Mahkemece Adli Tıp Kurumu raporları doğrultusunda hüküm kurulmuş; davacının sürekli iş göremezlik oranı, anılan iki meslek hastalığına bağlı olarak %14,3 olarak tespit edilmiştir. Yukarıdaki açıklamalara göre, davacının sürekli iş göremezlik derecesi (maluliyet oranı) Adli Tıp Kurumu raporları ile belirlenmiştir. Ayrıca mahkemece meslek hastalığı olduğu belirtilen iki hastalığın da meslek hastalığı olduğu, Meslek Hastalıkları Hastanesi, kurum sağlık kurulu raporu ve SSYSK raporları ile de belirlenmiştir. Sürekli iş göremezlik oranı belirlenen iki hastalığa ilişkin de Adli Tıp Kurumu'nun gerek 3. İhtisas Kurulu gerekse 2. Üst Kurulunca belirlenen oranların uyumlu olması karşısında mahkemenin bu yöndeki kararlarında bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Yukarıda açıklanan nedenlerle; ilk derece mahkemesinin kararında bir isabetsizlik bulunmadığından davalılar vekilinin istinaf itirazları da haklı bulunmamıştır....
Hangi hallerin meslek hastalığı sayılacağı, iş kazası ve meslek hastalığı bildirgesinin şekli ve içeriği, verilme usulü ile bu maddenin uygulanmasına ilişkin diğer usul ve esaslar, Kurum tarafından çıkarılacak yönetmelikte düzenlenir. Yönetmelikte belirlenmiş hastalıklar dışında herhangi bir hastalığın meslek hastalığı sayılıp sayılmaması hususunda çıkabilecek uyuşmazlıklar, Sosyal Sigorta Yüksek Sağlık Kurulunca karara bağlanır." düzenlemesine yer verildiği görülmüştür. Davanın diğer yasal dayanağı 5510 sayılı Yasa'nın 95. maddesidir....
biri olup olmadığının tespit edileceğini, listede yer alan hastalıklardan bir değilse, hastalık ile yapılan iş arasında nedensellik bağının varlığının tespitinin isteneceğini, bir hastalığın meslek hastalığı sayılabilmesi için işçinin işe başladığı andan itibaren belirli bir süre geçtikten sonra hastalığın meydana gelmesi gerekeceğini, meslek hastalığının iş kazasında olduğu gibi ani bir şekilde meydana gelmediğini, Sosyal Sigortalar Sağlık İşlemleri Tüzüğünün 66 ıncı maddesinde bu konuda açık bir düzenlemeye yer verilerek meslek hastalıkları için ayrı ayrı süreler öngörüldüğünü, davacı müvekkilinin kuruma meslek hastalığının tespiti için başvuruda bulunduğunu, 03.12.2014 tarihli ......
İş Mahkemesi TARİHİ : 02/06/2015 NUMARASI : 2015/144-2015/404 Davacı, meslek hastalığı sonucu maluliyetinden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir. Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin reddine karar vermiştir. Hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi. Dava, meslek hastalığı sonucu uğranılan maluliyetin oranının tespiti istemine ilişkindir. Mahkemece, davacının dava açmadan önce kuruma başvurmadığı gerekçesiyle dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine karar verilmiş, hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir....
Davalı vekili 23/01/2018 havale tarihli cevap dilekçesinde özetle; davanın zamanaşımına uğradığını, davanın mükerrer olduğunu, fazlaya ilişkin haklar saklı tutulup açılan davada tazminat miktar ve niteliğinin açık olarak belirtilmediğini, meslek hastalığının kurum işyeri çalışmalarından doğmadığını, Sosyal Güvenlik Kurumunun tek taraflı meslek hastalığı tespitinin müvekkili bağlayıcı olmadığını, meslek hastalığı maluliyet tespitlerinde Sosyal Sigorta Yüksek Sağlık Kurulu ve Adli Tıp Kurumunun yetkili olduğunu, meslek hastalığının doğmasında müvekkilin kasıt veya ihmalinin bulunmadığını, kurum maden ocaklarında meslek hastalıklarının önlenmesi için işçi sağlığı mevzuatının gerektirdiği her türlü teknik ve tıbbi önlemi aldığını, meslek hastalıklarının nitelikleri gereği ne kadar önlem alınırsa alınsın önlenemeyen hastalıklardan olduğunu, davacının olay sonucu efor kaybının olmadığını, meslek hastalığının oluşumunda davacının müterafik kusuru ile kaçınılmazlık durumunun zarar hesabında dikkate...
