Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

CEVAP 1.Davalı ..., ... ve ... vekili, davacının açmış olduğu mal rejiminin tasfiyesinden kaynaklı dava olduğunu, derdest dava bulunduğunu, davacının tapu iptal ve tescil isteğinin yasal dayanağı olmadığını, davacının mal rejiminin tasfiyesinden kaynaklı hiçbir hak ve alacağının bulunmadığını, davacının taşınmazların edinilmesine katkısı olmadığını belirterek davanın reddini istemiştir. 2. Davalı ... ve ... cevap dilekçesi sunmamıştır. III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın mal rejiminin tasfiyesinden kaynaklı tapu iptali ve tescil talebi olduğu, davalılar derdestlik itirazın bulunmuş iseler de derdest olduğu iddia edilen dava dosyasında talep sonucunun farklı olduğu, derdestlik oluşturmadığı, mal rejiminin tasfiyesinde istisnalar dışında ayın (mülkiyet) istenemeyeceği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. IV. İSTİNAF A....

    Hukuk Dairesi DAVA TÜRÜ : Mal Rejiminin Tasfiyesinden Kaynaklanan Alacak Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı kadın tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Dava, mal rejiminin tasfiyesinden kaynaklanan alacak istemine ilişkindir....

      tapu kayıtları ve araçlar tespit edilerek söz konusu mal varlığına ilişkin mal rejiminin tasfiyesinden kaynaklı alacaklarına faizi ile birlikte hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir....

      Aile Mahkemesi'nin 2014/173 Esas, 2014/589 Karar sayılı dava dosyasında protokolde ve duruşmada tarafların 'katkı payı alacağı, katılma alacağı, değer artış payı alacağı, mal rejiminin tasfiyesinden kaynaklı tazminat ve alacak taleplerinden feragat ettikleri' hükmün 6. bendinde ' katkı payı alacağı, katılma alacağı, değer artış payı alacağı, mal rejiminin tasfiyesinden kaynaklı tazminat ve alacak taleplerinden feragat ettiklerinden bu konuda karar verilmesine yer olmadığına' karar verildiği, ret kararı verilmediği, kararın kesinleştiği anlaşılmaktadır....

        Davacı vekili dava dilekçesinde mal rejiminin tasfiyesinden kaynaklı tapu iptal tescil isteminde bulunmuş ise de, Mahkemece 10.06.2010 tarihli celsede talebin edinilmiş mallara katılma rejiminin tasfiyesine yönelik talep olup olmadığı, eğer buna ilişkinse davaya konu taşınmaza yapılan katkı miktarı ve katkı tarihinin ne olduğuna ilişkin açıklama yapması ve buna ilişkin harcın yatırılması için süre verildiği, verilen süre içinde davacı vekili tarafından sunulan 22.07.2010 havale tarihli dilekçeyle, davaya konu taşınmazın taraflarca müştereken edinildiği, taşınmazın bugünkü değerinin 250.000 TL olup, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla yarısının mal rejimi gereği davacıya ödenmesini talep ettiği, yine duruşmada alınan beyanlarında da taşınmaz değerinin yarısını talep ettiğinin anlaşıldığı, buna göre davacının talebinin mal rejiminin tasfiyesinden kaynaklanan alacak istemine ilişkin olduğu anlaşılmaktadır.....

          Aile Mahkemesinde mal rejiminin tasfiyesinden kaynaklanan alacak talepli dava açmış, davacı erkek 04.10.2017 tarihli dilekçeyle davadan feragat etmiş, mahkemece 05.10.2017 tarihinde davanın feragat nedeniyle reddine karar verilmiştir, hüküm, tarafların istinaf etmemesi üzerine 17.11.2017 tarihinde kesinleşmiştir. Eşler, 22.12.2015 tarihinde evlenmiş, 01.11.2016 tarihinde açılan boşanma davasının kabulüne ilişkin hükmün, 15.01.2019 tarihinde kesinleşmesiyle boşanmışlardır. Mal rejiminin tasfiyesi davası, ancak evlilik birliğinin boşanma ile sona ermesiyle görülebilir hale gelir. 24.07.2017 tarihinde mal rejiminin tasfiyesinden kaynaklı alacak talepli açılan dava dosyasında davacı erkek tarafından feragat edildiği tarihte boşanma davasının devam ettiği, sonuçlanan ve kesinleşen bir boşanma davası olmadığı anlaşılmakla, evlilik birliği devam etmektedir, diğer bir deyimle davadan feragat edildiği tarihte eşler arasındaki mal rejiminin sona ermediğinin kabulü gerekir (TMK m. 225)....

