Kişisel ilişki düzenlenmesine ilişkin dava ve işler kamu düzenine ilişkindir. Kişisel ilişki kararları çocuğun üstün yararını yakından ilgilendirmektedir. Kişisel ilişki ile ilgili hükümlere temyiz yolunun kapalı olduğuna ilişkin yasal bir dayanak bulunmamaktadır. Kanun koyucunun kişisel ilişki ile velayete ilişkin dava ve işleri birbirinden ayrı usullere tabi tutması da dikkate alındığında, kişisel ilişki düzenlenmesine ilişkin hükümleri velayetin eki netliğinde sayarak temyiz yolunu kapatmak, adil yargılanma hakkının bir unsuru olan mahkemeye erişim hakkına (Anayasa m.36, AİHS m.6), yasal olmayan bir müdahale niteliğinde olur. Yukarıda açıklanan sebeplerle, temyiz edilen hükmün Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 361. maddesi gereğince kişisel ilişki düzenlemesine ilişkin bölüm yönünden esastan incelenmesi gerektiğini düşündüğümden, temyiz isteminin tümüyle reddine yönelik sayın çoğunluğun görüşüne katılmıyorum....
Kişisel ilişki tesisinden beklenen amaç çocukla ebeveynleri arasında aile bağlarını geliştirmek ve bu suretle çocuğun sağlıklı gelişimini sağlamaktır. Bu sebeple kişisel ilişki analık ve babalık duygusunu tatmin edecek nitelikte olmalıdır. Kişisel ilişkiye dair ilamlar maddi anlamda kesin hüküm niteliğinde olmayıp koşulların değişmesi halinde yeniden düzenlenmesi her zaman istenebilir. Tarafların boşanmalarına ilişkin karar 03.10.2012 tarihli olup o tarihte müşterek çocuğun anne bakım ve şefkatine muhtaç olduğu düşünüldüğünde baba ile yatılı olmayacak şekilde kişisel ilişki kurulması doğru olduğu gibi, eldeki davanın karar tarihinde çocuğun yaşı itibariyle anneye bağımlılığının azaldığı göz önünde tutulduğunda baba ile yatılı kişisel ilişki kurulması da isabetlidir....
ilişki kurulmasına hükmedildiği belirtilerek kişisel ilişki konusunda gerekçe ile hüküm arasında çelişki yaratılmıştır....
"İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi DAVA TÜRÜ :Torunla Kişisel İlişki Kurulması Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davalı tarafından; tamamı yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Üçüncü kişilerin, koşulları gerçekleştiği takdirde çocukla kişisel ilişki isteme hakkı mevcutsa da; kişisel ilişki süresinin ana ve babaya tanınan kişisel ilişki genişliğinde olması beklenemez. Ancak; anneanne, dede, büyükanne ve büyükbabalarla torun arasındaki kişisel ilişki, torunun bu yakınlarıyla sağlıklı bir ilişki gelişimini onların da torun sevgilerini karşılayacak yeterlilikte olmalıdır. Davacı ile davalının aynı yerde yaşadıkları anlaşılmaktadır. Mahkemece davacı ile torunu arasında düzenlenen kişisel ilişki, torun...'in uzman raporundaki beyanı ve davacı anneannenin istemi de dikkate alındığında yetersizdir....
Olağanüstü haller mevcutsa, çocuğun menfaatine uygun düştüğü ölçüde, çocuk ile kişisel ilişki kurulmasını isteme hakkı diğer kişilere ve özellikle hısımlarına da tanınabilir (TMK m. 325/1). Kişisel ilişkinin düzenlenmesinde, çocuğun özellikle, sağlık, eğitim ve ahlak bakımından yararları esas tutulur (TMK m. 182/2). Anne öldüğüne göre, büyükbaba ve anneanne torunları ile kişisel ilişki kurulmasını istemekte haklıdırlar. Kişisel ilişki tesis edildiğinde çocuğun huzurunun tehlikeye gireceği ve davacıların bu hakkı amacına aykırı kullanacaklarına dair dosyada delil de yoktur. Bu sebeple davacılar ile çocuk arasında kişisel ilişki kurulması isabetli ise de; kişisel ilişki çocuğun menfaatine uygun şekilde düzenlenmelidir....
Çocuğun, gözetim olmaksızın ana veya babasından birisiyle kişisel ilişkisinin sürdürülmesi onun yüksek yararına değilse, ana veya babasıyla gözetim altında ya da diğer şekillerde kişisel ilişki kurma imkanı ön görülebilir (Çocuklarla Kişisel İlişki Kurulmasına Dair Avrupa Sözleşmesi m. 4). Şu halde, çocuklarla ana veya babası arasında doğrudan ve gözetimsiz kişisel ilişki asıldır. Çocuğun menfaati gerektiriyorsa gözetim altında kişisel ilişki öngörülebilir. Dosyada kişisel ilişkinin gözetim altında kurulmasını, çocuğun menfaatinin gerektirdiğine dair bir delil ve sebep bulunmamaktadır. Bu husus nazara alınmadan çocukla babası arasında pedagog ya da psikolog gözetiminde kişisel ilişki tesisi doğru bulunmadığı gibi, kişisel ilişki düzenlenirken çocuğun özellikle sağlık, eğitim ve ahlak bakımından yararları esas alınır. Çocuk 20.01.2011 doğumludur....
Kişisel ilişki sebebiyle çocuğun huzuru tehlikeye girer veya ana ve baba bu haklarını Türk Medeni Kanununun 324. maddesinin (1.) fıkrasında gösterilen yükümlülüklerine aykırı olarak kullanırlar veya çocuk ile ciddi olarak ilgilenmezler ya da diğer önemli sebepler varsa, kişisel ilişki hakkı kendilerinden alınabilir (TMK m. 324/2). Çocuk ile ana ve babası, düzenli kişisel ilişki elde etme ve bu ilişkiyi sürdürme hakkına sahiptir. Ana ve babası ayrı olan çocuğun ebeveynleriyle düzenli kişisel ilişki kurması ve bu ilişkiyi sürdürmesi ana ve baba için bir hak olduğu gibi çocuk için de haktır. Bu tür kişisel ilişki sadece çocuğun yüksek yararı gerektirdiği takdirde kısıtlanabilir veya engel olunabilir....
Velayeti davacı-karşı davalı anneye bırakılan ortak çocuk ile baba arasında, daha uygun süreli ve yatılı kalacak şekilde kişisel ilişki kurmak gerekir. Kişisel ilişki kurulmasına yönelik hüküm kurulurken infazda zorluk oluşturacak şekilde kişisel ilişki düzenlenmesi ve kişisel ilişki süresinin yeterli olmaması isabetsiz olup, bozmayı gerektirmiştir. SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda 2. bentte gösterilen sebeple BOZULMASINA, bozma kapsamı dışında kalan temyize konu diğer bölümlerin ise 1. bentte gösterilen sebeple ONANMASINA, temyiz peşin harcının istek halinde yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi....
Mahkemece belirlenen kişisel ilişki dönemleri yanında, ayrıca baba ile müşterek çocuk arasında babalık duygularını tatmin edecek yeterlilikte, ayın belirli hafta sonlarında yatılı kişisel ilişki kurulmaması doğru olmadığı gibi, çocuk 6 yaşını tamamladıktan sonra her yıl Temmuz ayında kurulan kişisel ilişkide, kişisel ilişkinin başlayış ve bitiş saatlerinin hükümde gösterilmemesi de infazda tereddüt yaratacak niteliktedir. Bu bakımdan mahkemece müşterek çocuğun okul durumunu etkileyemeyecek ve infaza elverişli şekilde kişisel ilişki düzenlenmesi yapılması gerekirken, yazılı şekilde kişisel ilişki tesisi doğru değil ise de; bu yanlışlığın düzeltilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden hükmün düzeltilerek onanması gerekmiştir (HUMK m. 438/7)....
Davacı vekilinin; çocukla kişisel ilişkinin süresine yönelik istinaf talebi incelendiğinde; Kişisel ilişki düzenlemesinde esas olan çocuğun üstün yararıdır. Çocukla düzenli kişisel ilişki kurulması ve bu ilişkinin sürdürülmesi ebeveynler için bir hak olduğu gibi, çocuk için de bir haktır. Kişisel ilişki tesisinden beklenen amaç çocukla ebeveynleri arasında aile bağlarını geliştirmek ve bu suretle çocuğun sağlıklı gelişimini sağlamaktır. Olağanüstü haller mevcutsa, çocuğun menfaatine uygun düştüğü ölçüde, çocuk ile kişisel ilişki kurulmasını isteme hakkı diğer kişilere ve özellikle hısımlarına da tanınabilir (TMK md.325/1). Kişisel ilişkinin düzenlenmesinde çocuğun eğitim, sağlık ve ahlaki yararı esas alınır (TMK md.182/2). Üçüncü kişilerin, koşulları gerçekleştiği takdirde çocukla kişisel ilişki kurma hakkı mevcut ise de; kişisel ilişki süresinin ana ve babaya tanınan genişlikte olması beklenemez....