Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Eldeki davada ise, öncelikle davacının HMK’nın 31’inci maddesi kapsamında talebi açıklattırılmalı, bu kapsamda, hacizlerin kaldırılması ve kurumca kendisi hakkında başlatılan takiplerin iptali istemine ilişkin olarak, davacının 1999 ve 2000 yıllarına ait olduğunu borçların dayanak ödeme emirleri olup olmadığı hususu ile talebinin menfi tespite mi yoksa ödeme emrinin/emirlerinin iptali istemine yöneldiği hususu belirlenmeli ve sonucuna göre bir karar verilmelidir....

    Bu nedenle iş bu dava davacı hakkında haciz işlemi uygulanması sebebiyle borçlu olmadığının tespiti (menfi tespit) davası olup, bu davada 7 günlük dava açma süresi aranmaz. Davacı dava dilekçesinde zamanaşımı def'inde bulunmuş ve söz konusu borçtan sorumlu olmadığını belirterek ödeme emirlerinin iptalini talep etmiştir. Bir uyuşmazlıkta zamanaşımı def'inin öncelikle icelenmesi gerekmekte olup, 1999/2 - 2002/3 dönemlerine ait prim borçlarının zamanaşımına uğradığı belirgindir. Bu bağlamda mahkemece, zamanaşımı nedeniyle davacının 1999/2 - 2002/3 dönemlerine ait prim borçlarından dolayı borçlu olmadığının tespitine karar verilmesi gerekirken Esenler Köyü Tüzel Kişiliği adına tanzim edilen ödeme emirlerinin iptali yönünde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir....

      Toplanan deliller ışığında; Davanın ödeme emirlerinin iptali ve menfi tespit davası olduğu belirgindir. Davacı vekilinin 10/03/2023 tarihli 2. Celsede davanın konusu olan ödeme emirlerinin iptal edildiğini ve davanın konusuz kaldığını beyan etmesi üzerine 01/02/2023 tarihli SGK'ya yazılan müzekkere de dava konusu ödeme emirlerinin iptaline karar verildiğine dair müzekkere cevabı verildiği anlaşıldığından davanın konusuz kalması sebebi ile karar verilmesine yer olmadığı..." gerekçeleriyle; "Davanın konusuz kalması nedeniyle karar verilmesine yer olmadığına" karar verilmiştir....

      Görüldüğü gibi; “menfi tespit” niteliğindeki ödeme emrine itiraz/ödeme emrinin iptali davasının yedi günlük hak düşürücü süre içerisinde açılması zorunlu olduğu gibi, kendisine ödeme emri gönderilen borçlunun itirazları da üç nedenle sınırlandırılmıştır. Kanun koyucu tarafından, tahsil edilmesi istenen alacak, kamusal nitelikte imtiyazlı olduğundan sürüncemede kalması önlenerek, hızla tahsilinin sağlanması istenmiş, bu nedenle kamu alacağına ilişkin takip kesinleştikten sonra, yeni ve ayrı bir menfi tespit davası açılması yönünde herhangi bir hüküm öngörülmemiştir....

        "İçtihat Metni"Mahkemesi :İş Mahkemesi Asıl dava, prim tahakkukuna ilişkin Kurum işleminin iptali ve menfi tespit; birleşen davalar ise ödeme emirlerinin iptali istemine ilişkindir. Mahkemece, bozmaya uyarak ilâmında belirtildiği şekilde feragat nedeniyle davanın reddine karar verilmiştir. Hükmün, davalı Kurum avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi. Dosyadaki yazılara, kararın bozmaya uygun olmasına, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, yerinde görülmeyen bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, 30.04.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi....

          İş Mahkemesinin 2014/529 Esasına kaydedilerek yargılamaya devam edildiği, işbu davada mahkemece, aynı döneme ilişkin ödeme emirlerinin ... 1. İş Mahkemesince iptal edilmesi ile aynı konuya ilişkin idari para cezalarının idare mahkemelerince iptal edilmesi sonucu davanın konusuz kaldığı belirtilmek suretiyle davan reddine karar verildiği anlaşılmış ise de, söz konusu hüküm eksik araştırma ve yanılgılı değerlendirmeye dayalıdır. Davaya konu 2000/1-2010/3 dönemleri arası resen tahakkuk ettirilen prim borcunun iptali için açılan işbu dava ile aynı dönemleri içeren ödeme emirlerinin iptali için açılan davanın sebebi, dava dışı ...’ın gerçekte çalışıp çalışmamasına ilişkin olduğundan ve bu konunun ödeme emri iptali içerikli davada ayrıntılı olarak irdelendiği belirgin olduğundan, söz konusu davanın kesinleşmesi bekletici mesele yapılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması yerinde görülmemiştir....

