Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Davacının T3 aylığını kesmesi sebebiyle, kurum işleminin iptal edilerek emeklilik aylığının yeniden bağlanması talebi ile Ordu İş Mahkemesine dava açtığı, Ordu İş Mahkemesi'nin 23/11/2017 tarih ve 2016/417 Esas, 2017/195 Karar sayılı kararı ile müfettiş raporu, dinlenen tanık beyanları, sigorta kayıtları dosyadaki tüm bilgi ve belgelere göre, davacının çalışmalarının fiili olmadığı gerekçesi ile davacının davasının reddine karar verildiği, kararın istinaf ve yargıtay incelemesinden geçerek kesinleştiği , her iki davanın tarafları ile ihtilaflı dönemin aynı olmakla birlikte, eldeki davanın menfi tespit davası olduğu , kesinleşen davanın da tespit davası(kurum işleminin iptali ) niteliğinde olduğu, Mahkememiz tarafından 2016/417 Esas sayılı dosyada verilen kararın, eldeki davada kesin delil teşkil ettiği, davacının çalışmalarının fiili çalışma olmadığını hususunun kesinleşen mahkememiz kararı ile sabit olduğu görülmüş , davacının yersiz giderler ve yersiz sağlık giderleri yönünden...

Davacı-birleşen dosya davalısı vekili, dava dilekçesini tekrarlayarak, kurum işleminin hatalı olduğunu ileri sürerek, kararı istinaf etmiştir. Birleşen dosya davalısı T2 vekili katılma yolu ile verdiği istinaf dilekçesinde, alacağın zamanaşımına uğradığını ileri sürerek, kararı istinaf etmiştir. Dava, asıl davada kurum işleminin iptali ile borçlu olmadığının tespiti ile, birleşen davada yersiz aylık ve sağlık ödemesinin tahsili istemine ilişkindir. Taraflar arasında 1479 sayılı Yasa uyarınca sigortalı olan davalıya bağlanan yaşlılık aylığının, kurum müfettişi tarafından yapılan inceleme neticesinde düzenlenen rapor sonucu, sigortalıların hesaplarına usulsüz prim aktarımı nedeni ile aylığın iptal edilip edilmeyeceği hususunda uyuşmazlık bulunmaktadır. Davanın yasal dayanağı mülga, 1479 sayılı Yasanın 53. maddesi olup, primlerin ödendiğinin ispatı sigortalıya aittir....

Dava, menfi tespit talebine ilişkindir. Davalı SGK tarafından davacıya gönderilen borç bildirim belgesi ile davacı aleyhine tahakkuk ettirilen 1.148.247,72 TL asıl borç, 19/04/2022 tarihine kadar işleyen 950.506,19 TL faiz, 19/04/2022 tarihinden sonra işlemekte olan faizin iptali ile borçlu olmadığının tespitine karar verilmesi talep edilmiştir. Davacının dava dışı Özel Şafak Tıp Merkezi'nde (Algül Sağlık Hizm. ve Tic. Ltd....

"İçtihat Metni" Mahkemesi :İş Mahkemesi Dava, Kurum işleminin iptali ve menfi tespit istemine ilişkindir. Mahkemece, bozma ilamına uyulduğu belirtilerek, ilamında belirtildiği şekilde mahkemenin görevsizliği nedeniyle davanın reddine karar verilmiştir. Hükmün, davalı Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi Dr. ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi. Mahkemece bozma kararına uyulmasına karar verilmiştir. Bozma kararına uyulmakla, bozma kararı lehine olan taraf yararına usulü kazanılmış hak doğar ve mahkemece de bozma kararı doğrultusunda karar verilmesi gerekir. (09.05.1960 gün ve 21/9 sayılı İBK) O halde mahkemece bozma kararına uyulduğuna göre, bozma kapsamı doğrultusunda inceleme ve araştırma yapılarak karar verilmesi gerekir....

    Maddesine göre borçlarında hazineye devdedildiğini , bu nedenle kendisine ödeme emri gönderilmesinin usulsüz olduğunu, aynı şeklide 6183 sayılı kanuna göre de amme alacağının öncelikle şirketten tahsilinin gerektiğini, kurumun kendisine usulsüz bir şekilde ödeme emri göndererek bir kısım borçları da tahsil ettiğini, bu nedenle kurumun kanuna aykırı işlemlerinin iptali ile tahsil edilen alacağın geri iadesine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçelerinde özetle; Davanın ödemenin tebliği tarihinden sonraki 7 günlük yasal sürede açılmadığını, 6183 sayılı yasanın 58. Maddesine göre menfi tespit davasının açılmasının yasal olarak mümkün olmadığını, davacının borçtan sorumlu olmadığı iddiasının yerinde olmadığını, 5510 sayılı yasaya göre kurum işleminin usulüne uygun olduğunu, beyanla davanın reddini talep etmiştir. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece; "Davalı Kurum tarafından gönderilen Ödeme Emrinin İptali istemine ilişkindir....

