Borçlunun mal varlığını azaltmak (mal kaçırmak) amacıyla yaptığı muvazaalı işlemlerden zarar gördüğünü ileri süren alacaklı dilerse özel hüküm niteliğindeki İİK 277 ve izleyen maddelerine göre iptal davası, dilerse genel hüküm niteliğindeki TBK'nın 19'uncu maddesine göre muvazaa davası açabilir. Davacı alacaklı vekili yapılan işlemlerin muvazaa nedeniyle TBK 19'uncu maddesine göre iptalini olmadığı takdirde İcra ve İflas Kanununun 277 ve izleyen maddelerine göre iptalini istemektedir. Davacının amacı alacağına kavuşmak olduğundan TBK'nın 19'uncu maddesine göre açılan iptal davalarında İİK'nın 283 maddesinin kıyasen uygulanacağı kayıt tashihine mahal olmaksızın tasarrufun iptal edilebileceği gözetildiğinde her iki istem yönüyle de ihtiyati tedbir talep edilen taşınmazlar uyuşmazlığın konusu değildir....
Bu hali ile, davanın terditli açıldığı, ilk talebin TBK.nun 19 maddesi muvazaa hükümlerine dayandırıldığı açıktır. Dava, TBK 19 maddesine dayalı olarak açılan muvazaalı işlemin iptali ile, İİK 277 maddesine dayalı tasarrufun iptali davası olup, bu tür davalar sonucu verilen hüküm ve kararları inceleme görevi, İzmir Bölge Adliye Mahkemesi, Hukuk Daireleri arasındaki iş bölümünü belirleyen ve 01/09/2020 tarihinden itibaren uygulanması gereken, Hakimler ve Savcılar Kurulu'nun 25/06/2020 tarih ve 564 sayılı kararı uyarınca, İzmir Bölge Adliye Mahkemesi, 1. Hukuk Dairesi'nin görev alanına girdiği anlaşıldığından, aşağıdaki şekilde görevsizlik kararı verilmiştir....
"İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi -K A R A R- Dava, BK.18. maddesine dayalı taşınmaz satışının iptaline ilişkindir. Davacı İİK 277 ve devamı maddelerinin bu davada kıyasen uygulanmasını istemiştir. 29.1.2007 tarih 1 sayılı Başkanlar Kurulu kararı ile İİK 277 ve devamı maddelerine dayalı olarak açılan tasarrufun iptali davalarının temyiz incelenmesini yapma görevi dairemize verilmiştir. Yukarıda açıklandığı gibi muvazaa nedenine dayalı tasarrufun iptali davalarının temyiz inceleme görevi Yargıtay Yüksek 4. Hukuk Dairesine aittir. Bu nedenle dosyanın anılan Daire Başkanlığına GÖNDERİLMESİNE 10.7.2008 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
Muvazaa nedenine dayanılan tasarrufun iptali davalarında davacının iddiasını kanıtlaması halinde iddianın taşınmazın aynına ilişkin olmadığı, alacağın tahsiline yönelik bulunduğu da gözetilerek İİK 283/1,2 maddesi kıyasen uygulanarak iptal ve tescile gerek olmaksızın davacının taşınmazların haciz ve satışını isteyebilmesi yönünden hüküm kurulur, ancak bu madde sadece davacıya haciz ve satış isteme yetkisinin kıyasen uygulanması olup üçüncü kişinin tazminatla sorumlu olacağı anlamına gelmez. (Aynı yönde Yargıtay 4. HD'nin 2021/17037 E. 2021/9773 K. Sayılı ilamı) Bu nedenle somut olayda karar tarihi itibariyle iptale konu taşınmazın davalı üçüncü kişi T3 adına kayıtlı olmadığından TBK m. 19 gereği tasarrufun iptali ile alacaklıya taşınmaz üzerinde haciz ve satış isteyebilme yetkisi verilmesi mümkün değildir. Bu nedenle mahkemenin TBK m.19 gereği davanın kabulüne karar verilmesi hatalı olmuştur....
BK'nun 19.maddesine göre muvazaa nedeniyle açılan iptal davalarında zamanaşımı söz konusu olmaz ve İİK'nın 277 vd.maddelerine göre açılan iptal davalarında aranılan aciz belgesi muvazaaya dayanan iptal davalarında aranmaz. Davacı vekili dava dilekçesinde açıkça muvazaa hukuksal nedenine dayanmıştır....
