sonra menfi tespit davasının açılamayacağını, borcun ödenmesinden sonra menfi tespit davası açılmasının mümkün olmadığını, bu nedenle davanın istirdat davası olarak kabul edileceğinden dava şartı arabuluculuk hükümlerine tabi olduğundan mahkeme kararının doğru olduğunu belirtilerek davacı tarafın istinaf talebinin reddine karar verilmesini istemiştir....
İİK'nın 72/6 maddesi kapsamında açılan menfi tesbit davası dolayısıyla tedbir kararı almamış ve borç da ödenmiş olursa, davaya istirdat davası olarak devam edileceği yasal olarak hüküm altına alındığından başta menfi tespit davası için gerekmeyen zorunlu arabuluculuk şartının yargılama sırasında borcun ödenmesi sebebiyle davanın yasa gereği istirdat davasına dönüşmesi durumunda da aranmayacağı istikrar kazanan Yargıtay içtihatları ile sabittir....
Menfi tespit davasında öncelikli olarak bir alacağın varlığının tartışıldığı ve davanın devamı sırasında cebri icra tehdidi altında ödeme yapılması durumunda menfi tespite ilişkin talebin istirdat talebine dönüşmesi kuvvetle muhtemel olduğu , alacak ve tazminat ilişkin istirdat taleplerinin arabuluculuk dava şartına tabi olduğu tartışmadan varestedir....
Mahkeme, aylık tüketim tespitine ilişkin ve söz konusu kaçak tespit tutanakları kapsamında menfi tespit talepleri yönünden ,ayrıca daha sonra ödenen ve istirdata dönüşen bedeller açısından ayrı ayrı hüküm tespitine giderek ; "1- Davalı ENERJİSA AŞ aleyhine açılan menfi tespit ve istirdat davasının, davalının sıfat yokluğu (pasif husumet) nedeniyle reddine, 2- Davalı AYEDAŞ aleyhine açılan menfi tespit davasının, davanın konusuz kalması nedeniyle karar verilmesine yer olmadığına, 3- Davalı AYEDAŞ aleyhine açılan istirdat davasının kabulü ile, 10.871,76- TL'nin davalı AYEDAŞ'tan alınarak davacıya verilmesine, 4- Davacının aylık tüketim miktarına ilişkin davalı AYEDAŞ aleyhine açtığı tespit davasının, davalının sıfat yokluğu (pasif husumet) nedeniyle reddine, 5- Davacının aylık tüketim miktarına ilişkin davalı ENERJİSA AŞ aleyhine açtığı tespit davasının HMK'nın 114/1- h maddesindeki dava şartı yokluğundan aynı yasanın 115/2 maddesi gereğince davanın usulden reddine" karar vermiştir...
vekilinin yazılı delil ibraz edemediği gibi yemin deliline de başvurmayacaklarını mahkemeye bildirdiği , bu nedenle asıl dava olan menfi tespit davasının yerinde olmadığı, birleştirilmesine karar verilen istirdat davasında ise, davalı ...’ın emniyetçe alınan 15.10.2001 tarihli ifadesinde senedi bir otomobil satımı nedeniyle birleşen davanın davacısı ...’den aldığını ifade ederek senedi talil ettiği ve ispat külfetinin bu durumda yer değiştirerek davalı ...’a geçtiği, davalının araç satımı hususundaki savunmasını ispat edemediği için birleştirilen istirdat davasının haklı olduğu gerekçesiyle asıl dava olan menfi tespit davasının reddine, birleştirilmesine karar verilen istirdat davasının ise kabulüne karar verilmiş, hüküm asıl davanın davacıları olan Ali Özgür Ulusoy ile ... vekili ve birleştirmesine karar verilen davanın davalısı olan ... vekilince temyiz edilmiştir....
nolu İcra ve İflas Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun'un 31. maddesindeki " 6102 sayılı Kanunun 5/A maddesinin birinci fıkrasında yer alan “paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında” ibaresi “para olan alacak, tazminat, itirazın iptali, menfi tespit ve istirdat davalarında,” şeklinde değiştirilmiştir. " hükmü ile Türk Ticaret Kanununun " Dava şartı olarak arabuluculuk " başlıklı 5/A maddesinin 1. fıkrasının " Bu Kanunun 4 üncü maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar para olan alacak, tazminat, itirazın iptali, menfi tespit ve istirdat davalarında, dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır. " şeklinde değiştirilerek menfi tespit davalarından önce arabuluculuğa başvurulmasının dava şartı haline getirilmesi, dava dilekçesinde borçlu olmadığının tespitine ve istirdata karar verilmesinin talep edilmesi ve dava dilekçesi ekinde arabuluculuk son oturum tutanağının sunulmaması nedenleri ile...
Mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda; davaya konu kurum işleminin haksız ve hukuka aykırı olduğu, ancak konulan tedbir nedeniyle davacının hakedişlerinden herhangi bir kesintinin yapılmadığı gerekçesiyle, davanın kısmen kabulü ile kurum işleminin iptaline, istirdat isteminin reddine karar verilmiş; hüküm, taraf vekillerince temyiz edilmiştir. 1)Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına ve bozma kapsamı dışında kalarak kesinleşmiş yönlere ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesinin artık mümkün olmamasına göre; davalı vekilinin tüm, davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddi gerekir. 2) Somut olayda; davalı kurum işlemi ile davacıya ait ilgili dönem faturaları üzerinde yapılan inceleme sonucunda, davalı kurumun zarara uğratıldığından bahisle, yersiz ödemelerin tahsiline yönelik davacının hakedişlerinden 8.625,45 TL tutarında kesinti yapılacağı bildirilmiş olup, eldeki davanın ise kurum işleminin iptali ile kesintinin gerçekleşmesi...
Mahkemece, toplanan delillere ve Adli Tıp Kurumu Raporuna göre, senetteki imzanın davacıya ait olmadığı, dava tarihi itibariyle davacının maaşından yapılan kesintiler toplamının 39.828,23 TL olduğu, davanın menfi tespit davası iken istirdata döndüğü, istirdat davasında tazminat olamayacağı gerekçeleriyle davanın kısmen kabulüne, davacının senet nedeniyle borçlu olmadığının tespitine, 39.828,23 TL nin dava tarihinden itibaren yasal faiziyle davalıdan tahsiline, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava menfi tespit ve istirdat davası olup mahkemece takibe konu bonodan dolayı davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine karar verilmiştir....
Menfi tespit davasında öncelikli olarak bir alacağın varlığının tartışıldığı ve davanın devamı sırasında cebri icra tehdidi altında ödeme yapılması durumunda menfi tespite ilişkin talebin istirdat talebine dönüşmesi kuvvetle muhtemel olduğu , alacak ve tazminat ilişkin istirdat taleplerinin arabuluculuk dava şartına tabi olduğu tartışmadan varestedir....
Menfi tespit davasında öncelikli olarak bir alacağın varlığının tartışıldığı ve davanın devamı sırasında cebri icra tehdidi altında ödeme yapılması durumunda menfi tespite ilişkin talebin istirdat talebine dönüşmesi kuvvetle muhtemel olduğu , alacak ve tazminat ilişkin istirdat taleplerinin arabuluculuk dava şartına tabi olduğu tartışmadan varestedir....