D)DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava, TBK'nun 19 . maddesi uyarınca muvazaa hukuksal nedenine dayalı iptal istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince davanın görev yönünden usulden reddine, görevli mahkemenin Bodrum 3. Asliye Hukuk (asliye ticaret mahkemesi sıfatıyla) Mahkemesi olduğunun tespitine karar verilmiş, karar T7 vekili tarafından istinaf edilmiştir. Dava, TBK'nun 19. maddesi gereğince açılmış muvazaa hukuksal nedenine dayalı iptal istemine ilişkindir. Somut olayda, dava dilekçesindeki ileri sürülüş biçimine göre, dava hukuksal nitelikçe Türk Borçlar Kanunu'nun 19. maddesinin özüne ve sözüne uygun muvazaa nedeniyle iptal istemine ilişkindir. Kural olarak 3. kişiler, danışıklı işlem nedeniyle hakları zarara uğratıldığı takdirde tek taraflı veya çok taraflı olan bu hukuki işlemlerin geçersizliğini ileri sürebilir. Çünkü danışıklı bir hukuki işlem ile 3. kişilere zarar verilmesi, onlara karşı işlenmiş bir haksız eylem niteliğindedir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ DAVA TÜRÜ : MURİS MUVAZAASI, İPTAL VE TESCİL Yanlar arasında görülen muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalı tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ...'in raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü; -KARAR- Asıl dava ve birleştirilerek görülen dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali-tescil isteklerine ilişkindir. Mahkemece, her iki davanın kabulü gerektiği yönündeki Daire bozma ilamına uyularak davaların kabulüne karar verilmiştir. Gerçekten de, Daire bozma ilamına uyulmak ve muvazaa olgusu benimsenmek suretiyle asıl davanın kabul edilmesinde bir isabetsizlik yoktur....
-KARAR- Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptal ve tescil davasıdır. Mahkemece, 3402 sayılı Yasanın 12. maddesi uyarınca 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçtiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Çekişme konusu 103 ada 4 parselin 10.08.1995 tarihinde murisin bağışından söz edilerek senetsizden davalı adına tespit edildiği, mirasçıların TMK.nun 599. maddesi hükmü gereğince tereke üzerinde murisin ölümünden sonra hak sahibi olacakları, oysa muris kadastro tespitinden önce değil, 13.6.2011 tarihinde öldüğüne göre, herhangi bir zamanaşımı veya hak düşürücü süreye tabi olmaksızın her zaman muvazaa hukuksal nedenine dayalı olarak dava açabileceği gözetildiğinde somut olayda 3402 sayılı Yasanın 12/3 maddesinin uygulanma olanağı yoktur. Ancak zilyetliğin devri suretiyle yapılan işlemler bakımından 1.4.1974 tarih 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararının da uygulanma yeri bulunmamaktadır. Davanın reddedilmiş olması bu gerekçeyle ve sonucu itibariyle doğrudur....
Gerek dava dilekçesi, gerekse mahkemenin kabul biçimine göre dava, olay tarihinde yürürlükte bulunan 818 sayılı Borçlar Kanunu'nun 18. maddesinde yer alan genel muvazaa hukuksal nedenine dayanmaktadır. Muvazaa davası borçlunun yaptığı tasarrufi işlemlerin gerçekte hiç yapılmamış olduğunu tespit ettirmeyi amaçlar. Kural olarak muvazaa nedeniyle hakları ihlal olunan ve zarar gören 3.kişiler tek taraflı veya çok taraflı hukuki işlemlerin geçersizliğini ileri sürebilirler. 3.kişinin muvazaalı işlem ile hakkının zarar gördüğünün benimsenebilmesi için onun muvazaalı işlemde bulunandan bir alacağının var olması ve bu alacağın ödenmesini önlemek amacıyla muvazaalı bir işlem yapılması gerekir. Davacının bu davadaki amacı alacağını tahsil edebilmek için muvazaa nedeniyle temelde geçersiz olan işlemin hükümsüzlüğünü sağlamaktır....
Hukuk Dairesince, davanın tehdit ve korkutma hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil davası olarak nitelendirilmesi gerektiği, dava dilekçesinde mirasçılar adına tescil istendiği, ön inceleme duruşmasında ise talep daraltılarak isteğin paya hasredildiği, bu nedenle eldeki dava yönünden miras payı oranında açılan davanın dinlenilmesine yasal olanak bulunmadığı gerekçesiyle asıl ve birleştirilen davanın usulden reddine karar verilmiş, Dairenin 28.01.2021 tarihli ve 2019/4809 Esas, 2021/449 sayılı kararıyla davanın muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı miras payı oranında iptal tescil niteliğinde bulunduğu gözetilerek değerlendirme yapılması gerektiği belirtilerek bozulmuş, Bölge Adliye Mahkemesi tarafından önceki hükümde direnilmiştir....
