Haksız yere bir kimsenin mallarının haczettirilmesi, o kimsenin ticari itibarına saldırı teşkil eden ve BK'nın 49'ncu maddesi gereğince manevi tazminat ile sorumlu tutulmayı gerektiren bir davranıştır. Somut olayda, haczin haksız olduğu anlaşılmakla birlikte davalının kusuru yoktur. Haksız hacizlerde maddi tazminat isteminde kusur aranmamakta ise de manevi tazminat için kusur aranır. Mahkemenin haksız hacizden doğan sorumluluğun kusura dayanmayan objektif bir sorumluluk olduğu yönündeki gerekçesi yerinde değildir. Nitekim fiili haciz de uygulanmamıştır. Bu nedenle davacının ağır manevi zararı da oluşmamıştır. Şu halde mahkemece, manevi tazminat isteminin reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı gerekçe ile kısmen kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiş kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir....
Haksız eylem faili, ihtar ve ihbara gerek olmaksızın, zararın doğduğu anda, başka bir anlatımla haksız eylem tarihinden itibaren zararın tamamı için temerrüde düşmüş sayılır. Dolayısıyla, zarar gören, gerek kısmi davaya, gerekse sonradan açtığı ek davaya veya ıslaha konu ettiği kısma ilişkin olarak haksız eylem tarihinden itibaren temerrüt faizi isteme hakkına sahiptir. Ancak, trafik kazaları esas itibariyle haksız eylem sayılan hallerden olmakla birlikte trafik sigortasını yapan sigortacı bakımından temerrüdün bu tarihte oluştuğunun kabulü mümkün değildir. 2918 sayılı KTK'nın 99/I. maddesi ve Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları'nın B.2.b. maddesi uyarınca, rizikonun bilgi ve belgeleri ile birlikte sigortacıya ihbar edildiği tarihten itibaren 8 iş günü içinde sigortanın tazminatı ödeme yükümlülüğü bulunmakta, bu sürenin sonunda ödememe halinde temerrüt gerçekleşmektedir....
"İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Davacı ... vekili Avukat ... tarafından, davalı ... aleyhine 18/09/2015 gününde verilen dilekçe ile haksız fiil nedeniyle manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın reddine dair verilen 08/03/2016 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davacı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü. Dava, haksız fiil nedeniyle uğranılan manevi zararın giderilmesi istemine ilişkindir. Mahkemece istemin reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir....
Gerçi mal varlığına yönelen bir eylem az veya çok kişiyi manevi bir üzüntüye düşürebilir. Fakat böyle bir üzüntü TBK'nın 58. ve MK'nın 24. maddesinde korunan kişisel hakların ihlalinden doğan bir eylem niteliğinde değildir.Yukarıda yapılan açıklama ve sözü edilen kurallarla birlikte somut olay değerlendirildiğinde; açılan davada, davalının eser sözleşmesinden doğan edimlerini yerine getirmemesi nedeniyle manevi tazminat istenmiştir. Bu durumda taraflar arasındaki temel ilişki eser sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Manevi tazminata konu edilen eylem, malvarlığına yönelik olup, davacı iş sahibi yararına manevi tazminatın tayini için gerekli yasal koşullar oluşmamıştır....
