Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Mahkeme hükmü incelendiğinde, hükmün (1) ve (2) nolu bentlerinde, dava konusu ödeme emirlerden bir kısmının numarası belirtilerek, bu ödeme emirlerinde yazılı alacaklar sebebiyle davalı Kuruma borçlu olunmadığının tespiti yapılıp, hükmün (3) nolu bendinde de, davacı ...’in yaşlılık aylığına konulan hacizler sebebiyle yapılan kesintilerden, numaraları belirtilen takipler sebebiyle düzenlenen ödeme emirlerinde yazılı bulunan alacaklara ve bunların gecikme zamlarına karşılık gelen tutarların iadesine karar verilmesine karşılık, hükmün (4) nolu bendinde “Davacıların ödeme emirlerinin iptali taleplerinin reddine,” dair hüküm kurulduğu anlaşılmıştır. Diğer taraftan hükmün gerekçe kısmında, “Ödeme emirlerinin iptali talepleri yönünden; müteveffa ...'a 2005/11881 no.lu icra takibi sebebiyle, davacı ...'...

    Ödeme emrinin iptali istemine ilşkin olarak anılan maddeye dayalı olarak açılacak dava “menfi tespit” niteliğinde olup,”böyle bir borcu olmadığı” veya “kısmen ödendiği” veya “zamanaşımına uğradığı” iddiaları dışında başka bir itiraz nedeni ileri sürülemeyecektir. İtiraz davası için öngörülen 7 günlük sürenin hak düşürücü nitelikte olduğu konusunda kuşku bulunmamaktadır (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 10.4.2001 gün ve 2002/21-201-297, 24.3.2004 gün ve 2004/10164-170 sayılı kararları). Hak düşürücü süre, niteliği itibariyle bir itiraz olup sonuçlarını kendiliğinden meydana getirir, resen gözönünde tutulmalıdır. Kamu alacağına ilişkin olarak anılan madde kapsamında öngörülen menfi tespit davası dışında, yeni ve ayrı bir menfi tespit davası açılmasına anılan kanun hükümleri cevaz vermemektedir....

      İş Mahkemesi Davacı, davalı kurum tarafından gönderilen ödeme emirlerinin zaman aşımına uğraması nedeniyle iptali gerektiğinin tespitine karar verilmesini istemiştir. Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir. Hükmün davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi. K A R A R 1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektirici nedenlere göre davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki diğer temyiz itirazlarının reddine, 2-Dava, davacının üst düzey yönetici olduğundan bahisle gönderilen prim ve gecikme zammına dayalı bulunan ödeme emirlerinin iptali istemine ilişkindir. Yerel mahkemece, davanın 6183 sayılı Kanun'un 102....

        IYINIYETLI HAMILMENFI TESPITÖDEME DEF'ITÜRK TİCARET KANUNU (6762) Madde 599TÜRK TİCARET KANUNU (6762) Madde 690 "İçtihat Metni"Taraflar arasındaki menfi tesbit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı şirket vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. Davacı dava dilekçesinde davalılardan İsmail'den aldığı mal karşılığında 450.000.000.-TL bedelli, 30.8.2001 tarihli bir emre muharrer senet verdiğini, senet karşılığını ödediği halde davalı İsmail'in senedi iade etmediğini, daha sonra diğer davalı F.... Tarım Makinaları'nın senedi takibe koyduğunu ileri sürerek sözkonusu senetten dolayı davalı İsmail'in mirasçılarına ve diğer davalı F. Tarım makinaları A.Ş.'ne borçlu olmadığının tesbiti ile %40 icra inkar tazminatına mahkum edilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı F....

