Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Anılan yasa maddesinde "Herhangi bir nedenle itiraz süresinin geçirilmesi halinde üçüncü şahıs, haciz bildirisinin tebliğinden itibaren bir yıl içinde genel mahkemelerde menfi tespit davası açmak ve haciz bildirisinin tebliğ edildiği tarih itibarıyla amme borçlusuna borçlu olmadığını veya malın elinde bulunmadığını ispat etmek zorundadır" şeklinde ifade edildiği üzere, haciz ihbarnamesine 7 günlük sürede itiraz etmeyen üçüncü kişilerin 1 yıl içinde açacağı menfi tespit davalarının genel mahkemelerde bakılacağı öngörülmüştür. 6100 sayılı HMK’nın ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun yürürlüğe girmesi ile 01/07/2012 tarihinden itibaren açılan davalarda artık asliye ticaret mahkemesi ile asliye hukuk mahkemesi arasındaki ilişki iş bölümü değil görev ilişkisi olup, somut olayda da dava bu tarihten sonra 17/02/2016 tarihinde 6183 sayılı Yasa'nın 79/4. maddesine dayanılarak açılmış bulunduğundan mahkemece dava şartı olan bu hususun resen dikkate alınarak görevsizlik kararı verilmesi...

    Mahkemece, davacının şirketi temsil ve ilzama yetkili olması ve Kurum tarafından düzenlenen ödeme emirlerinin usul ve yasaya uygun olması nedeniyle davanın reddine karar verilmiş olup davacının itirazında haksız olması sebebiyle de 6183 sayılı Yasanın 58. Maddesi uyarınca ödeme emirlerine konu alacağın %10'u oranında tazminata hükmedilmiştir. Davanın yasal dayanağını oluşturan 6183 sayılı Kanunun 58. maddesinde ödeme emrine karşı dava açma süresi 7 gün ile sınırlandırılmıştır. İtiraz davası için öngörülen 7 günlük sürenin hak düşürücü nitelikte olduğu konusunda kuşku bulunmamaktadır (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 10.4.2001 gün ve 2002/21-201-297 ve 24.3.2004 gün ve 2004/10164-170 sayılı Kararları). Ödeme emrinin iptaline yönelik dava “menfi tespit” niteliğinde olup, maddede belirtilen; “böyle bir borcu olmadığı”, “kısmen ödendiği” veya “zamanaşımına uğradığı” yönündeki iddialar dışında yeni ve ayrı bir itiraz nedeni ileri sürülemeyecektir....

      "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı ... davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü: -K A R A R- Hükmüne uyulan bozma ilamında özetle; menfi tespit davasının süresinde açılmaması nedeniyle davacının temyiz itirazlarının reddine, dava reddedilmiş olduğundan 6183 sayılı Yasanın değişik 79/3. maddesi gereğince davalı yararına %10 tutarında tazminata hükmedilmesi gerekirken tazminat isteminin reddedilmiş olmasının yerinde olmadığı gereğine değinilmiştir....

        "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki 6183 sayılı Yasa'ya dayalı menfi tesbit davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü: -K A R A R- Davacı, dava dışı kamu borçlusu Berat Sıhhi Tesisat ...Ltd.Şti. hakkında 6183 sayılı Yasa'ya göre takip yapıldığını ve anılan yasanın 79.maddesi gereğince haciz ihbarnamesi gönderildiğini, ancak süresinde itiraz edilemediğini, kamu borçlusuna bir borcu olmadığından 6183 sayılı Yasa'nın 79. maddesi gereğince borçlu olmadıklarının tesbitine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı idare vekili, davacının haciz ihbarnamesine süresinde itiraz etmediğinden alacağın zimmetinde sayıldığını, haksız açılan davanın reddi gerektiğini savunmuştur....

          "İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi KARAR Dava, 6183 sayılı Kanunun uygulanmasından doğan menfi tespit istemine ilişkin olup uyuşmazlığın temyizen incelenmesi göre Yargıtay 17. Hukuk Dairesine aittir. SONUÇ:Dosyanın görevli Yargıtay Yüksek 17.Hukuk Dairesi Başkanlığına GÖNDERİLMESİNE, 11.12.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi....

