Yardım nafakasına karar verilebilmesi için nafaka isteyenin yardım edilmemesi halinde zarurete düşeceğinin anlaşılması gerekmektedir. Zarurete düşme terimi çok sıkıntılı bir durumu ve ekonomik şartları ifade eder. Hükmedilecek yardım nafakasının miktarı yalnızca söz konusu sıkıntılı durumu önlemeye matuftur. Yardım nafakası yoluyla nafaka isteyenin geçiminin ve her türlü gereksinimlerinin sağlanması gerekmez. Eğitimine devam eden reşit birey kendi emek ve geliriyle yaşamını sürdürmekten yoksun ise, ana-babasından öğrenimini tamamlayıncaya kadar yardım nafakası isteyebilir. Ne var ki; bunu vermekle yükümlü tutulacak kişilerin geçim sıkıntısına düşürülmemesi asıldır....
Yardım nafakasına karar verilebilmesi için nafaka isteyenin yardım edilmemesi halinde zarurete düşeceğinin anlaşılması gerekmektedir. Zarurete düşme terimi çok sıkıntılı bir durumu ve ekonomik şartları ifade eder. Hükmedilecek yardım nafakasının miktarı yalnızca söz konusu sıkıntılı durumu önlemeye matuftur. Yardım nafakası yoluyla nafaka isteyenin geçiminin ve her türlü gereksinimlerinin sağlanması gerekmez. Eğitimine devam eden reşit birey kendi emek ve geliriyle yaşamını sürdürmekten yoksun ise, ana-babasından öğrenimini tamamlayıncaya kadar yardım nafakası isteyebilir. Ne var ki; bunu vermekle yükümlü tutulacak kişilerin geçim sıkıntısına düşürülmemesi asıldır....
Buna göre, nafaka yükümlüsünün refah düzeyinden nafaka alacaklısının da faydalanması gerektiğinden, tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumları, nafakanın niteliği ve üniversite öğrencisi olan davacının ihtiyaçları ile nafaka yükümlüsünün (davalı babanın) gelir durumu nazara alınarak; TMK.4.maddesinde vurgulanan hakkaniyet ilkesine uygun daha yüksek miktarda nafakaya hükmedilmesi gerekirken; yazılı gerekçe ile davacı lehine az miktar nafaka takdiri usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir. 2)Kabule göre de; dava tarihinden itibaren yardım nafakasına hükmedilmesine rağmen, hükümde dava tarihinin 09.09.2016 olarak gösterilmesi doğru değildir....
Bu nedenlerle kanun koyucu, yardım nafakasını kişinin ve toplumun vicdanına bırakmamış, kanuni bir ödev olarak düzenlemiştir. Okumakta olan kişi kendi emek ve geliriyle yaşamını sürdürmekten yoksun ise ana babasından öğrenimini tamamlayıncaya kadar yardım nafakası isteyebilir. Belirlenen nafakanın; davacının geçinmesi için gerekli, nafaka yükümlüsünün geliriyle orantılı olacak şekilde TMK.'nun 4.maddesindeki hakkaniyet ilkesi de gözetilerek takdir edilmesi gerekir....
Yardım nafakasına karar verilebilmesi için nafaka isteyenin yardım edilmemesi halinde zarurete düşeceğinin anlaşılması gerekmektedir. Zarurete düşme terimi çok sıkıntılı bir durumu ve ekonomik şartları ifade eder. Hükmedilecek yardım nafakasının miktarı yalnızca söz konusu sıkıntılı durumu önlemeye matuftur. Yardım nafakası yoluyla nafaka isteyenin geçiminin ve her türlü gereksinimlerinin sağlanması gerekmez. Eğitimine devam eden reşit birey kendi emek ve geliriyle yaşamını sürdürmekten yoksun ise, ana-babasından öğrenimini tamamlayıncaya kadar yardım nafakası isteyebilir. Ne var ki; bunu vermekle yükümlü tutulacak kişilerin geçim sıkıntısına düşürülmemesi asıldır....