Sigortalının mesleğini icrası sırasında sürekli tekrarladığı faaliyetlerden dolayı ya da icra edilen işin niteliği veya işin şartları nedeniyle mesleği ile bağlantılı olarak meydana gelen hastalıklar da sosyal güvenlik sistemi içerisinde bir sosyal risk olarak kabul edilmekte ve bu hastalıklar meslek hastalığı olarak nitelendirilmektedir. İş kazası ani bir olay olmasına karşın meslek hastalığı, belirli bir zaman dilimi içerisinde tekrarlanan bir sebeple oluşmaktadır. Meslek hastalığı, işin nitelik ve yürütüm şartlarından dolayı ya da işyerinin T3 dolayısıyla yavaş yavaş ortaya çıkan bir sağlık sorunudur....
Davaya konu olan uyuşmazlık, yukarıda bahsi geçen 4 aylık sürede davacı işverenin iş kazası ve meslek hastalığı prim borcundan sorumlu olup olmayacağına ilişkin olup; mahkemece, anılan dönemde fiili çalışma olmaması ve iş kazası-meslek hastalığı riski bulunmaması nedeniyle kurumca tahakkuk ettirilen iş kazası meslek hastalığı prim borcundan sorumlu olmadığının tespiti, yapılan ödemenin de yasal faizi ile iadesine karar verilmiştir. Yukarıda verilen bilgiler ışığı altında; davanın yasal dayanağı 4857 sayılı Yasa'nın 21. maddesi ile 506 sayılı Yasa'nın 80 ve devamı maddeleri olup; 4857 sayılı İş Yasası'nın 21/3. maddesi "Kararın kesinleşmesine kadar çalıştırılmadığı süre için işçiye en çok 4 aya kadar doğmuş bulunan ücret ve diğer hakları ödenir" hükmünü içermekte olup, hükümden de açıkça anlaşıldığı üzere, işçilik ücreti ve diğer hakları elde eden sigortalının sosyal güvenlik haklarından mahrum bırakılması mümkün değildir....
Meslek Hastalıkları alınan 29.05.2014 tarihli raporda davacının sağlık kurulu raporuna göre g/t ½ düzeyinde pnömokonyoz (silikozis) meslek hastalığının mevcut olduğu, maluliyet oranının Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği gereği E cetveline göre %17,2 olduğu, bozmadan sonra Yüksek Sağlık Kurulu’ndan alınan 03.08.2016 tarihli raporda pnömokonyoz (silikozis) meslek hastalığının mevcut olduğu, maluliyet oranının %17 olarak belirlendiği, davalıların bu rapora da itirazlarına rağmen davanın kabulü ile davacının maruz kaldığı silikozis hastalığının meslek hastalığı olduğunun tespitine karar verilmiştir....
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Dava konusu edilen dava dışı İhsan AKSAKAL davalı işletmelerinde uğradığı meslek hastalığı sebebiyle açılan rücu davamız için hazırlanan bilirkişi raporunu kabul etmediklerini, Meslek hastalığı açısından hazırlanan raporda kaçınılmazlığın % 71,02 oranında olduğu yönündeki değerlendirmeye katılmadıklarını, işveren tozla mücadele, toz yoğunluğunu düşürme, sulu delme çalışmaları, havalandırma konusunda alınacak önlemler, ilk işe girişinde bünyece çalıştırılacak işe uygun olup olmaması, periyodik sağlık kontrollerinin yapılıp yapılmaması kusur raporunda değerlendirilerek işveren kusuru tespit edilmesi gerektiğini, bilimsel araştırmalarla yer altı maden işyerlerinde havaya karışan tozların belirli bir oranın altına düşürülmesi halinde meslek hastalığının oluşmayacağı kabul edilmiş bulunmakta olduğunu, toz yoğunluğunun düşürülmesi halinde meslek hastalığı önlenebildiğine göre kaçınılmazlıktan söz...
Sigortalının mesleğini icrası sırasında sürekli tekrarladığı faaliyetlerden dolayı ya da icra edilen işin niteliği veya işin şartları nedeniyle mesleği ile bağlantılı olarak meydana gelen hastalıklar da sosyal güvenlik sistemi içerisinde bir sosyal risk olarak kabul edilmekte ve bu hastalıklar meslek hastalığı olarak nitelendirilmektedir. İş kazası ani bir olay olmasına karşın meslek hastalığı, belirli bir zaman dilimi içerisinde tekrarlanan bir sebeple oluşmaktadır. Meslek hastalığı, işin nitelik ve yürütüm şartlarından dolayı ya da işyerinin durumu dolayısıyla yavaş yavaş ortaya çıkan bir sağlık sorunudur....