WhatsApp Hukuki Asistan

Yeni

Son Karar yapay zeka destekli hukuk asistanınız artık WhatsApp üzerinden cebinizde. Aşağıdaki hizmetlerden dilediğinizi seçerek WhatsApp asistanınıza soru sorarak hemen kullanmaya başlayabilirsiniz.

Hukuki Destek Alma
Hukuki sorularınız için anında uzman desteği alın
Yargıtay ve BAM Kararı Arama
Emsal kararlar ve içtihatlar için arama yapın
Dava Dilekçesi Hazırlama
Yapay zeka ile hızlı ve profesyonel dilekçeler oluşturun
Sözleşme Hazırlama
Özelleştirilmiş sözleşme şablonları oluşturun
Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Hukuk Dairesi DAVA TÜRÜ : Boşanma Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davalı erkek tarafından; yoksulluk nafakası yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Davacı kadın tarafından açılan boşanma davasının yapılan yargılaması sonucunda, ilk ederce mahkemesince 22.06.2017 tarihli karar ile tarafların TMK. 166/1. maddesi gereğince boşanmalarına, davacı kadın lehine tedbir ve yoksulluk nafakasına hükmedilmiş, davalı erkeğin kusur belirlemesi ve nafaka yönlerinden istinaf talebi üzerine bölge adliye mahkemesince gerekçede çelişki bulunması nedeniyle ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak, dosya mahkemesine iade edilmiştir....

    Kendisine aylık 300 TL yoksulluk nafakası bağlanmış, boşanmadan sonra davalıya babasının ölümüyle aylık 805 TL ölüm aylığı bağlanarak, asgari ücret seviyesinde bir gelire kavuşmuştur. Aldığı nafaka ile geçinmesi günümüz ekonomik koşullarında mümkün görünmediğine göre, aldığı nafaka ile, ölüm aylığı maaşı miktarı toplamı ise, davalıyı yoksulluktan kurtaracak nitelikte bulunmadığı açıktır. Zira yoksulluk durumu, günün ekonomik koşulları ile tarafların sosyal ve ekonomik durumları ve yaşam tarzları değerlendirilerek takdir edilmelidir. Yoksulluk nafakası ahlaki ve sosyal düşüncelere dayanır. Bu nedenle yoksulluk nafakasının tümüyle kaldırılması doğru görülmemiştir. Ne var ki davacı, yoksulluk nafakasının kaldırılmasını, olmadığı takdirde indirilmesini talep etmiştir....

      Öncelikle belirtilmelidir ki, yoksulluk nafakası, boşanma ile yoksulluğa düşecek olan eş için verilen bir nafaka türü olup, söz konusu bu nafaka boşanma davası kesinleştikten sonra işlemeye başlar. Yoksulluk nafakası boşanmanın eşlerle ilgili mali sonuçlarından biri olup, 4721 sayılı TMK’nın175. maddesinde: “Boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek taraf, kusuru daha ağır olmamak koşuluyla geçimi için diğer taraftan mali gücü oranında süresiz olarak nafaka isteyebilir. Nafaka yükümlüsünün kusuru aranmaz.” Şeklinde düzenlenmiştir. Aynı Kanun’un “Tazminat ve nafakanın ödenmesi” başlıklı 176. maddesi ise; “Maddi tazminat ve yoksulluk nafakasının toptan veya durumun gereklerine göre irat biçiminde ödenmesine karar verilebilir. Manevi tazminatın irat biçiminde ödenmesine karar verilemez....

        "İçtihat Metni"MAHKEMESİ:AİLE MAHKEMESİ Taraflar arasında görülen nafaka davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü.Davacı; ...Aile Mahkemesinin 2007/376 Esas sayılı dosyası ile 12.7.2007 tarihinde boşandıklarını, davalı için 750,00 TL yoksulluk nafakası ödemesine karar verildiğini, davalının çalışmaya başladığını, yoksulluk nafakası şartlarının ortadan kalktığını, bu nedenle nafakanın kaldırılması ile sebepsiz ödenen 6.000 TL nin iadesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili; asgari ücret yoksulluğu ortadan kaldırmadığından, müşterek çocuk da anne yanında olmakla ödenen kısım harcandığından davanın reddini savunmuştur....

          Sayılı kararı ile nafaka davalarında temyiz ve karar düzeltmede yıllık nafaka miktarının dikkate alınacağı açıklanmıştır. Davacı vekilince dava dilekçesinde müvekkili lehine aylık 700 TL tedbir-yoksulluk nafakasına, müşterek çocuk lehine takdir olunan aylık 200 TL iştirak nafakasının 500 TL artırılarak aylık 700 TL nafaka talep ettiği görülmüştür. Mahkemece davacı kadının tedbir nafakası talebinin reddi ile davacı lehine aylık 300TL yoksulluk nafakasına hükmetmiştir, müşterek çocuk lehine 300TL artış ile 500TL iştirak nafakasına hükmedilmiştir....

