WhatsApp Hukuki Asistan

Yeni

Son Karar yapay zeka destekli hukuk asistanınız artık WhatsApp üzerinden cebinizde. Aşağıdaki hizmetlerden dilediğinizi seçerek WhatsApp asistanınıza soru sorarak hemen kullanmaya başlayabilirsiniz.

Hukuki Destek Alma
Hukuki sorularınız için anında uzman desteği alın
Yargıtay ve BAM Kararı Arama
Emsal kararlar ve içtihatlar için arama yapın
Dava Dilekçesi Hazırlama
Yapay zeka ile hızlı ve profesyonel dilekçeler oluşturun
Sözleşme Hazırlama
Özelleştirilmiş sözleşme şablonları oluşturun
Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

İcra Müdürlüğü'nün 2013/27080 E. sayılı dosyası ile tahsil edilmiş olup, tahsil tarihi itibarıyla oluşan ve tahsil edilen faiz ile karşılanamayan munzam zararımızın bilirkişi incelemesi ile tespitine ve şimdilik 1000,00 TL munzam zarar alacağının davalı bankadan hükmen tahsiline, hüküm altına alınacak alacağımıza munzam zararın oluştuğu 21/07/2014 tarihinden itibaren 3095 sayılı kanun gereğince temerrüt faizi uygulanmasına karar verilmesini istemiştir. CEVAP : Davalı Ing Bank vekili cevap dilekçesini tekrarlayarak özetle; Off-Shore munzam zarar davalarına ilişkin olarak Yargıtay 11....

Dava, icra takibine konu alacağın geç tahsil edilmesi nedeniyle uğranılan munzam zararın tazmini istemine ilişkindir. Taraflarca usulüne uygun dayanılan deliller celbedilmiş, bilirkişi raporu alınmıştır. Mahkememizce aldırılan 12/01/2024 tarihli bilirkişi raporu ile; takipte kesinleşen 169.145,09 TL içerisinde 38.316,94 TL işlemiş faiz bulunmakta olduğu, 09.10.2019 tarihinde yapılan kapak hesabında da 42.775,83 TL faiz hesaplanmış olduğu, asıl alacak için hesaplanan toplam faiz miktarının (38.316,94 + 42.775,83) 81.092,77 TL olduğu, bu durumda davacı tarafından tahsil edilmiş olan 81.092,77 TL toplam faizin hesaplanan munzam zarardan düşülmesi neticesinde alternatifli hazırlanan munzam zarar hesabı neticesinde; a) 13.08.2013 Tarihinden İtibaren 928.189,46 TL munzam zarar, 81,092,77 TL tahsil edilen faiz, 847.096,69 TL net munzam zarar, b) 15.05.2019 .......

    Uyuşmazlık konusunun temelini oluşturan aşkın (munzam) zarara ilişkin olarak ise TBK’nın 122. maddesi “Alacaklı, temerrüt faizini aşan bir zarara uğramış olursa, borçlu kendisinin hiçbir kusuru bulunmadığını ispat etmedikçe, bu zararı da gidermekle yükümlüdür.Temerrüt faizini aşan zarar miktarı görülmekte olan davada belirlenebiliyorsa, davacının istemi üzerine hâkim, esas hakkında karar verirken bu zararın miktarına da hükmeder.” hükmünü haizdir. Bu hükümle uygulamada munzam zarar, kanunî tanımı ile aşkın zarar olarak adlandırılan hukukî kurum düzenleme altına alınmış olup mülga 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun (BK) 105. maddesi de bu hususta aynı yönde düzenleme içermektedir. Aşkın (munzam) zarar, para borcunun ifasında borçlunun kusuruyla temerrüde düşmesi nedeniyle alacaklı nezdinde ortaya çıkan zararın temerrüt faiziyle karşılanamaması hâlinde söz konusu olan bir zarar olup bu zarar, borçlunun temerrüdü ile borcun ödendiği tarih aralığındaki dönemi kapsamaktadır....