Davalı işveren istinaf dilekçesinde özetle, davanın zamanaşımına uğradığını, davacının Borçlar Kanunun 47. maddesine göre manevi tazminat isteyemeyeceğini, Borçlar Kanunun 47.maddesine göre manevi tazminat isteme hakkı doğrudan doğruya cismani zarara uğrayan kişiye ait olup yansıma yoluyla aynı eylem nedeniyle manevi üzüntü duyanlar manevi tazminat isteyemeyeceğini, hükmedilen manevi tazminat miktarı fahiş olduğunu, hükmedilen tazminat miktarının 180.000,00 TL olup, olay tarihinin 06/08/2013 olması sebebiyle faizi ile bugün itibariyle yaklaşık 305.000,00 TL’ye ulaştığını, bu tutar tazminatın sebepsiz zenginleşmeyi sağlayıcı bir olgu olacağını beyan ederek mahkemenin kararının kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Taraflar arasındaki uyuşmazlık, zamanaşımı, davacının yansımalı manevi tazminat talebinin yerinde olup olmadığı, manevi tazminat tutarı konularındadır....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Davacı ... vekili Avukat ... tarafından, davalı ... aleyhine 01/08/2014 gününde verilen dilekçe ile haksız eylem nedeniyle maddi ve manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; maddi tazminat davasının reddi ile manevi tazminat davasının kısmen kabulüne dair verilen 03/05/2016 günlü kararın Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü. Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere, özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik görülmemesine göre yerinde bulunmayan bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA 20/02/2019 gününde oy birliğiyle karar verildi....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Davacı ... vekili Avukat ... tarafından, davalı ... aleyhine 17/06/2010 gününde verilen dilekçe ile haksız fiil nedeniyle manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 27/02/2012 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi taraflar vekillerince süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü. Dava, haksız eylem nedeniyle kişilik haklarına saldırı nedenine dayalı manevi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece istemin kısmen kabulüne karar verilmiş; hüküm, davacı ve davalı vekilleri tarafından temyiz edilmiştir....
Dava haksız eylem nedeni ile uğranılan zararın ödetilmesi istemine ilişkin olduğuna göre zamanaşımı süresinin belirlenmesinde haksız eylem tarihinde yürürlükte bulunan 818 sayılı BK 60/1-2 maddelerinin uygulanması gereklidir. Buna göre zamanaşımı süresi, zarar görenin, haksız eylem ve failini öğrendiği tarihten itibaren 1 yıl, her halükarda zarar veren eylemin gerçekleşmesinden itibaren 10 yıldır. Eğer fiil ceza kanunları uyarınca daha uzun zamanaşımı süresi bulunan cezayı gerektiren bir eylemden doğmuş ise ceza zamanaşımı süresi uygulanır. Somut olaya gelince; davalı reşit olmayan mağdure ile rızası ile ilişkiye girme suçundan cezalandırılmış, mahkumiyet hükmü temyiz incelemesinde zamanaşımı nedeniyle düşmüştür. Suç tarihi 2002 yılı Haziran ayı olup eldeki dava tarihi ise 22/04/2010 dur....
yaptığı tanıklık ifadelerinden dolayı aleyhine hükmedilen manevi tazminata yönelik temyiz itirazlarına gelince; Dava, haksız şikayet ve haksız eylem nedeniyle manevi tazminat istemine ilişkindir....
İdarenin hukuka aykırı eylem veya işlemi nedeniyle manevi değerlerinde bir eksilme meydana gelen, duyduğu acı (elem, ıstırap), üzüntü ve sarsıntı nedeniyle yaşama zevki azalan kişiye manevi tazminat adı ile bir miktar para verilerek, onun bu yoldan doyurulması (tatmin edilmesi) sağlanır. Maddi ve manevi tazminat davalarının konularının, kapsamlarının ve amaçlarının birbirinden tamamen ayrı olması ve idarenin doğan zararları tazminle yükümlü olup olmadığının değerlendirilmesinde farklı ölçütlerin kullanılmasının gerekli bulunması nedeniyle İdare Mahkemesince bu iki zaradan birinin diğerinin doğal ve ayrılmaz uzantısı gibi ele alınmasında ve "davalı idarenin iptal ile sonuçlanan işleminde, tazminat zorunluluğunu doğuracak nitelikte ağır hizmet kusuru görülmediğinden ve maddi tazminat ödenmesi ile zorunlu bulunmayan idari işlem nedeni ile, idarenin manevi tazminat ödemesine zorunlu tutulamayacağı, sonuç ve kanaatine.." varılmasında hukuki isabet görülmemiştir....