            Ödeme emrinin iptali istemine ilişkin olarak anılan maddeye dayalı açılacak dava “menfi tespit” niteliğinde olup, “böyle bir borcu olmadığı” veya “kısmen ödendiği” veya “zamanaşımına uğradığı” iddiaları dışında başka bir itiraz nedeni ileri sürülemeyecektir. İtiraz davası için öngörülen 7 günlük sürenin hak düşürücü nitelikte olduğu konusunda kuşku bulunmamaktadır (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 10.4.2001 gün ve 2002/21-201-297, 24.3.2004 gün ve 2004/10164-170 sayılı kararları). Hak düşürücü süre, niteliği itibariyle bir itiraz olup sonuçlarını kendiliğinden meydana getirir, re'sen göz önünde tutulmalıdır. Kamu alacağına ilişkin olarak anılan madde kapsamında öngörülen menfi tespit davası dışında, yeni ve ayrı bir menfi tespit davası açılmasına anılan kanun hükümleri cevaz vermemektedir....

              Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2020/6 Esas sayılı dosyasında dava dışı işçilerin şirkette çalışmadıklarının tespiti ile işbu işçilerden kaynaklı prim ve cezaların iptalinin talep edildiğini, bu dava devam ederken Kurum tarafından kendilerine ödeme emri gönderildiğini, eldeki davanın da işbu ödeme emirlerinin iptali hakkında olduğunu, ancak mahkemece davanın hukuki yarar yokluğundan davanın reddine karar verildiğini, oysaki ödeme emirlerinin iptali davası açılmadığı takdirde borcun kesinleşerek tahsil edileceğini, bu nedenle eldeki davayı açmalarında hukuki yararlarının olduğunu belirterek kararın kaldırılması istemiyle istinaf yasa yoluna başvurmuştur. GEREKÇE Dava, ödeme emrinin iptali istemine ilişkindir. İstinaf başvuru sebepleri ile kamu düzeni çerçevesinde Daire önüne gelen uyuşmazlık; dava konusu edilen 2019/015759, 2019/015760 ve 2019/015761 takip nolu ödeme emirlerinin iptali talebinin daha önce açılan Viranşehir 1....

              Ödeme emrinin iptali istemine ilişkin olarak anılan maddeye dayalı olarak açılacak dava “menfi tespit” niteliğinde olup,”böyle bir borcu olmadığı” veya “kısmen ödendiği” veya “zamanaşımına uğradığı” iddiaları dışında başka bir itiraz nedeni ileri sürülemeyecektir. Bu açıklamalara göre, davacı hakkında düzenlenen idari para cezasına konu işlemin idare mahkemesince iptal edildiği, böylece davacının borcunun dayanağı kalmadığı, ödeme emirlerinin iptali gerektiği, dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiştir....

              Önemle vurgulamak gerekir ki, kanunda da menfi tespit davası açılmasını yasaklayan bir hüküm de bulunmamaktadır (...; Sosyal Güvenlik Kurumunun 6183 Sayılı Yasaya Göre Ödeme Emri Ve İptali Davaları, Sicil İş Hukuku Dergisi, S:31, Yıl:2014, s. 101-102). 6183 sayılı Kanun'da menfi tespit davasına, "Üçüncü şahıslardaki menkul malların, alacak ve hakların haczini" düzenleyen 6183 sayılı Kanun'un 30.3.2006 tarihli ve 5479 sayılı Kanun ile değişik 79. maddesinde "...Herhangi bir nedenle itiraz süresinin geçirilmesi hâlinde üçüncü şahıs, haciz bildirisinin tebliğinden itibaren bir yıl içinde genel mahkemelerde menfi tespit davası açmak ve haciz bildirisinin tebliğ edildiği tarih itibarıyla amme borçlusuna borçlu olmadığını veya malın elinde bulunmadığını ispat etmek zorunda..." olduğuna ilişkin düzenleme ile üçüncü şahıslar yönünden yer verilmiş ise de, bu olanak, kamu alacağı borçluları yönünden öngörülmemiştir....

                UYAP Entegrasyonu