Toplanan delillerden ve özellikle davalı babanın öğrencisi olduğu iddia edilen erkek şahısla olan hayatın olağan akışına ve öğrenci öğretmen ilişkisine uygun düşmeyen iletişimi ve çocuk ile öğrencisi olan erkek şahıs ve kendisinin aynı yatakta yatması şeklindeki davranışının çocukla baba arasındaki kişisel ilişkinin tamamen kaldırılmasını gerektirecek ağırlıkta olmadığı anlaşılmakta ise de; Mahkemece, davacı annenin kişisel ilişkinin kaldırılması yanında kişisel ilişkinin sınırlandırılmasını da talep ettiği ve babanın davranışları da dikkate alınarak çocukla baba arasında daha önce kurulan yatılı kişisel ilişkinin çocuğun menfaatine uygun olmadığı, onun duygusal gelişimini olumsuz etkileyeceği anlaşıldığından yatılı kişisel ilişkinin kaldırılması suretiyle yeniden yatısız olacak şekilde kişisel ilişki düzenlemesi yapılması gerekirken, davanın reddi doğru olmamış ve bozmayı gerektirmiştir....
Bunlara karşılık mahkemece velayeti davalı-birleşen davacı- karşı davalı anneye bırakılan ortak çocuk ile davacı-birleşen davalı-karşı davacı baba arasında altı ay süre ile ve altı ay sonunda olmak üzere ayrı ayrı kişisel ilişki düzenlenerek kademeli bir kişisel ilişki düzenlemesi yapılmıştır. Değişen koşullara göre, çocuğun yaşı ve eğitim durumu gözetilerek kişisel ilişkinin yeniden düzenlenmesi her zaman istenebilir. Kişisel ilişki kurulmasına yönelik hüküm kurulurken; gelecek zaman dilimindeki koşullar önceden bilinemeyeceğinden, şimdiden çocuk ile baba arasında kademeli bir şekilde kişisel ilişki düzenlenmiş olması isabetsiz olduğu gibi, karar tarihi itibariyle yaklaşık beş yaşında bulunan ortak çocukla baba arasında altı ay süre ile yatılı olmayacak, sonrasında ise yaz tatillerini ve okullar ara yıl tatilini kapsamayacak şekilde kişisel ilişki tesisi de doğru olmamıştır....
gözetilerek bir karar verilmek üzere hükmün davacı-karşı davalı kadın yararına takdir edilen yoksulluk nafakası, çocuk lehine hükmedilen iştirak nafakası, çocukla baba arasındaki kişisel ilişki tesisine ilişkin olarak bozulması gerekmiştir....
erkeğin ortak velâyete ilişkin talebinin reddine, kişisel ilişki yönündeki istinaf itirazlarının incelenmesinde ise velâyeti kendinde bulunmayan baba ile çocuk arasında yeterli şekilde kişisel ilişki tesisi, aralarındaki sevginin ve iletişimin kurulması, davacı açısından çocuk sevgisinin tadılması ve özlem giderilmesi, ... açısından da bir sevgi ortamında büyümesi ve gelişmesini sağlayacağı gibi hısımlık bağlarının da kuvvetlenmesini tesis edeceği, dosya kapsamından baba ile çocuk arasında yatılı şekilde kişisel ilişki kurulmasına engel teşkil edecek delilin bulunmadığı ve çocuğun ... yararı da dikkate alınarak davacı vekilinin kişisel ilişki yönündeki istinaf itirazının kabulü ile İlk Derece Mahkemesinin kişisel ilişki kurulmasına yönelik hükmünün kaldırılmasına, ortak çocukla baba arasında her ayın birinci ve üçüncü haftası Cumartesi günü saat 10.00'dan aynı gün akşam saat 18.00’e kadar, dini bayramların ikinci günü saat 10.00'dan üçüncü günü saat 18.00‘e kadar, çocuğun tek yıllarda...
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Boşanma-Ziynet Alacağı Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm, davacı-davalı erkek tarafından, kusur belirlemesi, tazminatlar, nafakalar, kişisel ilişki ve ziynetlerin kabulü yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, davacı-davalı erkeğin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir. 2- Çocukla ana veya baba arasında düzenli kişisel ilişki kurulması ve bu ilişkinin sürdürülmesi çocuk için bir hak olduğu gibi, düzenli kişisel ilişki elde etme ve sürdürme ana veya baba için de bir haktır. Kişisel ilişki tesisinden beklenen amaç çocukla ebeveynleri arasında aile bağlarını geliştirmek ve bu suretle çocuğun sağlıklı gelişimini sağlamaktır....
