"İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Davacı ... ...... vekili Avukat ... tarafından, davalılar ... vd. aleyhine 06/03/2012 gününde verilen dilekçe ile muvazaalı işlemin iptali istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; sıfat yokluğu nedeniyle reddine dair verilen .../07/2012 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davacı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü. Dava, muvazaalı işlemin iptali istemine ilişkindir. Mahkemece, sıfat yokluğu nedeniyle davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz olunmuştur. Davacının ortağı bulunduğu şirketin, davalıların muvazaalı işlemleri ile borçlandırıldığı ileri sürülmüştür. Kural olarak, hakları zarara uğratılan üçüncü kişiler, muvazaalı işlemin geçersizliğini ileri sürebilirler....
Nitekim tasarrufun iptali davalarında İİK.nın 283/1. maddesi doğrudan BK'na göre açılan davalarda kıyasen uygulanarak iptal ve tescile gerek olmaksızın davacıya haciz ve satış isteyebilmesi yönünden hüküm kurulması gerektiği Dairemizin ve Yargıtay'ın yerleşmiş görüşleri arasındadır. Öte yandan muvazaalı işlemin tesbiti aslında muvazaaya dayalı işlemin iptalini de kapsamaktadır. Davacı vekili, dava dilekçesinde ve yargılama aşamalarında davalı ... Boya Kimya San. ve Tic. Ltd.Şti ile diğer davalı ... arasındaki taşınmaz devrinin muvazaalı olduğunun tesbitini istediğini açıklamış ve dava dilekçesi içeriğinden, davanın davacı ...'ın davalı işvereni ... Boya Kimya San. ve Tic....
Gerek, tasarrufun iptali davaları gerekse BK'nun 19.maddesine dayalı olarak açılan muvazaalı işlemin iptali davalarında, diğer dava koşullarının yanında iptali istenilen işlemin borcun doğumundan sonra yapılmış olması gerekmektedir. Borcun doğumundan kasıt ise borçlu hakkında başlatılan takibin tarihi değil, takibe esas olan borcun doğduğu tarihtir. Somut olayda, davacı alacaklı idare borçlu hakkında 1997-1999 dönemine ait vergi alacağı nedeniyle 2002 yılında takip başlatmış ve ödeme emri 30.09.2002 tarihinde tebliğ edilmiştir. Buna göre borcun doğumu 1997-1999 yılına ait vergi borcunun yasa uyarınca ödeme zamanı olup ilk tasarruf ise bundan sonra 30.05.2000 tarihinde yapılmıştır. Mahkemece,işin esasına girilerek, oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken hatalı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ:Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki muvazaalı işlemin iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü: -K A R A R- Davacı vekili, davalı ... ile müvekilinin evli olduklarını, ortak aldıkları taşınmazlarını muvazaalı olarak davalı kardeşi ...'...
Dava BK'nun 19.maddesine dayalı olarak açılan muvazaalı işlemin iptaline ilişkindir. HMK'nin 33.maddesine göre Hakim, Türk hukukunu resen uygulamak zorundadır. Bir davada olayları belirtmek ve açıklamak taraflara, hukuki nitelendirme Hakime aittir. Bu nedenle tarafların hukuki nitelendirmeyi doğru yapmak zorunluluğu yoktur. Başka bir ifade ile Hakim, bildirilen hukuki sebeplerle bağlı olmayıp, hukuki sebebi kendiliğinden bulup uygulamakla sorumludur. Somut olayda, dava dilekçesindeki ileri sürüşe ve yargılama sırasındaki sözlü ve yazılı açıklamalara göre dava niteliği itibarıyla BK'nun 19. maddesine dayalı olarak açılan muvazaalı işlemin iptali istemine ilişkindir. Muvazaalı işlemin iptali için salt bedel farkı yeterli olmayıp işlemin iki tarafınında fikir birliği içinde olması gerekir.Somut olayda salt davalı borçlunun mal kaçırma amacı ile hareket etmesi yeterli olmayıp, ...'...
Nitekim tasarrufun iptali davalarında İİK.nın 283/1. maddesi doğrudan BK'na göre açılan davalarda kıyasen uygulanarak iptal ve tescile gerek olmaksızın davacıya haciz ve satış isteyebilmesi yönünden hüküm kurulması gerektiği Dairemizin ve Yargıtay'ın yerleşmiş görüşleri arasındadır. Öte yandan muvazaalı işlemin tespiti aslında muvazaaya dayalı işlemin iptalini de kapsamaktadır. Davacı vekili, dava dilekçesinde ve yargılama aşamalarında davalı ...... Kimya San. ve Tic. Ltd. Şti ile diğer davalı ... arasındaki taşınmaz devrinin muvazaalı olduğunun tespitini istediğini belirtmiş ve dava dilekçesi içeriğinden, davanın davacı işçinin davalı işvereni ...... Kimya San. ve Tic....
