Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Bu nedenle, uyuşmazlığın çözümünde 5510 sayılı Kanun’un uygulanması söz konusu değildir. 6183 sayılı Kanun’un 79. maddesinde de açık bir şekilde belirtildiği üzere haciz bildirisinin tebliğinden itibaren bir yıl içinde genel mahkemelerde menfi tespit davası açılabilecektir. Bu durumda, görevli mahkeme genel mahkemelerdir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 2015/3354 E, 2019/811 K, 27/06/2019 tarihli kararı ve 2015/3043 E, 2019/556 K, 14/05/2019 tarihli kararları da bu doğrultudadır....

Zira, tahsil edilmesi istenen alacak, kamu alacağı niteliğinde imtiyazlı olup sürüncemede kalması önlenerek, hızla tahsili sağlanmak istenmektedir. 6183 sayılı Kanunda, İcra ve İflas Kanununun 72. maddesine koşut bir hükme yer verilmemiş bulunması karşısında, Yasada öngörülen 7 günlük itiraz süresini geçiren kamu alacağı borçlusu, aynı konuda yeni bir menfi tespit, istirdat davası açamayacaktır (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 26.04.2006 gün ve 2006/21-198 Esas, 249 Karar sayılı Kararı). 6183 sayılı Kanun ile menfi tespit davasına, “Üçüncü şahıslardaki menkul malların, alacak ve hakların haczini” düzenleyen 6183 sayılı Kanunun 5479 sayılı Kanun ile değişik 79. maddesinde üçüncü şahıslar yönünden yer verilmiş ise de, bu olanak, kamu alacağı borçluları yönünden tanınmamıştır.Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 03.10.2007 gün ve 2007/21-623 Esas, 2007/717 Karar sayılı kararı da aynı yöndedir....

    "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Davacı ... vekili Avukat ... tarafından, davalı ... aleyhine 21/04/2014 gününde verilen dilekçe ile 6183 sayılı Kanun'dan kaynaklanan menfi tespit istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kabulüne dair verilen 10/12/2015 günlü kararın Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü. Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere, özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik görülmemesine göre yerinde bulunmayan bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA 07/12/2020 gününde oy birliğiyle karar verildi....

      "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Davacı ... vekili Avukat ... tarafından, davalı ... aleyhine 21/12/2011 gününde verilen dilekçe ile 6183 sayılı Kanun'un 79 maddesinden kaynaklanan menfi tespit ve istirdat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kabulüne dair verilen 06/12/2019 günlü kararın Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü. Dosyadaki yazılara, kararın bozmaya uygun olmasına, delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre yerinde görülmeyen bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA 03/03/2021 gününde oy birliğiyle karar verildi....

        Zira, tahsil edilmesi istenen alacak, kamu alacağı niteliğinde imtiyazlı olup sürüncemede kalması önlenerek, hızla tahsili sağlanmak istenmektedir. 6183 sayılı Kanunda, İcra ve İflas Kanununun 72. maddesine koşut bir hükme yer verilmemiş bulunması karşısında, Yasada öngörülen 7 günlük itiraz süresini geçiren kamu alacağı borçlusu, aynı konuda yeni bir menfi tespit, istirdat davası açamayacaktır (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 26.04.2006 gün ve 2006/21-198 Esas, 249 Karar sayılı Kararı). 6183 sayılı Kanun ile menfi tespit davasına, “Üçüncü şahıslardaki menkul malların, alacak ve hakların haczini” düzenleyen 6183 sayılı Kanunun 5479 sayılı Kanun ile değişik 79. maddesinde üçüncü şahıslar yönünden yer verilmiş ise de, bu olanak, kamu alacağı borçluları yönünden tanınmamıştır.Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 03.10.2007 gün ve 2007/21-623 Esas, 2007/717 Karar sayılı kararı da aynı yöndedir....

          Başkanlığınca borcundan ötürü 6183 sayılı Yasa gereğince takip yapıldığı, davacının davada takip edilen kamu alacağının bulunmadığının saptanması ve bu takibin iptali istenmiş olmasına, 6183 sayılı yasadan doğan ihtilafların hallinde kural olarak idari yargının görevli olduğu, bu kuralın istisnalarının aynı yasada ayrıca gösterilmiş olup, Adli Yargının hangi işlerde bakmaya görevli olduğu açıkça belirtilmiş (6183 sy. Md. 24, 68, 99) olmasına ve kamu alacağının aslına yönelik davada görevin idari yargıya ait olduğu düşünülüp buna göre yargı yolu yönünden dava dilekçesinin reddine karar verilmesinde yasaya aykırı bir yön bulunmamasına ve kararda yazılı diğer gerekçelere göre davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA ve aşağıda dökümü yazılı 2,75 TL kalan onama harcının temyiz eden davacıdan alınmasına 23.5.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi....