          Mahkemece, Kurumdan; dava dışı şirketin prim borcundan dolayı davacı adına borç tahakkuku yapılıp yapılmadığı, ödeme emri düzenlenip düzenlenmediği ve bu ödeme emirlerinin davacıya tebliğ edilip edilmediği sorulmalı, ödeme emri ve tebligat evraklarının asılları celp edilmeli, borç tahakkukunun olması veya davacı adına düzenlenmiş ödeme emri olması ancak işbu dava tarihinden sonra tebliğ edilmiş olması halinde dava menfi tespit davası olarak değerlendirilerek davanın süresi içinde açıldığı kabul edilerek sonucuna göre karar verilmeli, davacı adına düzenlenmiş ödeme emirlerinin davacıya işbu dava tarihinden önce tebliğ edilmiş olması halinde 7 günlük süre içinde ödeme emrinin iptali davasının açılıp açılmadığı irdelenerek sonucuna göre karar verilmelidir. Davacı adına borç tahakkukunun olmaması halinde hukuki yarar yokluğu gözetilerek karar verilmelidir. O hâlde, davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır....

            nun prim tahakkukundan dolayı menfi tespit ile ödeme emirlerinin iptali talebine ilişkin olup kararın temyizen incelenmesi Yargıtay 10. Hukuk Dairesi'nin görev alanı içerisine girmektedir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenle dosyanın Yargıtay 10. Hukuk Dairesi'ne GÖNDERİLMESİNE, 04.12.2012 gününde oybirliği ile karar verildi....

              İş Merkezi Yöneticiliğinin süresinde ödenmeyen 2002/6-2006/2. aylara ait prim ve gecikme zammının kat maliki olduğundan bahisle davacı şirketten tahsili için 6183 sayılı Kanunun 58. maddesi kapsamında 09.04.2010 tarihinde tebliğ edilen ödeme emirlerinin iptali ile borçlu olunmadığının tespiti istemine ilişkindir. Mahkeme, ilamında belirtildiği biçimde davanın kabulüne karar vermiştir. Hükmün, davalı Kurum avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi. 1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere ve hükmün dayandığı gerektirici sebeplere göre, davalı Kurum avukatının sair temyiz itirazlarının reddi gerekir. 2-Dava konusu 2010/18737 ve 18738 takip no’lu ödeme emirlerinin “......

                Ancak, ödeme emirlerinin dayanağı olan 12/11/2007 tarihli haciz bildirisinin 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 98. maddesi ve 178 sayılı KHK'nın ek 11. maddesi gereğince Defterdara veya onun yetkili kıldığı bir memura tebliğ edilmesi gerekirken tebligatın evrak memuru ...'e yapılmış olması nedeniyle söz konusu haciz bildirisinin tebliğinin usulsüz olduğu anlaşılmaktadır. Usulsüz tebliğ edilen haciz bildirisine göre ödeme emrinin düzenlenmesi de mümkün değildir. Davacı ödeme emirlerinin tebliği ile haciz bildirisinden haberdar olduğunu belirttiğinden haciz bildirisinin tebliğ tarihinin ödeme emirlerinin tebliğ tarihi olan 10/04/2009 tarihi olarak kabul edilmesi gerekmektedir. Buna göre de, 'üçüncü kişi' konumunda bulunan davacının 6183 sayılı Kanunun 79/4. maddesi gereğince süresinde menfi tespit davasını açtığı ve tebliğ tarihinde dava dışı ......

                  Ödeme emrinin iptaline yönelik dava “menfi tespit” niteliğinde olup, maddede belirtilen; “böyle bir borcu olmadığı”, “kısmen ödendiği” veya “zamanaşımına uğradığı” yönündeki iddialar dışında yeni ve ayrı bir itiraz nedeni ileri sürülemeyecektir. İcra ve İflas Kanununun 72. maddesine koşut bir düzenlemeye 6183 sayılı Kanunda yer verilmemiş olması karşısında, 7 günlük hak düşürücü süreyi geçiren borçlunun, aynı konuda yeni bir menfi tespit veya alacak davası açma olanağı bulunmamaktadır (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 03.10.2007 gün ve 2007/21-623- 717 ve 26.04.2006 gün ve 2006/21-198-249 sayılı Kararları). Somut olayda, ödeme emirlerinin davacıya 30.07.2013 tarihinde yöntemince tebliğ edildiği dosya içerisindeki tebligat parçalarından anlaşılmaktadır. Dava ise 14.08.2013 tarihinde açılmıştır....

                    emirlerinin gönderildiği dosya kapsamından anlaşılmaktadır....

                    UYAP Entegrasyonu