      İNCELEME ve GEREKÇE: TBK’nın 122. maddesi çerçevesinde aşkın (munzam) zarar talebinin konusunu oluşturan zaman aralığına ilişkin piyasadaki ekonomik koşullar karşısında, eldeki davada varlığı iddia olunan zarar olgusunun, davacının bulunduğu duruma göre somut vakıalarla ispatının gerekip gerekmediği,TBK'nun 122. maddesine dayanan munzam zarar istemine ilişkindir. Borcun ifasının geciktirilmesi borçlunun temerrüdü sonucunu doğuracaktır. Borçlunun temerrüdü hâlinde ise ortaya çıkacak olan hukukî sonuçlar TBK’nın 117 ve devamındaki maddelerde düzenlenmiştir. Bu sonuçlar arasında uyuşmazlığın niteliği itibariyle önem arz edenlerden ilki; TBK’nın 122. maddesinde düzenlenen aşkın (munzam) zarar kavramıdır. Öte yandan aşkın (munzam) zararın anlaşılabilmesi için öncelikle, borçlu temerrüdünün bir diğer sonucu olan temerrüt faizinin hukuksal niteliği üzerinde durulmasında yarar bulunmaktadır....

        Davacının,davalı kooperatif üyesiyken kendisine tahsis edilen dairenin icra yoluyla satıldığı ve dairenin yerine geçmek üzere kendisine 135.000,00-TL bedelli senedin anlaşma doğrultusunda verildiği anlaşılmıştır.Davacı tarafından senedin yaklaşık altı sene sonra tahsil edildiği, kooperatiften alacağı para ile konut alacağı hayaliyle yaşadığı, uzun süre alacağını tahsil edemediğinden bu hayalini gerçekleştiremediği, bugün tahsil edilen para ile ancak bir veya iki yıllık kira parasını ödeyebileceği beyan edilmişse de davacının bu beyanıyla genel anlamda enflasyon nedeniyle yoksun kaldığı karı talep ettiğinin anlaşıldığı, somut olarak geç ödemeden dolayı zarar gördüğü iddia ve ispat edilmediğinden munzam zarar talebinin reddine karar vermek gerekmiştir....

          Uyuşmazlık konusunun temelini oluşturan aşkın (munzam) zarara ilişkin olarak ise TBK’nın 122. maddesi “Alacaklı, temerrüt faizini aşan bir zarara uğramış olursa, borçlu kendisinin hiçbir kusuru bulunmadığını ispat etmedikçe, bu zararı da gidermekle yükümlüdür. Temerrüt faizini aşan zarar miktarı görülmekte olan davada belirlenebiliyorsa, davacının istemi üzerine hâkim, esas hakkında karar verirken bu zararın miktarına da hükmeder.” hükmünü haizdir. Bu hükümle uygulamada munzam zarar, kanunî tanımı ile aşkın zarar olarak adlandırılan hukukî kurum düzenleme altına alınmış olup mülga 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun (BK) 105. maddesi de bu hususta aynı yönde düzenleme içermektedir. 20. Aşkın (munzam) zarar, para borcunun ifasında borçlunun kusuruyla temerrüde düşmesi nedeniyle alacaklı nezdinde ortaya çıkan zararın temerrüt faiziyle karşılanamaması hâlinde söz konusu olan bir zarar olup bu zarar, borçlunun temerrüdü ile borcun ödendiği tarih aralığındaki dönemi kapsamaktadır....

