İcra Müdürlüğü'nün 2016/505 Esas sayılı dosyası üzerinden takibe geçtiklerini, davalı T6 kayden maliki bulunduğu Muğla İli, Bodrum İlçesi, Eskiçeşme Mahallesi, 12 ada, 48 parsel, zemin kat, 11 nolu bağımsız bölümünü, alacaklılarının alacaklarını sonuçsuz bırakmak amacıyla diğer davalılara devrettiğinden bahisle yapılan muvazaalı devirlerin; İİK'nun 277 v.d maddeleri uyarınca iptali ile, takibe konu alacak ve fer'îleriyle sınırlı olmak üzere, taşınmaz üzerinde cebri icra yetkisi tanınmasına ve taşınmaz üzerine ihtiyati haciz konulmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davacı vekili, İİK'nun 277 v.d maddeleri kapsamında, tasarrufun iptali istemiyle açtığı davasını, 07/11/2017 Uyap kayıt tarihli ıslah dilekçesi ile, davasını tamamen ıslah ederek, TBK'nun 19. maddesine dayalı muvazaa davasına dönüştürdüğü ve mahkemece de, davanın TBK'nun 19. maddesine dayalı muvazaa davası olduğu kabul edilerek, yargılama bu şekli ile yapılıp, davanın kabulüne karar verildiği görülmüştür....
ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : None NUMARASI : 2023/404 ESAS SAYILI DERDEST DOSYA DAVA KONUSU : Tasarrufun İptali (TBK M. 19'dan Kaynaklanan Tasarrufun İptali) KARAR : Tokat 2. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2023/404 esas sayılı derdest dava dosyasında verilen tasarrufun iptali (TBK M. 19'dan kaynaklanan tasarrufun iptali) talepli davada verilen ihtiyati haczin kaldırılması talebinin reddine ilişkin ara kararın kaldırılması için davalılar vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine, yapılan inceleme sonucunda; TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ : İDDİA:Davacı vekili dava dilekçesi ile özetle; Davalı ile tasfiye halinde olan Asya Katılım Bankası A.Ş. Arasında kredi sözleşmesi imzalandığını, sözleşmeden kaynaklı borcun ödenmemesi üzerine davalı borçlu aleyhine Tokat 1.İcra Müd.2011/1484 Esas sayılı dosyası ile takip başlatıldığını, bu sırada dava dışı dava dışı Tasfiye Halinde Asya Katılım Bankası A.Ş.'...
Davalılar vekillerince 28/04/2022 günlü bu karara karşı ayrı ayrı sunulan dilekçeler ile itiraz edilerek tasarrufun iptali şartları oluşmadan verilen ihtiyati haczin kaldırılmasını talep etmişlerdir. Mahkemece davalılar vekillerinin hacze ilişkin itirazları 01/07/2022 günlü duruşma oturumuyla değerlendirilerek reddedilmiş ve 01/07/2022 günlü itirazın reddine ilişkin bu ara karara karşı davalı T3 vekili tarafından istinaf yasa yoluna başvurulmuştur. Davalı T3 vekilinin istinaf nedenleri; davanın esasına ve dava ön şartlarına ilişkin itirazları değerlendirilmeden verilen ihtiyati haciz kararında ve bu karara karşı yaptıkları itirazın reddine ilişkin kararda isabet olmadığı, kaldırılmaları gerektiğine yöneliktir. Dava ileri sürülüş biçimine göre öncelikle, İİK'nın 277 ve devamı madde hükümleri uyarınca davalılar arasında yapılan tasarruf işleminin iptali, olmadığı takdirde de TBK'nın 19.madde hükmü kapsamında muvazaa nedenine dayalı iptal isteğine ilişkindir....
sebebi ile ikame edilen davalarda devir işlemi kesin hükümsüz olduğundan tasarrufun ne zaman yapıldığının öneminin olmadığını, TBK m.19 muvazaa hukuksal nedenine bağlı açılan tasarrufun iptali davalarında, tasarruf işleminin zamanının değil, tasarruf işleminin gerçek olup olmadığının incelenmesi gerektiğini, davalarının TBK m.19'a dayalı muvazaalı tasarruf işleminin iptali davası olduğunu ileri sürerek 05.10.2022 tarihli kararın kaldırılarak davaya konu taşınmazlar üzerine ihtiyati haciz tesis edilmesine, kararın infazı için dava konusu İstanbul 18....
Dava dilekçesindeki açık bir şekilde muvazaa şeklindeki ileri sürüşe ve yargılama sırasındaki sözlü ve yazılı açıklamalara göre dava niteliği itibarıyla BK 18.maddesinde tanımını bulan muvazaa hukuksal nedenine dayalı iptal davasıdır. Yüzeysel bakıldığında iptal davaları ile muvazaa davaları arasında bir benzerlik görülmekte ise de bu benzerlik her iki davanın güttüğü amaçtan öte gitmemektedir. İİK 277. maddesinde sözü edilen iptal davaları borçlu tarafından geçerli olarak yapılmış bazı tasarrufların hükümsüz kılınması için açılır. Oysa muvazaa davası borçlunun yaptığı tasarrufi işlemlerin gerçekte hiç yapılmamış olduğunu tesbit ettirmeyi amaçlar....