Hukuk Dairesi DAVA TÜRÜ : Çocukla Kişisel İlişkinin Kaldırılması Olmadığı Takdirde Azaltılması Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: İncelenmesi gerekli görülen; ... Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesinin 2009/27 esas, 2009/190 karar sayılı dosyasının eklenilerek gönderilmek üzere dosyanın ilgili bölge adliye mahkemesine İADESİNE, oybirliğiyle karar verildi. 11.04.2018...
Kanun'un, çocuk teslimi ve çocukla kişisel ilişki kurulmasına ilişkin dördüncü kısmının belirtilen tarih itibarıyla uygulanmaya başlandığı, şikâyete konu fiilin 12.09.2022 tarihinden önce gerçekleştiği anlaşıldığından, uyuşmazlığın Mudanya İcra Ceza Mahkemesince görülerek sonuçlandırılması gerekmektedir....
DAVA Davacı kadın vekili dava dilekçesinde özetle; tarafların 2020 yılında boşandıklarını, ortak çocuğun velâyetinin anneye verildiğini, boşanma tarihinden bu yana davalı babanın toplamda dört ya da beş kez bir saatliğine ortak çocukla kişisel ilişki kurduğunu, son üç dört aydır ise ortak çocukla kişisel ilişki tesisi için herhangi bir girişimde bulunmadığını, buna rağmen ortak çocukla kişisel ilişki tesisi için davacı kadın aleyhine icra takibi başlatıldığını ve icra emri tebliğ edildiğini belirterek; ... 12. İcra Dairesinin 2021/10334 Esas sayılı dosyası üzerinden davacı kadına gönderilen Çocuk Teslimi veya Çocukla Kişisel İlişki Kurulmasına İlişkin 16.12.2021 tarihli icra emrinin iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. II....
Dava; kişisel ilişkinin yeniden düzenlenmesi istemine ilişkindir. Kişisel ilişki düzenlemesi kamu düzenine ilişkin olup, bu davalarda re'sen araştırma ilkesi geçerlidir. Mahkemece çocuğun bedeni, fikri ve ahlaki gelişimi gözetilmek suretiyle kişisel ilişkiye dair karar verilir. Ayrıca, kişisel ilişkiye dair ilamlar maddi anlamda kesin hüküm niteliğinde olmayıp koşulların değişmesi halinde yeniden düzenlenme yapılması her zaman istenebilir. Kişisel ilişki düzenlemesinde esas olan çocuğun üstün yararıdır. Çocukla düzenli kişisel ilişki kurulması ve bu ilişkinin sürdürülmesi ebeveynler için bir hak olduğu gibi, çocuk için de bir haktır. Kişisel ilişki tesisinden beklenen amaç çocukla ebeveynleri arasında aile bağlarını geliştirmek ve bu suretle çocuğun sağlıklı gelişimini sağlamaktır. Üçüncü kişilerin, koşulları gerçekleştiği takdirde çocukla kişisel ilişki kurma hakkı mevcut ise de; kişisel ilişki süresinin ana ve babaya tanınan genişlikte olması beklenemez....
Davacı-davalı baba 13.03.2012 tarihinde açtığı davada annenin çocukla kişisel ilişki kurmaması ve annenin yeniden evlenmesi nedeni ile çocuğun anne yanında yatılı kalmayacak şekilde kişisel ilişkinin yeniden düzenlenmesini talep etmiştir. Annenin yeniden evlenmesi tek başına kişisel ilişkinin yeniden düzenlenmesi için yeterli sebep değildir. Davacı-davalı baba kişisel ilişkinin değiştirilmesini gerektirir maddi bir hadisenin varlığını kanıtlayamamış, çocuğun menfaatinin bunu gerekli kıldığına ilişkin bir olgu da ortaya konulamamıştır. Öyleyse davacı-davalı babanın kişisel ilişkinin yeniden düzenlenmesi talebini içerir davasının reddi gerekirken kabulünün doğru olmadığı” gerekçesiyle bozulmuştur. Mahkemece bozmaya uyulduğu halde bozma sonrası verilen kararda yeniden “davalı-davacı anne ile müşterek çocuk arasında kişisel ilişki düzenlenmiştir.” Bozmaya uyulmakla, mahkeme, bozma gereğince hüküm vermek zorundadır....