Nitekim tasarrufun iptali davalarında İİK 283/1 maddesi doğrudan BK'na göre açılan davalarda kıyasen uygulanarak iptal ve tescile gerek olmaksızın davacıya haciz ve satış isteyebilmesi yönünden hüküm kurulması gerektiği Dairemizin ve Yargıtay'ın yerleşmiş görüşleri arasındadır. Öte yandan muvazzalı işlemin tesbiti aslında muvaazaya dayalı işlemin iptalini de kapsamaktadır. ... Davacı vekili, dava dilekçesinde ve yargılama aşamalarında davalı ... ile diğer davalı ... arasındaki taşınmaz devrinin muvazaalı olduğunun tesibitini istediğini belirtmiş ise de, dava dilekçesi içeriğinden, davanın davacı ...'un davalı işvereni ... işçilik alacağı tahsilini sağlamaya yönelik olarak açıldığı, bu alacağın tahsilini önlemek amacı ile yapılan ve dava konusu olan taşınmazını muvazaalı olarak diğer davalıya devrettiğinin tesbitini istediği, bu tesbitteki amacın aslında muvazaalı işlemin iptali ile alacağın tahslini sağlamak olduğu anlaşılmaktadır....
Her ne kadar, muvazaalı işlemin saptanması ile birlikte, tapu kaydının iptali ve tescili istenilmiş ise de; çoğun içinde azın da bulunduğu ilkesi gereğince, muvazaalı işlemin yapılan takip yönünden hüküm doğurmamasının istenildiği açıktır. Bu bakımdan, İİK.m.383 düzenlemesi yol gösterici niteliktedir. Mahkemece, İİK.m.283 hükmü gereğince tapu kaydının iptaline gerek kalmaksızın, davacının dava konusu taşınmazın haciz ve satışını isteyebilmesi yönünde hüküm oluşturulması gerekirken davanın reddine karar verilmesi doğru değildir. Karar, açıklanan nedenlerle yerinde görülmemiş ve bozmayı gerektirmiştir. SONUÇ: Temyiz olunan kararın, yukarıda gösterilen nedenle BOZULMASINA ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 11/02/2013 gününde oyçokluğuyla karar verildi....
Bu nedenlerle mahkemenin davayı BK'nun 19.maddesindeki muvazaalı işlemin iptali olarak nitelemesi gerekirken, yazılı şekilde nitelemesi usul ve yasaya aykırı olmuştur. Öte yandan, muvazaalı işlemin iptali için işlemin iki tarafınında fikir birliği içinde olması gerekir.Somut olayda salt davalı ...'in mal kaçırma amacı ile hareket etmesi yeterli olmayıp, ...'in de borçlunun bu amaçla hareket ettiğini bilen veya bilmesi lazım gelen şahıslardan olduğunun ispatlanması gerekir. Davacıların, davalı ... ile Dilek'in birbirlerini tanıdıkları, ...'in kazadan haberdan olduğu yönünde bir iddia ve ispat olmadığı gibi dosya içeriğinden de bu yönde bir delile rastlanmamıştır. Aracın satış bedeli ile gerçek değeri arasında bir oransızlıkta bulunmamaktadır. Kaldıki mahkemenin kabulünün aksine karara dayanak alınan 2918 sayılı Yasa'nın 85/2.maddesine "şerh konuluncaya kadar kötüniyetli şahıslara yapılan satışların iptali" öngörülmüştür. Bu halde mahkemece, üçüncü kişi ...'...
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL Taraflar arasında görülen davada; Davacılar, miras bırakanı olan ...'nin maliki olduğu 58 parsel sayılı taşınmazını eşit paylarla, ikinci eşi ve oğlu olan davalılara ölünceye kadar bakma akdi ile temlik ettiğini, işlemin diğer mirasçılardan mal kaçırmak amacıyla ve muvazaalı olarak yapıldığını ileri sürerek, tapu kaydının iptali ile miras payları oranında adlarına tesciline karar verilmesini istemişlerdir. Davalılar, bakım akdinden kaynaklanan yükümlülüklerini yerine getirdiklerini, muvazaalı temlik yapılmadığını belirterek davanın reddini savunmuşlardır. Mahkemece, işlemin muvazaalı olarak yapıldığının ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Karar, davacı tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi ...'ın raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü....