İLK DEDECE MAHKEMESİ KARARI Mahkemece, tüm dosya içeriği, incelenen kararlar birlikte değerlendirildiğinde ilk iştirak nafakasının verildiği kararda bu yıldan sonraki artırımların UFE-TUFE oranlarına göre yapılacağının belirlendiği halde nafakanın her çocuk için ayrı ayrı 750,00 TL, çocuk başı 250,00 TL olan iştirak nafakasının 750,00 TL ye çıkartılmasının % 300 oranında bir artış olduğu, bunun da alacaklının alacağını önlemek amacıyla ve muvazaalı olduğu düşünülerek denetime elverişli bulunmayan bilirkişi raporuna itibar edilmediğini, ara kararda her ne kadar nafakanın UFE-TUFE ortalaması oranından fazla olarak artırılması ile ilgili tasarrufun davacı yönünden iptaline denilmişse de bunun Ankara 10. Aile Mahkemesi kararının infazını engellemeyeceğinden bu durumun gerekçeli kararda aşağıdaki gibi "Davanın kabulü ile, toplam 750,00 TL nafakanın davalıların anlaşmaları sonucu UFE-TUFE ortalaması oranından fazla olarak artırılması ile ilgili Ankara 10....
karar tarihi 08/11/2022 tarihi itibariyle aylık 150,00TL artırılarak aylık 450,00 TL'ye yükseltilmesine, aylık 450,00 TL tedbir nafakasının boşanma kararı kesinleşinceye kadar tedbir nafakası olarak devamına aylık 450,00 TL nafakanın boşanma kararı kesinleştiği tarihten itibaren iştirak nafakası olarak devamına, hükmedilen nafakanın tahsilde tekerrür olmamak şartıyla davalıdan alınarak davacı kadına ödenmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine, Tarafların müşterek çocuğu İbrahim Mert için hükmedilen aylık 300,00 TL tedbir nafakasının karar tarihi 08/11/2022 tarihi itibariyle aylık 150,00TL artırılarak aylık 450,00 TL'ye yükseltilmesine, aylık 450,00 TL tedbir nafakasının boşanma kararı kesinleşinceye kadar tedbir nafakası olarak devamına aylık 450,00 TL nafakanın boşanma kararı kesinleştiği tarihten itibaren iştirak nafakası olarak devamına, hükmedilen nafakanın tahsilde tekerrür olmamak şartıyla davalıdan alınarak davacı kadına ödenmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine, Davacı vekilinin...
Asliye Hukuk Mahkemesinin 2009/283 Esas sayılı dosyasında davacı olarak bulunan T3 T1 vasisi Ömer Atsız ile birlikte hareket ederek nafakanın kaldırılması davası açtığını, T1'ın rızası ve lehine bir durum olmamasına rağmen ve bu konuda Sulh Hukuk Mahkemesinden açık bir yetki veya izin almadan nafakanın kaldırılması davasında muvafakatname imzalatarak nafakanın kaldırılmasına sebebiyet verdiğini, bu davada vasinin yetkisiz işlem yaparak nafakanın kaldırılmasına sebep olmasının hukuka aykırı olup müvekkilini mağdur ettiğini, bu kararın 04/02/2010 tarihinde verildiğini, temyiz edilmesine rağmen miktar itibariyle temyiz edilemez olduğundan temyiz incelemesinin reddedildiğini, müvekkili bu dosyadan sonra defalarca nafakanın artırılması davası açsa da davalarının nafakanın kaldırılmış olması sebebiyle hep reddedildiğini, müvekkilinin dosyalarının taraflarınca incelendiğini, müvekkilinin yaşı ve sağlık sebeplerinden dolayı bir işe devam edip kendi zaruri ihtiyaçlarını karşılayamayacağını beyan...
Aile Mahkemesinin 2009/607 Esas 2012/65 Karar sayılı ilamı ile boşandıklarını, müvekkili lehine aylık 500,00 TL yoksulluk nafakasına hükmedildiğini, aradan geçen sürede nafakanın yetersiz kaldığını, müvekkilinin çocuklarının yardımı ile geçindiğini belirterek nafakanın aylık 900TL'ye artırımına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, cevap dilekçesinde; nafaka kararından sonra gelirinde artış olmadığını, kredi borcu bulunduğunu savunarak davanın reddini istemiştir. Mahkemece; tarafların sosyal ekonomik durumu, aradan geçen sürede paranın alım gücündeki düşüşe göre mevcut nafakanın düşük kaldığı gerekçesiyle, davanın kabulü ile yoksulluk nafakasının aylık 900TL'ye artırımına karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından süresi içerisinde temyiz edilmiştir. Dava, yoksulluk nafakasının artırımına ilişkindir....