    Davacı dava açmak yerine kuruma başvurmakla birlikte kurum red kararı vermiş, kararı davacıya tebliğ etmiş olup, dava bu red kararından sonra dahi yasal süresinde açılmamıştır. Hiçbir aşamada tebligatın usulsüzlüğüne ilişkin bir savunma da bulunmamaktadır. Davacı asıl borçlu olup, 5510 ve 6183 S.Y hükümleri karşısında borçtan sorumluluğunu doğuran ilgisi mevcuttur. Dolayısı ile 3. Kişi sayılması ve her zaman menfi tespit davası açabileceği yönündeki istinaf itirazı yerinde görülmemiştir....

    Mahkemece, davalının davacı aleyhinde tasarrufun iptali davası açtığı, bu nedenle menfi tespit davası açmakta hukuki yararı bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir. Dava İİK'nın 72. maddesine dayalı olarak açılmış bulunan takip konusu bono nedeniyle borçlu olunmadığının tespitine ilişkindir. Davalı tarafından açılan tasarrufun iptali davası ise davacı borçlu tarafından 3. kişiye satışı yapılan taşınmazın satış işleminin muvazaalı olması nedeniyle İİK'nın 277. maddesi gereği iptali istemine ilişkindir. Bu durumda İİK'nın 72. maddesine dayalı olarak açılan ve görülmekte olan dava ile tasarrufun iptali davasının herhangi bir bağlantısı bulunmadığından işin esasının incelenerek bir karar verilmesi gerekirken hukuki nitelendirmede hataya düşülerek yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir....

      CEVAP Davalı Kurum vekili, farazi iddialarla açılan davayı kabul etmediklerini beyanla davanın reddine karar verilmesini istemiştir. III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI İlk Derece Mahkemesinin 08.11.2016 tarihli ve 2015/570 E. 2016/594 K. sayılı kararıyla; davaya konu takip dosyalarından davacı şirket adına düzenlenmiş ödeme emirlerinin en sonuncusunun 2009 yılında davacı şirkete tebliğ edildiği ve takiplerin kesinleşmiş olduğu, 6183 sayılı Kanun'da da İcra İflas Kanununda tanımlandığı şekilde bir menfi tespit davası düzenlenmediği, kesinleşmiş ödeme emirleri için menfi tespit davası açılamayacağı, davacı şirketin talebinin hukuka uygun olmadığı gerekçeleriyle davanın reddine karar verilmiştir. IV. İSTİNAF A. İstinaf Yoluna Başvuranlar İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunmuştur. B....

        Mahkemece, İcra Hukuk Mahkemesince, 2.ve 3.haciz ihbarnamelerine yönelik müdürlük işleminin iptaline karar verildiği, İİK 89/3.maddesinde belirtilen dava açma şartları gerçekleşmeyen davanın reddine karar verilmiş, hüküm davalı vekilince temyiz edilmiştir. Davacı, İİK’nun 89.maddesi uyarınca çıkarılan haciz bildirisinin tebliğinden itibaren süresinde takip alacaklısına karşı menfi tespit davası açmıştır. İİK 89/3 haciz ihbarnamesini olan 3 kişi haciz ihbarnamelerine karşı şikayet yoluna gidebileceği gibi menfi tespit davası da açabilir. Menfi tespit davasının açıldığı tarihte haciz ihbarnamesi iptali edilmediğine göre üçüncü kişi davacının menfi tespit davası açmakta hukuki yararı vardır. Daha sonra haciz ihbarnamesinin iptal edilmesi halinde menfi tespit davası konusuz kalır....

          "İçtihat Metni" Mahkemesi :İş Mahkemesi Dava, aksine Kurum işleminin iptali ile 1962 yılında 14 günlük hizmet süresinin tespiti ile Kuruma karşı borçlu olmadığının tespiti istemine ilişkindir. Mahkemece, bozmaya uyularak yapılan yargılama sonunda, ilamında belirtildiği şekilde davanın kabulüne karar vermiştir....

            UYAP Entegrasyonu