Bir davada taraflarca öne sürülen maddi olguların hukuki değerlendirmesini yapmak, uygulanacak yasa maddelerini bulmak ve uygulamak HUMK'nın 76. maddesi gereğince hakimin doğrudan görevidir. Dava dilekçesindeki ileri sürülüşe ve yargılama aşamasındaki sözlü ve yazılı açıklamalara göre dava, niteliği itibariyle BK'nın 18. maddesinde tanımını bulan muvazaa hukuksal nedenine dayalı iptal davasıdır. Yüzeysel bakıldığında iptal davaları ile muvazaa davaları arasında bir benzerlik görülmekte ise de, bu benzerlik her iki tür davanın güttüğü amaçtan öte gitmemektedir. İİY'nin 277. maddesinde sözü edilen iptal davaları borçlu tarafından geçerli olarak yapılmış bazı tasarrufların hükümsüz kılınması için açılır. Oysa muvazaa davası, alacaklı ve borçlunun yaptığı tasarruf! işlemin gerçekte hiç yapılmamış olduğunu tespit ettirmeyi amaçlar....
Davanın, muvazaa nedeniyle tapu iptal ve tescil davası olduğu anlaşılmıştır. Davalıların kabul beyanına göre..." gerekçesi ile davanın kabulü ile Konya İli Selçuklu İlçesi Işık Mahallesi 2520 ada 472 parsel 8 nolu bağımsız bölümün davalı T4 adına olan kaydının iptali ile davalı T3 adına tesciline karar verilmiştir. Dava, Genel Muvazaaya (BK 19) Dayalı Tapu İptali Ve Tescil davası olup, Bu durumda Hakimler ve Savcılar Kurulu Birinci Dairesi'nin 02/06/2021 tarih ve 431 sayılı kararı ile düzenlenen Konya Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Daireleri arasındaki iş bölümünün 3. Hukuk Dairesinin görevlerini belirleyen 11.Maddesinde "TBK'nın 19. maddesi gereğince muvazaa iddiasına ilişkin davalar sonucu verilen hüküm ve kararlar," hükmü uyarınca istinaf inceleme görevi Konya Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi'ne ait olduğu anlaşılmakla; dosyanın anılan daireye gönderilmesine karar verilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur....
Gerek TBK.m.19'da düzenlenen muvazaa hukuksal nedenine dayanılarak açılan iptal davaları gerekse İİK.m.277 ve devamı madde hükümleri uyarınca açılmış tasarrufun iptali davaları, tasarrufa konu malların aynı ile ilgili olmayıp, alacaklıya alacağını temin imkanı sağlayan nispi nitelikteki dava türleridir. Muvazaaya dayalı iptal davalarında da davanın başarıya ulaşması halinde İİK'nın 283/1 maddesi kıyasen uygulanarak, davacıya tasarruf konusu taşınmaz üzerinden haciz ve satış yetkisi verilmesine karar verilecektir. Bu nedenle bu tür davalarda verilmesi gereken hukuki koruma ihtiyati tedbir kararı olmayıp şartların varlığı halinde kıyasen uygulanması gereken İİK'nun 281/2 madde gereğince ihtiyati hacizdir. İİK’nun 281. maddesi ise "Mahkeme, iptal davalarını basit yargılama usulü ile görüp hükme bağlar ve bu davalara müteallik ihtilafları hal ve şartları göz önünde tutarak serbestçe takdir ve halleder....
Davacının bu davadaki amacı alacağını tahsil edebilmek için muvazaa nedeniyle temelde geçersiz olan işlemin hükümsüzlüğünü sağlamaktır.Muvazaaya dayalı davalarda davacının icra takibine geçmesi ve aciz belgesi almasına gerek yoktur. Muvazaaya dayalı iptal davasında davacı muvazaalı işlemle kendisinin zararlandırıldığını ileri sürmektedir. İİK 277 ve izleyen maddelerinde düzenlenen iptal davası açma hakkı davacının genel hükümlere,muvazaaya dayanarak dava açmasına engel değildir.Davacının iddiasını kanıtlaması halinde iddianın, alacağın tahsiline yönelik bulunduğu da gözetilerek İİK 283/1 maddesi kıyasen uygulanarak iptal ve tescile gerek olmaksızın davacıya haciz ve satış isteyebilmesi yönünden hüküm kurulması gerekecektir. Somut olayda davacıların alacağının ... İcra Müdürlüğünün 2011/2486 sayılı takip dosyası gereğince davacıların miras ... tarafından dava dışı ...'ne kiralanan ve davalı ...'...
Gizli işlemin geçerliliği için bir şekil koşulu var ama bu şekil koşulu gerçekleşmemişse bu takdirde muvazaaya dayalı iptal taşınır mallarda da söz konusu olabilecektir. Örneğin trafiğe kayıtlı bir araç gerçekte bağışlanmak istendiği hâlde noterde satış suretiyle devredilmiş ise burada muvazaaya dayalı iptal mümkündür. Çünkü trafiğe kayıtlı araçlar menkul hükmünde olmasına rağmen bağış suretiyle mülkiyetin geçişi için zilyetliğin devredilmesi yeterli olmayıp noterde bağış işleminin de gerçekleştirilmesi gerekir. Bağış işlemi yerine satış gösterilmesi hâlinde bu işlem bağış için geçerli şekil koşulunu sağlamadığından iptal söz konusu olabilecektir. Muvazaa davaları sadece muris işlemleri nedeniyle mirasçılar tarafından açılan davalar olmayıp yapılan muvazaalı işlemden zarar gören üçüncü kişiler tarafından da açılabilmektedir. İcra İflas Kanunu 277 vd. maddelerde tasarrufun iptali davaları muvazaanın varlığına ilişkin karineler içeren özel muvazaa düzenlemeleridir....