Somut olayda; tarafların ekonomik ve sosyal durumlarında boşanma davasından sonra olağanüstü bir değişiklik olduğu ileri sürülmemiştir.O halde, tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumları, nafakanın niteliği ve takdir edildiği tarih ve özellikle ekonomik göstergelerdeki değişim ile TÜİK’in yayımladığı ÜFE (TEFE) artış oranı nazara alındığında mahkemece, nafakanın TÜİK’in yayınladığı ÜFE oranında artırılması suretiyle dengenin yeniden sağlanması gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yüksek nafaka takdiri doğru görülmemiştir.Ayrıca, 28.11.1958 tarih ve 15/15 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararına göre; nafakanın artırılması, kaldırılması veya nafakaya hükmedilmesine dair istemlerin kabulünde, dava tarihinden itibaren geçerli olmak üzere karar verilmesi gerekir. Somut olayda, nafakanın dava tarihinden itibaren tahsiline karar vermek gerekirken infazda güçlük yaratacak şekilde bu hususun eksik bırakılmış olması da doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :AİLE MAHKEMESİ Taraflar arasında görülen nafakanın kaldırılması davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir. Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü. Davacı; davalı ile 2005 yılında boşandıklarını, kendisinin emekli olduğunu, bir kıraç tarlasının bulunduğunu, davalıya boşanma davası ile nafaka bağlandığını ve nafakanın 300,00 TL’ye artırıldığını, davalının oturduğu evin kendisi tarafından verilen ev olduğunu, davalının taşınmazlarının olduğunu, çalıştığını, maddi durumunun kendisinden çok daha iyi olduğunu, ödemekte olduğu nafakanın yüksek olduğunu belirterek, nafakanın kaldırılmasını talep etmiştir....
Nafakanın takdir edildiği tarih gözetildiğinde, aradan geçen sürede ekonomik göstergedeki değişiklikler nazara alındığında, paranın enflasyon oranında değer kaybettiği bir gerçektir. Bu durumda; nafakanın, en azından aylık nafakanın 500 TL olarak belirlendiği ilamın kesinleştiği tarihten itibaren TÜİK’in yayınladığı ÜFE oranında artırılması suretiyle dengenin yeniden sağlanması gerekmektedir. Mahkemece; bu husus gözetilmeden, arttırım talebinin reddine ilişkin hüküm kurulması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir. ./.....
Mahkemece; nafakanın kaldırılması talebinin reddine, Lüleburgaz 2. Asliye hukuk mahkemesinin 2009/185 Esas-2010/388 karar sayılı dosyasında takdir edilen 300 TL yoksulluk nafakasının aylık 200 TL ye indirilmesine karar verilmiş, hüküm davacı vekili ve davalı tarafından temyiz edilmiştir. Dava, yoksulluk nafakasının kaldırılması talebine ilişkindir. Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davacı tarafın tüm, davalı tarafın sair temyiz itirazları yerinde değildir. Türk Medeni Kanununun 176/3.maddesinde yoksulluğun ortadan kalkması halinde mahkeme kararıyla nafakanın kaldırılacağı, 176/4.maddesinde ise, tarafların mali durumlarının değişmesi veya hakkaniyetin gerektirdiği hallerde irad biçiminde ödenmesine karar verilen nafakanın artırılması yada azaltılmasına karar verilebileceği düzenlenmiştir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :AİLE MAHKEMESİ Taraflar arasındaki yoksulluk nafakasının artırımı davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Y A R G I T A Y K A R A R I Davacı, dava dilekçesinde; davalı ile 2009 yılında boşandıklarını, lehine aylık 200TL yoksulluk nafakasına hükmedildiğini, aradan geçen sürede hükmedilen nafakanın yetersiz kaldığını, davalının yüksek miktar gelire sahip olduğunu belirterek, nafakanın, artırılarak aylık 1.000 TL' ye çıkartılmasına karar verilmesini, talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, cevap dilekçesinde; konfeksiyon işleri yaptığı atolyesini borçları nedeniyle kapatmak zorunda kalabileceğini, ödeme gücü bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir....
Hal böyle olunca mahkemece; tarafların gerçekleşen sosyal-ekonomik durumları, nafakanın niteliği, müşterek çocuğun yaşı, ihtiyaçları, davalı babanın geliri, ekonomik sosyal düzeyi ,davalı babanın da ortak çocuğun bakım masraflarına katılma yükümlülüğünün bulunması, hali hazırda ödenen nafakanın belirlendiği tarihle eldeki davanın açıldığı tarih arasında geçen zaman, ekonomik göstergelerdeki değişim ile TÜİK’in yayınladığı ÜFE artış oranı nazara alındığında; çocuğun menfaati üstün tutularak, nafakanın artırılmasında bir isabetsizlik bulunmamış ise de, artış miktarının çocuğun yaşına, ihtiyaçlarına, tarafların ekonomik sosyal durumlarına, boşanma davasının açıldığı tarih ile iştirak nafakasına hükmedildiği tarih arasında geçen süre, iştirak nafakasının boşanma dava tarihindeki şartlara göre belirlenmiş olmasına göre yetersiz kaldığı aylık 1.500,00 TL nafakanın çocuğun yaşına, ihtiyaçlarına, tarafların ekonomik sosyal durumlarına TMK'nın 4. maddesinde vurgulanan hakkaniyet ilkesine ve...