HUKUK DAİRESİ Mahkeme kararındaki nitelendirmeye göre, dava;TBK. 19.maddesine dayalı muvazaa nedeni ile tasarrufun iptali istemine ilişkindir. Yargıtay Birinci Başkanlık Kurulunun 09.02.2018 tarih ve 1 sayılı kararı ile aynen kabul edilen ve 21.02.2018 günü Resmi Gazetede yayımlanarak 01.03.2018 tarihinde yürürlüğe giren hukuk dairelerine ilişkin iş bölümü uyarınca bu davanın temyiz incelemesi Yargıtay 17.Hukuk Dairesine ait bulunmaktadır. Hâl böyle olunca, 2797 sayılı Yargıtay Kanunu'nun 23.07.2016 tarihinde yürürlüğe giren 6723 sayılı Kanun'un 21. maddesi ile değişik 60/3. maddesi gereğince dosyanın Yargıtay 17.Hukuk Dairesine GÖNDERİLMESİNE,27/02/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
Dava dilekçesindeki ileri sürüşe ve yargılama sırasındaki sözlü ve yazılı açıklamalara göre dava niteliği itibarıyla TBK 19.maddesinde tanımını bulan muvazaa hukuksal nedenine dayalı tasarrufun iptali davasıdır. Yüzeysel bakıldığında iptal davaları ile muvazaa davaları arasında bir benzerlik görülmekte ise de bu benzerlik her iki davanın güttüğü amaçtan öte gitmemektedir. İİK'nin 277. maddesinde sözü edilen iptal davaları borçlu tarafından geçerli olarak yapılmış bazı tasarrufların hükümsüz kılınması için açılırken, muvazaa davası borçlunun yaptığı tasarrufi işlemlerin gerçekte hiç yapılmamış olduğunu tespit ettirmeyi amaçlar....
Dava muvazaa hukuksal nedenine dayalı tasarrufun iptali istemine ilişkindir. Davacı boşanma ve mal tasfiyesi davasında elde edebileceği alacak haklarının tahsilinin önüne geçmek için davalı eşinin, dava konusu taşınmazı muvazaalı olarak davalı üçüncü kişiye devrettiğini ileri sürerek muvazaalı işlemin iptalini talep etmektedir. Gerek TBK.m.19'da düzenlenen muvazaa hukuksal nedenine dayanılarak açılan iptal davaları gerekse İİK.m.277 ve devamı madde hükümleri uyarınca açılmış tasarrufun iptali davaları, tasarrufa konu malların aynı ile ilgili olmayıp, alacaklıya alacağını temin imkanı sağlayan nispi nitelikteki dava türleridir. Muvazaaya dayalı iptal davalarında da davanın başarıya ulaşması halinde İİK'nın 283/1 maddesi kıyasen uygulanarak, davacıya tasarruf konusu taşınmaz üzerinden haciz ve satış yetkisi verilmesine karar verilecektir....
Dava dilekçesindeki ileri sürüşe ve yargılama sırasındaki sözlü ve yazılı açıklamalara göre davanın niteliği itibarıyla TBK'nın 19.maddesinde tanımını bulan muvazaa hukuksal nedenine dayalı iptal davası olduğu anlaşılmaktadır. Yüzeysel bakıldığında iptal davaları ile muvazaa davaları arasında bir benzerlik görülmekte ise de bu benzerlik her iki davanın güttüğü amaçtan öte gitmemektedir. İİK'nin 277. maddesinde sözü edilen iptal davaları borçlu tarafından geçerli olarak yapılmış bazı tasarrufların hükümsüz kılınması için açılırken, muvazaa davası borçlunun yaptığı tasarrufi işlemlerin gerçekte hiç yapılmamış olduğunu tespit ettirmeyi amaçlar....
Bu madde sadece davacıya haciz ve satış isteme yetkisinin kıyasen uygulanması olup üçüncü kişinin tazminatla sorumlu olacağı anlamına da gelmemelidir. Ne var ki mahkemece, davanın İİK'nın 277 ve devamı madde hükümlerine dayanılarak açılmış tasarrufun iptali davası mı, yoksa TBK'nın 19.maddesinde düzenlenen muvazaa nedenine dayalı iptal davası mı olduğu konusunda somut bir açıklama yapılmadan, gerekçede İİK'nın 277 ve devamı madde hükümlerinde açıklanan tasarrufu iptali nedenlerinden bahsedildiği, buna karşılık muvazaa hukuksal nedenine ilişkin herhangi bir değerleme ve belirleme yapılmadığı görülmüştür. Bundan ayrı, yerleşmiş yargısal içtihatlara göre; tasarrufun iptali davaları, terditli olarak açılabilir ise de, böyle bir durumda dava dilekçesinde asli talebin ve feri talebin ne olduğu belirtilmelidir. Terditli bir dava açıldığında mahkemece öncelikle asıl istek incelenecek ve karara bağlanacaktır....