tespit davasının istirdat mahiyetli olacak şekilde devam etmesini talep ettiklerini,Ayrıca ''3.Kişinin Açtığı Menfi Tespit'' mahiyetli bir dava türü UYAP sisteminde dahi mevcutken ve uygulamada da söz konusu iken mahkemece menfi tespit ve istirdat mahiyetli davaların 3.kişilerce ikame edilemeyeceğinin haksız olarak ileri sürüldüğünü, her ne kadar borçlu sıfatı hala hakkında icra takibi yapılan kişiye ait olsa da borçlu adına ödeme yapmış olan 3. kişi istirdat davası açıp parasını geri alabilmelidir....
Mahkemece, ihtiyati hacze konu kararın 150.000 TL'lik kısmının istirdat, 300.000 TL'lik kısmının ise menfi tespit istemine ilişkin olduğu, menfi tespite ilişkin ilamın kesinleşmeden icraya konamayacağı, yargılama giderleriyle ilgili bölümün hem istirdat hem de menfi tespit davasından kaynaklanması nedeniyle 32.855.40 TL'lik miktar açısından ihtiyati haczin kaldırılmasına, fazlaya ilişkin istemin reddine hükmedilmiş, karar muteriz vekili tarafından temyiz edilmiştir. 1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere göre, ihtiyati hacze itiraz eden vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir. 2- Menfi tespit davası sırasında borcun ödenmesi nedeniyle istirdat davasına dönüşen alacak kalemleri için karar kesinleşmeden ihtiyati haciz talep edilemez....
Ödeme emrine itiraz ederken takip konusu alacağın zamanaşımına uğradığını ileri sürmeyen veya ödeme emrine süresi içerisinde hiçbir itirazda bulunmayarak ödeme emrinin kesinleşmesine sebebiyet veren borçlu, takip konusu alacağın, alacaklının takip talebinden önceki bir tarihte zamanaşımına uğradığından söz ederek menfi tespit davası açamaz. Takip konusu alacağın takibin kesinleşmesinden sonra zamanaşımına uğramış olması halinde borçlu, İİK'nın 71, 33-a ve 33. maddeleri uyarınca zamanaşımını ileri sürebilir.(Prof. Dr. ......, İcra ve İflas Hukukunda Menfi Tespit ve İstirdat Davaları, Ankara, 2014, Sh 149) Borçlunun "borcun zamanaşımına uğradığının" tespiti için menfi tespit davası açmasında hukuki menfaatinin bulunmadığı kabul edilmektedir....
Zayi olmuş çekler hakkında keşideci, ibraz süresi geçtikten sonra çekten cayabilir veya çekte imzası yoksa her zaman muhatap banka şubesini çekteki imzanın kendisine ait olmadığı yönünde uyarabilir veyahut hamile karşı menfi tespit davası veyahut da lehtara karşı menfi tespit ve/veya istirdat davası açabilir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 757/1 maddesine göre kıymetli evrakın iptalini ancak evrak üzerinde hak sahibi olan lehtar veya yetkili hamil isteyebilir. Keşidecinin ancak senet hamilinin ortaya çıkmasının ardından menfi tespit veya istirdat davası açabilme hakkı vardır. Dava dilekçesindeki anlatım uyarınca davacının çek hamili sıfatı bulunmadığından keşideci sıfatı ile kıymetli evrakın iptali davası açması mümkün değildir....
Menfi tespit davacısının hiçbir ek ispat ve maddi külfet gerektirmeyen ve sadece sükut etmesiyle infazı kabil bir istirdat hükmüne kavuşma imkanı varken ısrarla uyuşmazlığın menfi tespit hükümlerine göre sonuçlandırılmasını talep etmesi halinde mahkemenin nasıl bir tutum belirlemesi gerektiği konusunu da ayrıca irdelemek gerekir. Menfi tespit davasına bakan hakim, yargılama esnasında ödeme vakıasını herhangi bir şekilde öğrenince kanunun amir hükmü gereğince davaya istirdat davası olarak bakmaya devam eder. Ancak olayımızda oluğu gibi nadiren de olsa davacının menfi tespit talebinde ısrar etmesi halinde davanın “hukuki yarar” yokluğu nedeniyle reddi yoluna gitmesi kanunun amaç ve ruhuna daha da uygun düşecektir. Zira, bu durumda dava, kendiliğinden istirdada dönüştü diye istirdat hükmü kurulması, talep aşımına tekabül edeceğinden, HMK 26....
"İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü. KARAR Davacı, davalı ile aralarında sağlık hizmeti satın alma sözleşmesi imzalandığını, davalının bu sözleşmeye göre hakedişlerden kesinti yaptığını ancak kesintinin haksız olduğunu, davalının işlemden 2 ay sonra yürürlüğe giren SUT hükümlerini uyguladığını, kurum işleminin iptali ile 24.612,11 TL kesintiden dolayı borçlu olmadığının tespitini istemiş, yargılama sırasında verdiği ıslah dilekçesi ile davalı kurum tarafından yapılan faiz dahil 26.263,67 TL nin davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir. Davalı, davanın reddini dilemiştir....
davasına dönüştüğü, davalının davanın süresinde açılmadığını iddia ettiği, istirdat davasının kesintinin yapıldığı tarihten itibaren 1 yıl içerisinde açılması gerektiği, ilk kesintinin 22/08/2011 tarihinde yapıldığından, 15/06/2012 dava tarihi itibari ile 1 yıl geçmediğinden dava süresinde açıldığı gerekçesiyle, davanın kabulü ile davalı tarafından davacı aleyhine yürütülen Bursa 5.İcra Müdürlüğü'nün 2008/5068 esas sayılı dosyası ile takibin dayanağı olan keşidecisi ......
Sayılı dava dosyası yönünden davanın kısmen kabulü ile kısmen reddine, a-Davacının yersiz sağlık giderlerine ilişkin olarak kurumun 13.03.2015 tarih 4149316 sayı ve 33.898,06 TL miktarlı borç bildirim belgesine istinaden davalı kuruma borçlu olmadığının tespitine, b-Davacının yersiz yetim aylığına ilişkin olarak açmış olduğu menfi tespit, istirdat ve kurum işleminin iptali davacının reddine, 6-Birleştirilen Adana 1. İş Mahkemesi'nin 2016/248 E. Sayılı dava dosyası yönünden davanın kabulüne, a-Davalı borçlunun Adana 14. İcra Müdürlüğü'nün 2015/826 E. Sayılı icra dosyasına yaptığı itirazın iptali ile takibin devamına, b-İcra inkar tazminatı talebinin reddine” karar verilmiştir....
Bunun için, takip devam ederken alacaklıya karşı menfi tespit davası açabileceği gibi, böyle bir menfi tespit davası açmamış ve borcu cebri icra tehdidi altında ödemiş ise, ödemiş olduğu paranın kendisine verilmesi için alacaklıya karşı istirdat davası açabilir (Kuru, B.; İcra ve İflas Hukukunda Menfi Tespit Davası ve İstirdat Davası, Ankara 2003, s. 233). HMK'nın 106. maddesinde düzenlenen tespit davasının özel bir şekli olan menfi tespit davası, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat davası olarak nitelendirilemez. Menfi tespit davası sonucunda, borçlunun borçlu olmadığının anlaşılması halinde borçlu olunmayan kısım belirtilmek suretiyle olumsuz tespit hükmü kurulması gerekir. Menfi tespit davasının istirdat davasına dönüştüğü hâllerde dahi olumsuz tespit hükmü kurulması gerekmektedir....
Mahkemece, bozmaya uyularak son ödeme tarihi olan 9.10.2009 tarihinden dava tarihi olan 17.2011 tarihine kadar 1 yıllık hak düşürücü sürenin geçtiği ve hernekadar hem menfi tespit hem de istirdat talebinde bulunmuş ise de alınan bilirkişi raporu ile de ortaya çıktığı üzere, davalının haksız uyguladığı faiz oranı dikkate alınarak hesaplama yapıldığında davacının takip nedeniyle borcu kalmayıp yaptığı ödemelerden de 4.072 TL fazla ödemesi olduğu anlaşılarak, davacının menfi tespit davasının da istirdat davasına dönüştüğü kanaatiyle hak düşürücü sürenin geçmiş olması nedeniyle davanın reddine karar verilmiştir. Oysa dairemizin bozma kararı istirdat olunan miktara yönelik olup, mahkemece davacının menfi tespit talebinde bulunduğuı 4.856,00 TL' lik miktara ilişkinde ayrı bir karar verilmesi gerektiği gözetilmeden yazılı şekilde davanın tümden reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir....