Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

a ödemeleri yaparak tapudaki 17/240 ve 15/240 hisseleri satın aldığı anlaşıldığından, muvazaa iddiasının da ispatlanamadığına kanaat getirilerek, muvazaa nedeniyle tapudaki hisse devrinin iptali talebinin de reddine karar verilmiş, hüküm süresi içerisinde davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Mahkemece dava konusu tasarrufların tarihi ile dava tarihi arasında 5 yıllık hak düşürücü sürenin geçmesi gerekçesi ile tasarrufun iptali talebinin reddine, muvazaanın da davacı tarafından ispatlanamaması gerekçesi ile muvazaa nedeniyle tapudaki hisse devrinin iptali talebinin reddine karar verilmişse de varılan sonuç dosya kapsamına uygun değildir. Davacı dava dilekçesinde İİK 284'e göre hak düşürücü süre olan “5 yıllık” sürenin geçtiğinin mahkemece kabulü halinde BK 19'a göre davanın değerlendirilmesi talep edilmiştir. Bu ileri sürülüşe göre dava BK'nın 19. maddesine dayalı olarak açılan muvazaalı işlemin iptaline ilişkin olduğu kabul edilmelidir....

    Davalı ... vekili, İİK’nnı 280. maddesine göre işbu davanın açılabilmesi için alacağın gerçek olması, icra takibinin kesinleşmesi, aciz belgesinin bulunması gerektiğini, hisse devrinin noterde yapıldığını, pay defterine işlendiğini, ortakların muvafakat ettiğini, şirketin aile şirketi olduğunu, babası Behçet Uğurlu ile annesi ...’nun isteği üzerine, Behçet Uğurlu’nun 10.000 hisse, abisi Erdil Uğurlu’nun 30.000 hisseyi 05.09.2014 tarihinde bedelsiz olarak davalıya devredildiğini, ancak davalı ile abisi arasındaki tartışmalar nedeniyle 08.09.2017 tarihinde anne ve babasının isteği üzerine hisse devrinin bedelsiz yapıldığını, davacının iddialarının yerinde olmadığını belirterek, davanın reddini istemiştir....

      Davalı ... vekili, İİK’nnı 280. maddesine göre işbu davanın açılabilmesi için alacağın gerçek olması, icra takibinin kesinleşmesi, aciz belgesinin bulunması gerektiğini, hisse devrinin noterde yapıldığını, pay defterine işlendiğini, ortakların muvafakat ettiğini, şirketin aile şirketi olduğunu, babası Behçet Uğurlu ile annesi ...’nun isteği üzerine, Behçet Uğurlu’nun 10.000 hisse, abisi Erdil Uğurlu’nun 30.000 hisseyi 05.09.2014 tarihinde bedelsiz olarak davalıya devredildiğini, ancak davalı ile abisi arasındaki tartışmalar nedeniyle 08.09.2017 tarihinde anne ve babasının isteği üzerine hisse devrinin bedelsiz yapıldığını, davacının iddialarının yerinde olmadığını belirterek, davanın reddini istemiştir....

        Davalı ... vekili, İİK’nnı 280. maddesine göre işbu davanın açılabilmesi için alacağın gerçek olması, icra takibinin kesinleşmesi, aciz belgesinin bulunması gerektiğini, hisse devrinin noterde yapıldığını, pay defterine işlendiğini, ortakların muvafakat ettiğini, şirketin aile şirketi olduğunu, babası Behçet Uğurlu ile annesi ...’nun isteği üzerine, Behçet Uğurlu’nun 10.000 hisse, abisi Erdil Uğurlu’nun 30.000 hisseyi 05.09.2014 tarihinde bedelsiz olarak davalıya devredildiğini, ancak davalı ile abisi arasındaki tartışmalar nedeniyle 08.09.2017 tarihinde anne ve babasının isteği üzerine hisse devrinin bedelsiz yapıldığını, davacının iddialarının yerinde olmadığını belirterek, davanın reddini istemiştir....

          Muvazaaya dayalı davalarda davacının icra takibine geçmesi ve aciz belgesi almasına gerek yoktur. Çünkü yukarıda açıklandığı gibi İİK 277 ve izleyen maddelerinde iptal davasına konu tasarruflar özünde geçerli olmasına rağmen kanunun icra hukuku yönünden iptaline imkan verdiği tasarruflardır. Muvazaaya dayalı iptal davasında ise davacı muvazaalı işlemle kendisinin zararlandırıldığını ileri sürmektedir. İİK 277 ve izleyen maddelerinde düzenlenen iptal davası açma hakkı davacının genel hükümlere, muvazaaya dayanarak dava açmasına engel değildir. Davacının iddiasını kanıtlaması halinde iddianın taşınmazın aynına ilişkin olmadığı, alacağın tahsiline yönelik bulunduğu da gözetilerek İİK 283/1,2 maddesi kıyasen uygulanarak iptal ve tescile gerek olmaksızın davacının taşınmazların haciz ve satışını isteyebilmesi yönünden hüküm kurulması gerekecektir....

