e satış suretiyle devrettiğini, anılan temlikin mirasçılardan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek miras payı oranında iptal ve tescile karar verilmesini istemiştir. Davalı, temlikin mal kaçırma amaçlı olmadığını, dava dışı babası ...'ın muris ...'ya satış bedelini ödediğini, ayrıca davacının mirasbırakanlarından daha fazla taşınmaz aldığını belirterek davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, muvazaa iddiasının kanıtlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Mirasbırakan ...'nın çekişme konusu 792 parsel sayılı taşınmazdaki 1/3 payını 01.07.1963 tarihinde torunu olan davalı ...'e satış suretiyle temlik ettiği, 1960 doğumlu olan davalının devir tarihinde üç yaşında olduğu, murisin 25.04.2002 tarihinde öldüğü ve geriye davacı oğlu ... ile dava dışı mirasçılarının kaldığı kayden sabittir. Bilindiği üzere; Uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa, niteliği itibariyle nisbi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türüdür....
Giriş 5.kat, 12 noda bulunan taşınmazın tapu iptal ve tescili ve aile konutu şerhi konulması talebine ilişkin olduğu, aile konutu şerhi konulması talebinin aile hukukundan kaynaklanan dava ve işlerden olduğu, Aile Hukukundan doğan dava ve işlerin Aile Mahkemesinde görüleceği gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiştir. Konya 5. Aile Mahkemesince yapılan yargılama neticesinde; muvazaa hukuksal nedenine dayanan tapu iptali ve tescil davalarının Borçlar Kanunu 18. ve 19. maddesine dayanması nedeni ile davayı bakmakla görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesi olduğu, bu hususun Yargıtay 2....
Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşımaktadır. Bunun için de ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, mirasbırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alım gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile miras bırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır. Öte yandan, muvazaa iddiasına dayalı davalarda mirasbırakanın kastının açık bir şekilde saptanması gerekmektedir. Bu kapsamda HMK’nun 190. maddesi ve TMK’nun 6. maddesi gereğince herkes iddiasını ispatla mükelleftir....
HUKUK DAİRESİ Dava; geçerli taşınmaz satışı nedeniyle açılan, muvazaa nedenine dayalı tapu iptal tescil, olmadığı takdirde bedel iadesi istemine ilişkindir. Davanın bu niteliğine göre, inceleme görevi Yargıtay 1. Hukuk Dairesinindir. Bu itibarla dosyanın gerekli inceleme yapılmak üzere Yüksek 1. Hukuk Dairesine gönderilmesine 15/01/2020 tarihinde oy birliği ile karar verildi....
Maddesinde yazılı genel muvazaa nedenine dayanılarak açılan tapu iptal-tescil istemine ilişkin olup, öncesinde Yargıtay (kapatılan) 17. Hukuk Dairesinin bozma ilamı bulunmaktadır. Davanın bu niteliğine göre, inceleme görevi Yargıtay 4. Hukuk Dairesinindir. Bu itibarla dosyanın gerekli inceleme yapılmak üzere Yargıtay 4. Hukuk Dairesine gönderilmesine 22/06/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi K A R A R Dava, muvazaa hukuksal nedenine dayalı tapu iptal tescil istemine ilişkin olup, hüküm Asliye Hukuk Mahkemesince verildiğinden, 2797 sayılı Yargıtay K.nun 14.maddesi gereğince temyiz incelemesi 1.Hukuk Dairesine ait bulunmaktadır. Yukarıda belirtilen nedenle dosyanın görevli sözü edilen Yüksek Daire Başkanlığına gönderilmesine, 09.06.2008 tarihinde oybirliği ile karar verildi....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi _K A R A R_ Dava muvazaa hukuksal nedenine dayalı tapu iptal tescil istemine ilişkin olup Asliye Hukuk Mahkemesince hüküm verildiğinden, 2797 sayılı Yargıtay K.nun 14.maddesi gereğince temyiz incelemesi 1.Hukuk Dairesine ait bulunmaktadır. Yukarıda belirtilen nedenle dosyanın görevli sözü edilen Yüksek Daire Başkanlığına gönderilmesine, 05.02.2008 tarihinde oybirliği ile karar verildi....
(HGK 23.01.2020 tarih ve 2017/1-1247 Esas, 2020/47 Karar) Davacı kadın dava dilekçesinde; dava konusu taşınmazın aile konutu olduğu, davalı eş ...'in sadakatsiz olduğu ve davalı ... ile evlilik dışı ilişkisi olduğu, dava konusu taşınmazı mal kaçırmak maksadı ile bedelsiz olarak davalı kadın adına devrettiği, açık rızasının alınmadığı, dava konusu taşınmazın davalı kadın adına olan kaydının iptali ile davalı eş adına tescilini talep ve dava etmiştir. Mahalli mahkemece yapılan yargılama neticesinde; davacı kadının TMK m. 194 istemine dayalı açtığı davanın reddi ile muvazaa istemine dayalı davanın tefrikine, yargılama yapmakla görevli mahkemenin asliye hukuk mahkemesi olması sebebi ile görevsizlik kararı verilmiş, mahalli mahkemece muvazaa hukuksal sebebine dayalı tapu iptal tescil davasının yapılan yargılaması neticesinde davanın reddine karar verilmiş, karar davacı kadın tarafından istinaf edilmiş ve ilgili bölge adliye mahkemesi istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermiştir....
İlk derece mahkemesince davacının muvazaa iddiasına dair yazılı bir belge sunmadığı, davacının tanık dinletme talebinin de taraf muvazaasının yazılı belge ile ispat edilmesi gerektiğinden bahisle reddine karar verildiği, ispat edilemeyen davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekilleri tarafından dava konusu işlemin hata, hile ve gabin hukuksal nedenleriyle iptal edilebilir olduğu gerekçesiyle istinaf edilmiştir. Öncelikle muvazaa kavramını açıklamak ve "genel muvazaa" ile "taraf muvazaasını" ortaya koymak gerekir. Muvazaa, hukukumuzda öteden beri gerek öğreti ve gerekse uygulama alanında üzerinde çok durulan ve tartışılan bir konu olmasına karşın, pozitif hukukumuzda sadece TBK’nun 19. maddesinde yer almıştır. Muvazaa, kısaca; tarafların üçüncü kişileri aldatmak amacıyla ve fakat gerçek iradelerine uymayan, aralarında hüküm ve sonuç meydana getirmeyen, bir görünüş yaratmak hususunda anlaşmalarıdır....
Somut olayda da, davalı ... adına kayıtlı 9 ve 1 davalı ... adına kayıtlı 5 davalı ... adına kayıtlı 40 ve 143 parsel sayılı taşınmazların senetsizden malikleri adına tespit ve tescil edildiği kayden sabittir. Öte yandan, taraf tanıkları Sökünler mevkiindeki bir taşınmazın davalı ...’e bedeli ödenerek satıldığını bildirmişler ancak mahkemece hangi taşınmazın gerçek satış işlemi ile devredildiği açıklığa kavuşturulmamıştır. Hal böyle olunca, 1, 9, 5, 40 ve 143 parseller bakımından davanın reddedilmesi, davalı ... adına olan 4, 24 ve 52 sayılı parsellerin hangisinin temlikinin gerçek satış olduğunun saptanması, saptanacak bu taşınmaz bakımından da davanın reddedilmesi, diğer tüm taşınmazlar bakımından davacının miras payı oranında iptal-tescil isteğinin kabul edilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile tenkis isteğinin kabulüne karar verilmesi doğru değildir....