Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

K A R A R Dosya muhtevasına, dava evrakı ile yargılama tutanakları münderecatına, mevcut deliller mahkemece takdir edilerek karar verildiğine ve takdirde bir isabetsizlik bulunmadığına, katılma alacağı konusu taşınmaz, mal rejiminin sona erdiği 12.09.2003 tarihinde davalı taraf adına tapuda kayıtlı bulunduğuna ve 3. kişi (önceki satıcı) tarafından boşanma dava tarihinden sonra 25.09.2005 tarihinde açılan tapu iptal tescil davası sonucu, dava konusu taşınmaz hükmen 3. kişi adına tescil edilmiş ise de; mal rejiminin sona erdiği tarihten sonraya ilişkin işlemler mal rejiminin tasfiyesi davasında değerlendirilemeyeceğine göre yerinde olmayan temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, taraflarca HUMK'nin 440/I maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve 10.252,00 TL peşin harcın onama harcına mahsubu ile kalan 30.752,25 TL'nin temyiz eden davalı tarafından alınmasına...

    Mahkemece; "4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 225.maddesine göre; mal rejimi, eşlerden birinin ölümüyle, başka bir mal rejiminin kabulüyle, mahkemece boşanmaya, evliliğin iptaline veya mal ayrılığına geçilmesine karar verilmesiyle sona erer. Yargıtay'ın sapmaksızın devam eden uygulamalarına göre, mal rejiminin tasfiyesi ile alacak hakkında bir karar verilmesi için eşler aralarındaki mal rejiminin sona ermesi gerekir. Başka bir anlatımla, şahsi hak niteliğindeki mal rejiminin tasfiyesinden kaynaklanan alacak hakkının dava konusu yapılabilmesi için muaccel (istenebilir) hale gelmesi gerekir, bu da mal rejiminin sona ermesi ile gerçekleşir. Mal rejiminin sona ermesi, mal rejiminin tasfiyesiyle katkı payı, değer artış payı ve artık değere katılma alacağı davalarının görülebilirlik ön koşuludur. Mal rejimini sona erdiren boşanma davasının derdest olduğunun anlaşılması durumunda usul ekonomisi gereğince (6100 s.lı HMK'nun 30. m) bekletici mesele yapılmalıdır....

    "İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ :Velayet Sorumluluğudan Kaynaklanan Alacak ve Mal Rejimin Tasfiyesi Taraflar arasındaki "alacak" davası ve "mal rejiminin tasfiyesine" ilişkin karşı davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen görevsizliğe dair olan hüküm, davacı-davalı tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle davanın Türk Medeni Kanununun 362. maddesi kapsamındaki velayet sorumluluğundan kaynaklanan alacak, karşı davanın ise mal rejiminin tasfiyesinden kaynaklanan alacak talebine ilişkin olduğunun anlaşılması karşısında dava ve karşı davanın aile mahkemesinin görevine dahil bulunmasına göre, yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı harcın temyiz edene yükletilmesine, peşin alınan harcın mahsubuna...

      Yargıtay'ın ve Dairemizin sapmaksızın devam eden uygulamalarına göre, mal rejiminin tasfiyesi ile alacak hakkında bir karar verilmesi için eşler aralarındaki mal rejiminin sona ermesi gerekir. Başka bir anlatımla şahsi hak niteliğindeki mal rejiminin tasfiyesinden kaynaklanan alacak hakkının dava konusu yapılabilmesi için muaccel (istenebilir) hale gelmesi gerekir. Bu da mal rejiminin sona ermesi ile gerçekleşir. Mal rejiminin sona ermesi, mal rejiminin tasfiyesiyle katkı payı, değer artış payı ve artık değere katılma alacağı davalarının görülebilirlik ön koşuludur. Mal rejimini sona erdiren boşanma davasının derdest olduğunun anlaşılması durumunda usul ekonomisi gereğince (6100 s.lı HMK'nun 30. m) bekletici mesele yapılmalıdır. Tasfiye davasında, mal rejiminin sona ermemiş ve sona erdirecek davanın da henüz açılmamış olduğunun anlaşılması durumunda ise davanın görülebilirlik ön koşul yokluğundan reddine karar verilmesi gerekir....

      Mahkemece dosya üzerinden yapılan yargılama sonucu; her ne kadar davacı tarafından mal rejiminin tasfiyesi talepli dava açılmış ise de, davacı ile davalının 14/08/1999 tarihinde evlendikleri, Büyükçekmece 4. Aile Mahkemesinin 2014/548 Esas 2014/757 Karar sayılı ilamı ile anlaşmalı boşandıkları, söz konusu boşanmanın 26/09/2014 tarihinde kesinleştiği, tarafların yeniden 11/02/2016 tarihinde evlendikleri ve halen evli oldukları, UYAP sistem üzerinden yapılan kontrolde taraflar arasında görülmekte olan derdest bir boşanma davasının bulunmadığı, mal rejimi tasfiyesi istenebilmesi için sona ermiş bu evlilik veya evliliğin sona ermesi için boşanma davası açılmış olması gerektiği dikkate alınarak, mal rejimi davasının görülebilmesi için gerekli özel dava şartı somut olayda bildirilerek davacının davasının dava şartı yokluğundan reddine karar verilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; tarafların Büyükçekmece 4....