            Hukuk Dairesinin davayı “muris muvazaasına dayalı olarak açılan ve Limited Şirket hisselerinin devrinin iptali istemi” olarak nitelendirerek asliye ... mahkemesinin görevli olduğundan bahisle kaldırma ve gönderme kararı verdiği, anılan gönderme kararı sonrasında asliye hukuk mahkemesinin görevsizlik kararının usulüne uygun işlem yapılmadan dosyanın asliye ... mahkemesine gönderildiği ve esas hakkında karar verilmek suretiyle sonuca gidildiği anlaşılmaktadır. Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı şirket pay devrinin iptali ile terekeye iadesi, olmadığı takdirde bedelin tahsili, bu da olmadığı takdirde tenkis istemine ilişkindir....

              Noterliğinin 21/06/2006 tarih ve 19493 yevmiye sayılı resmi senet ile, şirketin diğer ortağı davalı üçüncü kişi T10'a devredildiğinden bahisle yapılan hisse devrinin, borçlunun alacaklılarından mal kaçırmaya yönelik muvazaalı işlem olduğundan bahisle, davalılar arasında yapılan hisse devir işleminin iptali ile, davalı-borçlu T4 adına tescili istemiyle eldeki dava açılmıştır. Somut olayda, dava dilekçesindeki ileri sürüşe ve yargılama sırasındaki sözlü ve yazılı açıklamalara göre dava niteliği itibariyle, TBK'nun 19. maddesine dayalı olarak açılan muvazaalı işlemin iptali istemine ilişkindir. Yüzeysel bakıldığında iptal davaları ile muvazaa davaları arasında bir benzerlik görülmekte ise de bu benzerlik her iki davanın güttüğü amaçtan öte gitmemektedir. İİK'nun 277. maddesinde sözü edilen iptal davaları borçlu tarafından geçerli olarak yapılmış bazı tasarrufların hükümsüz kılınması için açılır....

              Muvazaaya dayalı davalarda davacının icra takibine geçmesi ve aciz belgesi almasına gerek yoktur. Çünkü yukarıda açıklandığı gibi İİK 277 ve izleyen maddelerinde iptal davasına konu tasarruflar özünde geçerli olmasına rağmen kanunun icra hukuku yönünden iptaline imkan verdiği tasarruflardır. Muvazaaya dayalı iptal davasında ise davacı muvazaalı işlemle kendisinin zararlandırıldığını ileri sürmektedir. İİK 277 ve izleyen maddelerinde düzenlenen iptal davası açma hakkı davacının genel hükümlere, muvazaaya dayanarak dava açmasına engel değildir. Davacının iddiasını kanıtlaması halinde iddianın taşınmazın aynına ilişkin olmadığı, alacağın tahsiline yönelik bulunduğu da gözetilerek İİK 283/1,2 maddesi kıyasen uygulanarak iptal ve tescile gerek olmaksızın davacının taşınmazların haciz ve satışını isteyebilmesi yönünden hüküm kurulması gerekecektir....

                Davalılar ... ve ... vekili, şirket hisse devrinin iptalini istemek için davacının hukuken korunması gereken bir menfaatinin olması gerektiğini somut olayda böyle bir menfaatin olmadığını, davacının iptalini istediği Teknik Alüminyum İthalat İhracat San. ve Tic. Ltd. Şti'nin (hisse devri için TTK'm.520 de hüküm kurulmuş olup) 1/8 hissenin devri hususu olduğunu, hisse devirlerine karşı iptal davası açma yetkisinin sadece ortaklara ve kesinleşmiş alacak sahiplerine ait olduğunu, davacının iptalini istediği Teknik Alüminyum İthalat İhracat San. ve Tic. Ltd. Şti'nin 1/8 hissesi 17/11/2003 tarihinde davalı ...'nın annesi tarafından kendisine hiçbir bedel ödemeksizin verilen bir hisse olduğunu, Teknik Alüminyum İthalat ihracat san ve Tic. Ltd. Şti'nin şirketinin büyük ortağı olan müvekkil şirketi dağıtmamak adına davalı ...'tan hisseleri geri almış bunun mal kaçırma amaçlı yapıldığını iddia etmenin mümkün olamayacağı ve tüm bu nedenlerle davanın reddi gerektiğini savunmuştur....

                  İlk derece mahkemesince dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda 10/02/2022 tarihli ara kararda; dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda davacı vekili her ne kadar dava dilekçesi ile dava konusu taşınmazdaki paylar üzerine ihtiyati tedbir konulmasını talep etmiş ise de, davanın muvazaaya dayalı tasarrufun iptali davası olduğu, davacının iddiaları kapsamında bakiye alacaklı olmadığı ve davalının eşten mal kaçırmak maksadıyla söz konusu devri yaptığı iddiasının bulunduğu, davalı Ahmet Ergün'ün hisse satış tarihinde fiil ehliyetinin olup olmadığı nın dosya kapsamından belli olmadığı ve bu aşamada hisse devir tarihi itibariyle davalı Ahmet Ergün'ün fiil ehliyetinin bulunmadığına yönelik o tarihlerde alınmış herhangi bir rapor, ilaç listesi vesaire sunulmamış olduğu anlaşıldığından, davacının iddialarının yaklaşık ispat ölçüsünde ispatlanamadığından tedbir talebinin reddine karar verilmesi gerekmiştir." gerekçesi ile; Davacı vekilinin ihtiyati tedbir talebinin REDDİNE karar verilmiş, verilen...

                  UYAP Entegrasyonu