TÜKETİCİ MAHKEMESİ TARİHİ : 21/05/2021 NUMARASI : 2020/145 ESAS, 2021/289 KARAR DAVA KONUSU : Tüketiciyi Koruma Kanunundan Kaynaklanan (Malın Ayıplı Olmasından Kaynaklanan) KARAR : Kayseri 2....
Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme Uyuşmazlık, malın ayıplı olmasından kaynaklı misli ile değişim istemine ilişkindir. 2. İlgili Hukuk 1. 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun'un 8 inci ve devamı maddeleri. 2. 6502 sayılı Kanun'un 10/1 inci maddesi. 3. Değerlendirme 1.6502 sayılı Kanun’un gerekçesinde de açıklandığı üzere, "İspat yükü" başlığı altında düzenlenen 10 uncu maddesinin birinci fıkrasında yapılan düzenlemeyle, 1999/44 sayılı AB Yönergesinin 5 inci maddesinin üçüncü paragrafına uygun olarak, tüketici lehine getirilmiş olan bir ispat kolaylığı benimsenmiştir. Buna göre, teslimden itibaren altı ay içinde ortaya çıkan ayıpların, teslim anında var olduğu kabul edilir. Bu durumda malın ya da hizmetin ayıplı olmadığının ispatı satıcıya aittir....
Kiraya veren, kiracıya aynı malın ayıpsız bir benzerini hemen vererek ve uğradığı zararın tamamını gidererek, onun seçimlik haklarını kullanmasını önleyebilir." 307.maddesinde kira bedelinin indirilmesi düzenlemesine yer verilmiş ve 308.maddesinde "Kiraya veren, kusuru olmadığını ispat etmedikçe, kiralananın ayıplı olmasından doğan zararları kiracıya ödemekle yükümlüdür. " denilerek tazminat sorumluluğu düzenlenmiştir. Bu yasal düzenleme uyarınca yapılan incelemede; 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 301. maddesi hükmü gereği kiraya veren kiralananı kararlaştırılan tarihte, sözleşmede amaçlanan kullanıma elverişli bir durumda teslim etmek ve sözleşme süresince bu durumda bulundurmakla yükümlüdür. Kira, sürekli bir akit olduğundan hem sözleşmenin kurulmasından önce var olan, hem de akdin devamı süresince kiracının bir kusuru olmaksızın ortaya çıkan ayıplar kiralayanın tekeffülü altındadır....
"İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki malın ayıplı olmasından kaynaklanan davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü. KARAR Davacı, davalıdan kapıdan satış yoluyla 6.7.2011 tarihinde imzalanan sözleşme ile kitap ve CD satın aldığını ancak daha sonra bu ürünleri fahiş fiyatla aldığını öğrenince ertesi gün davalı şirketi arayarak satıştan caydığını bildirdiğini ancak davalının ürünleri gelip alacağını bildirmesine rağman gelmediğini, bilerek sözleşmedeki cayma süresini geçirdiğini bu nedenlerle ürünlerin davalıya iadesi ile 2.450,00 TL'lik ürün karşılığı davalıya imzalayıp verdiği senedin kendisine iadesini istemiştir. Davalı, davacının 7 gün içinde cayma hakkını kullanmadığından bahisle davanın reddini dilemiştir....
KARAR Davacı, 925.000.000 TL alacağın tahsili için açılan malın ayıplı olmasından dolayı ödenen bedelin iadesi için açılan davada, mahkemece 2,3,2006 gününde davanın kabulüne karar verilmiştir. 14.7.2004 günlü ve 5219 sayılı yasa ile HUMK nun 427/2 maddesindeki temyiz ile ilgili parasal sınır 1.000.000.000 TL’ye, 5236 sayılı yasanın 19. maddesi uyurıncada 1.1.2006 tarih itibaren 1.090.000.000 TL 'ye çıkarılmıştır. Anılan yasalarda derdest davalar yönünden ne şekilde uygulanacağı yönünde açık bir uygulama hükmü bulunmamakta ise de Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 23.2.2005 ... ve esas 2005/13-32, karar 2005/85 sayılı kararı uyarınca yerel mahkemelerce kurulan hükümlerin temyizinin ve temyiz incelemesi sonucunda Yargıtay daireleri ya da Hukuk Genel Kurulunca verilen kararlara karşı karar düzeltme yoluna gidilmesi durumunda temyiz ya da karar düzeltme istemi hangi karara yönelik ise, o karar tarihinde yürürlükte bulunan kanun hükmünün esas alınacağı belirtilmiştir....
marka otomobili diğer davalı şirketten satın aldığını ancak aracın satın alınmasından itibaren (3) ay içinde aracın anahtarının yerinden çıkmaması üzerine davalı satıcı şirkete müracaat edildiğini ancak aracın defalarca servise götürülmesine rağmen arızanın giderilmediğini hatta aracın vites kutusunun değiştirilmesine rağmen arızanın devam ettiğini , bu durumun aracın gizli ayıplı olmasından kaynaklandığını belirterek 4077 Sayılı kanun uyarınca aracın davalıya iadesi ile ödenen bedelin istirdatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı .... Şti vekili davaya bakma yetkisinin müvekkilinin ikametgah yeri olan Torbalı Mahkemelerine ait olduğunu ayrıca tacirler arasındaki tekeffülden doğan davalarda zamanaşımı süresinin (6) ay olduğunu öne sürerek davanın reddi gerektiğini savunmuş, diğer davalı vekili ise davacının halen aracı kullanmadığını araçtaki arızanın giderildiğini öne sürerek davanın reddini istemiştir....
ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ Taraflar arasında ilk derece mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen malın ayıplı olmasından kaynaklanan alacak davasında verilen karar hakkında temyiz incelemesi sonucunda, Dairece bölge adliye mahkemesi kararının bozulmasına dair verilen karara, bölge adliye mahkemesince uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davalının sair istinaf sebeplerinin esastan reddi ile istinaf başvurusunun kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacılar ve davalı vekili tarafından ayrı ayrı temyiz edilmesi üzerine; dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Y A R G I T A Y K A R A R I 1-Davacının temyiz sebeplerinin incelenmesinde; dosyadaki yazılara, kararın bozmaya uygun olmasına, temyiz olunan bölge adliye mahkemesi kararında yazılı gerekçelere ve özellikle istinaf dilekçesinde ve yargılama sırasında ileri sürülmeyen itirazların temyiz talebinde ileri sürülemeyeceğinin anlaşılmasına...
dolayı plaka üzerinden yapılan sorgulamada pert kaydının görünmemesi, sanığın aşamalarda araç üzerinde bulunan hasar kaydının kendisi tarafından da bilinmediğini beyan etmesi ve bu durumun aksinin ispatlanamaması, aracı görmeye gelen katılan ve tanıklara aracı inceleme ve incelettirme imkanı tanıması dikkate alındığında sanığın dolandırıcılık kastı ile hareket edip bir hile sergilediği yönünde delil bulunmadığı, keza tanık beyanları ve dosya içeriğinden sanık ile katılan arasındaki mevzuunun satılan malın ayıplı çıkmasından ileri gelen hukuki ilişki olduğu anlaşılmakla, mahkemenin kabul ve uygulamasında isabetsizlik görülmemiştir....
TKHK'nun "ayıplı mal" başlıklı 8 inci maddesinin 1 inci fıkrası "Ayıplı mal, tüketiciye teslimi anında, taraflarca kararlaştırılmış olan örnek ya da modele uygun olmaması ya da objektif olarak sahip olması gereken özellikleri taşımaması nedeniyle sözleşmeye aykırı olan maldır." şeklindedir. TKHK'nun "ispat yükü" başlıklı 10/1 inci maddesine göre; "Teslim tarihinden itibaren altı ay içinde ortaya çıkan ayıpların, teslim tarihinde var olduğu kabul edilir. Bu durumda malın ayıplı olmadığının ispatı satıcıya aittir. Bu karine, malın veya ayıbın niteliği ile bağdaşmıyor ise uygulanmaz."...
Maddesi gereğince seçim hakkını kullanarak öncelikle malın ayıpsız misliyle değiştirilmesi bunun mümkün olmadığı durumda sözleşmeden dönme hakkını kullanarak ayıplı malın satış bedeli olan 80.481,50 TL nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte iadesini dava ve talep etmiştir....