Dava mera iddiasına dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir. Mera, bir veya birden fazla köy veya kasaba halkına bağımsız veya birlikte tahsis edilmiş yada kadimden beri hayvan otlatmak amacıyla kullanılan, hak sahiplerinin üzerinde intifa hakkı olan arazi parçasıdır. Devletin hüküm ve tasarrufu altında olan mera, yaylak ve kışlaklar özel mülkiyete geçirilemez, amacı dışında kullanılamaz, zamanaşımı uygulanamaz, sınırları daraltılamaz (Mera Kanunu m.3,4) Meraya elatmanın önlenmesi davası, kadim yararlanma hakkı olan köy veya belediye tüzel kişiliği yada taşınmazın devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olması nedeniyle Hazine tarafından açılabilir. Aynı şekilde, bir yerin mera olduğu iddiasıyla köy veya belediye tüzel kişiliğinin yada Hazinenin tapu iptali ve sınırlandırma istemiyle dava açmasına olanak vardır. Mera, yaylak ve kışlak davalarında, tahsise yada kadim kullanma hakkına dayanılabilir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 16.05.2011 gününde verilen dilekçe ile elatmanın önlenmesi istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; karar verilmesine yer olmadığına dair verilen 03.04.2010 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R Dava meraya elatmanın önlenmesi, kal ve tazminat isteğine ilişkindir. Davalı, dava konusu yeri satın aldığını mera olduğunu bilmediğini savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir. Mahkemece, davanın konusu kalmadığından karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir. Hükmü, davacı idare vekili temyiz etmiştir. Kural olarak, meraların kuru mülkiyeti Hazineye, yararlanma hakkı köy ve belediyelere aittir....
"İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 16.6.2005 gününde verilen dilekçe ile meraya elatmanın önlenmesi, kal ve tazminat istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; meraya elatmanın önlenmesi ve kal davasının kabulüne, tazminat isteminin kısmen kabulüne, kısmen reddine dair verilen 18.10.2006 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı köy temsilcisi tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R Dava, mera olarak nitelemesi yapılıp sınırlandırılan 150 ada 2 parsel sayılı taşınmaza elatmanın önlenmesi, ot bedeli ile eski hale getirme bedellerinin tahsili ve kal talepleri ile açılmıştır. Mahkemece dava kabul edilmiş, hükmü davalı Köy Tüzel Kişiliği temyiz etmiştir. Dava konusu taşınmaz bölümünün mera olarak sınırlandırıldığı tartışmasızdır....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 25.05.2010 gününde verilen dilekçe ile meraya elatmanın önlenmesi istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 07.10.2010 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R Davacı köy, 4853 sayılı yasa hükümleri uyarınca faaliyet gösteren 60 numaralı Toprak Tevzi Komisyonunun 01.12.1953 tarihli ve 40 numaralı kararı ile yararlanması kendilerine bırakılan ve ... sayılı mera parselini oluşturan taşınmaza davalı köyün haksız elattığını belirterek, vaki elatmanın önlenmesini ve 5.000,00 TL ecrimisilin davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir. Davalı köy, çekişme konusu meranın kendilerine ait olduğunu, davanın reddini savunmuştur....
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : Davalı vekili istinaf dilekçesi ile özetle; Yerel Mahkemece verilmiş olan kararın eksik ve hatalı olduğunu, mera, bir veya birden fazla köy ve kasaba halkına bağımsız veya birlikte tahsis edilmiş ya da kadimden beri hayvan otlatmak amacıyla kullanılan, hak sahiplerinin üzerinde intifa hakkı olan arazi parçası olduğunu, devletin hüküm ve tasarrufu altında olan mera yaylak ve kışlaklar özel mülkiyete geçirilemeyeceğini, amacı dışında kullanılamayacağını, zamanaşımı uygulanmayacağını, sınırlarının daraltılamayacağını, meraya el atmanın önlenmesi davası kadim yararlanma hakkı olan köy veya belediye tüzelkişiliği ya da taşınmazın devletin hüküm ve tasarrufu atında olan yerlerden olması nedeniyle hazine tarafından açılabileceğini, dava konusu bu adresin evin yapıldığı dönemde mera olmayıp vasfı sonradan meraya çevirilmiş bir adres olduğunu, mera olması durumunda Köy muhtarının böyle bir ilmuhaber veremeyeceğini, davaya konu taşınmaza ilişkin alanın mera olduğunu...