            Açıklanan nedenle davacı-karşı davalı kadının karşı davada mal rejiminin tasfiyesinden kaynaklanan aleyhine hükmedilen alacak yönünden temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekmiştir. b) Davalı-karşı davacı erkeğin asıl davada mal rejiminin tasfiyesinden kaynaklanan aleyhine hükmedilen alacak yönünden temyiz dilekçesinin incelemesinde: Mahkemece davalı-karşı davacı kadın aleyhine hükmedilen alacak miktarı (3.840,00 TL) karar tarihindeki kesinlik sınırı olan 4.270,00 TL’yi aşmadığından Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 427. maddesi gereğince temyiz sınırı altında kalan alacağa ilişkin karar kesindir....

              Dava; mal rejiminin tasfiyesinden kaynaklı katılma alacağı istemine ilişkindir. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 225.maddesine göre; mal rejimi, eşlerden birinin ölümüyle, başka bir mal rejiminin kabulüyle, mahkemece boşanmaya, evliliğin iptaline veya mal ayrılığına geçilmesine karar verilmesi hâllerinde, mal rejimi dava tarihinden geçerli olmak üzere sona erer. Somut olay değerlendirildiğinde: eşler, 09.10.1998 tarihinde evlenmiş, 13.08.2014 tarihinde açılan boşanma davasının kabulüne ilişkin hükmün, 01.07.2020 tarihinde kesinleşmesiyle boşanmışlardır. Mal rejimi boşanma davasının açıldığı tarih itibarıyla sona ermiştir (TMK m. 225/son). Tasfiyeye konu taşınmaz 19.12.2016 tarihinde araçlar ise boşanma davasının açıldığı tarihten sonraki tarihlerde edinilmiştir. Tüm bu açıklamalara göre, davacının talebi genel hükümlere dayalı alacak isteği niteliğinde olup (TBK m. 77 vd.), mal rejiminin tasfiyesi kapsamında bir talep niteliğinde değildir....

              Davalının mal rejiminin tasfiyesinden kaynaklanan alacağa yönelik temyiz itirazlarının incelemesinde; Somut olayda, ilk derece mahkemesince, tasfiyeye konu taşınmaz yönünden davacının yurtdışından yapılan ve genel hükümlere tabi olan protokole dayanmadığı, TMK düzenlenen mal rejimine ilişkin talebi olduğu gerekçesiyle 69.406,94TL değer artış payı alacağı, 34.689,05 TL katılma alacağının davalıdan tahsiline karar verilmiş ise de karar hatalı olmuştur. Şöyle ki, tarafların boşanma kararından sonra yurtdışında noterde 30.11.2017 tarihinde ‘Boşanma Sonrası Mutabakatı/ Mal Ayrımı- Mal Paylaşımı- Uzlaşma’ başlıklı sözleşme yaptıkları, sözleşmenin varlığı ve içeriği yönünden ihtilaf olmadığı, sözleşmede tasfiyeye konu taşınmaza ilişkin düzenleme bulunduğu ve tasfiyeye konu taşınmaz yönünden mal rejiminin tasfiye edildiği, davacının işbu sözleşmenin ifasından kaynaklı değil mal rejiminin tasfiyesinden kaynaklı alacak talebinin bulunduğu anlaşılmaktadır....

                "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Mal Rejiminin Tasfiyesinden Kaynaklanan Alacak KARAR Davacı vekili tarafından mal rejiminin tasfiyesinden kaynaklı alacak isteğine ilişkin davada yapılan yargılama neticesinde, ... 6. Aile Mahkemesinin 22.02.2018 gün 2017/1031 Esas 2018/192 Karar sayılı kararıyla davanın reddine karar verilmiş olup, Mahkeme hükmüne karşı davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine ... ... Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi'nce istinaf başvurusunun kabulüyle kararın esası incelenmeksizin kaldırılmasına, eksiklikler giderilerek bir karar verilmek üzere dosyanın HMK 353/1-a-6 maddesi uyarınca ... 6.Aile Mahkemesine iadesine, davacının diğer istinaf itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına dair kesin karar verilmiştir. ......

                  UYAP Entegrasyonu