            Zira, asıl davada (726.838.000) TL ile (2.647.500.000) TL., birleşen ilk davada da (2.301.000.000) TL., yani toplam (5.675.338.000) TL talep edilmişse de, asıl davada talep edilen faiz miktarı davalı tarafından ödenmekle asıl davanın konusu kalmamış, birleşen birinci davada da davacı vekilinin taleplerini açıkladığı 29.03.2002 tarihli dilekçesinde, talep edilen (2.301.000.000) TL'nin (1.571.465.000) TL'nin munzam zarar, bakiyesinin de aracının çalışamamasından kaynaklanan zarar olduğu belirtildiğinden ve aracın çalışamaması nedeniyle oluşan zarar talebi asıl davada reddedilip kesinleşmiş olmakla yeniden talep edilemeyeceğinden, davacının birleşen ikinci davada talep edilen (13.434.807.000) TL munzam zarar talebinin dışında, birleşen birinci davadaki munzam zarar talebi ancak (1.571.465.000) TL olmaktadır....

              Zira, asıl davada (726.838.000) TL ile (2.647.500.000) TL., birleşen ilk davada da (2.301.000.000) TL., yani toplam (5.675.338.000) TL talep edilmişse de, asıl davada talep edilen faiz miktarı davalı tarafından ödenmekle asıl davanın konusu kalmamış, birleşen birinci davada da davacı vekilinin taleplerini açıkladığı 29.03.2002 tarihli dilekçesinde, talep edilen (2.301.000.000) TL'nin (1.571.465.000) TL'nin munzam zarar, bakiyesinin de aracının çalışamamasından kaynaklanan zarar olduğu belirtildiğinden ve aracın çalışamaması nedeniyle oluşan zarar talebi asıl davada reddedilip kesinleşmiş olmakla yeniden talep edilemeyeceğinden, davacının birleşen ikinci davada talep edilen (13.434.807.000) TL munzam zarar talebinin dışında, birleşen birinci davadaki munzam zarar talebi ancak (1.571.465.000) TL olmaktadır....

                Temerrüt faizini aşan zarar miktarı görülmekte olan davada belirlenebiliyorsa, davacının istemi üzerine hâkim, esas hakkında karar verirken bu zararın miktarına da hükmeder.” hükmünü haizdir. Bu hükümle uygulamada munzam zarar, kanunî tanımı ile aşkın zarar olarak adlandırılan hukukî kurum düzenleme altına alınmış olup mülga 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun (BK) 105. maddesi de bu hususta aynı yönde düzenleme içermektedir. Aşkın (munzam) zarar, para borcunun ifasında borçlunun kusuruyla temerrüde düşmesi nedeniyle alacaklı nezdinde ortaya çıkan zararın temerrüt faiziyle karşılanamaması hâlinde söz konusu olan bir zarar olup bu zarar, borçlunun temerrüdü ile borcun ödendiği tarih aralığındaki dönemi kapsamaktadır. Bu anlamda aşkın (munzam) zarar, temerrüt faizini aşan ve kusur sorumluluğuna dair ilkelere bağlı bir zarar türü olarak kabul edilir (Uygur, Turgut: 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu Şerhi, Cilt I, 2012, s. 810)....

                  Aşkın (munzam) zarar, para borcunun ifasında borçlunun kusuruyla temerrüde düşmesi nedeniyle alacaklı nezdinde ortaya çıkan zararın temerrüt faiziyle karşılanamaması hâlinde söz konusu olan bir zarar olup bu zarar, borçlunun temerrüdü ile borcun ödendiği tarih aralığındaki dönemi kapsamaktadır. Bu anlamda aşkın (munzam) zarar, temerrüt faizini aşan ve kusur sorumluluğuna dair ilkelere bağlı bir zarar türü olarak kabul edilir . Aşkın (munzam) zarar, borçlu temerrüde düşmeden borcunu ödemiş olsaydı, alacaklının mal varlığının kazanacağı durum ile temerrüt sonucunda ortaya çıkan ve oluşan durum arasındaki farktır. Aşkın (munzam) zararın varlığı için gereken ilk koşul, bir para borcunda borçlunun temerrüdünün varlığıdır. Bu para borcunun kaynağının, aşkın (munzam) zararın talep edilebilirliği için herhangi bir önemi bulunmamaktadır....

                    UYAP Entegrasyonu