Mahkemece, alacaklıya icra emrinde istediği 7.200,00-TL birikmiş nafaka alacağının türü ve hangi aylar olduğunun sorulduğu, alacaklının 4 aylık tedbir nafakası olarak talep ettikleri yönünde beyanda bulunduğu, dayanak ilamın boşanma yönünden kesinleştiği, eklenti durumundaki iştirak nafakası ve yoksulluk nafakasının infaz edilebilir duruma gelmiş olup tedbir nafakasının kesildiği gerekçesiyle şikayetin kabulü ile 7.200,00-TL tedbir nafakası alacağının ve işlemiş faizinin icra emri ve takip talebinden çıkartılmasına karar verilmiş olup hüküm alacaklı vekilince temyiz edilmiştir. İİK’nun 17. maddesinin 1. fıkrasına göre ‘‘ Şikayet icra mahkemesince, kabul edilirse şikayet olunan muamele ya bozulur, yahut düzeltilir.’’ Borçlu vekili takibe konu edilen tedbir nafakalarının daha önce açılan icra dosyasına ödendiğini belirttiğinden, Mahkemece yapılması gereken iş, ilk takip dosyası olan ... 13....
Davalı eşin ortak çocuk için öngördüğü nafaka miktarı önlemleri re'sen alacak Aile Mahkemesi hakimi için "temenni" niteliğindedir. Bu temenni Aile Mahkemeleri hakimini sınırlamaz. Hakim çocuğu ana babasına karşı dahi korumak zorundadır. Çocuğun ihtiyacına göre temenni edilen tedbir nafakası miktarlarının altında veya üstünde bir miktara hükmedilebilir. Çocuğun ihtiyacı daha fazla ancak daha az istendi diye az nafaka vermek çocuğun güvenliğine ağır bir darbe oluşturur. 4-ARB/HA/MO...
Bu durumda, eldeki davadan önce kadın lehine hükmedilen TMK'nın 197.maddesine dayalı aylık 500 TL tedbir nafaka ilamı olduğu, bu ilam uyarınca hükmedilen nafaka devam ederken, sonradan açılan bu boşanma davasında TMK'nın 169.maddesi uyarınca kadın lehine hükmedilen aylık 300 TL tedbir nafakası kararı bulunduğu, nafakaların niteliği ve amacı dikkate alındığında, boşanma davasında hükmedilen tedbir nafakasının bağımsız tedbir nafaka davasında hükmedilen nafaka ile birlikte tahsil edilemeyeceği, mahkemece boşanma davası sırasında hükmedilen tedbir nafakasına ilişkin ara karar ve de hükümde bu nafakanın bağımsız tedbir nafakası davasında hükmedilen nafaka ile mükerrer tahsil edilmemek üzere karar verildiğinin belirtilmesi gerekirken bu konuda açıklama yapılmadığı anlaşıldığından, davacının istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile boşanma davasında hükmedilen tedbir nafakasının ne şekilde infaz edileceğinin ve hangi tarihe kadar devam edeceğinin açıklanarak hükmün düzeltilmesi yönünde karar verilmesi...
Ancak, takip konusu boşanma ilamında alacaklı eş için hükmolunan tedbir nafakası hakkında karar kesinleştiğinde yoksulluk nafakası olarak devam edeceğine ilişkin bir karar verilmediğinden bu tedbir nafakası karar kesinleşinceye kadar hüküm ifade eder.Bu sebeple takip konusu yapılan tedbir nafakası ile ilgili olarak ilamın kesinleşme tarihi göz önüne alınıp gerektiğinde bilirkişi incelemesi yaptırılarak eş için istenen tedbir nafakasının karar kesinleştiğinde sona ereceği dikkate alınmak sureti ile istenebilecek miktar tespit edilerek oluşacak sonuca göre karar vermek gerekirken eksik inceleme ile sonuca gidilmesi isabetsizdir. SONUÇ : Borçlu vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İ.İ.K. 366 ve H.U.M.K.’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), 13.01.2009 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü.Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, sair temyiz itirazları yerinde değildir.Ancak, tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumlarına, nafakanın niteliğine ve günün ekonomik koşullarına göre, özellikle ara kararı ile verilen nafaka miktarı da nazara alındığında; takdir edilen tedbir nafakası miktarı çok az olup, TMK’nun 4.maddesinde vurgulanan hakkaniyet ilkesine uygun değil ise de; bu hususun düzeltilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, bu yöne ilişen temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün 1.maddesindeki “aylık 250 TL tedbir nafakası takdirine" ifadesinin çıkartılarak yerine “aylık 350 TL tedbir nafakası takdirine" ifadesinin yazılması suretiyle hükmün düzeltilmesine ve düzeltilmiş bu şekliyle ONANMASINA, 24.04.2012...