Muvazaaya dayalı iptal davasında, davacı muvazaalı işlemle kendisinin zararlandırıldığını ileri sürmektedir. İcra İflas Kanunu' nun 277. ve izleyen maddelerinde düzenlenen iptal davası açma hakkı davacının genel hükümlere, muvazaaya dayanarak dava açmasına engel değildir. Davacının iddiasını kanıtlaması halinde, iddianın alacağın tahsiline yönelik bulunduğu da gözetilerek İcra İflas Kanunu' nun 283/1. maddesi kıyasen uygulanarak hüküm kurulması gerekecektir. TBK' nun 19.maddesine dayalı olarak açılan muvazaa iddiasına dayalı davalarda ise yazılı yargılama usulü uygulanır....
Miras bırakanın yaptığı temliki tasarruflardan zarar gören mirasçılar, tenkis davası ile birlikte kademeli olarak veya tenkis davası açtıktan sonra ayrı bir dilekçe ile muris muvazaası nedenine dayalı iptal ve tescil davası açabilirler (22.5.1987 tarih ve 4/5 sayılı İBK). Öte yandan, 1.4.1974 gün ve ½ sayılı İBK’nda sözü edilen muvazaa sebebine dayanan iptal davaları bir süreye tabi değildir. Muvazaa iddiaları zamanaşımına uğramaz. “...Muvazaa iddiasına dayalı davaların da zamanaşımına ve hak düşürücü süreye tabi olmaksızın her zaman açılabileceği yargısal uygulamayla benimsenmiştir. Hukuk Genel Kurulunun 22.6.1983 gün ve 479/719 sayılı kararında da belirtildiği üzere muvazaa sebebinin ortadan kalkması veya bir zamanın geçmesi ile görünürdeki işlemin geçerli hale gelemeyeceği kuşkusuz bulunduğundan, muvazaa iddiası her zaman ileri sürülebilir. Bu nedenle muvazaa iddialarında zamanaşımı kabul edilmemiştir....
Mahkemece iddia, savunma toplanan delillere göre, davalılar arasında akrabalık bağı bulunmadığı, dava konusu taşınmaz üzerindeki deponun davalı 3.kişi ... tarafın- dan soğuk hava deposu haline getirilerek bir süre kullanılıp daha sonra dava dışı 4.kişiye kiralandığı,kira bedellerinin davalı 3.kişiye ödendiği, satıştan sonra elektrik ve kanalizasyon aboneliğinin davalı 3.kişi adına yapıldığı, davalı 3.kişinin borçlu ile elbirliği içinde olmadığı, borçlunun oğlu ile davalı 3.kişinin aynı şirkette ortak olmalarının sonuca etkili olmadığı, tapudaki satış bedelinin düşüklüğünün ülkedeki genel uygulama olması nedeniyle muvazaanın göstergesi olmayacağı, davanın TBK’nun 19 maddesi gereğince açılmış olması nedeniyle davacının ticari işletme devrine ilişkin hükümlerden yararlanamayacağı, genel hükümlere göre muvazaa iddiasının davacı tarafından ispatlanamaması nedeniyle davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir....
İSTİNAF NEDENLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE : HMK'nun 355. maddesi uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebepler ve kamu düzeni ile sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesinde; HMK'nin 33.maddesine göre Hakim, Türk hukukunu resen uygulamak zorundadır. Bir davada olayları belirtmek ve açıklamak taraflara, hukuki nitelendirme Hakime aittir. Bu nedenle tarafların hukuki nitelendirmeyi doğru yapmak zorunluluğu yoktur. Başka bir ifade ile Hakim, bildirilen hukuki sebeplerle bağlı olmayıp, hukuki sebebi kendiliğinden bulup uygulamakla sorumludur. Dava dilekçesindeki ileri sürüşe ve yargılama sırasındaki sözlü ve yazılı açıklamalara göre dava niteliği itibarıyla TBK 19.maddesinde tanımını butlan muvazaa hukuksal nedenine dayalı iptal davasıdır. Yüzeysel bakıldığında iptal davaları ile muvazaa davaları arasında bir benzerlik görülmekte ise de bu benzerlik her iki davanın güttüğü amaçtan öte gitmemektedir....
İnşaat ve Taahhüt AŞ'de hisselerini diğer davalıya satmış olması ve bu satış işleminin muvazaalı olduğu belirtilerek, anılan tapuların muvazaa nedeniyle iptaline, ayrıca genel kurul kararlarının, yönetim kurulu kararlarının, noter işlemlerinin ticaret sicil odası, il ve ilçe belediye başkanlıkları nezdindeki tüm işlemlerin muvazaa ve mutlak butlan sebebiyle yok sayılması noktasında toplandığı tespit edilmiştir....