hali ile davacının ayıp iddiasının ispatlanamadığı ve siparişe uygun satım yapan davalının sorumluluğu bulunmadığı anlaşılmakla;davacının maddi ve manevi tazminat istemlerinin reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir....
Mahkemece, yapılmayan perde duvarının gizli ayıp, diğer eksiklerin ise açık ayıp olduğu, binanın tesliminden dava tarihine kadar 5 yılı aşkın süre geçtiği, davalının süresinde zamanaşımı itirazında bulunduğu, bu nedenle açık ayıptan kaynaklanan eksik ... bedellerinin zamanaşımı nedeniyle talep edilemeyeceği gerekçesi ile davanın kısmen kabulüne, fazlaya ilişkin talebin ise reddine karar verilmiştir. Davacıların talebi ayıplı işler nedeniyle tazminat isteğine ilişkin olmayıp, eksik işler bedelinin tahsili isteğine ilişkindir. Eksik işler nedeniyle talepler bakımından B.K 125 maddesi gereğince 10 yıllık zamanaşımı süresi içerisinde satıcının sorumluluğuna gidebileceği kabul edilmelidir. Dairelerin teslim edildikleri tarih ile dava tarihi arasında 10 yıllık sözleşme zamanaşımı süresi dolmamıştır. Öyle olunca mahkemece eksik işlere ilişkin talebin zamanaşımı nedeniyle reddi olanaklı değildir....
ın ifadesiyle de ihbarların yasal süresinde olduğunu benimseyerek, davacıların mutfak tamiratı yaptırdıklarına ilişkin makbuzlarının olması nedeniyle makbuz bedeli 2.800TL, klima elektrik tesisatındaki ayıp nedeniyle 800,00TL ve çelik kapı tamiratı nedeniyle de 300,00TL olmak üzere toplam 3.900,00TL'nin kabulüne hükmetmiştir....
Davalı savunmasında, malzemede ayıp bulunmadığı gibi zamanında yapılan bir ayıp ihbarı da olmadığını beyan ederek davanın reddini istemiştir. Mahkemece, davacının malların ayıplı olduğunu davalıya süresi içinde bildirdiği ve ayıbın giderilmesi için 24.000.-USD. harcama gerektiği, davacının diğer zararlara ilişkin talebini kanıtlayamadığı gerekçesiyle asıl ve birleşen davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir. Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere ve özellikle ayıp ihbarının süresinde yapıldığının ve kanıtlanan zarara hükmedilmiş bulunduğunun anlaşılmasına göre tarafların temyiz itirazlarının reddiyle hükmün ONANMASINA, vekili Yargıtay duruşmasında hazır bulunan davacı yararına takdir edilen 500.00.YTL duruşma vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacıya ödenmesine, aşağıda yazılı onama harçlarıının temyiz edenlerden alınmasına, 26.11.2007 gününde oybirliğiyle karar verildi....
"İçtihat Metni" Mahkemesi :Asliye Hukuk Mahkemesi Tarih : 16.03.2010 No : 461-129 Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. - K A R A R - Davacı vekili, müvekkilinin inşaatını üstlendiği projede kullanılmak üzere davalı şirketten hazır beton alımı için sözleşme imzaladıklarını, satın alınan hazır betonun sözleşmedeki standartlara uymaması nedeniyle inşa edilen binada güçlendirme yaptıklarını, yapılan harcamanın 20.673.-TL olduğunu iddia ederek alacağın tahsilini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili savunmasında, aynı akdi ilişkide alacaklarının ödenmemesi nedeniyle 2006/51 esas sayılı dava açtıklarını, satım konusu malzemede ayıp olmadığı gibi, süresi içinde ayıp ihbarı da yapılmadığını beyan ederek davanın reddini istemiştir....