Mahkemece yapılan ekonomik ve sosyal durum araştırması neticesinde; davacı kadının nafaka dışında gelirinin olmadığı, çocuğu ile birlikte dayısının evinde kaldığı anlaşılmıştır. Davalı ise babasına ait işyerinde çalışmakta ve babasına ait evde oturmaktadır. Hal böyle olunca mahkemece; tarafların gerçekleşen ekonomik ve sosyal durumları, nafakanın niteliği, müşterek çocuğun yaşı, okul durumu ve zorunlu ihtiyaçları, velayet kendisinde bulunan annenin de nafakaya ihtiyaç duyması dikkate alınarak hakkaniyete uygun daha yüksek oranda artırıma karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme sonucu nafaka miktarında yalnızca 35,00 TL'lik artış yapılması doğru görülmemiş, bu nedenle hükmün bozulmasına karar verilmiştir. Diğer taraftan boşanmanın kesinleşmesinden sonra müşterek çocuk için ödenen nafaka iştirak nafakası olup, mahkemece tedbir nafakası olarak nitelendirilmesi doğru değildir....
Mahkemece; boşanma davası sırasında davacı ve çocuk lehine sadece tedbir nafakasına hükmedildiği, bunun dışında davacının herhangi bir nafaka talebinin olmadığı, mahkemece de nafakaya hükmedilmediği, verilen boşanma kararının 26.05.2006 da kesinleştiği, bu tarihten itibaren bir yıldan fazla sürenin geçtiği, bu nedenle davacının kendi adına nafaka istemesinin mümkün olmadığı gerekçesiyle yoksulluk nafakası bakımından davanın reddine, iştirak nafakası yönünden ise davanın kısmen kabulüyle 375 TL nafakanın davalıdan tahsiline karar verilmiş, hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir.Dava dilekçesinde boşanma davası sırasında hükmedilen tedbir nafakasının artırılmasına karar verilmesi istenilmiş ise de ; boşanma davasının fer'i niteliğinde olan tedbir nafakası boşanma kararının kesinleşmesi ile sona erdiğinden davadaki istem boşanmanın kesinleşmesinden sonraki yoksulluk ve iştirak nafakası talebi olarak kabul edilmesi gerekmektedir....
Kural olarak, nafaka davalarında; mahkemece hükmedilen nafakanın geçerlilik tarihi daima dava tarihidir. Bu husus, 28.11.1956 gün 15 E., 15 K. sayılı Y.İ.B.K.'da "nafaka ve nafakanın artırılması davaları kanundan doğan bir alacağın tespiti ve tahsili niteliğinde olup, davanın açıldığı tarihten itibaren hüküm ifade eder" şeklinde belirtilmiştir. Yine, belirlenen nafakanın aylık ödeneceği hususu da kanun hükmüdür. Mahkemece, hüküm altına alınması istenilen iştirak nafakasının "karar tarihinden itibaren aylık 200 TL tedbir, karar kesinleştikten sonra tedbir nafakasının iştirak nafakası olarak devamına " şeklindeki hükmü anılan İBK'na ve Yerleşik Yargıtay Kararlarına aykırıdır....
Yargılama aşamasında davalı tarafından açılan terk nedenine dayalı boşanma davasının, nafaka davası ile birleştirilmesine karar verildikten sonra yapılan yargılama neticesinde mahkemece verilen hükmün, davalı/karşı davacı tarafından nafaka yönünden temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 3.Hukuk Dairesi'nin 14.09.2010 tarihli bozma ilamı ile hükmün bozulmasına karar verildiği, bozmadan sonra yerel mahkemece bozma ilamına uyulmasına karar verilerek yapılan yargılama neticesinde, temyiz talebinde bulunan davalı/karşı davacı kocanın temyiz taleplerinin yoksulluk nafakasına hükmedilmemesi ve hüküm altına alınan tedbir nafakasının miktarına yönelik olması, bozma ilamında sadece yoksulluk nafakasına talep olmadığından dolayı hükmedilemeyeceğinin belirtilmiş olmasına göre mahkeme kararının yoksulluk nafakasına ilişkin kısmı dışında kalan hüküm fıkralarının kesinleştiğinden davacı tarafın tedbir nafakası yönünden bir temyizi olmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına, yoksulluk nafakası...
belirterek şimdilik tedbir nafakası talep etmediğini beyan etmiştir. 14.03.2013 tarihli duruşmada davacı- davalı kadın vekili tedbir nafakası talebinde bulunmuş mahkemece dava tarihinden itibaren davacı-davalı kadın lehine tedbir nafakasına hükmedilmiştir....