DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve HUKUKİ SEBEPLER : Davacının daha önce Aksaray 1.Aile Mahkemesinin 2017/142 Esas sayılı dosyası ile mal rejiminin tasfiyesi davası açtığı, 17/05/2017 tarihli dilekçesi ile davadan feragati nedeni ile davanın reddine karar verildiği, işbu kararın davacı tarafça feragat beyanının fesada uğratıldığından bahisle istinaf edildiği, Bölge Adliye Mahkemesi tarafından bu iddianın hadise şeklinde incelenmesi gerektiğinden bahisle İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak dosyanın mahkemenin 2017/1117 Esasına kaydedildiği ve davanın takip edilmemesi nedeni ile açılmamış sayılmasına karar verilerek işbu kararın kesinleştiği, Bölge Adliye Mahkemesi kararının münhasıran davacının 17/05/2017 tarihli feragat beyanının iptaline ilişkin olmadığı gibi davacının feragatteki iradesinin sakatlandığını da ispat edemediği, dolayısıyla 17/05/2017 tarihli feragatin geçersizliğinin kabul edilemeyeceği, hal böyle olunca davacının yeniden açtığı mal rejiminin tasfiyesi davasının reddi...
Tüm bu açıklamalar kapsamında, davacı vekilinin mal rejiminin tasfiyesi kapsamındaki istekleri yönünden açıkça feragat (feragat tabiri geçmemektedir) ettiklerini açıklamasının bulunmaması, 24.11.2008 tarihli tutanak metninin eldeki davadaki istek yönünden feragat iradesi taşıdığı kabul edilemeyecek olması ve kesinleşen ........... sayılı kararında eldeki davadaki uyuşmazlık konusu bakımından hüküm tesis edilmemiş olması karşısında, davacı tarafın mal rejiminin tasfiyesi kapsamındaki alacak hakkından feragat ettiği kabul edilmez. Bu durumda, Mahkemece yazılı gerekçeyle davanın reddine karar verilmesi isabetsiz olmuştur. "Çünkü bir yıl içinde tazminat davası açabiliyorum" ifadesi, TMK'nun 178. maddesi uyarınca açılacak boşanmanın fer'i niteliğindeki haklar ve tazminatlarla ilgilidir. (TMK. m.174 gibi)....
HUKUK DAİRESİ DOSYA NO : 2020/845 KARAR NO : 2021/1142 T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A İ S T İ N A F K A R A R I İNCELENEN KARARIN MAHKEMESİ : KDZ.EREĞLİ AİLE MAHKEMESİ TARİHİ : 18/09/2018 NUMARASI : 2014/581 ESAS, 2018/884 KARAR DAVA KONUSU : MAL REJİMİNİN TASFİYESİ - KATILMA ALACAĞI KARAR : Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen kararına karşı, davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmakla, Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 353.madde uyarınca duruşma yapılmadan dosya incelendi gereği düşünüldü; TARAFLARIN İDDİA, SAVUNMA İLE YARGILAMA SÜRECİ: Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; tarafların Karadeniz Ereğli 2....
Bu taşınmaz evlilik birliği içerisinde edinilen bir mal olmadığından, mal rejiminin tasfiyesi kapsamında değerlendirilemez. Davacının bağımsız bölüme ilişkin alacak talebinin genel hükümlere dayalı olduğu anlaşılmakla bu talebe ilişkin davanın görevsizlik nedeniyle reddine karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik yoksa da; öncelikle HMK. 167. maddesi uyarınca bu talebe ilişkin dava hakkında “ayırma kararı” verilerek mahkemenin bir başka esasına kaydedilmesi, daha sonra da görevsizlik kararı verilmesi (HUMK.m. 114,115) gerekir. .//.. Ne var ki; davaya konu edilen .... plakalı otomobil ise, evlilik birliği içerisinde davacı eş tarafından davalıya devredildiğine göre, mal rejiminin tasfiyesi kapsamında değerlendirilmesi gereken bir mal niteliğinde olduğunun kabulü gerekir....