Hukuk Dairesince, davanın tehdit ve korkutma hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil davası olarak nitelendirilmesi gerektiği, dava dilekçesinde mirasçılar adına tescil istendiği, ön inceleme duruşmasında ise talep daraltılarak isteğin paya hasredildiği, bu nedenle eldeki dava yönünden miras payı oranında açılan davanın dinlenilmesine yasal olanak bulunmadığı gerekçesiyle asıl ve birleştirilen davanın usulden reddine karar verilmiş, Dairenin 28.01.2021 tarihli ve 2019/4809 Esas, 2021/449 sayılı kararıyla davanın muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı miras payı oranında iptal tescil niteliğinde bulunduğu gözetilerek değerlendirme yapılması gerektiği belirtilerek bozulmuş, Bölge Adliye Mahkemesi tarafından önceki hükümde direnilmiştir....
Somut uyuşmazlıkta, dava dilekçesindeki açıklamalardan; davacı vekili, davalılar arasında mal kaçırmak amacı ile muvazaalı olarak satış yapıldığını iddia ederek, hem TBK'nın 19. maddesi gereğince muvazaa nedeniyle yapılan satış işlemlerinin iptalini, hem de İİK'nın 277. maddesi gereğince, yapılan tasarrufun iptalini talep ve dava etmiştir. 9. Dava dilekçesindeki ileri sürüşe ve yargılama sırasındaki sözlü ve yazılı açıklamalara göre davanın niteliği itibarıyla TBK'nın 19.maddesinde tanımını bulan muvazaa hukuksal nedenine dayalı iptal davası olduğu anlaşılmaktadır. TBK'nın 19.maddesine göre muvazaa nedeniyle açılan iptal davalarında zamanaşımı söz konusu olmaz. Davacı vekili, dava dilekçesinde açıkça muvazaa hukuksal nedenine dayandığından hak düşürücü süre eldeki davada uygulanamaz....
Öyle ise, iddianın ileri sürülüp biçiminden davanın 1.4.1974 tarih 1/2 sayılı Yargıtay İnançları Birleştirme kararında belirtilen muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı bulunduğu kabul edilmedilir. Bilindiği üzere; Uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa,niteliği itibariyle nisbi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türüdür. Söz konusu Muvazaada miras bırakan gerçek-ten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirascısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir....
Dava, Borçlar Kanunu'nun 19. maddesinde düzenlenen dava konusu işlemin danışıklı (muvazaalı) yapıldığı iddiasına dayalı tasarrufun iptali istemine ilişkindir. HMK'nun 33.maddesine göre Hakim, Türk hukukunu resen uygulamak zorundadır. Bir davada olayları belirtmek ve açıklamak taraflara, hukuki nitelendirme Hakime aittir. Bu nedenle tarafların hukuki nitelendirmeyi doğru yapmak zorunluluğu yoktur. Başka bir ifade ile Hakim, bildirilen hukuki sebeplerle bağlı olmayıp, hukuki sebebi kendiliğinden bulup uygulamakla sorumludur. Dava dilekçesindeki ileri sürüşe ve yargılama sırasındaki davacı vekilinin sözlü ve yazılı açıklamalara göre dava niteliği itibarıyla TBK 19.maddesinde tanımını bulan muvazaa hukuksal nedenine dayalı iptal davasıdır. Yüzeysel bakıldığında iptal davaları ile muvazaa davaları arasında bir benzerlik görülmekte ise de bu benzerlik her iki davanın güttüğü amaçtan öte gitmemektedir....
Mahkemece davanın İİK'nun 277.maddesine dayalı olarak açılan tasarrufun iptali davası olduğu ve davacının davasını ispatlayamadığından bahisle reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava, Borçlar Kanunu'nun 19. maddesinde düzenlenen dava konusu işlemin danışıklı (muvazaalı) yapıldığı iddiasına dayalı tasarrufun iptali istemine ilişkindir. HMK'nin 33.maddesine göre Hakim, Türk hukukunu resen uygulamak zorundadır. Bir davada olayları belirtmek ve açıklamak taraflara, hukuki nitelendirme Hakime aittir. Bu nedenle tarafların hukuki nitelendirmeyi doğru yapmak zorunluluğu yoktur. Başka bir ifade ile Hakim, bildirilen hukuki sebeplerle bağlı olmayıp, hukuki sebebi kendiliğinden bulup uygulamakla sorumludur. Dava dilekçesindeki ileri sürüşe ve yargılama sırasındaki sözlü ve yazılı açıklamalara göre dava niteliği itibarıyla TBK 19.maddesinde tanımını bulan muvazaa hukuksal nedenine dayalı iptal davasıdır....