"İçtihat Metni" Mahkemesi :Ticaret Mahkemesi Tarih : 04.03.2009 No : 206-57 Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın yetkisizlik nedeniyle reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. - K A R A R - Davacı vekili, müvekkilince davalıdan satın alınan kimyasalların, orman ürünlerinin imalatında kullanıldığını, bu kimyasallardan “Tutkal”ın ayıplı olması nedeniyle ürünlerde hasar meydana geldiğini ve zarara uğradıklarını iddia ederek, malzemedeki ayıp nedeniyle uğranılan zarar 772.982.15.-TL.nin tahsiline, 21.146 kg.tutkalın iadesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir....
Her ne keder davalı vekili, sunulan numuneler yerine iplik bobinlerinin incelenmesini istemiş ise de bilirkişinin teknik tespitinden, iplik bobinleri incelenmeden dahi ipliğin ayıplı olduğunun belirlenmesinin mümkün olması, esasen davalı yanın da ürünlerde ayıp bulunduğunu iddia etmesi karşısında, teslim edilen bir kısım ürünlerde ayıp bulunduğu, açık ayıp nedeniyle iade faturası düzenlenerek bu ayıplı ürünlerin iade edildiği, takip öncesi dönemde davalının başka bir üründe ayıp bulunduğuna ilişkin süresinde ayıp ihbarında bulunmadığı, başka bir anlatımla iade edilen ürünler dışındaki ürünlerde gizli ayıp bulunduğunun davalı yanca kanıtlanmaması nedeniyle yapılan bilirkişi incelemesi yeterlidir....
Maddedeki seçimlik hakları kullanamayacağı gibi, madde yollaması ile genel hükümlere göre tazminat talep etme hakkı da bulunmamaktadır. Davalı yüklenici davaya konu eserde ayıp bulunmadığını savunmuş olup anılan savunması içerisinde çoğun içinde az da vardır ilkesi gereğince ayıp ihbarının süresinde yapılmadığı savunması da mevcut olup davacıda söz konusu ayıbın gizli ayıp olduğunu, kullanımla sonradan ortaya çıktığını iddia etmiştir. Alınan bilirkişi raporlarında ise ayıbın açık ayıp olduğu basit bir kontrolle tespitinin mümkün olduğu belirtilmiştir. Buna göre mahkemece süresinde usulüne uygun ayıp ihbarının yapıldığının ispatlanamadığı gerekçesi ile verilen kararda usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı kanaatinde olduğumdan aksi yöndeki çoğunluk görüşüne katılmıyor muhalif kalıyorum....
davanın reddini, ayıp ve ihbar yükümlülüğüne uyulmamış olması nedeniyle davanın reddini, esas yönünden haksız ve mesnetsiz olan davanın reddini, davacı yanın haksız ve mesnetsiz manevi tazminat talebinin reddini, haksız ve hukuka aykırı faiz talebinin reddini, yargılama giderleri ile yasal vekalet ücretinin davacı yana yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir....
Hatta Hukuk Genel Kurulunun 13/05/2009 tarih ve 13/160 Esas, 185 Karar sayılı ilamı da aynı yönde olup ayıptan karşı tarafın haberdar olmasını sağlamaya elverişli her türlü ihbarın, ayıp ihbarı olarak kabulü mümkün görülmüştür. Fakat Yargıtay 13. Hukuk Dairesi son içtihatlarında ayıp ihbarı yapıldığının yazılı delille ispatı gerektiğini belirtmektedir. (Yargıtay 13. Hukuk Dairesinin 2015/37131 Esas, 2017/7568 Karar sayılı içtihatı). Dairemizin Yargıtay 13. Hukuk Dairesinin bu içtihatından farklı olarak ayıp ihbarı yapıldığına ilişkin iddianın her türlü delille ispatlanacağı kanaatindedir. Ayıp ihbarı yapılması hukuki bir işlem değil hukuki bir fiil olup her türlü delille ve doğaldır ki tanıkla ispat edilebilir. Gerek Borçlar Kanununda gerekse de 6502 Sayılı Yasada ayıp ihbarının ispatı için yazılı delil aranacağı, özel belgeler gerekeceği yönünde bir hüküm yoktur....