TMK.nun 328/1.maddesinde "Ana ve babanın bakım borcu, çocuğun ergin olmasına kadar devam eder" hükmü ile iştirak nafakasından bahsedilse de, aynı kanunun 364/1.maddesinde "Herkes, yardım etmediği takdirde yoksulluğa düşecek olan üstsoyu ve altsoyu ile kardeşlerine nafaka vermekle yükümlüdür" denilmekle yardım nafakasından söz edilmiştir. Her ne kadar davacı vekili dilekçesinde iştirak nafakasının arttırılmasını talep etmiş ise de davada, TMK.nun 364/1.maddesi gereğince reşit olan davacı için davalı babadan yardım nafakası talep edilmektedir. Bu durumda, mahkemece; davacının davalı babasından yardım nafakası talep edebilme koşullarının oluşup oluşmadığı incelendikten sonra oluşacak sonuca göre davanın esası hakkında bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir....
Mahkemece; çocuklar için 200.00.- er TL yardım nafakası ödenmesine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. TMK.'nun 366.maddesinde ; " Korunmaya muhtaç kişilerin bakımı, bununla yükümlü kurumlar tarafından sağlanır. Bu kurumlar ,yaptıkları masrafları nafaka yükümlüsü hısımlardan isteyebilirler" düzenlemesi bulunmaktadır . Somut olayda; davalının, çocukların annesi olan eşinden 09/09/2014 tarihinde kesinleşen karar ile boşandığı, velayetin davalı babaya verildiği, çocukların ikiz ve 08/07/2010 doğumlu oldukları; çocuklar için Aile Mahkemesi tarafından 5395 sayılı yasaya göre bakım tedbiri uygulanarak kuruma yerleştirildikleri; babanın, 01/09/1999 tarihinden bu yana Belediyede çalıştığı, SGK yazısından 2014 yılının Kasım ayı ücretinin 3.368.02.- TL olduğu anlaşılmaktadır. Davalının ekonomik ve sosyal durumu ve çocukların ihtiyaçları değerlendirildiğinde davacı yararına takdir edilen yardım nafakası miktarları az olduğundan hakkaniyete uygun bulunmamıştır....
Yardım nafakası, aile bireylerini yoksulluk ve düşkünlükten kurtarmaya ilişkin bir nevi sosyal yardımlaşma olup, ahlak kuralları ile geleneklerin zorunlu kıldığı bir ödevdir. Yardım nafakası isteyenin kusuru ile yardıma muhtaç duruma düşmüş olması, yükümlüyü borcundan kurtarmamaktadır. Aile bağlarının herhangi bir nedenle zayıflamış olması da yükümlülüğü ortadan kaldıran bir neden olarak düzenlenmemiştir. Bu nedenlerle kanun koruyucu, yardım nafakasını kişinin ve toplumun vicdanına bırakmamış, kanuni bir ödev olarak düzenlemiştir. Okumakta olan kişi kendi emek ve geliriyle yaşamını sürdürmekten yoksun ise ana babasından öğrenimini tamamlayıncaya kadar yardım nafakası isteyebilir. Ne var ki; bunu vermekle yükümlü tutulacak kişilerin geçim sıkıntısına düşürülmemesi asıldır. Bunun için belirlenen nafakanın; davacının geçinmesi için gerekli, nafaka yükümlüsünün geliriyle orantılı olacak şekilde TMK.'nun 4.maddesindeki hakkaniyet ilkesi de gözetilerek takdir edilmesi gerekir....
annesi tarafından karşılandığını, annesinin de halihazırda aldığı tedbir nafakası dışında başkaca bir gelirinin bulunmadığını, davalı babanın TTK kurumundan emekli olup ayrıca ek işler yapmak suretiyle gelir elde ettiğini, belirtilen nedenlerle müvekkili için aylık 1.500 TL yardım nafakası takdir edilmesine karar verilmesini talep etmiştir....
a yönelik açılan nafaka davasının reddine, karar verilmiş; hüküm, davacı vekili ve davalı ... tarafından temyiz edilmiştir.Somut olayda; 2828 sayılı Sosyal Hizmetler Kanunu kapsamında hakkında korunma kararı bulunan ...için bu dava ile talep edilenin yardım nafakası olduğu göz önünde bulundurularak, hükmün 1.fıkrasında takdir edilen nafakanın niteliğinin yardım nafakası olarak belirtilmesi gerekirken, zuhulen yazılmamış olduğu anlaşılmış ise de; bu husus sonuca etkili görülmemiştir.Hâl böyle olunca; dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanunî gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davacı vekili ve davalı ...'un tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA, HUMK'nun 440/III-1 maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 07/12/2016 günü oybirliğiyle karar verildi....