Dava, TBK'nın 19. maddesi uyarınca açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkindir. HMK 355 madde gereğince istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan inceleme neticesinde; BK 19 vd maddelerine dayalı alacağın tahsiline yönelik muvazaa davasında amaç, borçlunun haciz ya da iflasından önce yaptığı ve aslında geçerli olan bazı tasarrufların geçersiz ya da "muvazaa" nedeniyle alacaklıya karşı sonuçsuz kalmasını ve dolayısıyla o mal üzerinden alacağın tahsilini sağlamaktır. Bu tür davalarda kıyasen İİK'nun 281/2 madde uygulanır. İİK.'nun 281/2. maddesinde "hakim, iptale tabi tasarrufların konusu olan mallar hakkında alacaklının talebi üzerine ihtiyati haciz kararı verebilir. Teminatın lüzum ve miktarı mahkemece takdir olunur. Şu kadar ki, davanın, elden çıkarılmış mallar yerine kaim olan kıymete taalluku halinde teminat göstermeksizin ihtiyati haciz kararı verilemez" hükmü yer almaktadır....
Ancak davaya konu edilen taraflar arasındaki bu alım satım ilişkisi değil, davalı şirket ile diğer davalı 3. kişi arasındaki muvazaalı olduğu ve iptali istenilen işlemdir. Özellikle vurgulandığı gibi tasarrufun iptali davasında ya da somut olayda olduğu gibi TBK’nın 19. maddesi gereğince ve İİK’nın kıyasen uygulanması istemli olarak açılan davalarda alacaklı ile borçlu taraflar arasındaki ticari nitelikteki alım satım ya da banka alacağını oluşturan ticari ya da genel kredi sözleşmeleri görevin belirlenmesinde dikkate alınamayacaktır. Ne tasarrufun iptali davası, ne de TBK m. 19 gereğince İİK’nin 283. Maddesinin kıyasen uygulanması istemli muvazaa davası TTK’nın 4. maddesinde belirtilen mutlak ya da nispi ticari dava niteliğine haiz olduğundan 6100 sayılı HMK’nin 2. maddesi gereğince genel görevli Asliye Hukuk Mahkemesi’nin görev alanında kalmaktadır....
Konya 3.Sulh Hukuk Mahkemesinin 2010/291 Esas 2010/219 Karar sayılı ilamına konu davada hukuki değerlendirme BK'nun 18.maddesinde düzenlenen muvazaa hukuksal nedenine dayalı tapu iptali tescil davası olarak değerlendirilmiş ve taşınmazın bulunduğu yer itibarıyla HUMK'nun 13.maddesi gereğince (HMK 12)yetkisizlik kararı verilmiştir.Eldeki dava ise İik 277 ve devamı maddeleri gereğince açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkindir. Her iki davanın tarafları ve dava konusu taşınmaz aynı ise de her iki davada dayanılan hukuki sebep farklı olduğundan BK 18.maddesi gereğince muvazaa hukuksal sebebine dayalı olarak açılan tapu iptali tescil davası bu eldeki dava yönünden derdestlik oluşturmayacağından davanın esası incelenerek taraf delillerinin toplanması ve sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi isabetli görülmemiştir....
Dava, Borçlar Kanunu'nun 19. maddesinde düzenlenen dava konusu işlemlerin danışıklı (muvazaalı) yapıldığı iddiasına dayalı iptal istemine ilişkindir. HMK'nin 33.maddesine göre Hakim, Türk hukukunu resen uygulamak zorundadır. Bir davada olayları belirtmek ve açıklamak taraflara, hukuki nitelendirme Hakime aittir. Bu nedenle tarafların hukuki nitelendirmeyi doğru yapmak zorunluluğu yoktur. Başka bir ifade ile Hakim, bildirilen hukuki sebeplerle bağlı olmayıp, hukuki sebebi kendiliğinden bulup uygulamakla sorumludur. Dava dilekçesindeki ileri sürüşe ve yargılama sırasındaki sözlü ve yazılı açıklamalara göre dava niteliği itibarıyla TBK 19.maddesinde tanımını bulan muvazaa hukuksal nedenine dayalı iptal davasıdır. Yüzeysel bakıldığında iptal davaları ile muvazaa davaları arasında bir benzerlik görülmekte ise de bu benzerlik her iki davanın güttüğü amaçtan öte gitmemektedir....
Dava, İİK'nın 277 ve devamı maddelerinde düzenlenen tasarrufun iptali ile terditli TBK m. 19'da düzenlenen muvazaa hukuksal nedenine dayalı iptal talebine ilişkindir. (1) Yüzeysel bakıldığında iptal davaları ile muvazaa davaları arasında bir benzerlik görülmekte ise de bu benzerlik her iki davanın güttüğü amaçtan öte gitmemektedir. İİK'nin 277. maddesinde sözü edilen iptal davaları borçlu tarafından geçerli olarak yapılmış bazı tasarrufların hükümsüz kılınması için açılırken, muvazaa davası borçlunun yaptığı tasarrufi işlemlerin gerçekte hiç yapılmamış olduğunu tespit ettirmeyi amaçlar. Kural olarak muvazaa nedeniyle hakları ihlal olunan ve zarar gören 3.kişiler tek taraflı veya çok taraflı hukuki işlemlerin geçersizliğini ileri sürebilirler....