DAVAYA KATILMA 5271 S. CEZA MUHAKEMESİ KANUNU [ Madde 238 ] "İçtihat Metni" Dosya incelenerek gereği düşünüldü: Hükümden sonra yürürlüğe giren 5271 sayılı CMK.nun 238/3. maddesine göre duruşma sırasında sanık hakkında şikayetçi olduğunu söyleyen müştekinin davaya katılmak isteyip, istemediği sorularak bu konuda bir karar verilmesinin gerekmesi, Bozmayı icabettirmiş, müştekinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden sair yönleri incelenmeksizin hükmün bu sebepten dolayı (BOZULMASINA), 14.7.2005 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Kanun koyucu, mevcut düzenlemeyle, terkin edilen şirketlerin ortaya çıkacak mal varlıklarının on yıl sonra -- intikal edeceğini kabul ettiğine göre, bu süre dolmadıkça, şirket ortaklarının bu mal varlığı üzerindeki haklarının devam ettiğini kabul etmiş durumdadır. Ortada bir mal varlığı bulunduğuna göre, bu mal varlığının tasfiyesi için şirketin ihyasına karar vermekten başka çözüm bulunmamaktadır. Aksinin kabulü, yasanın düzenlediği on yıllık sürenin anlamsız hale gelmesi sonucunu doğurur. Bu açıklamanın bir sonucu olarak, mal varlığının Hazineye intikal süresi olan on yıllık süre doluncaya kadar ortaya çıkacak mal varlığının tasfiyesi amacıyla ihya talebinde bulunulabileceği sonucuna varılmış,-----ilamındaki açıklamalar da nazara alınarak, şirketin adına kayıtlı aracın tasfiyesi ve tasfiyeye ilişkin her türlü işlemin yapılması işlemleriyle sınırlı olmak üzere ihyasına karar verilmesine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur....
Eşler, anlaşmalı boşanmada mal rejiminin tasfiyesine karar verdikleri takdirde bu durum doğmamış bir hakkın kullanımı anlamına gelmeyecektir. Zira boşanma ile sona eren evlilikler yönünden mal rejiminin tasfiyesi davasının görülebilirlik koşulu olarak boşanmanın gerçekleşmesi aranmakta ise de eşler arasındaki mal rejiminin sona erdiği tarih kabulle sonuçlanan boşanma davasının dava tarihi olup (TMK m. 225/2), mal rejiminin tasfiyesinden kaynaklanan alacak hakkı dava tarihi itibariyle doğmaktadır. Burada dikkat edilmesi gereken husus, mal rejiminden kaynaklı hakkın dava yolu ile kullanılabilmesi, diğer bir ifadeyle mal rejiminin tasfiyesine karar verilebilmesi için eşlerin boşanmalarına ilişkin kararın kesinleşmesi gerektiğidir. Anlaşmalı boşanmada ise eşler boşanma davası açmakla doğmuş hakları olan mal rejiminin tasfiyesine yönelik tasarrufta bulunabilirler. Uygulamada eşler boşanma davası ile eş zamanlı mal rejimin tasfiyesi davası açmaktadırlar....
Sözleşmeyle başka mal rejiminin seçildiği ileri sürülmediğinden evlilik tarihinden 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun yürürlüğe girdiği 01/01/2002 tarihine kadar mal ayrılığı (743 sayılı TKM md. 170), bu tarihten mal rejiminin sona erdiği tarihe kadar ise, edinilmiş mallara katılma rejimi geçerlidir (TMK md. 202). Yargıtay 2. Hukuk Dairesinin 2022/6814 Esas ve 2022/9581 Karar sayılı ilamında belirtildiği ve Dairemizce de aynen benimsendiği üzere; mal rejimi sona erdiğinde eşlerin ya da mirasçılarının katkı payı, değer artış payı ve artık değere katılma alacağı hakları doğar. Kural olarak, eşlerden birine ait mal varlığında, diğer tarafın mülkiyet veya başka ayni hak talebi söz konusu olamaz. Mal rejiminin tasfiyesi isteğinde bulunan eşe ya da mirasçılarına tanınan hak ayni olmayıp, şahsi alacak hakkıdır (07/10/1953 tarihli 8/7 sayılı YİBK, 4721 sayılı TMK md. 227/1, 231 ve 236/1)....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Mal rejiminin tasfiyesi ... ile ... aralarındaki mal rejiminin tasfiyesi davasının reddine dair ... 3. Aile Mahkemesi'nden verilen 29.12.2011 gün ve 460/784 sayılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi davacı vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü: KARAR Taraflar arasında mal rejiminin tasfiyesi kapsamında tapu iptali ve tescil olmadığı taktirde alacak isteğine ilişkin olarak görülen davanın yapılan yargılaması sonunda; Mahkemece, 4721 sayılı TMK'nın 178. maddesi uyarınca 1 yıllık zamanaşımı süresi kaçırıldıktan sonra dava açıldığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir....
Aile Mahkemesinin 2020/606 Esas ile açılmış olan davadaki talebin ''Mal Rejiminin Tasfiyesi'' talebi olduğunu, bu istemin dayanaklarından biri olan İstanbul 6. Aile Mahkemesinin 2018/56 Esası ile hali hazırda istinaf incelemesinde olan boşanma istemli davanın derdest olduğunu, müvekkilinin bu süreçte davalının bir başka kadınla ilişki yaşadığını tespit etmiş olup İstanbul 9....