Ankara 2010.sh.983-988)b) TMK. 364-366 hükmüyle nafaka yükümlülüğü düzenleme konusu yapılmaktadır. Yoksullara yardım etmek hem dini hem de ahlaki bir görev ve sorumluluktur. TMK.365. madde hükmünde belirtilen yardım nafakası için mirasçılıkta sıra gözönünde tutularak açılır. O halde, yardım nafakası öncelikle altsoydan istenilmelidir. Altsoyu yoksa üstsoyundan yardım nafakası istenilmelidir. Şimdi olayımıza geri dönelim ve hiçbir malvarlığı ve geliri bulunmayan evli iken boşanan kız çocuğunun baba olan davalıdan yardım nafakası isteyip isteyemeyeceğini inceleyelim: Davacı işsizdir, hiçbir geliri de yoktur. Ülkenin ekonomik ve sosyal yapısına göre de davacının iş bulma imkanı oldukça azdır. Boşanmış ve eşinden yoksulluk nafakası da talep etmemiştir. Salt iddiaya dayalı olarak “eşinden almadı isen babadan da alamazsın demek” İnsan Hakları Evrensel Beyannamesinde belirtilen ve gösterilen “eşitlik ilkesine” de aykırı düşecektir. (Ömer U.Gençcan T.M.K....
Yardım nafakası, yardım edilmediği takdirde yoksulluğa düşecek olan yakına yaşaması için gerekli yardımın teminine yönelik ahlaki ve hukuki bir yükümlülük olup, TMK.'nun 364.vd. maddelerinde düzenlenmiştir. Davacı ...'in onsekiz yaşını bitirdiği, özürlü durumu nedeniyle kısıtlanmasına karar verildiği ve annesiyle birlikte kaldığı, daha önce ...'e nafaka verilmediği anlaşılmaktadır. Adıgeçenin belirtilen durumu, geliri ve mal varlığının bulunmaması, ekonomik ve sosyal olgular ile yardım nafakasının niteliği gözetildiğinde davalı babanın özürlü ve kısıtlı bulunan çocuğuna yardımda bulunması gerektiği sonucuna varılmaktadır. Boşanma kararının kesinleşmemesi, velayetin anne ve babada bulunması olguları çocuğun yardım ihtiyacını etkilemez. Mahkemece takdir edilecek yardım nafakası ile davalının sorumluluğuna karar verilmesi gerekirken, davanın reddine karar verilmiş olması bozma nedenidir....
Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; kardeşlerin kanunen bakmakla yükümlü olunan kişiler arasında sayılmadığını, nitekim bakım nafakası değil, şartları varsa yardım nafakası ödemekle yükümlü tutulduklarını, davalıların nafaka yükümlüsü sayılmasının mümkün olmadığını, müvekkillerinin refah içinde yaşamadıklarını, kabul anlamına gelmemekle birlikte talep edilen nafaka miktarının da yüksek olduğunu belirterek, davanın her bir davalı açısından reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda; Dava niteliği gereği TMK'nunn 364. Maddesi uyarınca yardım nafakası istemine ilişkindir. Madde metnine göre " Herkes, yardım etmediği takdirde yoksulluğa düşecek olan üstsoyu ve altsoyu ile kardeşlerine nafaka vermekle yükümlüdür. Kardeşlerin nafaka yükümlülükleri, refah içinde bulunmalarına bağlıdır....
Yardım nafakasına karar verilebilmesi için nafaka isteyenin yardım edilmemesi halinde zarurete düşeceğinin anlaşılması gerekmektedir. Zarurete düşme terimi çok sıkıntılı bir durumu ve ekonomik şartları ifade eder. Hükmedilecek yardım nafakasının miktarı yalnızca söz konusu sıkıntılı durumu önlemeye matuftur. Yardım nafakası yoluyla nafaka isteyenin geçiminin ve her türlü gereksinimlerinin sağlanması gerekmez. Eğitimine devam eden reşit birey kendi emek ve geliriyle yaşamını sürdürmekten yoksun ise ana babasından öğrenimini tamamlayıncaya kadar yardım nafakası isteyebilir. Ne var ki; bunu vermekle yükümlü tutulacak kişilerin geçim sıkıntısına düşürülmemesi asıldır. Bunun için belirlenen nafakanın; davacının geçinmesi için yeterli, nafaka yükümlüsünün geliriyle orantılı olacak şekilde Medeni Kanun'un 4.maddesindeki hakkaniyet ilkesi de gözetilerek takdir edilmesi gerekir....
AİLE MAHKEMESİ TARİHİ : 11/03/2014 NUMARASI : 2013/637-2014/375 Taraflar arasında görülen yardım nafakası davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir. Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Davacı vekili dava dilekçesi ile; davacının öğrenci, annesinin ev hanımı olduğunu, eğitim masrafları bulunduğunu belirterek davalı babanın oğlu için aylık 700.00 TL yardım nafakası ödemesine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile; davanın reddini istemiştir. Mahkemece; 01.10.2013 tarihinden itibaren aylık 400.00 TL yardım nafakası takdir edilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. TMK.'nun 364/1.maddesinde; "herkes yardım etmediği takdirde yoksulluğa düşecek olan üstsoyu ve alt soyu ile kardeşlerine nafaka vermekle yükümlüdür". TMK.'...
Buna göre, tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumları, nafakanın niteliği ve üniversite öğrencisi olan davacının ihtiyaçları ile nafaka yükümlüsünün (davalı babanın) gelir durumu nazara alınarak; TMK.....maddesinde vurgulanan hakkaniyet ilkesine uygun daha ... miktarda nafakaya hükmedilmesi gerekirken; yazılı gerekçe ile davacı lehine az miktar nafaka takdiri usul ve yasaya aykırı olup, bu husus bozmayı gerektirmiştir. Kabule göre de; dava ile talep edilen yardım nafakası olduğu ve mahkemecede, yardım nafakası olarak nitelendirme yapılıp hüküm kurulması gerekirken; yanlış nitelendirme ile eğitim nafakası olarak hüküm kurulması doğru değildir....
in temyiz itirazlarına yönelik olarak yapılan incelemede; Dava ;yardım nafakası istemine ilişkindir. TMK.'nun 364/1.maddesinde; "herkes yardım etmediği takdirde yoksulluğa düşecek olan üstsoyu ve alt soyu ile kardeşlerine nafaka vermekle yükümlüdür". Aynı maddenin 3.fıkrasına göre de, "Eş ile ana ve babanın bakım borçlarına ilişkin hükümler saklıdır." TMK.'nun 365/1 maddesinde; "Nafaka davası, mirasçılıktaki sıra göz önünde tutularak açılır" hükmüne yer verilmiştir. Yardım nafakası, aile bireylerini yoksulluk ve düşkünlükten kurtarmaya ilişkin bir nevi sosyal yardımlaşma olup, ahlak kuralları ile geleneklerin zorunlu kıldığı bir ödevdir. Yardım nafakası isteyenin kusuru ile yardıma muhtaç duruma düşmüş olması, yükümlüyü borcundan kurtarmamaktadır. Aile bağlarının herhangi bir nedenle zayıflamış olması da yükümlülüğü ortadan kaldıran bir neden olarak düzenlenmemiştir....
Mahkemece, davanın kabulü ile aylık 500,00 TL yardım nafakasının davalıdan tahsiline karar verilmiş, hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir. Dava; yardım nafakası istemine ilişkindir. Temyize konu uyuşmazlık; davacı annenin, davalı oğlundan yardım nafakası talep etme hakkının bulunup bulunmadığı ve mahkemece hükmedilen nafaka miktarının hakkaniyete uygun olup olmadığı hususlarında toplanmaktadır. Yardım nafakası, aile bireylerini yoksulluk ve düşkünlükten kurtarmaya ilişkin bir nevi sosyal yardımlaşma olup, ahlak kuralları ile geleneklerin zorunlu kıldığı bir ödevdir. Yardım nafakası isteyenin kusuru ile yardıma muhtaç duruma düşmüş olması, yükümlüyü borcundan kurtarmadığı gibi, aile bağlarının herhangi bir nedenle zayıflamış olması da yükümlülüğü ortadan kaldıran bir neden olarak düzenlenmemiştir....
Her ne kadar Mahkemece, davacının talebi yoksulluk nafakası hukuki nitelendirilmesi yapılarak hüküm tesisi cihetine gidilmiş ise de; dava niteliği itibari ile yardım nafakası talebine ilişkindir. Nitekim yoksulluk nafakası TMK.nun 175.maddesinde düzenlenmiş olup, bu düzenlemeye göre “Boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek taraf, kusuru daha ağır olmamak koşuluyla geçimi için diğer tarafın mali gücü oranında süresiz olarak nafaka isteyebilir.” hükmüne yer verilmiştir. Bu hüküm uyarınca eşler birbirlerinden yoksulluk nafakası talebinde bulunabilmektedirler. TMK'nın 364/1 maddesi gereğince; herkes yardım etmediği takdirde yoksulluğa düşecek olan alt soyuna nafaka vermekle yükümlüdür. Aynı kanunun 328/2 maddesine göre; çocuk ergin olduğu halde eğitime devam ediyorsa, ana ve babasının durum ve koşullarına göre kendilerinden beklenebilecek ölçüde olmak üzere eğitimi sona erinceye kadar çocuğa bakmakla yükümlüdürler. .../......
Hükmedilecek yardım nafakasının miktarı yalnızca söz konusu sıkıntılı durumu önlemeye matuftur. Yardım nafakası yoluyla nafaka isteyenin geçiminin ve her türlü gereksinimlerinin sağlanması gerekmez. Eğitimine devam eden reşit birey kendi emek ve geliriyle yaşamını sürdürmekten yoksun ise, ana-babasından öğrenimini tamamlayıncaya kadar yardım nafakası isteyebilir. Ne var ki; bunu vermekle yükümlü tutulacak kişilerin geçim sıkıntısına düşürülmemesi asıldır. Bunun için belirlenen nafakanın; davacının geçinmesi için yeterli, nafaka yükümlüsünün geliriyle orantılı olacak şekilde Medeni Kanun'un 4.maddesindeki hakkaniyet ilkesi de gözetilerek takdir edilmesi gerekir....