          Yargıtay'ın yerleşmiş uygulamasına göre; nafaka alacaklısı kadının ihtiyaçları ile nafaka yükümlüsü davalının gelir ve giderinde, nafakanın takdir edildiği tarihe göre olağanüstü bir değişiklik olmadığı takdirde; yoksulluk nafakası TÜİK’in yayınladığı ÜFE oranında artırılmalı ve böylece taraflar arasında önceki nafaka takdirinde sağlanan denge korunmalıdır. Somut olayda; taraflar Akyazı Asliye Hukuk Mahkemesinin 2008/350 Esas ve 2009/124 Karar sayılı ve 12.03.2009 tarihli ilamla boşanmışlar, boşanma ilamı 09.06.2010 günü kesinleşmiş, boşanma ilamıyla davacı lehine aylık 150,00 TL yoksulluk nafakasına hükmedilmiş, eldeki artırım davası 24.11.2014 tarihinde açılmıştır. Tarafların sosyal ve ekonomik durumları, nafakanın niteliği, ekonomik göstergelerdeki değişiklikler ve ÜFE artış oranları dikkate alındığında davacı lehine hükmedilen yoksulluk nafakası miktarı fazladır....

            Mahkemece, taraflar hakkında başkaca bir sosyal ekonomik durum araştırması yapılmamıştır.Dosya içerisinde bulunan taraflar arasındaki boşanma ve nafaka artırım dava dosyalarının incelenmesinden, davalı kadının ev hanımı olduğu, çalışmadığı, geçimini aldığı nafaka ile sağladığı anlaşılmaktadır.Hukuk Genel Kurulunun yerleşik kararlarında "asgari ücretle çalışılmakta bulunulması" yoksulluk nafakası bağlanmasını veya yoksulluk nafakasının ortadan kaldırılmasını gerektiren bir durum olarak kabul edilmemiştir....

              Hukuk Dairesi 29.12.2011 tarihli kararı ile Yerel Mahkeme kararını onamış, hüküm; 05.04.2012 tarihinde kesinleşmiştir.Davacı vekili işbu nafaka kaldırım davasını 09.03.2011 tarihinde henüz yoksulluk nafakasına ilişkin Yerel Mahkeme kararı kesinleşmeden açmıştır. Karar kesinleşmeden önceki nafaka yoksulluk değil; tedbir nafakası mahiyetindedir. Dava açılmasının usul hukuku bakımından en önemli sonuçlarından biri de; davanın açıldığı tarihteki durumuna göre karara bağlanmasıdır. Dava açıldığı anda ortada kaldırılması talep edilebilecek bir yoksulluk nafakası bulunmadığından, davanın bu gerekçe ile reddedilmesi gerekmekte olup, dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, yerinde bulunmayan bütün temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, 19.11.2012 tarihinde oybirliği ile karar verildi....

                "İçtihat Metni"MAHKEMESİ:AİLE MAHKEMESİ Taraflar arasında görülen nafaka davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir. Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü.Davada, yoksulluk ve iştirak nafakalarının arttırılmasına karar verilmesi istenilmiştir. Mahkemece, yoksulluk nafakası artış talebinin reddine, iştirak nafakası artış talebinin ise kısmen kabulüne karar verilmiş, hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir. Davacının sair temyiz itirazları yerinde değildir.Ancak, TMK'nun 176/4.maddesine göre; yoksulluk nafakasında, tarafların mali durumlarının değişmesi veya hakkaniyetin gerektirdiği hallerde iradın artırılması yahut azaltılmasına karar verilebilir.Yasamızda yoksulluk tanımlanmamış ise de, yoksulluk durumunun ülkenin ekonomik ve sosyal koşullarına göre belirlenmesi gerekir....

                  Bu doğrultuda yerleşen dairemiz uygulamasına göre; nafaka alacaklısı davacının ihtiyaçları ile nafaka yükümlüsü davalının gelir durumunda, nafakanın takdir edildiği tarihe göre olağanüstü bir değişiklik olmadığı takdirde; yoksulluk nafakası veya iştirak nafakasının kaldırılması veya azaltılması talebinin reddine karar verilmeli böylece nafaka takdirinde sağlanan denge korunmalıdır. Somut olayda, davacının önceleri iştigal ettiği kendisinin işyerine ve işine benzeyen bir işyerinde 923 TL ücretle çalıştığı, araçları üzerindeki hacizlerin birçoğunun vergi borçları ile ilgili olduğu, boşanma kararı öncesinde de davacının araçları üzerinde birçok haczin bulunduğu, davalının ev hanımı olduğu, annesinin yanında kaldığı, müşterek çocuklardan ikisinin ilkokulda okuduğu, diğer çocuğun henüz okula başlamadığı anlaşılmaktadır....

                    UYAP Entegrasyonu