            Herhangi bir nedenle itiraz süresinin geçirilmesi halinde üçüncü şahıs, haciz bildirisinin tebliğinden itibaren bir yıl içinde genel mahkemelerde menfi tespit davası açmak ve haciz bildirisinin tebliğ edildiği tarih itibarıyla amme borçlusuna borçlu olmadığını veya malın elinde bulunmadığını ispat etmek zorundadır..." şeklinde düzenleme yapılmıştır. 6183 sayılı kanun Türk Ticaret Kanununa göre daha özel nitelikte bir kanun olduğundan mahkemenin görevinin daha özel olan yasa hükmüne göre belirlenmesi gerektiğinden 6183 sayılı kanunun 79/4 maddesine göre açılacak davalara bakma görevinin genel mahkemelere ait olacağına ilişkin özel kanun hükmü uyarınca davaya bakma görevi genel görevli Asliye hukuk mahkemelerine aittir....

            Asliye Hukuk Hakimliğince verilen 21.06.2011 gün ve 2009/234-2011/206 sayılı hükmün Yargıtayca incelenmesi davalılar vekili tarafından istenilmekle dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü: - K A R A R - Taraflar arasındaki uyuşmazlık, 6183 sayılı Yasa’dan kaynaklanan menfi tesbit istemine ilişkin olduğundan, kararın temyizen incelenmesi görevi Yargıtay Yüksek 17.Hukuk Dairesi’ne aittir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle dosyanın görevli Yargıtay Yüksek 17.Hukuk Dairesi Başkanlığı’na GÖNDERİLMESİNE, 16.12.2011 gününde oybirliğiyle karar verildi....

              Menfi tespit davası açılması halinde mahkemece bu 6183 sayılı Kanun'un 10. maddesinde sayılan türden teminat karşılığında takip işlemlerinin durdurulmasına karar verilebilir (m.79/4). 506 sayılı Kanun'un 80. maddesinde 3917 sayılı Kanun ile yapılan değişiklik uyarınca, Kurumun süresi içinde ödenmeyen prim ve diğer alacaklarının tahsilinde 6183 sayılı Kanun hükümlerinin uygulanması gerekmektedir....

              ün davacıda alacağı olduğu iddiasıyla davacıya haciz ihbarnamesi gönderdiği, davacının 6183 sayılı Yasanın 79. maddesinin ikinci fıkrası uyarınca 7 gün içinde itiraz etmediği, süre geçtikten sonra iş bu menfi tespit ve istirdat davasını açmış bulunduğu tartışmasızdır. Keza, haciz ihbarnamesi 6183 sayılı Yasanın 55 maddesi anlamında bir "ödeme emri" niteliğini taşımadığından bu konu bozma kararına uyulmakla kesinleşmiştir. Haciz ihbarnamesi kesinleşmiş bulunsa bile üçüncü kişi ödeme emrinin tebliği edilmesinden önceki evrede prim borçlusunun, kendisinde herhangibir alacağının bulunmadığına ilişkin menfi tespit ve istirdat davası açabilir. Zira aynı Yasanın 58 maddesine göre borçlu, borçlu bulunmadığına dair dava açabilir. İddiasını yöntemince kanıtladığı taktirde ödeme emrinin iptaline karar verilebilir. Çoğun içinde azın da bulunduğu kuralı gereğince borçlu, ödeme emrinin çıkarılmasından önceki evrede de böyle bir dava açma hakkına sahip bulunduğu açık-seçik ortadadır....

                Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 17/03/2021 gün ve 2019/370 E ve 2021/70 K sayılı kararı ile, davanın konusuz kalması sebebi ile karar verilmesine yer olmadığına karar verildiği, gerekçeli karar taraflara tebliğ edilerek süresi içinde davalı Vergi Dairesi'nce istinaf yoluna başvuru dilekçesi sunulduğu görülmüştür. İSTİNAFA BAŞVURAN TARAFLAR ve İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı Vergi Dairesi vekilinin istinaf dilekçesi ile özetle; ilk derece mahkemesi kararının kaldırılması talep edilmiştir. DELİLLER: 6183 SK, Yargıtay kararları ve tüm dosya kapsamı. DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE: Dava, 6183 Sayılı Amme Alacaklarının Tahsili Usulü Hakkındaki Kanun'un 79. maddesine dayalı menfi tespit istemine ilişkindir....

                UYAP Entegrasyonu