Bu tür davaların reddine karar verilebilmesi için murisin hiçbir şekilde yaşamadığının, böyle bir kişinin mevcut olmadığının belirlenmesi veya davacının murisinn mirasçısı olmadığının tespiti gerekir. Davacının murisi olduğunu belirttiği İbiş oğlu .....'ın mirasçısı olduğuna ilişkin nüfus kayıtları sunamamış, mahkemece de yapılan araştırmada nüfus kayıtlarına ulaşılamamıştır. Davacı murisin mirasçısı olduğuna dair tanık ismi bildirmiş, tanıklardan Ali Açıkelli davacının murisi olan ..... ile kendi babasının öz kardeş olduklarını .....'ın ..... isminde tek çocuğu olduğunu ......'in de ölümü ile davacı ile birlikte mirasçılarının kaldığını beyan etmiştir. Tanığın nüfus kaydına göre babasının baba adı ..... iken muris .....'ın tapu kaydında baba adı İbiş olarak yazılıdır....
in nüfus cüzdanını kullandığı ve hastaneye bu isimle yatırılmasını sağladığı, ...in hastaneye müracaatı sırasında diğer sanık ...’in de kendisine refakat ettiği ve adı geçen sanığın ...in hastaneye yatış işlemleri sırasında ...’e ait nüfus cüzdanını kullandığından haberdar olduğu, bilahare ...in söz konusu hastanede gerçekleştirilen cerrahi operasyon sonrası gelişen komplikasyonlar yüzünden 30/12/2009 tarihinde vefat ettiği, ...in hastaneye yatış işlemlerinin katılan SGK nezdinde sağlık güvencesine sahip olan ... ismi ile yapılmış olması nedeni ile 64.834,14 TL’lik tedavi giderinin SGK'dan tahsil edildiği, diğer yandan ...in hastaneye ... kimliği altında yatış yaptığı için hastane görevlilerince ... adına mernis ölüm tutanağı düzenlenerek ilgili nüfus müdürlüğüne gönderildiği, bu bildirim üzerine sanık ...’in nüfus kaydına ölüm şerhinin düşüldüğü, bu durumu öğrenen sanığın ......
Yerel mahkemece, davanın kabulü ile tapu kayıt maliki ile nüfus kaydındaki muris kişinin aynı kişi olduğunun tespitine karar verilmiş,veraset ilamındaki kişi ile tapu kaydındaki kişinin aynı kişi olduğu yönünde bir hüküm kurulmamıştır. Şu durumda;Mahkemece veraset ilamındaki kişi ile tapu kayıt malikinin aynı kişi olduğunun da tespitine karar verilmesi gerekirken sadece nüfus kaydındaki kişi ile tapu kayıt malikinin aynı kişi olduğunun tespitine karar verilmesi doğru değil ise de bu yanlış yeniden yargılamayı gerektirmediğinden hükümde nüfus kaydı yanında verasetteki murisin de aynı kişi olduğunun tespiti şeklinde HMK’nın 370/2 maddesi gereğince kararın düzeltilerek onanması uygun görülmüştür. SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda açıklanan nedenle hüküm fıkrasının 1 nolu bendine "... Köyü ... parsel CN:...,S:...’de tapuya kayıtlı taşımaz malik sütununda adı geçen ... oğlu ... ile ......
Bu saptama yapılırken de aşağıda açıklanan yöntem izlenmelidir: 1-Kimlik bilgilerinde düzeltme yapılması veya tespiti istenen dava konusu taşınmazların tapu kayıtları (ilk tesis ve tedavülleriyle) ve kadastro tutanakları (tespit ve tescile esas alınan tüm dayanak belgeleriyle) ayrıca taşınmazlar kadastrodan sonra edinilmişse buna ilişkin tüm belgeler ile birlikte getirtilmelidir. 2-Nüfus müdürlüğünden, dava konusu taşınmazların tapu kayıtlarında malik olarak görünen kişi ile aynı kimlik bilgilerine sahip bir başka kişi veya kişilerin nüfus kayıtlarının bulunup bulunmadığı araştırılmalı, mevcut ise bu kişi veya kişiler duruşmaya çağrılarak talep konusu taşınmazlarda mülkiyet hakkı iddiaları bulunup bulunmadığı kendilerinden sorulmalı, kaydı düzeltilecek kişilerin nüfus kayıtları, tapu kayıtları ve dayanakları ile bağlantı kurulacak şekilde incelenmelidir. 3-Taşınmazın bulunduğu yerleşim yerinde zabıta aracılığı ile kayıt maliki ile aynı ismi taşıyan başka kişi veya kişilerin bulunup bulunmadığı...
Somut olayda davacı ...’nin , davalı ... . ile kardeş oldukları, davalılar ...ile ...’nin çocukları olan ve anılan davalılar üzerine kayıtlı bulunan davalı ... .’nin yanlışlıkla davacıların nüfusuna da kayıt edildiği belirtilip, davacılar üzerindeki mükerrer kaydın iptali ile davalılar üzerindeki kaydın bu şekilde düzeltilmesi istenmiştir. Dava bu niteliğiyle nesebe ilişkin olmayıp, hatalı yapılan nüfus kaydının düzeltilmesine ilişkindir. 5490 Sayılı Nüfus Hizmetleri Kanununun 36. maddesi uyarınca nüfus kaydının düzeltilmesine yönelik olan ve Türk Medeni Kanununun 282 ve devamı maddelerinde düzenlenen soybağı kurulmasıyla ilgisi bulunmayan davanın genel hükümlere göre Asliye Hukuk Mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekmektedir SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 6100 sayılı HMK'nin 21. ve 22. maddeleri gereğince Kars 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE, 21.10.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi....