            "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi İstanbul 8.Asliye Ticaret Mahkemesinden verilen, tarafları, tarih ve numarası yukarıda yazılı hükmün incelenmesi sırasında Yargıtay 19.Hukuk Dairesinin 24.11.2008 gün, 3268-11405 sayılı, 15.Hukuk Dairesinin 23.12.2008 gün 7638-7594 sayılı 4.Hukuk Dairesinin 12.11.2009 gün 445-12759 sayılı kararlarıyla meydana gelen görev uyuşmazlığının giderilmesi istenilmekle, 2797 sayılı Yasa uyarınca toplanan Başkanlar Kurulu’nca dairelerin görevsizlik kararlarıyla dava dosyası incelenerek gereği görüşüldü: Dava, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun’dan kaynaklanan menfi tespit istemine ilişkindir. Uyuşmazlığın bu niteliği itibariyle hükmün temyiz inceleme görevi 15. Hukuk Dairesine aittir. SONUÇ : 15. Hukuk Dairesinin görevsizlik kararının KALDIRILMASINA, dosyanın bu daireye gönderilmesine, 28.01.2010 gününde oybirliği ile karar verildi....

              Mahkemece istemin kabulüne karar verilmesi yerinde ise de; davanın ... tarafından 6183 sayılı Yasa hükümlerine göre yapılan takip sonucu söz konusu ödeme emri tahakkuk ettirilmiş ve 1136 sayılı Avukatlık Yasasının 168. Maddesi gereğince 6183 sayılı Yasadan kaynaklanan davalarda maktu avukatlık ücretine hükmedilmesi gerekmekle, davacı yararına maktu avukatlık ücretine hükmetmek yerine, nispi avukatlık ücretine hükmedilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir. Ne var ki, bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden hüküm bozulmamalı, 6100 sayılı H.M.K.’nun 370/2. maddesi gereğince düzeltilerek onanmalıdır....

                Dava, menfi tespit davası olup, menfi tespit davalarında tarafların haklılık durumunun dava tarihi esas alınarak belirlenmesi gerekir. Mahkemenin de kabulünde olduğu üzere davacı kendisine ait kredi borcunun tamamını ödememesi nedeniyle 5661 sayılı Yasadan yararlanamaz. 08.03.2017 tarihinde yürürlüğe giren 6824 sayılı Yasa uyarınca yasanın yürürlüğe girdiği tarihte davacının borcunun kalmamış olduğu, bu nedenle davanın konusuz kaldığı anlaşıldığından esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerekirken, ayrıca kabule göre de davalı tarafından davanın açılmasına sebebiyet verilmemesi nedeniyle yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılması gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir. SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde temyiz eden davalıya iadesine, 20/12/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi....

                  Dava konusu olayda, elektrik tahakkukunun doğumuna neden olduğu iddia edilen elektrik kullanımının 6111 sayılı kanun kapsamında kaldığı; davacının, tasfiye yasası niteliğinde bulunan 6111 sayılı yasadan yararlanma hak ve imkanına sahip olduğu sabittir. Hal böyle olunca, davacının hükümden sonra yürürlüğü giren 6111 sayılı yasadan yararlanmak için ilgili mercie müracaatının olup olmadığı, müracaatı var ise idarece bu hususta verilmiş bir karar olup olmadığının tesbiti zorunludur. Mahkemece, davacıların, 6111 sayılı yasadan yararlanmak için davalı idareye müracaat edip etmediğinin belirlenmesi gerekir. Mahkemenin, karar tarihinden sonra yürürlüğe giren 6111 sayılı yasanın dava konusu olayda uygulanıp uygulanmayacağı yönünde araştırma ve değerlendirme yaparak hasıl olacak sonuca uygun bir karar vermesi için kararın bozulması gerekmiştir. 2-Yukarıda açıklanan bozma nedenine göre davacının diğer temyiz itirazlarının incelenmesine gerek görülmemiştir....

                    UYAP Entegrasyonu