      Mahkemece, mal rejiminin tasfiyesi durumunda davacının ayni hakkının olmayıp alacak hakkının bulunduğu, başka esas sayılı dava dosyasında devam eden alacak davasında davacının yeni malike ihbar etme hakkının bulunduğu, iptali istenen taşınmazların aile konutu olmadıkları gerekçeleriyle davanın reddine karar verilmesi üzerine; hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiş, Dairemizce yapılan incelemede 29.3.2010 gün 2009/5722 Esas 2010/1399 Karar sayılı ilam ile yerel mahkeme hükmünü onanmasına karar verilmiş, bu kez davacı vekili karar düzeltme isteğinde bulunmuştur. Görülmekte olan dava, mal rejiminin tasfiyesi sonunda doğacak alacak hakkının ortadan kaldırılması amacıyla muvazalı olarak yapılan tapu devrinin iptali isteğine ilişkindir. Muvazaa, irade ile beyan arasında kasten yaratılan aykırılık olarak tanımlanabilir. Böyle bir iddia karsısında, aslolan tarafların akitteki gerçek ve müşterek amaçlarının saptanmasıdır (B.K.m.18)....

        Mal rejimi TMK'nun 225/son maddesi gereğince boşanma davasının açıldığı tarihte sona ermiştir. Temyize konu dava 09.07.2015 tarihinde açılmıştır. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nda mal rejiminin tasfiyesi davaları için herhangi bir zamanaşımı düzenlemesi getirilmemiştir. Bu durumda, aynı kanunun 5. maddesi yollamasıyla 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu uygulanmalıdır. Zira, TBK'nun 646.maddesine göre, Borçlar Kanunu, Medeni Kanun'un tamamlayıcısı olarak kabul edilmiştir. TBK'nun 146.maddesine göre, kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, her alacak on yıllık zamanaşımına tabidir. Dairemiz uygulamalarında da, mal rejiminin tasfiyesi davalarında on yıllık genel zamanaşımı süresi kabul edilmektedir. Nitekim, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun (17.04.2013 tarih ve 2013/8-375 Esas 2013/520 Karar sayılı kararı) kabulü de bu yöndedir. Her ne kadar....

          Aile Mahkemesi'nde devam eden boşanma davasının feragat nedeniyle reddine karar verilip, karar da kesinleşmiş olduğundan, konusuz kalan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş, hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 225. maddesine göre; mal rejimi, eşlerden birinin ölümüyle, başka bir mal rejiminin kabulüyle, mahkemece boşanmaya, evliliğin iptaline veya mal ayrılığına geçilmesine karar verilmesiyle sona erer. Yargıtay'ın ve Dairemizin sapmaksızın devam eden uygulamalarına göre, mal rejiminin tasfiyesi ile alacak hakkında bir karar verilmesi için eşler aralarındaki mal rejiminin sona ermesi gerekir. Başka bir anlatımla, şahsi hak niteliğindeki mal rejiminin tasfiyesinden kaynaklanan alacak hakkının dava konusu yapılabilmesi için muaccel (istenebilir) hale gelmesi gerekir, bu da mal rejiminin sona ermesi ile gerçekleşir....

            Sayısı ile boşanmalarına karar verildiği, kararın 07.09.2017 tarihinde kesinleştiği, taraflar arasındaki mal rejiminin boşanma dava tarihi olan 29.07.2015 tarihinde sona erdiği, ancak işbu davanın boşanma davası açılmadan önce, yani taraflar arasındaki mal rejimi sona ermeden önce 01.09.2014 tarihinde açıldığı anlaşılmıştır. Mal rejimin tasfiyesi davasının boşanma davasından önce açıldığı bu nedenle kanunda belirtilen dava şartının gerçekleşmediği anlaşıldığından davanın USULDEN REDDİNE"karar verilmiştir. İSTİNAFA BAŞVURAN TARAF VE İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı kadın vekili hükmün; tamamı yönünden istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Davalı erkek istinaf yasa yoluna başvurmamıştır. DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava; davacı kadın tarafından açılmış mal rejiminin tasfiyesi istemine ilişkindir....

            Başka bir anlatımla, şahsi hak niteliğindeki mal rejiminin tasfiyesinden kaynaklanan alacak hakkının dava konusu yapılabilmesi için muaccel (istenebilir) hale gelmesi gerekir, bu da mal rejiminin sona ermesi ile gerçekleşir. Mal rejiminin sona ermesi, mal rejiminin tasfiyesinin ve buna bağlı alacak davalarının görülebilirlik ön koşuludur. Henüz mal rejimi davası derdest iken açılan ve devam eden boşanma davasının bulunması halinde, boşanma davasının sonucunun bekletici mesele yapılması gerektiği hususu öteden beri Yargıtay 8. Hukuk Dairesince ilke olarak kabul edilmektedir. (Yargıtay 8. HD'nin 20/02/2019 tarih ve 2017/13253 Esas, 2019/1687 Karar, 10/04/2019 tarih ve 2018/12846 Esas, 2019/3941 Karar vs.) Mal rejiminin tasfiyesi davalarında görülebilirlik koşulu dava şartı niteliğindedir....

            UYAP Entegrasyonu