İstinafa Cevap: Davalı nüfus idaresi ve birleşen dosyada davalı T8 istinafa cevap dilekçesi vermemiştir. Gerekçe ve Sonuç: HMK'nın 355. Maddesi gereği, kamu düzenine aykırılık teşkil eden hususlar hariç tutularak, istinaf neden ve gerekçeleri ile sınırlı olmak üzere yapılan incelemede; Dava, davacılardan T8 diğer davacıların öz annesi olduğunun aile mahkemesi karar ile tespiti edilmiş olması nedeniyle T8 nüfus hanesine çocukları olarak tescil edilerek nüfus kaydının düzeltilmesi, davacı Muzaffer'in aynı zamanda Suriye Vatandaşı olması nedeniyle çok vatandaşlığa sahip olduğunun nüfus kaydına tescil edilmesi, davacı T8 ile Suriye vatandaşı Hanım Ömer'in aynı kişi olduğu hususunun mahkeme kararı ile tespit edildiğinden bu durumun nüfus kaydına tescil edilmesi; birleşen dosyada ise, davacının davalı T8 çocuğu olduğunun tespiti ve bunun nüfus kaydına tescili istemine ilişkindir....
(TMK.m.29/1) Doğum ve ölüm, nüfus sicilindeki kayıtlarla ispat olunur. (TMK. m.30/1) Nüfus sicilinde bir kayıt yoksa gerçek durum her türlü delille ispatlanabilir. (TMK. m.30/2) Ölüme bağlı hakların kullanılabilmesi için; kişinin öldüğünün veya belirli bir zamanda ölü olduğunun tespitini talep etmekte hukuki yararı olanların dava açma hakları bulunmaktadır. Somut olayda; Ölüme bağlı hakların kullanılabilmesi için; kişinin öldüğünün veya belirli bir zamanda ölü olduğunun tespitini talep etmekte davacınını hukuki yararı mevcuttur....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi Taraflar arasındaki nüfus kaydının düzeltilmesine ilişkin davada Erzurum 3.Asliye Hukuk ve Aile Mahkemelerince ayrı ayrı görevsizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belirlenmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi, gereği düşünüldü: -K A R A R- Dava,davaname ile.....'nın,.... ve ......'in çocuğuymuş gibi yazılı nüfus kaydının iptaliyle, ... ve ......’in çocuğu olarak nüfusa kayıt edilmesine karar verilmesi istemine ilişkindir. Asliye Hukuk Mahkemesi'nce, davanın nesebin düzeltilmesi talebini içerdiği gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiştir. Aile Mahkemesi ise, davanın gerçek durumu göstermeyen yanlış nüfus kaydının düzeltilmesine ilişkin olduğunu belirterek görevsizlik yönünde hüküm kurmuştur . Somut olayda, ....'nın aslında ... ile üvey kardeş oldukları halde nüfusa kardeşi ...... ve yengesi .....'...
Somut olayda davacılar, nüfus kayıtlarında çocukları olarak gözüken...’in gerçekte amcası ... ile yengesi...’nin çocuğu olduğunu belirterek,...’in nüfus kaydının iptali ile üzerlerinden silinerek gerçek duruma uygun olarak nüfus kaydının düzeltilmesini talep etmişlerdir. Davanın kabul edilmesi halinde...’in’ anne ve baba adı değişecek olmasına rağmen, gerçek baba olduğu iddia edilen davalı ... ile nüfus kaydındaki baba davacı ...’nin abi-kardeş olmaları nedeniyle, nüfus haneleri değişmeyeceğinden, uyuşmazlığın soybağına ilişkin olduğundan söz edilmez. Hal böyle olunca, somut uyuşmazlığın nüfus kaydında düzeltim niteliğinde olduğu ve nesep davası olmadığı, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 25/12/2013 gün ve 2013/18-464 esas 2013/1698 karar sayılı ilamıyla da benimsenmiş olup, uyuşmazlığın Asliye Hukuk Mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekmektedir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 6100 Sayılı HMK.’nın 21. ve 22. maddeleri gereğince ... 11....
ın nüfus kayıtlarından silinmesi istemi 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanununun 36. maddesi uyarınca nüfus kayıt düzeltilmesi davası niteliğindedir. Bu durumda, mahkemece davanın ...'e öldüğünün tespiti halinde mirasçılarına yöneltilmesi, gösterilen delillerinin toplanması, iddia ile ilgili olarak kan ve genetik bulgular yönünden DNA testi yaptırılıp alınacak rapor da gözetilerek delillerin birlikte değerlendirilmesi ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile davanın kabulü doğru görülmemiştir. Diğer taraftan Türk Medeni Kanununun 301. maddesi uyarınca, çocuk ile baba arasındaki soybağının mahkemece belirlenmesini isteme hakkı ana ve çocuğa tanındığından ve ...'in, ... ile ...'in evlilik dışı ilişkisinden doğduğunun ve babasının ... olduğunun tespiti yönünden Cumhuriyet Savcısının dava açma hakkı bulunmadığından, bu istemin reddine karar verilmesi gerekirken davanın kabulü doğru bulunmamıştır....