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 15.8.2003 gününde verilen dilekçe ile meraya elatmanın önlenmesi istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 31.3.2005 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R Dava, meraya elatmanın önlenmesi isteğine ilişkindir. Dava konusu yerinde mera olduğu konusunda taraflar arasında çekişme yoktur. Davacı Hazine, dava dilekçesi ekinde bulunan krokide işaretli olan 110 ve 190 metrekarelik kısma ve yol olarak kullanılan 1070 metrekarelik yere davalının elatmasının önlenmesini istemiştir....
Sözü edilen 12.madde uyarınca mera yönetim birliklerinin görevi tespit ve tahdit işlemlerinden sonra başlar ve bunlar arasında tespit ve tahditten önceki nedenlere dayalı olarak dava açma yetkisi yoktur. Gerçekten, 4342 sayılı Mera Kanununun 4.maddesinde mera, yaylak ve kışlakların hukuki durumu belirlenmiş, 5.maddede mera, yaylak ve kışlak olarak tahsis edilecek yerler sayılmış, 6. maddede ise, mera, yaylak ve kışlakların tespit, tahsis ve tahdit işlemlerinin Tarım ve Köy İşleri Bakanlığınca yapılacağı belirtilerek komisyonun kurulma ve çalışma şekli hükme bağlanmıştır. Anılan yasanın 4/1 maddesinde meraların devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunduğu ve bunlardan yararlanma hakkının bir veya birden çok köy veya belediyeye ait olabileceği hüküm altına alınmış olduğundan; devletin hüküm ve tasarrufu altında olan meralar hakkında Hazinenin mülkün sahibi olması sıfatı ile dava açma hakkının varlığını kabul etmek gerekir....
"İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 03/08/2012 gününde verilen dilekçe ile meraya elatmanın önlenmesi, kal ve eski hale getirme bedeli talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 29/01/2014 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi bir kısım davalılar tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: _ K A R A R _ Davacı Hazine vekili, davalıların 164 ada 2 ve 165 ada 28 mera parsellerine ev yaparak, ve duvar çekmek suretiyle el attıklarını belirterek elatmanın önlenmesi, kal ve eski hale getirme bedeli istemiştir. Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir. Hükmü, bir kısım davalılar temyiz etmiştir. Dava, meraya elatmanın önlenmesi, kal ve tazminat istemine iişkindir....
Devletin hüküm ve tasarrufu altında olan mera, yaylak ve kışlaklar, özel mülkiyete geçirilemez, amacı dışında kullanılamaz, zamanaşımı uygulanmaz, sınırları daraltılamaz (4342 sayılı Mera Kanunu m.3-4) 31.5.1965 tarihli ve 4/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı ile “...tek başına bir köye ait bulunan mera, yaylak ve kışlakların tümünün veya bir parçasının bir başka köy sınırı içine alınmış olması halinde, sınır değişikliğinin ikinci köye bir yararlanma hakkı sağlamayacağı ve ilk köyün eskiden olduğu gibi bu yerlerden tek başına yararlanacağı...” öngörülmüş olup, bu karar 4342 sayılı Mera Kanununun 29. maddesi ile de yasa hükmü haline gelmiştir. Böylece, bir köy ya da belediye sınırları içinde kalan mera, yaylak ve kışlaklar üzerinde bir başka köy veya belediyenin de intifa hakkı olabileceği kabul edilmiş, idari sınırların aidiyetin belirlenmesinde önemi olmadığı vurgulanmıştır. İdari sınırlar sadece yetkili mahkemenin saptanmasında önem arz eder....
Umuma ait çayır ve otlak yerlerinin kullanılmasında ve bunlardan faydanılmasında mera yaylak ve kışlaklara ilişkin hükümler uygulanır." şeklinde düzenleme bulunmaktadır....