel ilişki çocuğun sadece yüksek yararları gerektirdiği takdirde veya ana ve babanın bu haklarını amacına aykırı kullanmaları halinde kısıtlanabilir veya engellenebilir (Kişisel İlişki Kurulmasına Dair Avrupa Sözleşmesi md.4/2). Kişisel ilişki kurulması ile ilgili kararlar taraflar arasında kesin hüküm oluşturmayıp, değişen şartlara göre her zaman yeniden düzenlenebilir. Tüm dosya kapsamından bu aşamada çocuk ile davalı arasında kişisel ilişki kurulması çocuğun psikolojik olarak olumsuz etkilenmesine neden olduğu ve yüksek yararına uygun düşmediği anlaşıldığından, talebin kabulü ile kişisel ilişkinin kaldırılmasına karar verilecek yerde yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir....
Hukuk Dairesi DAVA TÜRÜ : Çocukla Kişisel İlişki Kurulması Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davalı tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Davacı anneanne tarafından davalı dedeye karşı açılan çocukla kişisel ilişki kurulması davasına çocuğun hükümlü olan annesi de davacı anneanne yanında müdahil olmuş ve ilk derece mahkemesince yapılan yargılama sonunda; davanın kabulü ile çocuk ile anneanne ve annesi arasında kişisel ilişki tesisine karar verilmiştir. Hükme karşı davalı dede tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. Bölge adliye mahkemesi davalının istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermiştir. Hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir....
Türk Medeni Kanunu'nun 4. maddesindeki hakkaniyet ilkesi ile Türk Borçlar Kanunu'nun 50 ve 51. maddeleri hükümleri dikkate alınarak daha uygun miktarda maddî ve manevî (TMK m. 174/1-2) tazminat takdiri gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmayıp, bozmayı gerektirmiştir. 3-Kişisel ilişki düzenlenirken çocuğun yüksek yararı, yaşı ve anne ve babalık duygusunun tatmini ve infaz edilebilir nitelikte olması hususları birlikte değerlendirilerek çocuğun kişisel gelişimine en uygun düzenleme tercih edilmelidir. Çocuk ile ana ve babası, düzenli kişisel ilişki elde etme ve bu ilişkiyi sürdürme hakkına sahiptir. Ana ve babası ayrı olan çocuğun ebeveynleriyle düzenli kişisel ilişki kurması ve bu ilişkiyi sürdürmesi çocuk için bir hak olduğu gibi, ana ve baba için de haktır. Kişisel ilişki sadece çocuğun yüksek yararı gerektirdiği takdirde kısıtlanabilir veya kaldırılabilir....